26. Abant Toplantısı
Atılım Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr.Levent Köker, cumhurbaşkanlığının görev tanımına ilişkin, "Bu kadar yetki, bu kadar güç verilen bir makamın sorumsuz olması çok tuhaf" dedi.
Atılım Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Köker, cumhurbaşkanlığının görev tanımına ilişkin, "Bu kadar yetki, bu kadar güç verilen bir makamın sorumsuz olması çok tuhaf" dedi.
Abant Palace Otel'de düzenlenen "26. Abant Toplantısı"nın, "Yeni Anayasada Cumhurbaşkanının Konumu" başlıklı oturumunda konuşan Prof. Dr. Köker, Cumhurbaşkanının yasama, yürütmeye ve yargıya ilişkin 104. maddesindeki yetkilerin hangilerini tek başına kullanacağının belli olmadığını söyledi.
Cumhurbaşkanının tek başına kullanacağı yetkilerde, yargı denetimi olduğuna işaret eden Köker, bu yetkilerin neler olduğunu, anayasayı düzenlerken yazmak gerektiğini savundu.
Köker, şunları kaydetti:
"İki büyük tercih var; ya parlamenter sistemi tercih edeceksiniz ki böylece Cumhurbaşkanı 1961 Anayasasındaki düzenlemede olduğu gibi devleti temsil eden ve sembolik yetkilerle donatılmış bir cumhurbaşkanı olacak. Dolayısıyla sorumsuz bir cumhurbaşkanı olacak. Yetkisi olmadığı için sorumsuz olması da doğal. Bu kadar yetki, bu kadar güç verilen bir makamın sorumsuz olması çok tuhaf. ya da başkanlık sistemini tercih edebilirsiniz. Başkanlık sistemi, zaman zaman Türkiye'de de gündeme getirildi. Nedense gündeme geliyor, tartışılır gibi oluyor daha sonra gündemden kayboluyor. Halbuki oturup adam akıllı tartışmak lazım."
-Prof. Dr. Yusuf Şevki Hakyemez-
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Yusuf Şevki Hakyemez ise 2007 yılında anayasada yapılan değişiklikle artık cumhurbaşkanını halkın seçeceğini belirterek, şunları söyledi:
"Cumhurbaşkanlığı konusunda yapılan anaysa değişikliği bu konuyu biraz daha karışık hale getirdi. Türkiye'nin öncelikli anayasa maddeleri; insan hakları, hukuk devleti ve demokrasi konularıyla ilgilidir. 2007 yılında cumhurbaşkanın doğrudan halk tarafından seçilmesine rağmen yetkilerin aynı şekilde devam etmesi nedeniyle o konuda bazı sorunlar vardır. Yeni anayasada bu sorunların cevap bulması hususunda önemli olacaktır."
Hakyemez, 1982 yasasında yürütme içerisinde Cumhurbaşkanlığı kurumunun yetkiler anlamında güçlendirildiğini dile getirerek, "Bu, 1982 anayasasında Cumhurbaşkanlığının vesayetçi modelin temel bir aktörü olarak tasarlanmasından kaynaklanıyordu. 2007 yılından sonra Cumhurbaşkanını doğrudan halk seçecektir. Sahip olduğu güçlü yetkileri biraz daha ısrarlı bir şekilde Bakanlar Kurulu karşısında kullanması mümkün olacaktır. O nedenle yeni anayasanın hükümet sistemi formülasyonunda bu hususun da çözüme kavuşturulması gerekir" diye konuştu.
Hakyemez, Türkiye'de başkanlık sisteminin bu anayasa ile ciddi sorunlar yaşayacağı düşüncesinde olduğunu kaydederek, "Türkiye'de başkanlık sisteminin uygulanması, birkaç konuda katkılar sağlayabilir ama çok isabetli formül olmadığını, bazı konularda ciddi sorunlar açacağını düşünüyorum. Cumhurbaşkanının, yürütmede bana kalırsa daha sembolik yetkilere sahip bir şahsiyet olarak kalmasında fayda var. Sembolik yetkilere sahip olması demek hiçbir yetkisi olmadığı anlamına gelmemektedir" diye konuştu.
- BOLU