Ergenekon" Davası Temyiz Duruşması
Emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, Ergenekon davasıyla ilgili, "Asıl hedef, Türkiye Cumhuriyeti'ni bölüp parçalamak ve tarih sahnesinden silmektir" dedi.
Emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, Ergenekon davasıyla ilgili, "Asıl hedef, Türkiye Cumhuriyeti'ni bölüp parçalamak ve tarih sahnesinden silmektir" dedi.
Emekli Tuğgeneral Ersöz, Yargıtay 16. Ceza Dairesindeki "Ergenekon" davasının temyiz duruşmasında savunmasını yaptı.
Yürüme güçlüğü çektiği için "yürüme aparatı" ile duruşmaya gelen Ersöz, oturarak konuştu.
Bu dava üzerinden Türkiye Cumhuriyeti'ni ve ülkesini yeniden dizayn etme hedefini güden başta Amerika, İngiltere ve Almanya olmak üzere dış güçler ve yerel işbirlikçilerinin hedeflerine ulaşması adına önemli mesafe kat edildiğini belirten Ersöz, bugün yaşananlar ve ülkenin karşı karşıya bırakıldığı sorunların, atılmış bu adımların sonucu olduğunu söyledi.
Bu sürecin, 1985'te ABD tarafından planlanıp safha safha gerçekleştirilen senaryonun ve atılan adımların sonucu yaşandığını savunan Ersöz, şunları kaydetti:
"Asıl hedef, Türkiye Cumhuriyeti'ni bölüp parçalamak ve tarih sahnesinden silmektir. 2001 ve sonrasında 'Ilımlı İslam dayatması ve Ortadoğu coğrafyasını yeniden şekillendirmek üzere' geliştirilen proje ve çalışmalarla Türkiye Cumhuriyeti'nin temel değerleri olan 'ulus devlet, üniter ve laik devlet' yapısının yıkılması hedeflenmiştir. Bunu sağlamak için bölücü örgüt ve siyasal uzantıları ile bazı cemaat yapılanmalarını kullanarak yürümüşlerdir. Cemaat yapıları içinde de bugün terör örgütü olarak hakkında iddianame hazırlanan Gülen grubuna siyaset, ekonomi ve devlet yapılanmasında ihtiyaç duyduğu maddi, manevi tüm destekler verilmiş, önü açılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti'nin bekasına yönelik bu iki tehdit odağına karşı gerekli ve yeterli tedbir alınamamış, aksine adeta yollarına gül dökülmüştür. Her iki tehdit odağının arkasında bulunan Amerika ve müttefikleri, hedeflerine ulaşmada engel gördükleri anayasal kurumlar ve kişilere karşı çok yönlü saldırıyı bu iki odak üzerinden gerçekleştirmiştir. Bu kurumlar içinde de Atatürkçü düşünce sistemiyle yetişmiş personel, Cumhuriyet kazanımlarına sarsılmaz bağlılığı ve milli olma niteliği ile ülkenin bekasının en temel unsurlarından olan Türk Silahlı Kuvvetleri öncelikli hedef seçilmiştir."
-"30 yıl başarıyla hizmet ettim"
Emekli Tuğgeneral Ersöz, Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde 30 yıl başarıyla hizmet ettiğini, bugün ülkenin temel sorunlarından olan terör sorunun çözülmesi konusunda çalıştığını anlattı.
Şırnak ve Diyarbakır'da ikişer kez görev yaptığını anlatan Ersöz, "Bugün siyaset sahnesinde yer alıp, 'vatandaşları yönlendirerek, askerin köy yaktığını ileri sürerek devleti şikayet eden, halkı isyana teşvik eden o bölgedeki siyah cübbeli kişiler' hakkında yasal işlem yaptırdım. Yıllarca peşinden koştuğumuz bölücü başı caninin hapsedildiği İmralı Adası'nın sorumluluğunu üstlenmem de hayatın ayrı bir cilvesiydi. Cani tarafından şikayet edilen ve tutuklanması istenilen devlet görevlileri içinde yer aldım" ifadelerini kullandı.
Ersöz, bu dava dışında Balyoz, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ı öldürmeye azmettirmek gibi davalarda yargılandığını, adının Eşref Bitlis soruşturması ve Malatya Zirve Yayınevi katliamı davalarına monte edilmek istendiğini belirtti.
Savunmasında, hakkında verilen hükmün esastan bozulması gerektiğine ilişkin görüşlerini, salonda kurulan ekrana yansıttığı belgelerle anlatan Ersöz, hakkındaki iddialara tek tek yanıt verdi.
"Kumpas öylesine büyük ki herkesi birbirine bağlamak ve haksız yere senelerini çalmak için her türlü yalan ve yola başvurmaktan çekinmediler" diyen Ersöz, bu dava kapsamında yapılan haksızlık ve hukuksuzlukların bunlarla sınırlı olmadığını, yıllardır işlenen hukuk katliamlarının tüm çıplaklığıyla ortaya çıktığını söyledi.
Emekli Tuğgeneral Ersöz, "Sizlerin, vereceğiniz kararla hukuk tarihimizdeki kara lekeyi sileceğinize ve zarar gören kurumlar ve kişilerin itibarını onaracağınıza, bu katliamı yapanların, yaptıranların, bizlere verilmeyen adil yargılanma hakkının tanınarak hesap vermelerini sağlayacağınıza inanıyorum" dedi.
Ersöz, sabah saat 09.30'da başladığı savunmasını, verilen aranın ardından da sürdürdü ve saat 15.30'da tamamladı.
Ersöz'ün avukatı
Ersöz'ün avukat Hulusi Coşkun ise bu davada kesinlikle bir suçun soruşturulmadığını, suç ve suçlu yaratmak için delil temin edilmeye çalışıldığını ifade etti.
Bu delillerin kimi zaman sahte dijital verilerle üretildiğini, kimi zaman diğer vasıtalarla fiziki olarak elde edildiğini, bunlar arasında bir bütünlük sağlanmaya çalışıldığını anlatan Coşkun, "Önce dosya yönünden, sonra adalet yönünden, hukukun evrensel ilkeleri yönünden her şeyin berbat edildiği ortadadır. Keşke önümüzde düzgün bir dosya olsaydı, hukuki gerekçeleri tartışsaydık" diye konuştu.
Müvekkilinin silahlı örgüt kurmakla suçlandığını belirten Coşkun, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir generalinin bu şekilde suçlanarak yıpratılmaya çalışıldığını söyledi.
Coşkun, "Silahlı Kuvvetlere 'silahlı örgüt' tanımını yakıştırmak herhalde hukukçu olarak hiçbirimizin benimseyeceği ve hoşlanacağı bir görüş değildir" dedi.
Yapılan suçlamaların 15-20 yıl ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası gerektiren suçlar olduğunu belirten Coşkun, suçlamalara zemin oluşturmak için konuşmaların çarpıtıldığını, toplantıların abartıldığını söyledi.
İddianame için "çok amatörce" nitelemesi yapan Coşkun, "İsnat edilen suçlardan birisini işleseniz zaten öbürüne gerek kalmaz. Sanıkları 3 defa ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla mahkeme önüne çıkarıp gözdağı veriyorsanız art niyet var demektir. O art niyet ilerleyen süreçte ortaya çıkmıştır" değerlendirmesinde bulundu.
Müvekkilinin tedavi görmesi gerekirken doktorların baskısı nedeniyle gerekli sevk işlemlerini yapamadığını ileri süren Coşkun, "Tutuklu hakları veya en temel hizmet olan sağlık hizmetleri bile kullanılamadı. Birçok insan bu davada hayatını kaybetti. Bir çoğu hastalandı. Müvekkilim sakat kaldı. Hukuk ve adalet kötülük ve can alma yönünde kullanılmıştır. Hukuk ve adaletin böyle bir kullanıma alet edilmesinden dolayı son derece üzüntü duyuyorum" diye konuştu.
"Yargıtay'dan çok değerli içtihatlar bekliyoruz"
Sanık Tunç Akkoç'un avukatı Ceyhan Mumcu ise müvekkilinin dava tarihinde Marmara Üniversitesi Tarih bölümünde öğrenim gördüğünü, İşçi Partisi'nin gençlik kolu olan Öncü Gençlik Başkanı ve Türkiye Gençlik Birliği'nin (TGB) kurucu üyelerinden olduğunu söyledi.
Mumcu, dava dosyasında Akkoç'tan kaynaklı hiçbir eylem olmadığını savunarak, buna ilişkin herhangi bir bulgu ve iddia da bulunmadığını dile getirdi.
TGB'nin terör örgütü PKK'nın saldırılarını protesto için düzenlediği eylemlerin, müvekkili hakkında suç unsuru olarak dava dosyasına konulduğunu ifade eden Mumcu, dosyanın esastan bozulmasını istedi.
Mumcu, yargının kötüye kullanılmasına mani olunması konusunda Yargıtay'dan çok değerli içtihatlar çıkacağını ümit ettiğini bildirdi.
Bu savunmayla duruşmalarda üçüncü hafta ve on birinci gün tamamlandı. Duruşmalara pazartesi günü devam edilecek.