Çözüm Sürecinin Neresindeyiz" Paneli
Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vahap Coşkun, özellikle nevruzda ve nevruzdan sonraki süreçte PKK'dan beklenen mesajın, Türkiye'ye karşı artık silahlı mücadele vermeyeceklerini ilan etmeleri olduğunu söyledi.
Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vahap Coşkun, özellikle nevruzda ve nevruzdan sonraki süreçte PKK'dan beklenen mesajın, Türkiye'ye karşı artık silahlı mücadele vermeyeceklerini ilan etmeleri olduğunu söyledi.
Çözüm sürecine sivil toplum desteği sağlamak amacıyla İstanbul'dan yola çıkan "Barış Treni" etkinlikleri kapsamında Malatya'da panel düzenlendi.
Barışa Bak Platformunca Anemon Otel'de gerçekleştirilen, moderatörlüğünü Platform Sözcüsü Cengiz Alğan'ın yaptığı panele gazeteci yazar Leyla İpekçi ve Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vahap Coşkun konuşmacı olarak katıldı.
Alğan, açılışta yaptığı konuşmada, çözüm sürecinin sivil toplumun da desteğini ve bütün topluma yayılmasını sağlamak için bir platform kurduklarını ve sonrasında da batıdan doğuya, doğudan batıya kardeşlik mesajları taşıyan Barış Treni'ni geliştirdiklerini dile getirdi.
Yol boyunca yaşadıkları anılarını anlatan Alğan, geçtikleri hemen hemen her ilde olumlu tepkiler aldıklarını ifade etti. İzmit'te, Eskişehir'de, Kırıkkale'de esnaftan, halktan destek gördüklerini aktaran Alğan, Sivas'ta ufak çaplı gerginlik yaşadıklarını, bunun kendilerinde enerji düşüklüğüne neden olduğunu ancak Malatya'daki havanın kendilerine yeniden moral verdiğini söyledi.
"Bugünlere hiç kolay gelmedik"
Gazeteci yazar Leyla İpekçi, Barış Treni'ne bu sabah katıldığını belirtti. Barışın ruhu olduğunu ve bu ruhun gündelik hayatın maneviyatı durumuna geldiğini kaydeden İpekçi, "Acıları yarıştırarak bir yere varamadık. Herkesin acısı çok büyük. Tekil ve kıyas kabul edilemeyecek bir acı. 30 yıl boyunca da yüreklerimizi esir alan bir acı. Fakat insanlar gerçekten siyaseten barış istemekten, vicdanen gönülden barış istemeye doğru hızla evrildiler. Bunu gözlemliyorum ben son birkaç senedir. Bugünlere hiç kolay gelmedik. İnsanlar ağır bedeller ödedi" diye konuştu.
Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın barışı tesis etmeye kalktığında başına kötü şeyler geldiğini ifade eden İpekçi, "Daha sonra bu hep böyle devam etti. Ne zaman biraz barış için güçlü liderlik devreye girse veya güçlü bir irade ortaya konsa içerde ve dışarıda çeşitli faaliyetlerle bunların üstü örtüldü" dedi.
"Gelinen bu nokta artık geri dönüşü daha da güçleştiriyor"
Doç. Dr. Vahap Coşkun da çözüm sürecinin 2 yıla aşkın bir süredir devam ettiğini hatırlatarak, sürecin bugüne kadar pek çok kritik evrelerden geçtiğini ancak tarafların süreci bugüne kadar getirebilmeyi başarabildiğini söyledi.
Dolmabahçe'de 28 Şubat'ta gerçekleşen ortak toplantıdan sonra Türkiye'de barış sürecinin yeni bir aşamaya girdiği kanaatini paylaşan Coşkun, bu görüşmede Abdullah Öcalan'ın PKK'ya yönelik silahsızlanma çağrısının önemli unsurlardan biri olduğunu belirtti.
Silahsızlanma gibi bir kavramı bir kere kullandıktan sonra tekrar mücadeleye girmenin zor bir hale gelebileceğini ifade eden Coşkun, "Buradaki silahsızlanmadan kasıt, benim anladığım kadarıyla ve devletin de beklediği bence bu; Türkiye'ye karşı silahlı mücadelenin bitirildiğinin ilan edilmesi. Mevcut şartlar altında PKK'nın tamamıyla silahlarını bırakmasının koşulları şu an için ortada gözükmüyor. Dolayısıyla böyle bir dayatma içinde olunmayacağını tahmin ediyorum. Özellikle nevruzda ve nevruzdan sonraki süreçte PKK'dan beklenen mesaj, Türkiye'ye karşı artık silahlı mücadele vermeyeceklerini ilan etmeleri" değerlendirmesinde bulundu.
Sürecin önceki seçimlerin sonuçlarını etkilediğini ifade eden Coşkun, süreci destekleyen tarafların önümüzdeki seçimde de daha iyi bir sonuç elde edeceklerini düşündüğünü aktardı.
Tarafların bu süreçte daha ılımlı, yumuşak bir dil kullanmaları halinde sürecin daha sağlıklı ilerleyebileceğini kaydeden Coşkun, bunun aynı zamanda sürecin toplum tarafından benimsenmesini de artıracağına inandığını dile getirdi.
Çözüm süreci konusunda tarihi bir eşiğin aşıldığını belirten Coşkun, geri dönüşü imkansız kılmak için sürecin arkasındaki iradenin devam ettirilmesi gerektiğini kaydetti.
Coşkun, "Bu tür süreçler kırılgan bir zeminde ilerler. Bir takım provokasyonlar olabilir. O nedenle provokasyonların etkisini absorbe edecek sağlam bir iradeyi daha da güçlü bir şekilde her olayın sonrasında göstermek lazım. Ayrıca sürecin taraflarının sorumluluklarını yerine getirmeleri gerekiyor. Böylece süreçte daha hızlı bir adım atabiliriz" diye konuştu.
Panelde, katılımcıların görüşleri dinlendi ve soruları yanıtlandı.
Barış Treni'ne Ankara'dan katıldığını belirten ve son 30 yılda yakınlarından 50 kişiyi kaybettiğini anlatan Hakkarili İbrahim Temel, 30 yıl boyunca çile çektiklerini ancak bunların geride kalmasını istediklerini ifade etti. Temel, "Bundan sonra barış istiyorum. Hepinize teşekkür ediyorum. Barış, barış, barış" diyerek sözlerini tamamladı.