Bizi Suçlayanlar Kaçtı, Biz Hep Buradaydık"
İzmir merkezli 14 ilde Paralel Devlet Yapılanması'na (PDY) yönelik operasyonun ikinci dalgasıyla yeniden gündeme gelen "askeri casusluk" davasında yargılanan sanıkların avukatları, davanın bir savcısı ve suçlamaya esas oluşturan raporu hazırlayan görevlilerin yurt dışına kaçtığına, müvekkillerinin ise haklarında istenen cezalara rağmen ülkelerinde kalarak kendilerini savunmayı tercih ettiğine dikkati çekti.
ÖMER SÜT - İzmir merkezli 14 ilde Paralel Devlet Yapılanması'na (PDY) yönelik operasyonun ikinci dalgasıyla yeniden gündeme gelen "askeri casusluk" davasında yargılanan sanıkların avukatları, davanın bir savcısı ve suçlamaya esas oluşturan raporu hazırlayan görevlilerin yurt dışına kaçtığına, müvekkillerinin ise haklarında istenen cezalara rağmen ülkelerinde kalarak kendilerini savunmayı tercih ettiğine dikkati çekti.
Aralarında muvazzaf askerlerin de bulunduğu 357 kişi hakkında "askeri gizli bilgi ve belge bulundurma" suçlamasıyla açılan davada yargılanan sanıkların avukatlarından Mahir Işıkay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "askeri casusluk" davasının baştan bu yana kumpas olduğunu, İzmir ve İstanbul dosyalarının itibarsızlaştırıcı ve alçaltıcı hal aldığını ısrarla söylediklerini anlattı.
Her iki dosyada da sahte deliller üretildiğini, bunu tüm celselerde dile getirdiklerini aktaran Işıkay, "Her iki dosyada da 100'e yakın sahte delil üretildiğini tespit ettik. Bütün bunları yargılama sürecinde anlatmaya çalıştık ama o zamanki mahkemeler maalesef bunları göz ardı etti" dedi.
Işıkay, soruşturma ve dava süreci boyunca 400 TSK mensubunun mağdur olduğunu, TSK ile ilişkisi kesilenler, ayrılmak zorunda bırakılanlar ve emekli edilenler bulunduğunu hatırlatarak, şöyle konuştu:
"Bu süreçte sağlığını, işini ve her şeyini kaybedenler oldu. Mesela Topçu Albay Fikret Haluk Vergül, emekliliğine 4,5 ay kala ordudan ihraç edildi. Kararın iptal edilmesi için Askeri Yüksek İdari Mahkemesine dava açtık. Sadece bu değil. Yaklaşık 70 TSK mensubu sorulmadan, soruşturulmadan birden ihraç edildi. İlk gün ne söylüyorsak bugün de aynı şeyi savunuyoruz.
Biz bunların devletin kılcal damarlarına girdiğini nereden anlıyoruz? Malum, İstanbul'da bu soruşturmayı yürüten savcı, Paralel Devlet Yapılanması operasyonu kapsamında hakkında yakalama kararı çıkartılmadan 2 gün önce yurt dışına kaçtı. İzmir'deki dosyayla ilgili rapor veren 3 TÜBİTAK görevlisinin de aynı gün yurt dışına kaçtığını duyuyoruz. Müvekkillerimizle konuştuğumuzda dedikleri, 'Bizi suçlayanlar kaçtı, biz hep buradaydık'. İşte tam da böyle oldu."
"TSK boyutu da var"
Devlet ve TSK'ya kumpas kuranların tek merkezden yönetildiğini, plan ve uygulama sürecinin organize suç örgütü çerçevesinde yapıldığını ileri süren Işıkay, bu işin Paralel Devlet Yapılanması operasyonu kapsamında bugüne kadar tutuklanan ve gözaltına alınanlarla sınırlı olmadığını, bunun "TSK boyutunun da bulunduğuna inandıklarını" söyledi.
"Art niyetli bir soruşturma süreci yaşadık"
Sanık avukatlarından Murat Ergün de "askeri casusluk davası"nda sahte deliller üretildiğini, bu sahte delillerle sanıkların itibarsızlaştırıldıklarını başından beri vurguladıklarını, bunun peşini bırakmayacaklarını anlattı.
Ergün, "Bunun kumpas olduğunu başından beri söylüyorduk, uydurmuyorduk. 'Bu, böyle olmaz, mantıksız. Böyle bir dava olmaz' dedik. Art niyetli bir soruşturma süreci yaşadık. Kumpası, polis, savcılık, mahkeme ve sorgulama aşamasında hissettik. Soruşturma kapsamasında da söylediklerimizi doğrular mahiyette kanıtlara ulaşılıyorsa bu, sadece şunu ortaya koyar, sanıklar hakikaten bir kumpasa kurban edilmiş" diye konuştu.
"Yurt dışında olanlar dahi geldi"
Sanık avukatlarından Nevzat Güleşen de davanın başından beri kumpas olduğunu söylediklerini, bugün kumpası kuran şahıslara karşı operasyonların tüm hızıyla devam ettiğini gördüklerini vurguladı.
Suçluların birer birer yurt dışına kaçtığını, buna rağmen müvekkillerinin kaçmadığını, hatta yurt dışında görevde olan müvekkillerinin ifade için Türkiye'ye geldiğini hatırlatan Güleşen, şöyle konuştu:
"Ama gördüğünüz gibi TÜBİTAK görevlilerinin, Savcı Fikret Seçen'le aynı gün yurt dışına çıktıkları belirtiliyor. Dolayısıyla yaptıkları yanlarına kalmayacak. Onlar hakkında açılan ceza davalarına müdahil sıfatıyla katılacağız. Bu ülkeye ve TSK'ya yapılan haksızlık ve kumpasların ortaya çıkarılması için soruşturmanın sonuna kadar da takipçisi olacağız."
İzmir'deki FETÖ/PDY soruşturması kapsamında haklarında gözaltı kararı verilen TÜBİTAK'ta görevli 3 adli bilişim uzmanının, İstanbul'daki "askeri casusluk" davasında görev yapan ve HSYK kararıyla görevden uzaklaştırılan eski Başsavcı Vekili, Çorum Savcısı Fikret Seçen ile aynı gün yurt dışına çıktığı tespit edilmişti.