CHP İzmir İl Örgütü'nden Okullara İmam ve Vaiz Görevlendirilmesine Tepki
CHP İzmir İl Örgütü, İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve İl Müftülüğü arasında imzalanan protokolle okullara Kuran kursu öğreticisi, vaiz ve din hizmetleri uzmanı görevlendirilmesine tepki gösterdi. CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, “Bu atamaların çağdaş ve modern bir eğitime koyacağı hiçbir katkı yok. Belli ki, yine belli çevreler iktidara baskıyla iş yaptırıyor. Belli ki, çocuklarına kavuşmayı bekleyen yüz binlerce atanamayan öğretmen yerine, çocuklarımız kullanılarak eğitim dışı ve tehlikeli bir kadrolaşmanın önü açılmaya çalışılıyor” dedi.
KERİM UĞUR
CHP İzmir İl Örgütü, İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve İl Müftülüğü arasında imzalanan protokolle okullara Kuran kursu öğreticisi, vaiz ve din hizmetleri uzmanı görevlendirilmesine tepki gösterdi. CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, "Bu atamaların çağdaş ve modern bir eğitime koyacağı hiçbir katkı yok. Belli ki, yine belli çevreler iktidara baskıyla iş yaptırıyor. Belli ki, çocuklarına kavuşmayı bekleyen yüz binlerce atanamayan öğretmen yerine, çocuklarımız kullanılarak eğitim dışı ve tehlikeli bir kadrolaşmanın önü açılmaya çalışılıyor" dedi.
İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve İzmir Müftülüğü arasında imzalanan protokol kapsamında, İzmir'deki 842 okulda imam, Kur'an kursu öğreticisi, vaiz ve din hizmetleri uzmanı görevlendirildi. Görevlendirmelere CHP İzmir İl Başkanlığı da tepki gösterdi.
CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu ve CHP İzmir İl Kadın Kolları Başkanı Nurdan Şenkal Uçar, il yönetimi, ilçe kadın kolları başkanları ile birlikte Cumhuriyet Meydanı'nda bulunan Atatürk Anıtı önünde konuyla ilgili basın açıklaması yaptı. Aslanoğlu, şunları söyledi:
"BU ATAMALARIN ÇAĞDAŞ VE MODERN BİR EĞİTİME KOYACAĞI HİÇBİR KATKI YOK"
"Türkiye günden güne çağdaş eğitimden uzaklaşırken, şimdi de ÇEDES, yani "Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi" adı altında "Manevi Danışmanlık" sıfatıyla; İzmir'deki her üç okuldan birine, imam, müezzin, vaiz, kuran kursu öğreticisi görevlendirmesi yapıldı. Bu süslü başlıklarla yapılan atamalarla görevlendirilen hiçbir personelin çocuklar, gençler veya eğitimle ilgili yetileri, pedagojik formasyonları yok. Bu atamaların çağdaş ve modern bir eğitime koyacağı hiçbir katkı yok. Belli ki, yine belli çevreler iktidara baskıyla iş yaptırıyor. Belli ki, çocuklarına kavuşmayı bekleyen yüz binlerce atanamayan öğretmen yerine, çocuklarımız kullanılarak eğitim dışı ve tehlikeli bir kadrolaşmanın önü açılmaya çalışılıyor. Belli ki, okulların tatile girmesine günler kala şimdiden 2023- 2024 eğitim yılının hazırlığı yapılarak iş oldubittiye getirilmek isteniyor. Buradan Milli Eğitim Bakanlığı'na ve İl Müdürlüğü'ne soruyoruz; daha önce KYK yurtlarına yapılan ve atamalar sonrası intihar vakalarının artmasıyla geri çekilen bu uygulama neden yine gündemde? Bu işin eğitimini üniversitede almış rehber öğretmenlerimiz ve psikolojik danışmanlarımız, öğrenci ve velilerimize her türlü desteği zaten verirken, ne oldu da onları yok sayarak, konuyla uzaktan yakından ilgisi olmayan imamları, vaizleri, kuran öğreticilerini eğitim sisteminin içine soktunuz? Atanamayan rehber öğretmenlerimizi atayarak bu işi bilimsel yönden çözmek varken, neden görevi din anlatmak, din öğretmek olan kadroları milli eğitim kadrolarının içine, üstelikte denetlemez bir şekilde yerleştirdiniz? Çocuklarını pikniğe götürürken bile velisinden izin alırken, çocukların maneviyatına dokunacağı söylenen bu kadroların, çocuğuna destek vermesi iznini velilerden istediniz mi? Neden "manevi danışmanlık" hizmetini müftülükler bünyesinde açılacak birimlerde vermiyor da illa ki okulların içinde kadrolaşmaya çalışıyorsunuz? Yurtlarda, vakıflarda yaşanan bunca skandaldan hiç mi ders almıyor, laik eğitim anlayışına vurulan darbelerin bu ülkenin geleceğine vurulduğunu hiç mi anlamıyorsunuz? Milli Eğitimde bunca dert, bunca sıkıntı varken, bu sorunları çözmek, öğretmenlerimizin şartlarını iyileştirmek, atanamayan öğretmenlerimizle boş geçen dersleri doldurmak yerine, neden tepki çeken, bilimsel başarıya katkı koymayan, hatta yeni tartışma ve sorunlara yol açacak olan bu uygulamada ısrar ediyorsunuz?"
İZMİR'DEN YENİ MİLLİ EĞİTİM BAKANI'NA ÇAĞRI
Aslanoğlu, yeni atanan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'e de seslenerek şunları söyledi:
"Başöğretmenimizin huzurundan, yeni Milli Eğitim Bakanı'na sesleniyoruz. İzmir'de velilerimizi, öğretmenlerimizi ve en önemlisi çocuklarımızı endişelendiren, eğitim sistemimize yeni sorunlar getirecek, okullarımızda ayrımcılığa ve liyakatsizliğe yol açacak bu projeden derhal vazgeçin. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu oldubitti de ısrar edilirse, her aşamasını yakından takip edeceğimizi, velilerimiz, sendikalarımız ve öğretmenlerimizle birlikte mücadeleden vaz geçmeyeceğimizi kamuoyuna duyuruyor, iktidarı aklıselim davranmaya çağırıyoruz. Üstüne basarak vurguluyoruz ki, hiç kimse bu açıklamamızı farklı yönlere çekmesin. Diyaneti kuran, din ve vicdan özgürlüğünü savunan, belediyelerinin camilerin bakımını yaptığı partinin mensupları olarak, tek derdimiz çocuklarımızın geleceği, okullarımızın çağdaş eğitimin yuvası olmasıdır"
"ÇOCUKLARIMIZI EĞİTİMSİZ, EHİL OLMAYAN KADROLARA ASLA TESLİM ETMEYECEĞİZ"
CHP İzmir İl Kadın Kolları Başkanı Nurdan Şenkal Uçar da yaptığı konuşmada "Biz Anneler çocuklarımızı; aldığı eğitiminden, güvenilirliğinden emin olduğumuz öğretmenlerimizin 'İrfanı Hür, Vicdanı Hür' nesiller yetiştireceğine olan inançla, içimiz rahat bir şekilde okullara gönderiyoruz. Adına 'Manevi Danışmanlık' denen bu sistemle, çocuklarımızı; öğretmenlerimizin aldığı eğitimi almamış, çocuğumuzun dünya görüşünü bilmeyen, sadece, din üzerine eğitim almış kişilere emanet etmek istemiyoruz. Özgür bir ülkede yaşıyoruz. Dini kadrolardan destek almak isteyen herkes müftülüğe, camilere zaten kendisi başvurabiliyor. Bunun önünde hiçbir engel yokken, ısrarla okullarda dini eğitim almışlardan oluşan kadroları zorlamak ne eğitimle ne de özgürlükle bağdaşmamaktadır. Okullarda çocuklarımıza bu desteği veren rehber öğretmenlerimiz, isterlerse de manen destek olacakları din öğretmenlerimiz zaten var. Bu proje okullarda tarikatların, yandaş vakıfların kadrolaşacağı ve çocuklarımızın, psikolojik olarak baskı altına alınacağı korkusunu uyandırmaktadır. Bizler hem bir veli hem de bir anne olarak çocuklarımızı bu kadrolara teslim etmeyeceğiz. Bu korkutan, ayrıştıran ve dayatılan uygulamanın, geri çekilmesi için tüm kadınlarla birlikte mücadele vereceğiz. Çocuklarımız en değerli varlığımız, onları sonuçlarının ne olacağı belli olmayan bir uygulamaya ve eğitimsiz, ehil olmayan kadrolara asla teslim etmeyeceğiz" dedi.