Artvin'in Köylerine Açılması Planlanan Altın Madenine Bölge Halkı Tepkili: "Diyorlar Ki Gidin Buradan, Yok Arkadaş Benim Hayatımı Söndüremezsin"
Artvin merkeze bağlı Köseler, Okumuşlar ve Ardanuç’a bağlı Gümüşhane köyünde açılması planlanan altın madenine bölge sakinleri karşı çıkıyor. Okumuşlar köyü sakinlerinden Talat Temel, "Birileri para kazanacak diye sen ormanı verirsin ama benim yaşam alanımı veremezsin. Benim burada 100 tane mezarım var. Buradaki okulu camiyi yapmışız. Suyunu getirmişiz ve 75 yıldır buralarda çalışmışız. Her türlü ihtiyaçlarımızı gidermişiz ve yaşanacak noktaya gelmişiz. Şimdi ise gelmişler diyorlar ki gidin buradan yok arkadaşım benim hayatımı söndüremezsiniz" diye tepki gösterdi.
UĞUR İSTANBULLU
Artvin merkeze bağlı Köseler, Okumuşlar ve Ardanuç'a bağlı Gümüşhane köyünde açılması planlanan altın madenine bölge sakinleri karşı çıkıyor. Okumuşlar köyü sakinlerinden Talat Temel, "Birileri para kazanacak diye sen ormanı verirsin ama benim yaşam alanımı veremezsin. Benim burada 100 tane mezarım var. Buradaki okulu camiyi yapmışız. Suyunu getirmişiz ve 75 yıldır buralarda çalışmışız. Her türlü ihtiyaçlarımızı gidermişiz ve yaşanacak noktaya gelmişiz. Şimdi ise gelmişler diyorlar ki gidin buradan yok arkadaşım benim hayatımı söndüremezsiniz" diye tepki gösterdi.
Artvin'in Ardanuç ilçesi Gümüşhane köyü ve Artvin merkeze bağlı Köseler ve Okumuşlar köyü içinde kalan ve yaklaşık 848 futbol sahası büyüklüğünde olduğu belirtilen alanda yapılması planlanan altın madeni, bölge sakinlerini tedirgin ediyor.
"BURADA MADEN BAŞLARSA 50-100 BİN CİVARINDA AĞAÇ KESİLECEK"
Gümüşhane köyü sakinlerinden Talat Temel şunları söyledi:
"25 sene ormanda devletin elinde çalıştım bu ormanları korumak için ve 25 senedir de emekliyim. Ben bu devletin hazinesinden para alıyorum. Neden alıyorum biliyor musunuz, devlet bana dedi ki bu ormanı köylüye kaçak kestirme ve yangınlara karşı bizi bekçi olarak atadılar. Buralarda gözüken ormanların tümünü gezmişim ve bütün bu ormanları biz koruduk. Şimdi de bu maden işi çıktı ve madenin kapsadığı alan daha çok ormanı kapsıyor ve bu ormanlık alanda aşağı yukarı 50 bin- 100 bin civarında ağaç kesilecek burada. Biz bu ağaçları koruduk ve bize devlet parasını ödedi benim de bununla ilgili 70'e yakın mahkemem var. İnsanları mahkemeye verdik. Neden verdik çünkü kaçak ağaç kestiler ve birkaç ağaç yüzünden mahkemeye verdik bu insanları. Şimdi hükümetimiz ne yapıyor, vatandaşın yeşile karşı gösterdiği duyarlılığı maalesef göstermiyor. Biz koruyalım kesmeyelim diyoruz ama bunlar maden şirketine hibe ediyorlar. Ben buna sonuna kadar mücadele edeceğim. İnsan Hakları Mahkemesi olsun ister Anayasa Mahkemesi olsun hepsine verip mücadele edeceğim.
"BENİM HAYATIMI SÖNDÜREMEZSİNİZ"
Birileri para kazanacak diye sen ormanı verirsin ama benim yaşam alanımı veremezsin. Benim burada 100 tane mezarım var. Buradaki okulu camiyi yapmışız. Suyunu getirmişiz ve 75 yıldır buralarda çalışmışız. Her türlü ihtiyaçlarımızı gidermişiz ve yaşanacak noktaya gelmişiz. Ben buraya geldiğimde oksijenimi ve temiz havamı alıyorum. Bakın gördüğünüz gibi burada domatesimi ve salatamı her şeyimi ekiyorum ve emekli paramla birlikte kendi tedarikimle geçinip gidiyorum. Ben buradan gittikten sonra nerede yaşayacağım. Pandemide Artvin'de kalamadım ve köye geldim. 5 sene tarlada çadırda kaldım. İki sene yanıma yılan girdi ve şimdi de burada ev yaptım. Şimdi ise gelmişler diyorlar ki gidin buradan yok arkadaşım benim hayatımı söndüremezsiniz."
"ZEYTİNLERİMİZ DE KURUMAYA TERK EDİLDİ"
Köseler köyünden Yurdise Yıldırım, "Aşağıda yerimiz vardı orayı da battal ettiler ve oradaki su havuzlarımızı kapattılar. Zeytinlerimiz de orada kurumaya terk edildi ki biz zeytinimizi bizim bahçemizden tedarik ediyorduk. Oradan yol geçince suyumuz kapandı ve bahçelerimiz susuz kaldı. Burası da kalkınca kalacak yerimiz kalmayacak ve biz neden buraları madencilere teslim edelim. Üstelikte Kanadalılara neden verelim bizim ne karımız olacak ve üstelikte zararımız olacak" dedi.
"BENİM DEDEM SAVAŞA RAĞMEN BU TOPRAKLARI TERK ETMEMİŞ"
Okumuşlar köyü sakinlerinden Özden Üstündağ şunları söyledi:
"Aşağıda bizim bağlık kısmımız var. Bağlıkta her türlü meyve ve sebzemiz olur yani her türlü şeftaliden zeytine kadar her şey. Önceleri bir aile bağlıkta bir ailede burada kalırdı. Bizim yaylamız yok ama hayvanlarımızı dağda otlatıp geri getirirdik. Benim dedem Birinci Dünya Savaşına katılıp esir düşmüş ve ninemde Zonguldak'a kadar gidip gelmiş ve yine dedem esirlikten kurtulup gelip köyümüzü terk etmemişler. Beraber birlikte bu topraklarda yaşamışlar ve bu toprakları yeniden canlandırmışlar. Bu köyde devletin izni olmadan bir dal bile kesilmez ve burada yangın da olmamıştır çünkü bizler koruduk bu ormanları. Buralarda dedemden sonra babamlar yaşamış ve şimdi de bizler yaşıyoruz ve bu güzelim doğayı korumaya devam ediyoruz.
"BEN MAKİNA KİMYADA ÇALIŞTIM DUVARDA 'SİYANÜR AFFETMEZ' YAZARDI"
Köyümüzde siyanürle madeni ayrıştırmadan bahsediyorlar ve bu siyanürü köydeki vatandaşlara sorarsan gerçek etkisini bilen kimse bulamazsınız fakat ben bilirim. Neden bilirim derseniz, Makine Kimya'da uzun süre çalıştım. Bizim ısıl işlem ocaklarımız vardı ve burada demire sertlik veren ve orada 'siyanür affetmez' diye yazardı ve siyanürün bir miligramı bir adam öldürür. Evet şimdi açık havuz ve siyanürle madeni ayrıştıracaklar ve o siyanür toprağa karışacak ve açık havuzdaki siyanürle ayrıştırma sonrasında bu doğadaki güzellik tamamen ortadan kaybolur. Burada ne hayvancılık kalır, ne insan burada yaşar ne de ağaç kalır ve burada bir anda tabiat tamamıyla biter burada. Bütün bunları bildiğim için söylüyorum. Biz hiçbir zaman üç dört kişi para kazanacak diye biz burayı terk etmeyeceğiz ve madene de hayır diyoruz."