Haberler
Van'ın Bahçesaray Belediye Başkanı Ayvaz Hazır, İçişleri Bakanlığınca görevden uzaklaştırıldı

Terörden ceza alan Bahçesaray Belediye Başkanı Ayvaz Hazir, görevden uzaklaştırıldı

Van'da kayyum protestosu: Belediye binası önünde toplandılar

Van'da kayyum protestosu

Suriye'de 'rejim askerlerinin kullandığı iletişim cihazları patlatılıyor' iddiası

'Rejim askerlerinin iletişim cihazları patlatılıyor' iddiası

Türkiye'den Suriye'deki muhaliflerin ilerleyişiyle ilgili yapılan açıklamada Tel Rıfat ve Münbiç'e dikkat çekildi

Sınırın sıfır noktasındaki savaşla ilgili Türkiye'den dikkat çeken açıklama

2014 Yerel Seçim Sonuçları

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

AK Parti'nin Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkan adayı ve AK Parti Milletvekili Ensarioğlu: "(Çözüm süreci) Dil ve kimlik önündeki engeller kaldırıldı.

AK Parti'nin Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkan adayı ve AK Parti Milletvekili Galip Ensarioğlu, çözüm sürecine ilişkin, "Dil ve kimlik önündeki engeller kaldırıldı. Kültürel, demokratik haklar için iki engel kaldı, bu da anayasa değişikliğini gerektiren vatandaşlık tanımı ve anadilde eğitimi yasaklayan 62. maddede değişiklik. Bu yasak Türkiye'ye yakışmıyor. Bundan sonra PKK güçleri ülke dışına çekilmeli. Silahlı güçlerin, cezaevindekilerin ve Avrupa'dakilerin ne olacağına dair yasal düzenlemeler yapılmalıdır" dedi.

Ensarioğlu, bir restoranda 2014 yerel seçim sonuçlarını değerlendirdiği basın toplantısında, 30 yılı aşkın bir süreden sonra ilk kez çatışmanın olmadığı bir ortamda huzurlu bir seçim süreci geçirildiğini, yerel seçim sonuçlarının ülkeye hayırlı olmasını diledi.

Tüm siyasi partilerin Diyarbakır'a yakışır şekilde demokratik olgunluk içinde bir seçim süreci geçirdiğini ifade eden Ensarioğlu, "Kazanmak için seçime girdik. Ancak Diyarbakır'ın huzuru, barışı ve geleceği bizim için çok daha değerli ve kıymetliydi. Buna uygun hareket eden, buna zarar verecek hareketlerden kaçınan herkese teşekkür ediyorum. Halkın iradesi tecelli etmiştir. Bize yakışan halkın iradesine saygı duymaktır" diye konuştu.

"Oyumuzu 4 puan artırdık, başkası oyunu 13 puan düşürdü. Hüda-Par, cemaat faktörü gibi bir takım 90 yıllık Cumhuriyetin bölgedeki uygulamalarının sonuçları olan toplumsal travmalarla da uğraşmak zorunda kaldık. Çünkü 80-90 yıllık devletin bu bölgedeki kötü uygulamaların müsebbibi olarak her zaman halk iktidarları görür. Her ne kadar son 3-4 yılda gerek demokratikleşme, din, dil, kimlik önündeki engellerin kaldırılması ve barış sürecini başlatan bir iktidar partisi olmanın avantajlarını bu seçimde yaşadıksa da 90 yıllık travma ve bunların yarattığı olumsuzlukların sonucunun etkisi henüz geçmiş değil" diyen Ensarioğlu, Diyarbakır'ın demokratikleşme, Kürt sorununun çözümü ve şiddetin son bulmasıyla bir taraftan normalleşmeye başladığını belirtti.

"Türkiye normalleşiyor"

Ensarioğlu, şöyle dedi:

"Türkiye normalleşiyor ancak seçim sonuçlarına baktığımızda henüz tam bir normalleşme süreci yaşanmış diyemeyiz. Hala sadece aday ve hizmetin ölçü alınmadığını görüyoruz. Tam normalleşmeyi barışın kalıcılaşmasıyla bir sonraki seçimde yaşayacağız gibi görünüyor. Kazanan kim olursa olsun Diyarbakır'ın temsilcisidir. Diyarbakır'a hizmetlerin takipçisi olacağız. Hizmet sunarlarken bize düşen, merkezi hükümete, partimize düşen her türlü hizmeti de Diyarbakır'a sunmaya devam edeceğiz. İşbirliği yapmak isterlerse biz bu düşüncede olacağız. Aslolan Diyarbakır ve Diyarbakırlıdır. Başarı kazanmaktır. Hedefimiz kazanmaktı. Oyumuz yüzde 4 arttı. Hüda-Par'ın 4,5'luk oyuna rağmen arttı çünkü geçmişte bize verilen oylardı. Cemaat mutlaka zarar verdi. CHP'nin BBP'ye, BTP'ye hatta BDP'ye oy verin dediklerini biliyoruz. BTP 5 bin oy almış, bölge ile alakası yok. BBP 6 bin, CHP 9 bin oy almış. Bunlar normal sonuçlar değil. Ancak yüzde 35 oy oranı ile Diyarbakır'da 3 kişiden birinin oyunu almışız."

"Kazanmayı hedefliyordum. Partimizin çözüm süreci, Kürt sorununun çözümü, dil, kimlik ve din önündeki yasakların kaldırılmasındaki tavrı normal bir siyasi ortamda düşünüldüğünde seçimi almamız gerekir. Ancak 90 yıllık devletin bu bölgedeki uygulamalarının sonuçlarıyla da mücadele ediyorsunuz" ifadesini kullanan Ensarioğlu, şunları kaydetti:

"Yerli bir adayım. Buranın sosyal dokusuna uygun bir adaydım. Ancak insanlar adaya, hizmete ve partiye oy vermiyor henüz. O normalleşme tam olarak gerçekleşmiş değil Diyarbakır'da. BDP ilk kez yerel seçimlerde tarihinin en düşük oyunu Diyarbakır gibi önemsedikleri bir merkezde aldı. BDP'nin Diyarbakır, Şanlurfa ve Van'da oyları düştü. Bu da normalleşmenin bir yandan da sonuçlarının hissedilir düzeyde olduğunu gösteriyor. AK Parti'nin Doğu ve Güneydoğu'da oylarını artırması çözüm sürecine olan desteği ve güveni artırmıştır. Çözüm sürecini istemeyenler bir kez daha boşa düşmüşler, oyunları bozulmuştur. "

"Gültan Kışanak'ı arayıp tebrik ettim"

Ensarioğlu, seçim akşamı sandıklar açıldıktan sonra Gültan Kışanak'ı aradığını anlatarak, "Sandıklar açıldıktan 3 saat sonra Gültan Kışanak'ı arayıp tebrik ettim, 'Hayırlı olsun. Sizden hizmet bekliyoruz. Diyarbakır'a hizmet için belediyeye destek olmaya hazırız' dedim. Sayın Fırat Anlı'yı da arayıp tebrik ettim. Önümüzdeki hafta belediye gidip şahsen de tebrik ederiz. Bize yakışan budur. Seçimde de kırmamaya özen gösterdik. Çünkü sarf ettiğimiz her cümle çok daha etkili bir şekilde çatışmaya neden oluyor. Bu halkın hizmetine talipken halkı çatıştırmamız doğru olmaz" ifadelerini kullandı.

Gazetecilerin Başbakan Erdoğan'ın Diyarbakır mitinginde Ensarioğlu'nun seçilmesi halinde danışmanı olacağı sözünün hatırlatılması üzerine Ensarioğlu, bu sözün kendisine değil Diyarbakır'a bir jest olduğunu, başbakanın Diyarbakır'a verdiği değeri gösterdiğini belirtti.

- "En önemli mesele barış sürecinin kalıcı bir barışa dönüşmesidir"

Seçimden daha önemli bir konunun olduğunu vurgulayan Ensarioğlu, "Türkiye için en önemli mesele barış sürecinin kalıcı bir barışa dönüşmesidir. Bu, en önemli projemizdir. Kaybedecek vaktimiz yok. Bu halka yapabileceğimiz en büyük hizmet çözüm sürecini kalıcı kılmaktır" şeklinde konuştu.

"Dil ve kimlik önündeki engeller kaldırıldı. Kültürel, demokratik haklar için iki engel kaldı, bu da anayasa değişikliğini gerektiren vatandaşlık tanımı ve anadilde eğitimi yasaklayan 62. maddede değişiklik. Bu yasak Türkiye'ye yakışmıyor. Bundan sonra PKK güçleri ülke dışına çekilmeli. Silahlı güçlerin, cezaevindekilerin ve Avrupa'dakilerin ne olacağına dair yasal düzenlemeler yapılmalıdır" diyen Ensarioğlu, şunları dile getirdi:

"Özellikle okullarda anadilde eğitim hakkı getiren düzenleme ile anayasanın yasağı bir ölçüde aşılmış oldu. Artık Türkiye'de anadilde eğitim var. O yasak kalktı. Ancak anasayadaki bu yasağın kaldırılması ve vatandaşlık tanımının da etnik bir kimliği değil vatandaşı tanımlayan herkesin kendini içinde bulduğu bir düzenlemeye kavuşturulması gerekir. Aslında vatandaşı anayasada tarif etmeniz de gerekmiyor. Tarif ediyorsanız,  77 milyonun kendini içinde bulacağı bir tarif bulmak zorundasınız. 'Türkiye Cumhuriyetine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır' gibi. Süreç konusunda PKK silahı bırakma iradesini net bir şekilde ortaya koymalı, direnci bırakmalıdır. Silahlı güçlerin, cezaevi ve Avurapa'dakilerin sosyal, siyasal hayata entegrasyonunun hangi yasal düzenlemelerle yapılacağının açıklanması ve gereğinin yapılması gerekir. Onun ötesinde bir şey kalmadı. Türkiye demokratikleşiyor ve var olan sorunları artık konuşarak, siyaset zemininde çözeceğiz."

"Demokratik özerklik, 'oy verin inşa edelim' demekle olmaz"

Ensarioğlu, BDP'nin seçimden önce seçim sonunda demokratik özerkliğin gündeme geleceğine dair açıklamalarına ilişkin, "Demokratik özerklik, 'oy verin inşa edelim' demekle olmaz. Demokratik özerklik bir projedir. Bunu tüm Türkiye'ye kabul ettirebilirseniz, anayasal değişikliği yapabilecek çoğunluğu sağlayabilirseniz yaparsınız. Bu bir anayasal statüdür ancak oy almak için çok fazla argümanı kalmadığından seçim döneminde 'Öcalan'a özgürlük demokratik özerklik'  üzerinden seçim süreci yürütüldü. Bu, propaganda süreciyle alakalı argümanlardır. Demokratik özerkliği ortaya atan da, 'demokratik özerklik vazgeçilmezimiz değildir' diyen de Öcalan'dır" dedi.

İmralı'ya ziyaretlere ilişkin soruya Ensarioğlu, Kürt sorununun çözümü, sürecin kalıcı barışa dönüşmesi için hangi araçların kullanılması gerekiyorsa bundan çekinmemek gerektiğini, gazetecilerin, aydınların, akil insanların sürece katkı sunacaksa ziyaretinin söz konusu olması gerektiğini kaydetti.

Öcalan'ın bir daha ki nevruzda serbest bırakılacağı iddialarına ilişkin Ensarioğlu, "Bunlar seçim sürecinde kitlenin hoşuna gitsin diye edilmiş laflardır, temennidir. Bir sonraki nevruzda Öcalan'ın halkın arasında olamayacağını onlar da çok iyi biliyor, biz de. Esas olan kalıcı barışı sağlamak bu işin yasal zeminini hazırlama ve nihayete erdirmektir. Bu iş nihayete erdikten sonra seçimden sonra iş başına gelecek hükümet ve parlamento karar verecektir. Onlar adına karar vermek doğru değil" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanlığı seçimi

Ensarioğlu, alınan oylara göre de köşkü en çok hak edenin başbakan olduğunu vurgulayarak, gönlünden geçenin ise başbakanın etkin şekilde hükümetin ve Türkiye'nin başında olması olduğunu aktardı.

Çözüm süreci için bunun önemli olduğuna dikkati çeken Ensarioğlu, şöyle dedi:

"Hem çözüm sürecini güçlü liderlerle yürütebilirsiniz hem de Türkiye'nin hak ettiği sivil, çoğulcu, demokratik bir anayasayı ancak güçlü bir liderlikle ve parlamento ile halkın önüne getirebilirsiniz. Sayın başbakan Türkiye'de devrim yaptı. Türkiye demokratikleşti, ülkede rejim değişti. Sayın Erdoğan'a yakışan bunu çözüm süreci son buluncaya kadar yeni bir anayasa ile bu hizmetleri taçlandırmaktır. Sonrasında bugunkü Cumhurbaşkanlığı yapısı ile değil daha güçlü bir başkanlık sistemi ile Cumhurbaşkanı olmasıdır. Tüzükteki 3 dönem şartının kaldırılmasından yanayım. Sayın Erdoğan'ın bir dönem daha ülkenin kendisine ihtiyaç duyduğundan dolayı başbakan olmasından yanayım. Cumhurbaşkanlığı ise Abdullah Gül ile devam etmelidir." - Diyarbakır

Kaynak: AA / Yerel
title