Haberler

Kadim bir silah: Gıdanın savaş stratejisi olarak kullanılması!

Umut Güner

Umut Güner

Direktör / Berkeley Institute of Politics
22.03.2024 10:39

Gıdanın silah ve bir savaş aracı olarak kullanılması, tarih boyunca insanlığın yaşadığı en büyük felaketlerin temel sebeplerinden biri olmuş, çatışma ve açlık devletleri yıkan, toplumları infiale sürükleyen krizleri yaratmıştır.

Günümüzde de gıda, tarihte olduğu gibi halen daha aktif bir silah ve savaş aracı olarak kullanılıyor. İnsanlığın demokratik değerler, insan hakları ve evrensel ahlaki ilkeler hususundaki tarihi ilerleyişine ve gelişimine rağmen içerisinde bulunduğumuz modern dönemde halen daha gıda ve temel ihtiyaç maddeleri savaşların en kullanışlı argümanlarından biri olarak savaşan taraflar tarafından kullanışlı bir silah olarak tercih ediliyor.

Gıdanın savaş aracı olarak kullanılmasının tarihte birçok örneği söz konusudur. Nitekim Antik çağlardan itibaren kuşatmalar sırasında düşman şehir ve kalelerinin açlık çekmesini sağlamak en yaygın savaş stratejilerinden birisiydi. Bunun tarihte bilinen en yaygın örneklerinden birisi ise Roma İmparatorluğu'nun meşhur Kartaca Savaşları sırasında Kartaca halkını kitlesel bir açlığa sürükleyen stratejiler uygulaması ve bunun sonucunda da Kartaca'nın teslim olmasıdır. Fakat bu strateji tarihte sadece Roma ile ilişkili değildir. Orta Çağ ve Yeni Çağ boyunca hemen hemen bütün devletler savaşlarda gıdayı bir silah olarak kullanmıştır. Özellikle savaş sırasında ordular düşmanlarının tarım arazilerini yok eder, su kaynaklarına zehir döker veya gıda depolarını öncelikli olarak yağmalardı. Bu eylem neticesinde düşman halklar daha fazla açlığa ve kıtlığa dayanamaz, savaşacak gücü kendisinde bulamaz, kitlesel ölümler başlar ve böylelikle savaştan çekilerek erken bir mağlubiyeti kabul etmek durumunda kalırdı.

Antik çağlardan itibaren kullanılan bu yaygın strateji 20. yüzyılda da aktif bir şekilde devletler ve ordular tarafından kullanıldı. Bilhassa Rus Devrimi sonrası kurulan SSCB yani Sovyetler Birliği, Ukrayna'da tarihe Holodomor katliamı olarak geçen bir gıda kıtlığına ve kitlesel ölümlere imza atmıştır. Sovyet iktidarı, Ukrayna'daki özgürlükçü direnişi kırmak ve Ukrayna halkını Sovyetleşme politikalarına boyun eğdirmek amacıyla tarım ürünlerini bilinçli bir stratejiyle Ukrayna'dan alıkoymuş ve halkın gıdaya erişimi kısıtlamıştır.

Keza Soğuk Savaş döneminde de çeşitli ambargolar ile ülkeler gıda tedarikini durdurmuş ve engellemiş, böylelikle de rakip ülkelerde gıda fiyatlarının artması, tedarik sorunları yaşanması ve gıda krizinin ortaya çıkmasını sağlamışlardır.

Vermiş olduğumuz bu tarihi örnekler, insanların en temel yaşama ihtiyaçları olan gıdanın savaş aracı olarak kullanılmasının insanlık tarihinde yaygın ve etkili bir strateji olduğunu bizlere göstermektedir. Günümüzde de bu tür eylemler ve stratejiler kullanılmaya devam etmektedir. Rusya-Ukrayna savaşında Rusya, İsrail-Filistin savaşında ise İsrail gıdayı ve insanların gıdaya erişimini engellemekte ve savaş stratejisi olarak kullanmaktadır. Bu sebeple maalesef başta çocuk ve kadınlar olmak üzere ciddi boyutlara ulaşan kitlesel açlık durumları ortaya çıkmakta ve toplumlar açlık ve ölümle karşı karşıya kalmaktadır.

İçerisinde bulunduğumuz 21. yüzyılda uluslararası toplumun bu konuda ciddi önlemler alması gerekmektedir. Gıda krizinin ve insanlık dramının yaşandığı bugünlerde uluslararası toplum, gıdanın silah haline getirilmesini yasaklayan bir anlaşma için üst düzey çaba sarf etmelidir. Caydırıcılığı olan kapsamlı anlaşmalar ile gıdanın askeri amaçlarla kullanılması engellenmeli, çatışma yaşanan bölgelerde sivil halkın gıdaya ulaşımı ve temel beslenme ihtiyacı güvence altına alınmalıdır.

title