CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Muğla'da Açıklaması
"Sabaha karşı operasyonlar demokrasilerde olmaz. İnsanları davet edersiniz gelirler, kimsenin de kaçacak hali yoktur.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Sabaha karşı operasyonlar demokrasilerde olmaz. İnsanları davet edersiniz gelirler, kimsenin de kaçacak hali yoktur. Eğer kaçmalarından şüpheleniyorlarsa ona bir şey diyemeyiz. Ama kimsenin de kaçacak hali yoktur" dedi.
Partisince düzenlenen iftara katılmak üzere özel uçakla Muğla'ya gelen Kılıçdaroğlu'nu Milas-Bodrum Havalimanı'nda Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün, Muğla Milletvekili Tolga Çandar, Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat, Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon ve partililer karşıladı.
Kılıçdaroğlu daha sonra Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerinin özelleştirilmek istenmesine tepki amacıyla termik santral önünde çadır kuran işçileri ziyaret etti.
Kılıçdaroğlu, burada yaptığı konuşmada, Türkiye'nin en temel sorunlarından birinin taşeronlaşmak olduğunu ifade etti.
Her fırsatta işçilerin eylemlerine destek verdiklerini belirten Kılıçdaroğlu, söz konusu eylemleri hak arama eylemi olarak gördüklerini ve demokrasilerde hak aramanın çok önemli olduğunu kaydetti.
Madenlerin devlete ait olduğunu ve Anayasa'ya göre işletmeyi de devletin yapması gerektiğini bildiren Kılıçdaroğlu, "Çünkü yer altında çalışmanın çok zor olduğunu biliyoruz. Yer altında çalışmanın uluslararası kuralları vardır. Uluslararası çalışma örgütünün belirlediği kurallar vardır. Ama çoğu zaman o kurallar ihlal edilir ve çok acı tablolarla maalesef karşı karşıya kalıyoruz. Soma bunun en tipik örneklerinden birisidir" diye konuştu.
Yaşanan olaylarla ilgili Ankara'da Türk-İş'in işçilerden yana tavır alması gerektiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Bunu çok açıklıkla söylemek zorundayım. Hadi dolaylı olarak birilerine bir şey söylemek çok benim huyuma uymuyor. Ankara'ya gittiniz, kendinizi zincirlediniz, orada kaldınız, size şiddet uygulandı fakat belli bir kesim sizin yanınızda olmadı. Niye olmuyor arkadaşlar? Siz hak arıyorsunuz, emek en yüce değerse bütün işçi örgütlerinin sizin yanınızda olması lazım. Bütün işçi örgütlerinin size destek vermesi lazım. Biz siyasi parti olarak zaten sosyal demokrat bir partiyiz, zaten emekten yana bir partiyiz. Biz zaten destek vereceğiz, siz hangi sendikanın mensubu olursanız olun. Bizim için fark etmiyor. Biz sendikasız işçilerin de yanındayız. Davutpaşa'da patlama oldu, 21 işçi arkadaşımız hayatını kaybetti, çadırda insanlar öldü, bunların çoğu sigortasızdı. Bütün bu ailelerin de işçilerin de yanında olduk. Soma işçilerinin yanında olduk, Zonguldak'ta ölen işçilerin de yanında olduk."
310 gündür işçilerin çadırda verdiği mücadeleye sendikaların da destek vermesi gerektiğine vurgu yapan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Bugün Türkiye'de özelleştirme süreci açısından söylüyorum, gelinen noktaya baktığımızda kamu kaynaklarının birilerine peşkeş çekildiğini görüyoruz. Açıkça görülüyor. Belki bir gün Türkiye'de özelleştirmenin tarihi bütün ayrıntılarıyla yazılacaktır. Vatandaşın vergisiyle yapılan fabrikaların, kimlere, hangi koşullarda satıldığını göreceksiniz. Bakın şimdi parlamentoda bir yasa var, görüşülüyor. Adı torbaydı ama şimdi torbayı aştı çuval oldu. Özelleştirme sonucu mahkeme karar verip iadesini öngörüyorsa, bu mahkeme kararlarının uygulanmaması ile ilgili yasa koyuyorlar. Yasa çıkartıyorlar. Tek karşı çıkan partiyiz. Yani vatandaşın vergisiyle fabrika yapılmış, fabrikayı satıyorsun, usulsüz satış var, haksız satış var, gidiliyor mahkemeye, mahkeme iade edeceksin, burada kamu zararı var diyor. Şimdi yeni bir yasa çıkartıyorlar, kamu zararı da olsa iki şey iade edilmez ve mahkeme kararları uygulanmaz. Bunun adı hukuk devleti mi? Hukuk devletinde böyle garabet olur mu? Olmaz. Biz onun için de Anayasa Mahkemesine gideceğiz. Ama bizim tek başımıza Anayasa Mahkemesine gitmemiz, ne kadar sizleri tatmin eder. Türk-İş nerede sormak lazım, Hak-İş nerede sormak lazım. Onların mücadele etmesi lazım. Eğer bir kitle kendi hakkına sahip çıkmıyorsa o kitlenin başarılı olma şansı yoktur."
Sosyal demokrat bir partinin genel başkanı olarak işçi haklarını korumak ve savunmak zorunda olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Ben sizi eleştirmeyeceğim de kimi eleştireceğim. Siyasi iktidarı eleştir, siyasi iktidarı eleştirmek en kolayıdır arkadaşlar. Burada asıl sorumluluk konfederasyonlara düşüyor. 310 gündür eylem yapacaksınız, ben Türk-İş'in genel başkanından daha fazla buraya geleceğim, olmaz. Bu işte bir sakatlık var. Bir yanlışlık var. O nedenle sizin mücadelenize destek veriyoruz, destek vermeye devam edeceğiz. Sizin haklarınızı savunuyoruz, savunmaya da devam edeceğiz ama lütfen çemberi büyütün. Çemberi genişletin. Daha fazla işçiler sizlerin hakkına sahip çıksınlar."
Programda bir gazetecinin, "İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının emniyetteki 'paralel yapı' iddialarına ilişkin yürüttüğü soruşturmalar kapsamında emniyet görevlilerinin gözaltına alınmasını nasıl buluyorsunuz" sorusuna Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi:
"Sabaha karşı operasyonlar demokrasilerde olmaz. İnsanları davet edersiniz gelirler, kimsenin de kaçacak hali yoktur. Eğer kaçmalarından şüpheleniyorlarsa ona bir şey diyemeyiz. Ama kimsenin de kaçacak hali yoktur. Şimdi 17 Aralık operasyonunun, yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun ki 25 Aralıkta var biliyorsunuz iki dosyanın da üstünü kapatmaya çalışıyorlar. Bu operasyonları yapan yani yolsuzlukları ortaya çıkaran ekipten intikam almak istiyorlar. Bunların hepsini göreceksiniz yargıda taşlar mutlaka yerine oturacaktır. Haksızlıklar giderilecektir."
Kılıçdaroğlu, yaşanan süreçte pek çok insanın bedel ödeyeceğine dikkati çekerek "Balyoz davalarında da böyle oldu, Ergenekon davalarında da böyle oldu. Masum insanlar alındı, gazetelere televizyonlara çıkarıldı. Baştan suçlu oldukları ilan edildi. Ama bugün geldiğimiz noktada haklılıkları ortaya çıktı. Ancak aileler ağır bedelle ödedi, insanlar hayatını kaybetti" diye konuştu.
21. yüzyılın Türkiye'sinde bu tür toplu tutuklamaların toplu gözaltına alınmaların doğru olmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları belirtti:
"Hukukun üstünlüğü dediğimiz bir kavram vardı. İnsanları davet edersiniz, insanlar gider ifade verirler ve gereği neyse onu yerine getirirler. Gerçekten bir suçu varsa kimse niye tutukladın demez. Ama bu tür eylemler yani bundan kastım intikam almak amacıyla yapılan eylemler, devletin gücü kullanılarak belli bir kesimden ya da polislerden veya yolsuzluğu ortaya çıkaranlardan intikam almak üzere yapılan eylemler bizim kabul edebileceğimiz eylemler değil ve bunları doğru bulmuyoruz.."
Bir gazetecinin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın partisinin bugünkü grup konuşmasında kendisinin SSK genel müdürü olduğu dönemle ilgili konuşma yaptığını ve düşüncelerini sorması üzerine Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Ben Başbakana çağrıda bulundum. Üstelik anlayacağı bir dilde çağrıda bulundum. Yani bir Kasımpaşalı'nın dilinden çağrıda bulundum. Erkeksen sadece Sosyal Sigortalar Kurumunu görüşmek üzere senin istediğin haram medyasının herhangi birisinde yan yana gelebiliriz. Bana her türlü soru sorabilir. Arkamdan konuşmasına gerek yok. Sorabilir, benim ne yapıp ne yapmadığımı ben ona anlatabilirim. Ama ben ona bir soru soracağım, tek bir soru o da Kaddafi'den aldığın 250 bin doları ne yaptın. Hayır kurumuna bağışlayacağını söylemişti. Hangi hayır kurumuna bağışladı ben onu öğrenmek istiyorum. Ayrıca Sosyal Güvenlik konusunda istiyorsa yanına akademisyenlerini de alabilir. Kimi isterse oturup konuşabiliriz. Cahilliğini onun yüzüne vuracağım. 76 milyon insan da öğrenecek onun ne kadar cahil olduğunu. Ben kendime güveniyorum ama o kendisine güvenmiyor. Kaçacaktır göreceksiniz."
Kılıçdaroğlu, buradaki programın ardından Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün'ü ziyaret etti. Belediye girişinde partililer tarafından karşılanan Kılıçdaroğlu, Gürün'den makamında bir süre bilgi aldı.
Gürün, ziyaretin anısına Kılıçdaroğlu'na ipek el dokuması hediye etti. - Muğla