Dünden Bugüne Türkiye'de Misyonerlik Konferansı
Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Fen Edebiyat Fakültesi Ömer Asım Aksoy Konferans Salonunda GAÜN Atatürkçü Düşünce Topluluğu tarafından, Araştırmacı-Yazar Hayri Yıldırım’ın konuşmacı olarak katıldığı “Dünden Bugüne Türkiye’de Misyonerlik” adlı konferans düzenlendi.
Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Fen Edebiyat Fakültesi Ömer Asım Aksoy Konferans Salonunda GAÜN Atatürkçü Düşünce Topluluğu tarafından, Araştırmacı-Yazar Hayri Yıldırım'ın konuşmacı olarak katıldığı "Dünden Bugüne Türkiye'de Misyonerlik" adlı konferans düzenlendi.
Haçlı seferlerinde başarıya ulaşamayan Hıristiyan batının 1500'lü yıllarda misyonerlik denilen çalışma tarzına yöneldiğini belirten Yıldırım, Haçlı seferlerinin hedefinin esas olarak Türkler olduğunu vurgulayarak, "Türkler de onların hafızasında çok kötü yer alır. 1200 yılında Haçlı seferlerindeki Türk algısı temelde Atilla'ya, Atilla korkusuna dayanır. Atilla, Avrupa'yı yönetmiş, titretmiş yenilmez Roma İmparatorluğunu vergiye bağlamış bir Hun başbuğudur. Avrupa'nın halen Türk algısı Atilla'dır. 1000'li yıllarda Haçlı Seferleri başlar ve bizi karşılarında görürler. Böylece orada bir Türk algısı başlar. Bu şekilde yenemeyeceğini anlayan batı misyonerlik denen tebliğ yoluna başvurmuştur. Misyonerlik tamamen bilincinize, inancınıza yöneliktir. En rahat avlanacak insan inançsız ve bilinçsiz insandır" diye konuştu.
Misyonerliğin sadece bir din tebliği olmadığının altını çizen Yıldırım, "Emperyalist, Hıristiyan milletlerin ve devletlerin sömürgeciliğinin bir koludur. Oryantalizm ve misyonerlik beraber çalışır. Misyonerlik idealinizi, karakterinizi; oryantalizm de milli bakış açınızı alır. Sizi bir sömürge insanı yapmak için hazırlar ve arkasından da ekonomik sömürü gelir" diyerek, misyonerlik ve oryantalizmin emperyalizmin çalışma kolları olduğunu ifade etti.
Konferansın açılışında konuşan GAÜN Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü ve Atatürkçü Düşünce Topluluğu Akademik Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Yunus Emre Tansü, Atatürkçü düşüncenin yayılmasını amaçlayan bir topluluk olduklarını belirterek, "Atatürk'ün 1933 yılında Türkiye'de misyonerliği yasakladığını, Türkiye'deki misyoner okullarını kapattığını, misyoner okullarındaki rahip ve rahibeleri derse girmekten men ettiğini en büyük tehlikelerden birisinin de yabancı misyonerlerin Türkiye'deki faaliyetleri olduğunu rahmetli Atatürk'ün kendisini misyonerlikle ve farmasonlukla mücadeleye adadığını bilen bir nesil olarak bu faaliyetlerin yenilenerek, yeni giysiler altında tekrar karşımıza gelmesinin bilincinde bir gençlik yetiştirmeyi amaçlıyoruz" dedi. - GAZİANTEP