Haberler
Bahçeli'nin çağrısı sonrası DEM Parti Öcalan'la görüşmek için yazılı başvuru yaptı

Bahçeli'nin "İmralı ile yüz yüze temas olmalı" çağrısına DEM Parti'den jet yanıt

Ankara'da görüşme hareketliliği! Bahçeli ve Ahmet Türk'ten art arda açıklamalar

Bahçeli "Ağaların kapısı açık olur" dedi, Ahmet Türk'ten yanıt gecikmedi

Yenidoğan Çetesi davasında kan donduran sözler: Kötü bir bebekti

Sanık hemşireden kan donduran sözler: Kötü bir bebekti

Milyonların gözü bu toplantıda: Bakan asgari ücret için tarih verdi

Bakan Işıkhan asgari ücret için tarih verdi: İşte masadaki rakamlar

Askeri Casuslukta "Paralel Komplo"

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

İzmir merkezli 18 ildeki "Paralel Devlet Yapılanması" operasyonuyla yeniden gündeme gelen, aralarında muvazzaf askerlerin de bulunduğu 357 kişi hakkında "askeri gizli bilgi ve belge bulundurma" suçlamasıyla açılan ve kamuoyunda "Askeri casusluk davası" olarak bilinen davanın "bir numaralı" sanığı iş adamı Bilgin Özkaynak'ın avukatı Muzaffer Sevgi Sakarya, davanın "paralel yapı"nın bir komplosu olduğunu savundu.

GÜLCAN KAPLAN - İzmir merkezli 18 ildeki "Paralel Devlet Yapılanması" operasyonuyla yeniden gündeme gelen, aralarında muvazzaf askerlerin de bulunduğu 357 kişi hakkında "askeri gizli bilgi ve belge bulundurma" suçlamasıyla açılan ve kamuoyunda "Askeri casusluk davası" olarak bilinen davanın "bir numaralı" sanığı iş adamı Bilgin Özkaynak'ın avukatı Muzaffer Sevgi Sakarya, davanın "paralel yapı"nın bir komplosu olduğunu savundu.

Suç örgütü elebaşı olduğu öne sürülen ve hakkında "Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak", "Kişisel verilerin kaydedilmesi", "Devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etmek" suçlarından müebbet ile 9 yıl hapsi istenen Özkaynak'ın avukatı Sakarya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, müvekkilinin başarılı, saygın ve vatanını seven bir iş adamıyken, "casusluk" olarak adlandırılan "kumpas davası"nda 2 yıl tutuklu kaldığını söyledi.

Sakarya, soruşturmanın başından itibaren yaptıkları savunmalarla, verdikleri dilekçelerle müvekkilinin bu suçu işlemediğini, dosyanın büyük bir komplo sonucu oluşturulduğunu anlatmaya çalıştıklarını kaydetti.

Hem müvekkilinin hem de diğer sanıkların evlerinde yapılan aramaların usulüne uygun yapılmadığını, bunun mahkeme sürecinde gerek aramalara katılan polislerin tanık olarak verdikleri ifadelerle gerekse mahkemede izlenen arama görüntülerinde apaçık ortaya çıktığını dile getiren Sakarya, "Aramalar sonucu müvekkilimin Sapanca'daki evinde bulunduğu iddia edilen dijital materyalleri müvekkilimiz hiç görmemişti bile. Israrla, defalarca bu dijital materyallerin kurgu olduğunu ve dosyanın bu kurgu üzerine inşa edilmeye çalışılan bir dosya olduğunu söyledik" dedi.

Daha soruşturma aşamasında, materyaller üzerinde DNA ve parmak izi incelemesi istediklerini, TMK'nın 10'uncu maddesiyle görevli, özel yetkili mahkemelerin kaldırılıp, dosyanın İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesinden 5. Ağır Ceza Mahkemesine verilmesinden sonra bu taleplerinin kabul edildiğini anlatan Sakarya, şimdi bu incelemenin sonuçlanıp mahkemeye ulaşmasını beklediklerini bildirdi.

"Arama yapan polislerin hiçbiri, 'delilleri ben buldum' diyemedi"

Sakarya, "Kovuşturma aşamasında, yani mahkemede dinlenen emniyet görevlisi tanıkların hiçbiri müvekkilimin Sapanca'daki çiftlik evinde bulunduğu iddia edilen dijital materyalleri 'ben buldum' demedi, diyemedi" şeklinde konuştu.

Dava dosyasının, sürecin en başında hukuka aykırı ve sonradan oluşturulmuş dijital materyaller ve bir kısım belgelerle oluşturulduğunu anladıklarını vurgulayan Sakarya, şunları kaydetti:

"Bunu anladık ama bu şekilde hareket eden kişilerin arkasında gerçekte kimin olduğunu anlayamadık. Adalete inancımız ve adaleti arayışımız hiç bitmedi. Bu nedenle daha soruşturma aşamasında şikayet dilekçelerimizi verdik. Müvekkilimizin tahliye olmasına bakmayarak işin takipçisi olduk. Gelinen noktada müvekkilimiz ile hazırladığımız şikayet dilekçelerinin ne denli doğru olduğu görülmüştür."

"Delilleri oluşturanlar, yerleştirenler büyük bir örgüttür"

Dava sürecinde, adına "paralel yapılanma" denilen bir kısım kişilerin planlı ve örgütlü olarak bu dijital materyalleri oluşturduğu, dosyada hukuka aykırı delil yarattığı ve delilleri yerleştirdiğinin ortaya çıktığını vurgulayan Sakarya, "Her zaman duruşmalarda mahkemeye hitaben 'Karşınızda bulunan sanıklar bir örgüt değildir. Bu delilleri oluşturanlar, yerleştirenler büyük bir örgüttür. İşte bu örgütü bulmak ve yargılamak gerekir' diye söyledik" ifadesini kullandı.

Sakarya, davada yargılanan diğer sanıklar gibi müvekkilinin masumiyetlerine hiçbir zaman halel gelmediğini, her zaman "onurlu ve başı dimdik" olduğunu belirterek, "'Zaman haklılığımızı gösterecek' dedik, gösterdi. İşte şimdi bu örgüt ortaya çıkarılmaya başlanmıştır. Bizlerin başı hala dimdik. Adına paralel yapılanma denen bu örgütün liderinden, yöneticilerinden, üyelerinden, her ne sebeple olsun örgüte yardım edenlerden şikayetçiyiz. Gelişmeleri büyük bir umut ve heyecanla takip ediyoruz" diye konuştu.

Davanın geçmişi

TMK 10. maddesiyle görevli savcı Zafer Kılınç'ın "Askeri gizli bilgi ve belgeleri ele geçirme, bulundurma" suçlamasıyla 49'u muvazzaf asker, 357 sanık hakkında hazırladığı iddianamede, sanıklar hakkında 2 yıl ile müebbet hapis arasında değişen cezalar istenmişti.

İddianamede adı geçen 831 mağdurdan, aralarında devlet memuru, asker ve MİT mensubunun da bulunduğu çok sayıda kişinin suç örgütü tarafından "fişlendiği" iddia edilmişti.

Çete lideri olduğu iddiasıyla suçlanan marina işletmecisi Bilgin Özkaynak ile Narin Korkmaz hakkında, "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, kişisel verileri kaydetmek, devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etmek" suçlarından müebbet ve 9'ar yıl, sanıklar arasındaki Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Koramiral Veysel Kösele hakkında ise "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak, yasaklanan bilgileri temin etmek" suçlamasıyla 2 ila 6 yıl hapis cezası talep edilmişti.

TMK 10. maddesiyle görevli İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 16 Nisan 2013 tarihinde görülmeye başlanan davada bugüne kadar 44'ü Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından olmak üzere tutuklu 69 kişi tahliye edilmişti.

Daha sonra özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasına ilişkin düzenlemenin ardından davanın İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmesi kararlaştırılmış, 5'i asker 10 tutuklunun da bu mahkemece tahliye edilmesiyle 357 sanıklı davada tutuklu sanık kalmamıştı.

20 Ekim 2014'te görülen duruşmada ise Milli Savunma Bakanlığının müdahillik talebi, "suçtan zarar görme ihtimali bulunduğu" gerekçesiyle kabul edilmişti.

Son duruşması 23 Ekim'de gerçekleştirilen davanın görülmesine 8 Şubat 2016'da devam edilecek.

"Paralel devlet yapılanması operasyonu"

İzmir merkezli 18 ilde operasyonda, "Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY)", Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki mensuplarını öne çıkarmak için terfi sıralamasındaki rakiplerine yönelik sahte deliller oluşturarak kumpas kurmasıyla ilgili, "askeri gizli bilgi ve belge bulundurma" davasının soruşturma sürecinde, terör örgütünün yönlendirmesi ve talimatları doğrultusunda taraflı ve kasıtlı olarak usulsüzlükler yaptıkları, bu davanın şüphelilerini kamuoyunda itibarsızlaştırılarak devlet bürokrasisinden ve TSK'dan tasfiyesini amaçladıkları iddiasıyla, aralarında polis memuru ve mülkiye müfettişlerinin de bulunduğu 57 kişi hakkında yakalama kararı çıkartılmıştı.

Fetullah Gülen'in "bir numaralı şüpheli" olarak arandığı operasyon kapsamında gözaltına alınan 12 kişi, emniyetteki işlemlerin ardından serbest bırakılmıştı. 9 kişinin firari olduğu operasyonda 36 kişi gözaltında bulunuyor.

Kaynak: AA / Yerel
title