Fakıbaba Kendini Savundu
Şanlıurfa Belediye Başkanı Fakıbaba, Bilal Erdoğan'ın yöneticisi olduğu vakfa ücretsiz arazi vermesinin kanunlar ölçüsünde olduğunu söyledi.
Fakıbaba'nın, Başbakan Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'ın yöneticisi olduğu vakfa bedava arazi vermesi iki gündür gündemden düşmüyor. Hedefin kendisi değil Başbakan olduğunu kaydeden Fakıbaba, kendisini savunurken başka vakıf, kurum ve otellere de arazi dağıttığını anlattı.
Sözcü gazetesi, Başbakan Erdoğan'ı ve hükümeti hedef almaya yönelik yaptığı yayınların birisinde, ANKA Haber Ajansına dayandırarak, Şanlıurfa Belediye Başkanı Ahmet Eşref Fakıbaba'nın Bilal Erdoğan'ın yöneticisi olduğu Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı'na (TÜRGEV) arazi tahsis ettiğini yazdı.
'Şehzade'nin vakfına bir arazi' başlığıyla sunulan haber şöyle:
"Başkan Fakıbaba'dan Başbakan Erdoğan'ın çocuklarının yönettiği vakfa, 3 milyon TL'lik arsa bağışladı. Şanlıurfa Belediye Başkanı Ahmet Eşref Fakıbaba, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın oğlu ve kızının yönetiminde olduğu Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı'na (TÜRGEV) mülkiyeti belediyeye ait olan Dağeteği mevkiinde bulunan 7 bin 921 metrekarelik arsayı yurt binası için tahsis etti.
ANF'nin haberine göre, Şanlıurfa'da iki dönemdir Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nı yürüten ve 30 Mart tarihinde yapılacak yerel seçimlerde aday olmayacağını ilan eden Ahmet Eşref Fakıbaba, Başbakan Erdoğan'ın çocuklarının yönetiminde olduğu TÜRGEV Vakfı'na belediyenin arazisini yurt yapılması için tahsis etti.
4 Kasım 2013 tarihinde toplanan Belediye Meclisi'nin birinci birleşiminde, mülkiyeti belediyeye ait olan Dağeteği mevkiindeki değeri yaklaşık 3 milyon TL olan 7 bin 921 metrekarelik araziyi yurt yapımı için tahsis etti. Meclis'te muhalefet partisi üyelerin itirazlarına rağmen, arazinin TÜRGEV'e tahsis edilmesi karar altına alındı.
Belediyenin arazisinin TÜRGEV'e tahsis edilmesi kararına muhalefet eden Şanlıurfa Belediyesi Bağımsız Meclis Üyesi Hilmi Kadayıfçı ise Mecliste yaptığı konuşmada, yapılanın imar kanununa aykırı olduğunu belirterek, Ekim ayında da Dergah Vakfı'na Direkli'de 20 dönümlük bir sosyal alanın verildiğini ve buranın konuta çevrildiğini belirterek, "Biz imar planlarını delik deşik ediyoruz. Geçmişte eleştirdiğim insanlar bunu yapmadı; ama sizin döneminizde hat safhaya çıktı" diye konuşmuştu.
17 Aralık krizi sonrası, gözaltına alınan 3 bakan çocuğu ve Başbakan Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan hakkındaki iddialarla birlikte TÜRGEV gündeme gelmişti.
TÜRGEV'e Türkiye'nin birçok yerinde usulsüz olarak arazi tahsis edilmesini gündemine taşıyan Gülen Cemaati'ne yakın gazeteler, arazilerin Başbakan'ın çocuklarına peşkeş çekildiğini yazınca, Başbakan Erdoğan buna tepki göstermişti. Erdoğan geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada TÜRGEV için, "Gençliğe Hizmet Vakfı adıyla kurulmuş bir vakıf. Benim çocuklarım da var. Fatih Belediyesi bir yer kiralıyor. ÇYDD'ye devlet, belediyeler bir sürü yer verdi. Orada aklınız neredeydi. İstek Vakfı'na verilirken neredeydi. Türk Eğitim Vakfı'na verilirken neredeydi. Yasalarda buna engel bir şey yok. Verilebilir" demişti.
1996 yılında kurulan İstanbul Eğitim ve Gençliğe Hizmet Vakfı, 20012′de adını Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı olarak değiştirdi.
Yönetim Kurulu Başkanlığını Ahmet Ergün'ün yaptığı TÜRGEV'in mütevelli heyetinde Başbakan Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan, büyük kızı Esra Albayrak, AKP İstanbul Milletvekilleri Mehmet Doğan Kubat ve Mustafa Ataş, Ümraniye Belediye Başkanı Hasan Can ve Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir gibi isimler yer alıyor."
FAKIBABA: HİLTON OTELİNE DE VERDİK
Haberin ardından Fakıbaba da kendisini savunmak amacıyla dün makamında bir basın toplantısı düzenledi. Fakıbaba basın toplantısında özellikle üzerinde durduğu husus yapılan haberlerle Başbakan Erdoğan'ın hedef alındığını, belediyesinin başka vakıf ve kurumlara da arazi tahsis ettiğini söyledi.
Arazi tahsisine yönelik belediyede yapılan işlemin yasal olduğunu savunan Fakıbaba, şöyle konuştu: "Yapmış olduğumuza bakarsanız, 5393 sayılı belediye kanununun 15'inci maddesini uygulamışız ve bu madde belediye meclisine yetki vermiş. Bu yetkiyle bu 10 yıl içerisinde biz sadece TÜRGEV'e mi vermişiz. Bakın açıklıyorum. Bu zamana kadar diğerleri niye sorulmadı? TÜRGEV soruldu? Sayın başbakanı TÜRGEV üzerinden vurmak bu kadar kolay mı? Ben kimsenin bekçiliğini yapmıyorum; ama gerçekten zulüm olduğu zaman, haksızlık olduğu zaman vatandaş olarak sadece başkan olarak değil AK Partili olarak da değil, vatandaş olarak mazlumun yanında olmamız lazım. Bakın 2004'ten beri kimlere vermişiz. Sema Basın Yayın Eğitim Derneği'ne 4 bin metrekare, bildiğiniz gibi bu cemaate ait olan bir dernektir. Biz Türkiye Eğitim Gönüllüleri Derneği'ne (TEGEV) vermişiz. 7 bin 600 metrekare. Oradan geçiyoruz TÜRGEV'e 7 bin 921 metrekare. Niye? Biz sadece şehri fiziksel anlamda geliştirmeyi düşünmedik. Sosyal anlamda da bu şehrin gelişmesi lazım. Dikkat ederseniz, cemaate de vermişiz, Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı'na da vermişiz, TÜRGEV'e de vermişiz. Başkalarına nasıl vermişiz? Türkiye Eğitim ve Kültür Derneği'ne vermişiz. Şanlıurfa Bahar Eğitim ve Kültür Derneği'ne vermişiz. Eyyübiye Fakir Öğrenciler Derneği'ne. Bu iş sadece devletle olmaz. Sivil toplum örgütlerinin, vakıfların da alıp bu ülkeye hizmet etmesi lazım. Eğer bu vakıf alıp hizmet ediyorsa bu suç mudur? Şu anda bu kardeşiniz de Şanlıurfa Vakfı'ndadır, üyedir. Üye olmuşsam bu üyelik benim ayıbım mıdır? Yoksa Urfa'ya hizmet etme aşkından mı doğmaktadır? Onun için lütfen başlıklar kullanılırken hakkaniyetten ayrılmamak lazım. Yasal olmayan bir şey varsa eyvallah. Ama maddeler söylüyorum size, maddeler belli. Sadece TÜRGEV'e vermemişiz. TEGEV'e vermişiz, 2006 yılında. Şu anda Allah razı olsun, öğrenci yetiştiriyorlar. Özellikle kız öğrenciler Urfa'ya geldiği zaman ne kadar zorluk çektiğini hepimiz biliyoruz. Bir belediye başkanının görevi sadece kaldırım, yol, çukur yapmak mıdır? Bu tip hizmetlere yardımcı olmak değil midir? Ve kaldı ki, samimi bir şekilde söylüyorum. Verirken de TÜRGEV'in kimlerden kurulu olduğunu da; ama iyi bir dernek olduğunu, iyi bir vakıf olduğunu biliyorum. Biz göreve geldiğimizden beri biz şehircilik yaparken de iş adamlarının da önünü açtık. Özel sektörün de önünü açtık. Hilton Oteli'ne de biz yer verdik. Bedava yer verdik. Bakın o yasayı size söylüyorum. Hilton Oteli'ne 5084 sayılı yatırımın teşvik kanun kapsamında 8600 metrekare yer tahsisi yapmışız. Yer tahsisi yapmışız, tapu vermemişiz. Yasa buna müsaade ediyor. Peki size soruyorum. Hilton Oteli'nin olması, belediyenin burayı tahsis etmesi Urfa'nın yararına mı olmuştur, zararına mı olmuştur? Bu vakıflara yer vermemiz, Urfa gençliğinin zararına mı olmuştur, yararına mı olmuştur? Yani yasal işler yapıyorsanız ve insanlar bunu alıyor insan için, Allah rızası için kullanıyorsa bu kalkıp da bir başbakanı, bu hepimizin başbakanı, seversiniz, sevmezsiniz ama bunun adına vurmaya kalkıyorsanız burada haksızlık var, burada zulüm var, burada yanlışlık var. Bu bizi rahatsız ediyor. Burada kanunsuz bir şey mi yapmışız. Bu iddiayı atan arkadaşı sizler de biliyorsunuz. Bütün Urfa da biliyor, ben de biliyorum. Niye böyle konuştuğunu hepimiz biliyoruz. Onun için pek muhatap olmak istemiyorum ve öyle girmek istemiyorum."
'BÜTÜN GRUPLARA ARAZİ VERDİK'
Dergah Vakfı'na ait arsanın konut alanına çevrilmesi konusuna da değinen Fakıbaba, "Efendim Dergah Vakfı'nın 20 dönümünü değiştirmişiz. Ya zaten vakfın kendi malı bu. Kendi mülkü. Ben şahsın arazisini mi değiştirmişim? Eğer gerçekten komisyon bunu kabul etmişse, oradan meclise gelmişse demokrasi demiyor muyuz? Diyor ki, çoğu karşı çıkmasına rağmen, çoğunun karşı çıktığı bir kararda meclis nasıl buna olur kararı verebilir? Size soruyorum. Burası muz cumhuriyeti mi? Burası ciddi bir şehir. Burada amaç sadece ve sadece o arkadaşın, hiç muhatap bile almadığın arkadaşın, esas amaç birileri beni de değil sayın başbakanımızı TÜRGEV'den vurmaya kalkıyor. Ama şimdi biz herkese vermişiz bu vakıf amaçlı hizmetleri. TÜRGEV'e vermediğimiz zaman haksızlık olmaz mı? Böyle bir haksızlığı başkan kabul eder mi? Etmez. İnanıyorsanız, inandığınız şeyleri yapıyorsunuz. Bugün de aynı şekilde inanıyorum. Bugün olsa aynı şeyi yaparım. Biz iş adamlarının, sivil toplum örgütlerinin, vakıfların, yatırımcıların hep yanındayız, hep yanında olduk, bundan sonra da yanında olacağız. Hepsinin isimlerini verdim. Dikkat ederseniz bütün gruplar var. Türkiye Eğitim Gönülleri Vakfı'na vermişiz ve çok güzel hizmetler yapıyorlar, kendilerini kutluyorum. Sema Vakfı'na da vermişiz. Taraflı bir şey yapmamışız ki. TÜRGEV üzerinden böyle vurulmaz. Türkiye artık uyandı. Kalkacaksın başlık atacaksın. Efendim Fakıbaba peşkeş çekmiş. Oradan birileri de diyor ki, Fakıbaba'nın şeylerini de mutlaka başbakan kapatmıştır. Allah'a çok şükür, biz 10 yıldan beri, bu haberi veren arkadaşa da söyledim. Eğer sende bir yürek varsa bak savcılık orada duruyor. Git eğer Fakıbaba'nın bir yanlışı varsa savcılığa git, savcılık gerekli soruşturmaları yapsın. Öyle konuşarak, öyle basit yalanlarla, iftiralarla, onu bunu karalamalarla, yani eğer yasayı uygulamayacaksak, vakıfların yapılması hata, günahsa, yasaya uygun değilse o zaman kapatın vakıfları. Bu direkt olarak AK Partiye çamur atmak ve AK Partiyi de değil direkt olarak TÜRGEV üzerinden sayın başbakanı vurmaktır. Bunu bütün halkın da görmesini istiyorum. Çünkü çok masumane, çok samimi bir şekilde bu kadar şey vermişiz. TÜRGEV'e verirken yasadışıydı da diğerlerine verirken niye yasa yoktu? Niye o gazeteler yoktu? Soruyorum size." diye konuştu.
'BİZ VATANDAŞA DEĞİL VAKFA YARDIM EDİYORUZ!'
Başbakan'a ve olayı ortaya çıkaranlara seslenen Fakıbaba, "Ben buradan özellikle sayın başbakanıma istirham ediyorum. Bu halk herkesi tanıyor. Hiç gerilmeye gerek yok. Hukuki süreci, ben Allah'a havale ediyorum. Bana çamur atanları Allah'a. Onların benimle ilgili, yasal olmayan bir şeyi düşünüyorlarsa başsavcılığa gitmezlerse namertler. Bakın ne kadar ağır konuşuyorum. Namert o adamlar. Efendim Dergah Vakfı'nın 20 dönümlük sosyal konut alanı varmış, bu vakfın sosyal konutunu konuta çevirmişiz. Ayıptır ya. Biz vatandaşa yardım etmiyoruz, vakıf hayır sahibine yardım ediyoruz. Bundan da mı elimizi, kolumuzu çekelim. Oturalım o zaman burada çay içelim, kahve içelim, sohbet edelim. Hiçbir işe karışmayalım. İş adamlarının önünü açmayalım. Hayır kurumlarının önünü açmayalım. Sivil toplum örgütlerine karışmayalım. Ondan sonra kaldırım yaptık, belediyecilik bu mudur? Ben de şu anda Şanlıurfaspor Vakfı'nın bir üyesiyim. Kötü mü ettim. Dedim dürüst ellerde olsun. Hiç olmazsa hesabını kontrol edeyim. Arkadaşlar getirdiği zaman, çok saygı duyduğum insanlar var. Diyorum ki, inceleyin bakayım arkadaşlar, imza atacağım, bir yanlışlık var mı? Varsa düzeltelim. Diyorlar ki, başkanım iyi, düzeltiyorum, imzamı atıyorum. Vakfa üye olmayacaksın, derneğe üye olmayacaksın. Ne olacak?" dedi.