Gizli Bilgi ve Belge Bulundurma" Davası
İzmir'de 10'u muvazzaf asker, 15'i tutuklu 357 sanığın yargılandığı "Gizli bilgi ve belge bulundurma" davasında Cumhuriyet savcısı, tüm tutuklu sanıkların tahliye edilmesi yönünde mütalaa verdi.
İzmir'de 10'u muvazzaf asker, 15'i tutuklu 357 sanığın yargılandığı "Gizli bilgi ve belge bulundurma" davasında mütalaa veren Cumhuriyet savcısı, tüm tutuklu sanıkların tahliyesini talep etti.
İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinde devam edilen duruşmaya, 15 tutuklu sanık, bazı tutuksuz sanıklar ile avukatları katıldı.
Tutuklu sanık Deniz Binbaşı Bülent Akbaş, adını bile daha önce duymadığı Bilgin Özkaynak'ın evinden ele geçirildiği iddia edilen belgelerde ismi bulunduğu gerekçesiyle yargılandığını söyledi.
Kendisine bağlı olduğu iddia edilen askeri de tanımadığını ifade eden Akbaş, "Savcı bana örgüt koordinatörüsün dedi, ama bana bağlı kimse yok. İddianamenin 236. sayfasında, Pandora veri tabanında bana bağlı olarak faaliyet yürüttüğü anlaşılan kimsenin olmadığı belirtiliyor. Durum böyleyken ben nasıl örgüt yöneticisi oluyorum. 33'ncü klasör 77'nci sayfaya göre ise bir amiral, 6 albay bana bağlıymış. Bir amiral işi gücü bırakmış, binbaşının emrine girdi gözüküyor" diye konuştu.
"Olayın bir düzmece" olduğunu iddia eden Akbaş, bunu görmek için TÜBİTAK'ın raporuna bakmaya gerek olmadığı ifade ederek, "Sayın Başbakanın bile kriptolu telefonlarını dinleyen TÜBİTAK'a biz neden güvenelim?" diye konuştu.
-Yüzbaşı Karatekin: " İstanbul'daki askeri casusluk davasında müştekiyim, bu davada sanık"
Tutuklu sanık Deniz Yüzbaşı Engin Karatekin, bir çetenin mağduru olarak mahkeme heyetinin karşısında bulunduğunu, davanın uzun ve güç gibi görünse de çok basit olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Buradaki tutarsızlıkları anlatmaya kalksam, 3 gün susmamam gerekiyor. Fiziki takiplerde, dinlemelerde değil, hiç tanımadığım bir insanın evinde ele geçirildiği iddia edilen dijital materyallerde adımın geçmesi üzerine davaya dahil edildim. Bu deliller kuvvetli suç şüphesi oluyor da, benim burada anlattıklarım hiç karşılık oluşturmuyor mu, nasıl 23 aydır tutuklu bulunuyorum?
Örgüt yöneticiliği yaptığım ileri sürüldüğü dönemde açık denizlerde, gemide görevliydim. O dönem Türkiye'de kalma zamanım yılda sadece 60 gündür. Bunun haricinde bir gemideyim, denizin ortasındayım. 60 günün dörtte birinde de nöbetçiyim. Ben 357 kişi olan bir örgütte 13 kişiyi yönetmekle suçlanıyorum. Spor salonuna bile üye olamıyorum, örgüte üye olmaktan ve yönetmekten bahsediyorlar. Tamamen fütursuzca."
İddianameden örnekler vererek bunların çelişki içerdiğini öne süren Karatekin, İstanbuldaki askeri casusluk davasında müşteki iken bu davada sanık durumunda olduğunu söyledi.
Karatekin, TC Giresun gemisinde yıllardır görev yapması nedeniyle evlenemediğini, girişimleri sonucu tayin olduğunu ve Eskişehir'e görevlendiğini belirterek, savunmasını şöyle sürdürdü:
"Madem bu kadar komutanı yönetiyorum, kendimi denizi olmayan bir yere tayin ettiriyorum, öyle mi? Tutuklanmadan 3 gün önce evlilik hazırlıkları yaptım. Eşim yabancıdır. Şu anda lojmanda tek başına yaşıyor. Kendi derdimi bıraktım, eşime üzülüyorum. Pakistan'da bir bebeği yargılıyorlar. Biz oraya nasıl bakıyorsak, eşim de Türkiye'ye öyle bakıyor. Tutuklulukta geçen süre bizim ve ailelerimiz için artık çekilmez bir durum. Ameliyat oldum, tekrar olmam gerekiyor ama hapishane ortamında bunu yaptırmak istemiyorum. Sizlere güveniyoruz, güvenmek zorundayız. Tahliyemi ve beraatimi talep ediyorum."
-Albay Ergül: 23 aydır tutuklu olmamın sebebinin açıklanmasını talep ediyorum"
Diyarbakır Askeri Hastanesi Baştabibi Genel Cerrahi Uzmanı Tabip Albay Ergül Özkan, 23 aydır kendisine cezaevinde olmasının nedenini açıklayamadığını belirterek, "Sayın Başbakan başta olmak üzere devlet yetkilileri Türk ordusuna kumpas kurulduğunu ifade etmişken, biz neden hala tutukluyuz? Sahte dijital verilere dayalı bu dava hala nasıl devam edebiliyor?" sorularını kendisine sorduğunu ifade etti.
Özkan, "Böyle bir suç örgütü yok, esas suçlular bu davadaki sahte delilleri üretenler ve kendilerine bu rolleri dağıtanlardır. Kardeşim Albay Erdal Özkan'la yaptığım telefon görüşmelerim bu davada örgütsel delil olarak yer alıyor. İddia makamından işlediğim iddia edilen suçlara dair tek bir delil göstermesini, göstermiyorsa 23 aydır tutuklu kalmasının sebebini açıklamasını talep ediyorum" dedi.
-Yüzbaşı Kışkan: "Çocuklarıma uzak göreve gittiğimi söyledim"
Tutuklu sanık Yüzbaşı Merdin Kışkan, kendileri aleyhine hayali deliller hazırlayan kişilerin halen dışarıda olduklarını ve suç işlemeye devam ettiklerini iddia ederek, "Çocuklarıma uzak bir göreve gittiğini söylemek zorunda kaldım. İlkokul 4. sınıfa giden kızım 'Baba, herkes artık evlerine döndü, ama sen dönmedin, sen ne zaman evimize döneceksin, sen de dönsene artık' diyor. Ben buna cevap veremiyorum, buna sizlerin cevap vermesini istiyorum" diye konuştu.
Diğer tutuklu sanıklar Saygın Özdemir ve Ümit Topaloğlu da suçsuz olduklarını belirterek tahliye ve beraatlerini talep etti.
Cumhuriyet savcısı mütalaasında, "tutuklu sanıkların tahliyesini" istedi
Savunmaların ardından Mahkeme Başkanı Orhan Kızıltaş, duruşmaya bir süre ara verdi.
Ara sonrası mütalaasını bildiren Cumhuriyet Savcısı Fatih Genç, delillerin dijital olması, tutukluluk süreleri, kaçmalarına dair her hangi somut olguların olmaması, delillerin büyük ölçüde toplanmış olması, sanıkların duruşmadaki iyi halleri nedeniyle tutuklu tüm sanıkların tahliyesini talep etti.
Genç, görev ve yetkisizlik talepleriyle ilgili olarak da daha önce mahkemece değerlendirmenin yapılıp karar verildiğini, aynı davada sivil sanıkların da yargılandığını belirterek, görevsizlik taleplerinin reddi, ayrıca yurt dışı çıkış yasaklarıyla ilgili taleplerin de reddi yönünde mütalaa verdi.
Mahkeme heyeti, tahliye taleplerini karara bağlamak üzere duruşmayı yarına erteledi. - İzmir