Ermenek'teki "Facianın" Ayrıntıları İfadelerde (2)
ALİ BARDAK - Karaman'ın Ermenek ilçesindeki kömür ocağında meydana gelen su baskını sonrası 18 işçinin hayatını kaybetmesiyle ilgili hazırlanan iddianamede, tanık Abdülazim Yaman, "Madende puantör olarak çalışan Mustafa A, 112 aranmak istendiğinde 'Durun şu anda aramayın, önce ben ağalarla bir görüşeyim, daha sonra bakarız' dedi.
METİN BOLAT - ALİ BARDAK - Karaman'ın Ermenek ilçesindeki kömür ocağında meydana gelen su baskını sonrası 18 işçinin hayatını kaybetmesiyle ilgili hazırlanan iddianamede, tanık Abdülazim Yaman, "Madende puantör olarak çalışan Mustafa A, 112 aranmak istendiğinde 'Durun şu anda aramayın, önce ben ağalarla bir görüşeyim, daha sonra bakarız' dedi. O anda kimsenin 112'yi aramasına müsaade etmedi" iddiasında bulundu.
Madende pasacı olarak çalışan Yaman, iddianameye yansıyan ifadesinde, dışarıda yemek yerken Mesut Öner'in nefes nefese ocak içerisinden koşarak çıktığını, "patlama oldu" dediğini belirtti.
Olaydan 45-50 dakika sonra ambulansın olay yerine geldiğini anlatan Yaman, "Olayın ilk olduğu anda hepimiz '112'yi arayın, acil ambulans isteyin' dediysek de madende puantör olarak çalışan Mustafa A, 112 aranmak istendiğinde 'Durun şu anda aramayın, önce ben ağalarla bir görüşeyim, daha sonra bakarız' dedi. O anda kimsenin 112'yi aramasına müsaade etmedi" ifadesini kullandı.
İş arkadaşı Salih Ünlü'nün olaydan sonra kendisine, ocakta daha önce çalışılmış ve sonra kapatılmış eski bir ocağın önlerine çıktığını, bu nedenle söz konusu desandreyi kapatarak, giriş kısmını ilk yardım odası olarak kullandıklarını söylediğini belirten Yaman, şunları kaydetti:
"Müfettişler denetim için geldiklerinde bana ve bir kısım işçi arkadaşlara 'Biz çağırana kadar ocağa gelmeyin, müfettişler sizi görmesin' deniliyordu. Her defasında bir hafta kadar bu nedenle ocağa gelemiyorduk. O günlerin parasını da vermiyorlardı. Bildiğim kadarıyla müfettişlere ocağın sadece bir kısmını gösteriyorlardı. 'Göze batmasın' diye işçi sayısı az gösteriliyordu. Müfettişlerin gözü önünde olmamızı istemiyorlardı. Denetim dönemlerinde ocakta olmadığım için ocağın belli bir bölümlerinin barajlamayla kapatıldığını görmedim. Ama arkadaşlarımdan duyuyordum."
"Arkadaşlar zehirli gaz var, kaçın"
Çavuş olarak çalışan tanık Mustafa Elibol, olay günü yemek yerken önce çok şiddetli bir rüzgar ve pis bir kokunun geldiğini bildirdi.
Elindeki gaz ölçüm cihazının alarm vermeye başladığını dile getiren Elibol, panikle "Arkadaşlar zehirli gaz var, kaçın" dediğini belirtti.
Tam o sırada 3. ve 4. başyukarının olduğu taraftan çok şiddetli bir suyun aşağıya doğru geldiğini, dolu vagonu önüne katarak havaya doğru hızlıca fırlattığını gördüğünü söyleyen Elibol, ifadesinde şunları anlattı:
"Son bir hamle ile geriye doğru dönerek, nefeslik çıkışına doğru kaçmaya başladım. Biz kaçarken kilolu olan arkadaşımız Naci Özsoy'u su kütlesi iki defa çarparak yere düşürdü. Naci'yi ikisinde de kollarından sürükleyerek sudan çıkardık. Çıkınca bağırarak, 'Ambulansa ve yardım için yakındaki maden ocağına haber verin' dedim. O sırada işletmede puantörlük yapan kişi, 'önce Cenne Kömür İşletmesi'e haber vereceğim' dedi."
"Suda bir koku var" demiş
"Çavuş Salih Yirik ile vardiya bitiminde şef Recep'in yanına gittik. Orada Salih, Recep'e 'Yanımda, 4. başyukarıda tavandan akan suda bir koku var, eski ocakta biriken su olmasından endişe ediyorum, haberiniz olsun' dedi" ifadesini kullanan Elibol, şöyle devam etti:
"Bunun üzerine Recep, müdürümüz olan mühendis Yavuz Özsoy'u cep telefonundan arayarak durumu aktardı. Müdür Yavuz 'Çalışmasınlar, ben gelip bir bakacağım' demiş. Daha sonra evlerimize gittik. Bildiğim kadarıyla o noktada çalışma bir hafta durduruldu. Ondan sonra 4. başyukarıda da çalışmaya devam edildi. Ocakta kazanın olduğu vardiyada hiçbir mühendis ocak içerisinde bulunmadı. Normalde vardiyalarda genelde bir maden mühendisi bulunuyor, ocak içerisine girip kontrol yapıyordu."
Elibol, çalıştığı dönemde 2 defa ocağın teftiş gördüğünü anlatarak, şunları ifade etti:
"Müfettişler ocağı denetlemeye geleceklerinde talimatla galerinin giriş kısmını tahta çakarak ve üstünü çamurla sıvayarak barajladım. Denetim biter bitmez tekrar şefin talimatıyla burayı açtım. Barajladığım bu noktanın arkasında çalışmaya, kömür çıkartmaya devam ediyorduk. Bir kez de müfettişler denetime geldiklerinde işveren beni ve bir kısım arkadaşı üç gün ücretsiz izne gönderdi. Duyduğum kadarıyla, ocağın belli kısımları barajlanıp kapatılarak, müfettişlerin gezmesi engellenmiş. Her denetim döneminde işçilerin bir kısmı ücretsiz izne gönderiliyordu. Bundaki amaç, müfettişlerin işçi sayısını görerek ocağın büyüklüğünü anlamamalarıydı."
Önceki patlamada su 15-20 günde boşaltılmış
Olay günü puantörlük yapan ve 2009 yılından bu yana Has Şekerler Maden Ocağı'nda çalışan Mustafa A, geçmiş yıllarda da ocakta su patlaması olduğunu, 15-20 günde suyun ancak boşaltılabildiğini söyledi.
İfadesinde, son kaza olduğunda şirket yetkililerini bilgilendirdiğini, jandarma, 112 Acil Servis ve diğer ilgili kurumları ise aramadığını anlatan Mustafa A, "Aramama nedenim olayın resmi kurumlara intikalini engellemek değildi. Sadece olayın şokuyla aramak aklıma gelmedi. Ben Mesut Öner'e, 'Kimseye haber vermeyin, patronlara haber vereceğiz' dediğimi hatırlamıyorum. Mesut'un bana 'ambulans çağıralım' dediğini de hatırlamıyorum" dedi.
(sürecek)