Başbakan Yardımcısı Bozdağ Yozgat'ta Açıklaması
"Milliyetçiliği nutuk olarak, hamaset veya nara olarak algılayanlardan değiliz" dedi.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ,
"Milliyetçiliği nutuk olarak, hamaset veya nara olarak algılayanlardan değiliz" dedi.
Bozdağ, Yozgat'ta partisinin İl Danışma Meclisi Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, milleti sevmenin ona hizmet etmekten geçtiğini vurguladı.
Millete hizmet etmenin bu sevgiyi artırdığına dikkati çeken Bozdağ,
"Milliyetçiliği nutuk olarak, hamaset veya nara olarak algılayanlardan değiliz. Biz milliyetçiliği millete köle, millete hizmetkarlık, milletin derdine deva, milletin hizmetlerini bir bir gerçekleştirme olarak alıyor ve bu çerçevede de milletimizin her ihtiyacına koşmaya, her ihtiyacını karşılamaya özen gösteriyoruz" diye konuştu.
Yurt dışında esaret altında yaşayan soydaşların yıllardır konuşulduğunu, insanları mutlu ve memnun edecek düzeyde işler yapılamadığını belirten Bozdağ, şöyle konuştu:
"Bizim iktidarlarımız döneminde nerede ecdadımızın izi varsa o ize sahip çıkan, nerede ecdadımızdan bir eser varsa o esere sahip çıkan bir anlayışla dünyanın her tarafını kucaklayan, bugün o ecdadın torunları olarak bizlerin yapması gereken vazifeleri layıkıyla yapan bir anlayışın içerisinde olduk, olmaya devam ediyoruz. Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı 1992'de kurulmuş. Sadece Orta Asya'ya bakan bir görevi vardı. Ama bizim hinterlandımız çok geniş, oralara yetirince bakamıyordu. İktidarımız döneminde fiili bir durumla bu alanı genişlettik. 2011 yılında çıkardığımız kanun hükmünde kararname ile bugün 5 kıtada 100'den fazla ülkede Türkiye'nin, Türk milletinin kalkınma yardımlarını oraya ulaştıran bir teşkilata dönüştürdük. Orhun Abideleri'nden tutun Kosova Prizren'deki Sinan Paşa Camisi'ne varıncaya kadar her yerde ecdadımıza ait her şeye sahip çıktık. Orhun Abideleri'nin yolunu biz yaptık. Başkaları nutuklarını söylediler ama hizmetkarlığını biz yaptık. Üsküp'te Mustafa Paşa Camii, Kosova'da Sultan Murat Hüdavendigar Türbesi dahil ecdadımıza ait her şeye sahip çıktık, çıkmaya devam ediyoruz."
-Ali Rıza Efendi'nin doğduğu ev-
Atatürk'ün babası Ali Rıza Efendi'nin doğduğu evi de restore ettirdiklerini anımsatan Bozdağ, "Makedonya Kocacık'ta Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün babası Ali Rıza Efendi'nin doğduğu evi orjinaline uygun olarak biz inşa ediyoruz. Şu an inşaatı tamamlanmış durumda, önümüzdeki günlerde hizmete açacağız. Birileri Atatürk'ün istismarını yapıyor. Onun üzerinden rant devşirme gayreti içerisindeler. Ona gerçek hizmeti bu kadro yapıyor, biz yapıyoruz" dedi.
-"IMF'ye 5 milyar dolar kredi veren Türkiye haline geldik"-
Türkiye'nin 2011 yılında gerçekleştirdiği resmi ve gayri resmi yardımların yaklaşık 2,5 milyar doları bulduğunu ifade eden Bozdağ, bunun 1 milyar 300 milyon dolarının resmi yardım, diğerlerinin Türkiye'deki sivil toplum kuruluşlarına ve başka yollarla yapılan yardımlardan oluştuğunu anlattı.
Bu rakamın küçümsenmemesi gerektiğine işaret eden Bozdağ, şunları söyledi:
"Vaktiyle IMF'den para almak için bütün imkanlarını IMF'ye vehmeden, 70 sente muhtaç bir Türkiye'den bugün dünyanın her yerinde yol, okul, hastane, cami, su, alt yapı, üst yapı hizmeti yapan bir Türkiye'ye geldik. İşte milliyetçilik, büyük Türkiye bu. Şimdi IMF ile görüşme yapıyor hükümetimiz. Niçin- IMF'ye 5 milyar dolar kredi vereceğiz de onun şartlarını görüşüyoruz. 2002'den önce aynı Türkiye IMF'nin dayatmalarını görüşüyordu. Şimdi Türkiye'nin vereceği kredi şartlarını görüşüyor. Mısır'a 2 milyar dolar kredi açtık. 500 milyon dolarını verdik. 500 milyonunu Ocak'ta vereceğiz. Diğerini de anlaşma çerçevesinde gerçekleştireceğiz."
-"Milletimizle Kur'an-ı Kerim'in arasına konan engelleri kaldırdık"-
Türkiye'de demokratikleşme anlamında önemli değişiklikler yaşandığını, 28 Şubat sürecinde Kur'an-ı Kerim'e engeller konultuğunu vurgulayan Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
"28 Şubat süreci devam derken bu milletin evlatlarının Kur'an-ı Kerim'e her yaşta uzanmasının ve Kur'an-ı Kerim'i öğrenmesinin önüne engel kondu. 2001 yılında DSP-ANAP-MHP koalisyon iktidarı döneminde çıkarılan bir kanunla, ilköğretimi bitirmeyen çocukların Kur'an kursuna gitmeleri yasaklandı. 12 yaşını doldurmayan bir çocuğun yaz Kur'an kursuna gitmesi mümkün değildi. 16 yaşına girmeyen bir evladımızın da Kur'an kursuna gitmesi ve hafızlık yapması mümkün değildi. Bunu DSP, ANAP ve MHP beraber yaptılar. Peki biz ne yaptık- Çıkardığımız kanun hükmünde kararname ile Müslüman milletimizle Kur'an arasına konan bu yasağı kaldırdık. Şimdi artık bütün yavrularımız Kur'an kursuna istediği yaşta gidebiliyor. 4+4+4 düzenlemesiyle orta öğretime devam eden yavrularımızın velilerine Kur'an-ı Kerim'i ve Peygamberimizin hayatını seçmeli ders olarak öğrenme imkanı getirdik. Kuran ve hafızlık eğitimi yapılabilsin diye imam hatip lisesinin orta kısmına kaydını yapan yavrumuza bir yıl süreyle izin veren düzenlemeler yaptık. Önünü açtık, adım attık. Hem demokratikleşme yönünde önemli bir adımdır hem de 28 Şubat sürecinde bu milletin maneviyatına karşı yapılan haksız ve hukuksuz müdahalelerin sona erdirilmesi adına önemli bir adım olmuştur."
-Başörtüsü sorunu-
Üniversitelerde yıllardır kız çocuklarının kapı önünde ağlatıldığını, başka ülkelerde eğitim görmek zorunda kaldıklarını belirten Bozdağ, "İktidar olmak için erkek, ürkek edebiyatını Yozgat ve Türkiye'nin her yerinde yapanlar, Ankara'ya gidince Ankara'da Nesrin Ünal Hanımefendinin başını zorla açıp, onu da orada ağlattılar. Onlar da çözmediler. Yasak katmerlendi, devam etti. Peki şimdi Türkiye'nin üniversitelerinde herhangi bir sorun var mı- Kaldı mı- Kalmadı" dedi.
Bu yasakçı anlayışın, AK Parti'nin ortaya koyduğu demokratikleşme adımlarını gerçekleştirmesi sonucu oluşan iklim sayesinde ortadan kalktığına işaret eden Bozdağ, "Bugün isteyen istediği kıyafetle okullarımızda okuma imkanına sahip. Orta öğretimde de tek tip anlayışa son veren yaklaşımı ortadan kaldırdık. İmam hatip lisesi ile seçmeli Kur'an dersine devam eden yavrularımız, isterlerse onların örtünebilmelerine imkan veren bir düzenlemeyi hayata geçirdik. Üniversite sınavlarına girerken katsayı engeli vardı. Şimdi kaldı mı- Kalmadı. Bütün bunların hepsi tarihin tozlu rafları arasına yerini aldı" dedi.
Kesintisiz 8 yıllık eğitimin, Türkiye'de Anadolu insanının önünü kesen düzenleme olduğunu vurgulayan Bozdağ, bunu kesintili hale getirip, herkesin eşit şartlarda olmasını sağladıklarını kaydetti.
(Sürecek)
Muhabir: Ömer Sarı - Özcan Güney / Mustafa Yıldız
Yayıncı: Şükran Yücel - YOZGAT