Haberler

Türk Eğitim Sen Bursa Şube Başkanı Metin Öksüz, Sendika Yönetiminin Hukuksuz İşlemlerine Karşı Hukuki Mücadele Başlattı

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Eski Türk Eğitim Sen Bursa 1 Nolu Şube Başkanı Metin Öksüz, 2018 yılında gelen yeni sendika yönetiminin rakip adayları destekleyen şube yöneticilerine karşı operasyon yaptığını, bu kapsamda şubesini kapattığını ileri sürerek, konuyu yargıya taşıdığını söyledi. Öksüz, sendikaların ehliyete, liyakate, adalete, demokrasiye önem vermesi gerektiğini ve hukukun üstünlüğünün kimseye tanınmaması gerektiğini belirtti.

ZEHRA DEĞİRMENCİ / SİBEL KAHRAMAN

Eski Türk Eğitim Sen Bursa 1 Nolu Şube Başkanı Metin Öksüz, 2018 yılında gelen yeni sendika yönetiminin rakip adayları destekleyen şube yöneticilerine karşı operasyon yaptığını, bu kapsamda şubesini kapattığını ileri sürerek, konuyu yargıya taşıdığını söyledi. Öksüz, "Sendikalar kimsenin babasının çiftliği değildir. Sendikalar ehliyete, liyakate, adalete, demokrasiye önem vermeli, kanun, tüzük ve yönetmeliklere uygun hareket etmeli. Kimse hukuktan üstün değil" dedi.

Eski Türk Eğitim Sen Bursa 1 Nolu Şube Başkanı Metin Öksüz, 2018 yılında gelen yeni Türk Eğitim Sen yönetiminin şubesini kapatması nedeniyle başlattığı hukuki mücadeleyle ilgili açıklama yaptı. Öksüz, şunları söyledi:

"MUHALİF OLANLARA OPERASYON BAŞLATILDI"

"2018 yılına geldiğimiz zaman sendikamızın Genel Merkezi'nde 6. Olağan Genel Kurulu oldu. O dönemde eski Genel Başkanımız İsmail Koncuk görevi bıraktı, bugünkü Genel Başkan Talip Geylan aday oldu. Biz de onun adaylığına karşılık demokratik haklarımızı kullanarak muhalif bir hareket başlattık ve bunun neticesinde kendisine rakip olan arkadaşlarımızı destekledik. Bütün süreçte Türk Eğitim-Sen'le bundan sonra başladı. Bizim bu muhalif duruşumuz, haktan, hukuktan, adaletten olan yana duruşumuz Talip Geylani ve Genel Merkez yönetimini rahatsız etmeye başladı ve kendilerine muhalif olan başkanlara karşı sendika içerisinde bir operasyon başlatıldı. Neticesinde 2019 yılı içerisinde Talip Geylan sosyal medyaya düşen sahte bir ses kaydıyla şahsıma şantaj yaptı ve başkanlıktan istifa etmemi istedi. Ben başarılı bir şube başkanı olduğumu ve bu şantaja boyun eğmeyeceğimi söyledim. Daha sonraki süreçte bundan sonuç alamayınca o sahte ses kaydını, Genel Başkan Yardımcıları Musa Akkaş ve merhum Yaşar Şahindoğan Bursa'ya göndererek şube yönetim kurulu üyelerime dinletip benim başkanlığımı düşürmeye çalıştılar. Bunda da başarılı olamayınca bu sefer bana şube başkan yardımcısı teklifinde bulundular. Ben bu teklifi kabul etseydim bu süreçler yaşanmayacaktı ama ben bana inanan, güvenen insanların iradesine saygı duyduğum için bu teklifi kabul etmedim. Teklifi kabul etmeyince bu sefer sağdan soldan bize bir şekilde oradan indirileceğimiz yönünde baskılar gelmeye başladı.

"ÜLKÜ OCAKLARI DEVREYE SOKULDU"

Nihayetinde bu iş sendika dışı yapılara havale edilerek dönemin Ülkü Ocakları devreye sokuldu ve çay içme bahanesiyle davet edildiğim Bursa Ülkü Ocakları'nda daha önceden hazırlanmış, azmettirilmiş belki de habersizce hazırlanmış 7-8 kişi tarafından fiili saldırıya uğradım. O dönemde zaten sosyal medyada haberlere konu olmuştu. Sonra bu yaşanan süreci ben sosyal medyamdan paylaştım. Ondan sonra bu alçakça saldırıyı yapanlar, haksızlığı hukuksuz yapanlar sosyal medya lincine, itibar suikastına giriştiler. Tabi biz bu süreci yargıya taşıdık. Bu sosyal medyada bu iftiraları paylaşan yaklaşık 400'ün üzerinde şahıs ceza aldılar. Ceza alanlara tazminat davaları açıldı. Bu davaları kazandık. Dolayısıyla hukuki süreci, o çamur siyaseti üzerinden tarafımıza itibar suikastı yapanların hepsi hukuk önünde hesap verdi. Bundan sonra da vermeye devam edecektir. Sonraki süreçte Türk Eğitim Sen Genel Başkanı ve Genel Merkezi bir dizi kararlar aldı. Beni şube başkanlığından düşüremeyince hukuksuzca 3 No'lu Şube'yi açtılar. Hukuksuzca diyorum, hukuk önünde ispatlandığı için söylüyorum. Sonrasında ise benim başkanı olduğum 1 No'lu Şube'ye ait olan Osmangazi, Nilüfer, Mudanya, Karacabey gibi ilçeleri oraya bağlayarak sonrasında bir daha karar alarak bu sefer 'sizin şubeniz 400'ün altında kaldı' deyip bana sadece dağ ilçelerini bıraktılar. Sonra 'sizin şubeniz kapatıldı' diyerek 400'ün altına düştüğü için şubemi kapattılar.

"ÜYE VE DELEGELERİN İRADESİ YOK SAYILDI"

Tabi bu süreci biz yargıya taşıdık. Öncelikle Ankara 1. İş Mahkemesi'nden davayı kazandık. Yani 3 No'lu Şube'nin kuruluşu ve 1 No'lu Şube'nin kapatılması hukuksuzdur denildi. Sonrakinde süreci onlar istinafa taşıdılar. Bizim aleyhimize karar verdi. Biz istinafın kararını Yargıtay'a taşıdık. Yargıtay bizim lehimize karar vererek kararı bozdu. ve en son bir ay öncesinde Yargıtay kararına uyarak Ankara Bölge İstinaf Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi de bizim lehimize karar verdi. Dolayısıyla şu anda hukuk önünde kararın kesinleşmesini bekliyoruz. Biz verdiğimiz mücadelede o Türk Eğitim-Sen Bursa 1 No'lu Şube üyelerin ve delegelerin iradesi yok sayılarak haksızca, hukuksuzca kapatıldı. Sendikalar demokrasi için vardır. Hak için, hukuk için, adalet için vardır."

Genel Merkez baskılarının bununla da bitmediğini ifade eden Öksüz, şöyle konuştu:

"Buradan sonuç alamayan Türk Eğitim Sen Genel Başkanı ve Genel Merkez Yönetimi bu sefer benim Bursa 1. İdare Mahkemesi kararıyla aylıksız profesyonel sendikacılığa geri dönmem ve Bursa Valiliği'nin oluruyla kalan görev süremi tamamlamak için 4688 sayılı Kamu Görevlileri Kanunu'na göre aylıksız izine ayrılmamdan sonra utanmadan, sıkılmadan savcılar hakkımda yine suç duyurusunda bulundular. Yani benim başkan olmadığım halde usulsüzce bir başkan gibi dolaştığım kurumları dolaştığımı söylüyor. Tam tersi, ben Valilik ve Bursa 1. İdare Mahkemesi'nin kararıyla aylıksız izne ayrıldığım halde 7 ay boyunca benim maaşımı ödemediler. Ben ne devletten maaş aldım ne sendikadan maaş aldım. Bütün bu hukuksuzluk yetmiyormuş gibi resmi kanallarda görevimi yaptığım halde savcılığa suç duyurusunda bulundular sırf yıldırmak için. Sonuçta yine kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildi. Yine yetinmediler. Aynı suçtan, aynı şikayetten bu sefer Milli Eğitim Bakanlığı'na suç duyurusunda bulunarak hakkımda soruşturma açtırdılar. Sonuç yine müfettiş raporlarıyla 'İddialar subuta ermediğinden Metin Öksüz hakkında herhangi bir işlem yapılmasına gerek yoktur' denildi. Düşünün bir hak arama örgütünün kendi üyesi 21 yıllık üyesi başkanına yaptığı zulümler bitmiyor arkadaşlar. Bu sefer de beni üyelikten ihraç etmeye çalıştılar. Bu kadar zulüm yapan Talip Geylan'ı basındaki açıklamalarımla küçük düşürmekten ve sendikanın gelişimini engellemekten beni disipline verdiler. Nasıl bir genel merkezdir ki savunma almadan beri üyelikten ihraç etmeye çalışıyorlar? Yani hukukta savunma almadan kime ne yapabilirsiniz? Nihayetinde 4. Ankara İş Mahkemesi'nin kararıyla üyelikten ihraç davasını da ben kazandım. Yine bitmedi. Bu sefer de utanmadan şahsıma Türk Eğitim Sen Genel Başkanı Talip Geylan, eski Genel Sekreteri Musa Akkaş ve eski Genel Başkan Yardımcısı merhum Mehmet Yaşar Şahindoğan 10'ar bin liralık manevi tazminat davası açtılar. Bu dava da geçen hafta sonuçlandı, reddedildi.

"SENDİKALAR TÜZÜĞE UYGUN HAREKET ETMELİ"

Bu mücadele Metin Öksüz'ün şahsi mücadelesi değil. Bundan sonra sendikalar kanunlara, tüzüklere, yönetmeliklere uygun olarak yönetilsin, haksızlık karşısında kimse susmasın diye verilen bir mücadeledir. Bakın iki savcılık soruşturması, iki bakanlık soruşturması, bir üyelikten ihraç davası, bir tazminat davası, bir sendika genel merkezinin yaptığı davalarla ilgili kararlar, burada biz konuşurken yargı kararlarıyla konuşuyoruz. Sendikalar kimsenin babasının çiftliği değildir. Özellikle Türk Eğitim Sen, Talip Geylan'nın babasının çiftliği değil. Sendikalar ehliyete, liyakate, adalete, demokrasiye önem vermeli, kanun, tüzük ve yönetmeliklere uygun hareket etmeli. Kimse hukuktan üstün değil. Onlar hukuksuzca saldıracak. Biz hukuk önünde hem kendi hakkımızı hem üyelerimizin hakkını korumaya devam edeceğiz. Dolayısıyla bu mücadelede bize destek olan özellikle avukatlarım Şakir Çalışkan Beye, Furkan Algül Beye, yine sendika davalarını takip eden Nurullah Murat avukatıma huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Bu mücadele hak haklının oluncaya kadar devam edecektir. Somut talebimiz şudur; yargı kararlarına yani illa sonucu beklemeye gerek yok. Yargı kararını vermiştir. O hukuksuz 3 No'lu Şube kapatılarak 1 No'lu Şube'nin açılması, şube başkanlığının şahsıma tevdi edilmesi, ondan sonra olağanüstü genel kurula gidilmesi ve kaybettiğimiz sosyal haklarımızın tarafımıza iade edilmesi ve hukukun verdiği kararların gereğinin yerine getirilmesini bekliyoruz."

Türk Eğitim Sen Bursa Şube Başkanı Metin Öksüz, Sendika Yönetiminin Hukuksuz İşlemlerine Karşı Hukuki Mücadele Başlattı
Kaynak: ANKA / Yerel
4 bebeğin ölümünden sorumlu tutulan doktorun cevaplamak istemediği soru

4 bebeğin ölümünden sorumlu doktorun cevaplamak istemediği soru

Antalya sele teslim! Yüzlerce vatandaş tahliye edildi

Antalya sele teslim! Yüzlerce vatandaş tahliye edildi

Erdoğan'dan, İçişleri Bakanı'nı komisyon görüşmelerine almayan CHP'li vekillere sert sözler

İçişleri Bakanı'nı komisyon görüşmelerine almayan CHP'li vekillere sert sözler

Kılıçdaroğlu'ndan Akşener için olay sözler: Ailemi emanet ederim diyen 'işbirlikçi' çıktı, güvenmem hataydı

Akşener için öyle bir ifade kullandı ki, salon resmen buz kesti

title