Çanakkale'nin Hasret Kokan Mektupları
Çanakkale Savaşları'nda kanlı çatışmaların yaşandığı cepheden askerlerin yakınlarına, merak, aşk ve özlem içeren satırlarla kaleme aldıkları mektuplar, dönemin zorlu koşullarında yaşanan hasreti günümüze yansıtıyor.
ÖZGÜR ALANTOR - Çanakkale Savaşları'nda kanlı çatışmaların yaşandığı cepheden askerlerin yakınlarına, merak, aşk ve özlem içeren satırlarla kaleme aldıkları mektuplar, dönemin zorlu koşullarında yaşanan hasreti günümüze yansıtıyor.
Kanlı çatışmaların yaşandığı cepheden anne ve babalarına, eş ve evlatlarına duydukları özlemi kaleme alan askerlerin, yaşadıkları zorluklara rağmen ailelerinin günlük ihtiyaçlarıyla da dertlenmeleri mektuplarında yer buluyor.
Mesudiye Zırhlısı subaylarından Langazalı Davutoğlu Mahmut Efendi'nin, eşine yazdığı mektupta "Çocuklara kışlık olarak bir şey yaptınız mı beyan ediniz" diye sorduğu, Selahattin Adil Paşa'nın ise hiç görmediği yavrusuna karyola alınıp alınmadığını merak ettiği satırlar, okuyanları duygulandırıyor.
Selahattin Adil Paşa'nın mektubunda "Ben ihtiyacımı burada gideriyorum. Beni düşünme. Düşünme demek, unut demek değil ha. Ben burada seni en telaşlı zamanlarda bile düşünüp, gözümün önüne getirip hayal ediyorsam sen de beni düşünüyorsundur, hayal ediyorsundur elbette" şeklinde kaleme aldığı satırlar ise eşine duyduğu özlemi hissettiriyor.
Çankırı Karatekin Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi ve Türk Halk Edebiyatında Çanakkale Mektupları kitabının yazarı Doç. Dr. Ömer Çakır, AA muhabirine yaptığı açıklamada, söz konusu dönemin en önemli iletişim kaynaklarından birinin mektup olduğunu söyledi.
Savaşın genelde askeri boyutu üzerinde durulduğunu belirten Çakır, "Çanakkale Muharebeleri denildiğinde genel olarak savaşın askeri boyutu üzerinde duruluyor. Çanakkale Savaşları'nda mücadele eden askerin hangi ruh hali içinde olduğunu, onları cepheye gönderen anne-babaların ve eşlerin hangi duyguları yaşadığını mektuplardan öğreniyoruz" diye konuştu.
"Mektuplar duyguları taşıyor"
Doç. Dr. Çakır, mektupların savaştan cephe gerisine duyguları taşıdığını dile getirerek, "Bu mektuplarda bir askerin doğduğunu görmediği çocuğuna olan özlemini hissediyoruz yahut eşine ve annesine olan duygu ve düşüncelerini ancak bu mektuplar vasıtasıyla öğreniyoruz" dedi.
Cephedeki askerin cephe gerisindeki görevlerini de yerine getirmeye devam ettiğini anlatan Çakır, "Burada şunu görüyoruz: Cephede savaşan asker aynı zamanda cephe gerisine olan özlemini, hasretini ve merakını bu mektuplarla gidermeye çalışıyor. Bir tarafından bu mektuplarla yavrusunun karyolasını düşünecek kadar babalık görevini yerine getiriyor. Zafer sevinci de mektuplarda kendine yer buluyor. Bir asker akrabasına yazdığı mektupta 'Balkan Savaşları'nda alnımıza sürülen lekeyi Çanakkale Zaferi'yle temizledik' diyor. Bu tür heyecanlarda mektuplarda geniş yer buluyor" ifadesini kullandı.