Arap Baharı Kışa Mı Döndü?
Dicle Üniversitesi Siyasal Araştırmalar Merkezi (DÜSİAMER) tarafından düzenlenen "Arap Baharı Sonrasında Türkiye-Ortadoğu İlişkileri" konulu panelde Ortadoğu masaya yatırıldı.
Arap baharını, 2010 yılında Tunusta başlayan ardından Libya'ya, Mısır'a, Suriye'ye kadar domino taşları gibi 40 yıllık diktatörleri devirmeye çalıştığı veya başlattığı bir süreç olarak tanımlayan panelin moderatörü Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu, 1918 yılında Sykes-Picot antlaşmasıyla İngiltere ve Fransa'nın çıkarları doğrultusunda Ortadoğu'da bir düzenin daha doğrusu bir düzensizliğin kurulduğunu belirtti.
Sınırlara bakıldığında hiçbir sınırın sosyolojik, ekonomik, tarihi hiçbir mantığının bulunmadığına dikkat çeken Şeyhanlıoğlu, aynı durumun burada da böyle olduğunu; Kürt coğrafyasının da dörde bölündüğünü belirtti.
Türkiye'nin Ortadoğu Politikası konusunda izleyenleri bilgilendiren İstanbul Ticaret Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Bekir Berat Özipek, ciddi bir değişim ve dönüşümün yaşandığı bir coğrafyanın içerisinde olduğumuzu söyledi. Arap baharının kışa döndüğü görüşünü eleştirel gözle değerlendiren Özipek, "Devrimlere bir süreç olarak bakabilirsek, Arap baharına toplumsal ve siyasi değişimlere de bir süreç olarak bakabilirsek daha umutlu olmak için sebeplerimiz var demektir" dedi.
Değişimin oklarının nereye döndüğünün önemine dikkat çeken Özipek Arap baharının kışa döndüğü görüşüne katılmadığını dile getirdi. Arap baharının Türkiye'de Turgut Özal ile başladığına dikkat çeken Milletvekili Altan Tan, ılımlı İslam, liberal ekonomi politikalarıyla ilk adımların atıldığını belirtti.
Ortadoğu'daki barışın kardeşliğin özellikle Türk ve Kürt arasında 50 yıllık petrol işbirliği antlaşmasını değerlendiren Dr. Serhat Musa Şerif, bunun ekonomik, sosyal, siyasal boyutlarını ve bunun Ortadoğu barışına yönelik olarak ayrıntılarını paylaştı.