Ermenek'teki Maden Faciası Davası
Karaman'ın Ermenek ilçesindeki kömür ocağında 18 işçinin yaşamını yitirdiği maden faciasıyla ilgili davanın duruşmasında, faciada evlat edindiği oğlunu kaybeden Nazmiye Gözbaşı, "Sondaj makinesi yoksa 'siz birer aylığınızdan vazgeçin' deselerdi de bu 18 kişi sondaj makinesi alsalardı.
Karaman'ın Ermenek ilçesindeki kömür ocağında 18 işçinin yaşamını yitirdiği maden faciasıyla ilgili davanın duruşmasında, faciada evlat edindiği oğlunu kaybeden Nazmiye Gözbaşı, "Sondaj makinesi yoksa 'siz birer aylığınızdan vazgeçin' deselerdi de bu 18 kişi sondaj makinesi alsalardı. Bunların da onların da hayatı kurtulurdu" dedi.
Ermenek Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, henüz bir yaşındayken evlat edindikleri İsa Gözbaşı'nın yaşamını yitirmesinin ardından verilen evi ve hayvan desteğini almayan, yardım için verilen 105 bin lirayı da bağışlayan Nazmiye Gözbaşı'ya da müşteki olarak söz verildi.
Maden kazasının ardından arama kurtarma çalışmaları sırasında "su çabuk boşaltılsın" diye toprağı elleriyle kazarken çekilen görüntüsüyle de hatırlanan Gözbaşı, oğlunun, müfettişler denetime gelmeden ocak içinde önlem alındığını birkaç kez kendisine söylediğini vurguladı.
Gözbaşı, bir kişiden günde 22 vagon istendiğini belirterek, "Nefes bile alamazlarmış. Maaşlarını alamıyorlardı. Sondaj makinesi yoksa 'siz birer aylığınızdan vazgeçin' deselerdi de bu 18 kişi sondaj makinesi alsalardı. Bunların da onların da hayatı kurtulurdu. 22 yıl emek verdim, hayatım bitti" diye konuştu.
Faciada oğlu İsmail Gürses'i kaybeden anne Ayşe Gürses de konuşmasına, "Sizin evladınız var mı, siz evlat acısı yaşadınız mı?" diye sorarak başladı.
"Bunları cezaevinde eşleri, çocukları görecek, ya biz..."
Her gün öldüğünü, bir gün evdeyse, 10 gün hastanede olduğunu anlatan Gürses, şunları kaydetti:
"Bunlar elbiseleriyle kravatlarıyla yemek yiyor da bizimkiler niye kömür karasının içinde yemek yiyordu? Çocuklarımızı su kuyusuna attılar. Bunlar cezaevinde yatacak, eşleri, çocukları gidip görecek. Biz nereye gideceğiz? Toprağa bakıp, dua eder gelirim. Evlat acısı başka bir şeymiş. İçerim yandı. Eşimin olmadığı yerde ağlıyorum. Çocuğumun penceresine bakıp ağlıyorum. Türkiye'nin başı sağolsun, bize yardım edenlerin hepsinden Allah razı olsun. Hepsinden şikayetçiyim."
Faciada oğlu İsmail Gürses'i kaybeden baba Mustafa Gürses ise madenci ailelerinin talebi üzerine olaydan sonra ocağa indiğini söyledi.
Madende, kötü koşullarda, nefes bile alınamayacak yerde işçilere yemek yedirildiğini gördüğünü savunan Gürses, "Oğlum olaydan iki gün önce 'baba, ocağın durumu, çalışma şartları açısından çok kötü' demişti. Ama 'Burayı bırakırsan başka ocakta çalışamazsın' gibi tehditler edildiği için bırakamadı. Herkesin bir hekim seçme hakkı olduğu ülkede, işçilerin hangi maden ocağında çalışacağını seçme hakkı yok mu? Hepsinden şikayetçiyim" ifadelerini kullandı.
"Bir topak kömür kadar değerimiz yok muydu?"
Oğlu Kamil Yaman'ı kaybeden Havva Yaman da diğer mağdur yakınları gibi konuşmasında duygulu anlar yaşadı.
"Bir topak kömür kadar değerimiz yok muydu? Madem bu ocak tehlikeliydi, niye evlatlarımızı buraya girdiriyorlar?" diyen Yaman, "İçerim yanıyor. Oğlum engelli kardeşine bakıyordu. Gelinim üç çocukla kaldı" ifadelerini kullandı.
Yaşamını yitiren Uğur İlhan'ın eşi Zeynep İlhan, hayatta tek kocası olduğunu, onu da kaybedince kimsesiz, yalnız kaldığını belirterek, şikayetçi olduğunu bildirdi.