13 Eylül Dünya Sepsis Günü
Türk Yoğun Bakım Derneği Genel Sekreteri Doç. Dr. Hülya Ulusoy, dünyada 30 milyona yakın insanın sepsise maruz kaldığını belirterek, "Sepsis tanılı hastaların yüzde 10'u ila yüzde 60'ı kaybedilmektedir" dedi.
Türk Yoğun Bakım Derneği Genel Sekreteri Doç. Dr. Hülya Ulusoy, dünyada 30 milyona yakın insanın sepsise maruz kaldığını belirterek, "Sepsis tanılı hastaların yüzde 10'u ila yüzde 60'ı kaybedilmektedir" dedi.
Ulusoy, 13 Eylül Dünya Sepsis Günü dolayısıyla Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesinde, hastaların da katılımıyla düzenlediği basın toplantısında, terör olaylarında şehit düşen güvenlik güçlerine Allah'tan rahmet, yakınlarına sabır diledi.
Sepsisin, vücudun enfeksiyona karşı yanıtının, kendi doku ve organlarına hayatı tehdit edecek şekilde zarar vermesiyle ortaya çıkan bir hastalık olduğunu anlatan Hülya Ulusoy, "Dünyada her 3-4 saniyede bir kişi, sepsis nedeniyle kaybedilmektedir. Dünyada yılda 30 milyona yakın insan sepsise maruz kalmaktadır. Sepsis tanılı hastaların yüzde 10'u ila yüzde 60'ı kaybedilmektedir" diye konuştu.
Doç. Dr. Ulusoy, sepsisin sadece erişkinlerde değil, çocuklarda da önemli ölüm nedenleri arasında yer aldığını vurgulayarak, "Her yıl 5 milyondan fazla çocuğu da sepsis nedeniyle kaybediyoruz. Ölümlerin azaltılabilmesi için tanı ve tedavinin çok hızlı yapılması gerekmektedir. Tanı ve tedavide yaşanacak her 1 saatlik gecikmenin sepsisten ölme olasılığını yüzde 8 oranında artırdığı bildirilmektedir" ifadelerini kullandı.
"Dünyada sepsisin görülme sıklığı yüzde 8 ila 13 oranda artmaktadır"
Sepsisin ülkelerin bütçelerine getirdiği yükün de fazla olduğuna dikkati çeken Ulusoy, şöyle devam etti:
"Ülkemizde bu konuda bizim ulaşabildiğimiz ulusal veri yok. ABD'de her yıl 20 milyar dolardan, Almanya'da ise 5 milyar avrodan fazla bütçe sepsisli hastaların, hastane giderlerini karşılamak üzere ayrılıyor. Bu bütçenin her yıl yüzde 12 artış gösterdiği de bildirilmektedir."
Hülya Ulusoy, sepsisin dünyada görülme sıklığının her yıl yüzde 8 ila 13 oranında arttığına işaret ederek, şunları kaydetti:
"Sepsise bağlı ölümlerin azaltılabilmesi için en önemli nokta, sepsis hastalığının erken evrede tanınması ve hızla tedaviye başlanmasıdır. Yapılan çalışmalarda sepsis kaynaklı ölümlerin yüzde 10 ila 15'inin önlenebilir olduğu, tanı ve tedaviyle sepsiste hayatta kalmanın arttırabileceği bildirilmiştir. Antibiyotik tedavisine ne kadar erken başlanırsa, başarılı olma şansı da o kadar fazladır. Günümüzde yoğun bakımda mevcut olan mikroorganizmaların önemli kısmı bazı antibiyotiklere karşı direnç geliştirmiş ve birçok antibiyotikten sepsis tedavisinde yararlanılamamaktadır. Konuyla ilgili yıllardır alınan önlemler, antibiyotik kullanımının kısıtlanması, maalesef beklenilen sonucu vermemiştir. Bu aşamadan sonra gereksiz ve reçetesiz antibiyotik kullanımının engellenmesi için her türlü çaba gösterilmelidir."
"Uyandığımda yeniden dünyaya geldiğimi hissettim"
Trafik kazası sonucunda yoğun bakım ünitesinde destek tedavisine başlandıktan sonra sepsis gelişen Abdurrahim Aydınlı (50) ise toplantıda yaşadıklarını paylaştı.
Yoğun bakım ünitesinde 50 gün kaldığını anlatan Aydınlı, "Sadece kaza geçirdiğim anı ve uyandığım günü hatırlıyorum. Uyandığımda yeniden dünyaya geldiğimi hissettim. Bana erken müdahale ederek uygun tedaviyi uyguladılar ve ben hayattayım. Hayatta olma sebebim doktorlarımızın, hemşirelerimizin ilgisi ve güler yüzüdür" şeklinde konuştu.
Üst solunum yolu nedeniyle tedavisine başlanıp daha sonra genel durumu kötüleşen 39 yaşındaki Denizhan Kuruçelik de üst solunum yolu enfeksiyonunun ardından böbrek yetmezliği ve kan pıhtılaşma sorunu ile KTÜ Tıp Fakültesi Enfeksiyon Bölümüne başvurduğunu söyledi.
Kuruçelik, solunum sıkıntısı daha da ilerleyince tedavisine yoğun bakım ünitesinde devam edildiğini belirterek, "Ağır sepsisten 15 gün tedavi gördüm. Bunun yanında böbrek yetmezliği ve şok nedeniyle de destek tedaviler aldım" ifadelerini kullandı.
"Sepsis" kelimesini hayatında ilk kez duyduğunu da aktaran Denizhan Kuruçelik, "Uyanışımı hatırlıyorum. Hocamızın elimi tutup, bana seslenişiyle gözümü açtım. Hocamızın ve çalışanların güler yüzü, benim tedavi sürecimi olumlu etkiledi. Bir aylık tedavi sürecim oldu, şükürler olsun iyiyim" dedi.