Prof. Dr. Mansur Beyazyürek ile Röportajdaydık!
Yıllar önce bana Prof. Dr. Mansur Beyazyürek ile tanışacaksın, bir de röportaj yapacaksın deseler "hadi canım sen de" derdim. Ama hayat öyle muhteşem ki; size hiç ummadığınız anda ummadığınız fırsatlar sunuyor.
Mansur Bey çok iyi bir psikiyatr olmasının yanı sıra Türkiye'de AMATEM ile anılır. Bir tıp doktoru olmasının yanı sıra gerçek bir dost, sırdaş, arkadaş olarak çok kişinin hayatında taht kurmuş. Aylar önce bir proje için beni arayan Seray Hut Demirel'le (Mansur Bey'in iletişim danışmanı ) bugünleri ikimizde öngörememiştik. Biz bambaşka planlar yaparken hayat bizi daha güzel bir noktaya getirdi. Seray'cım çok teşekkür ederim.
Günümüzde insanların yüzde 25'inin yaşamın bir döneminde ruhsal hastalıklardan etkilendiğini söylüyor Mansur Hocam. Sizi bilmem ama ben sorun ne olursa olsun işin uzmanına koşmaktan yanayım. Mansur Hocam'da alanının en iyilerinden. Kendisine Netflix dizileri ve dizilerdeki bağımlılıklarla ilgili sorular sorarken ya bunu neden röportaja dökmeyelim dedik ve şimdi okuyacağınız satırlara dönüştürdük.
Sevgili Mansur Hocam'la birlikte dolu dolu bir gün geçirdik. Kendisini mezun olduğu Saint Benoit'da öğrencilere "Bağımlılık ve Getirdiği Sorunlar" seminerinde dinleme şansını da buldum. Sonra ofisine geçtik ve onun danışanlarını dinlediği koltukta bu kez ben onu dinledim :) Neler mi konuştuk? Haydi beraber okuyalım.
Türkiye'nin en iyi psikiyatristlerinden ve Alkol ve Uyuşturucu Madde Bağımlıları Tedavi ve Araştırma Merkezi (AMATEM) kurucularındansınız. Çok kişi sizi işinizle tanıyor olsa da Mansur Beyazyürek kimdir?
Benim hayata bakışımla ilgili sevdiklerim benim kimliğimi oluşturur. Mansur Beyazyürek denince akla önce çocuklarım gelir, babalık kimliğim beni hayata en çok bağlayan özelliğimdir ondan sonra da mesleğim gelir. Mesleğim 42 yıldır; artık benim yaşam şeklim olmuş durumda. Mansur Beyazyürek deyince akla İstanbul gelir, 12 yaşımdan beri bu şehirde yaşıyorum ve başka bir yerde yaşamayı da hiç düşünmedim, bu şehir benim için bir tutkudur. Sonrasında aklıma Beşiktaşlı kimliğim gelir, bir spor kulübü taraftarı olmanın ötesinde siyah beyaz bir aşk benimki. Ve son olarak Mansur Beyazyürek sevdikleriyle, dostlarıyla bir bütündür.
Hekim kimliğinizin yanı sıra üniversitede ders veriyor, okullarda "Bağımlılığın zararları ve önleme yolları" konusunda ders veriyor, konuşmacı olarak yer alıyorsunuz. Siz en çok hangi Mansur'u seviyorsunuz?
Ben en çok hastalarıyla bütünleşen klinisyen Mansur'u seviyorum. Başarı tatminini hastalarımdan iyi dönüşlerle yaşıyorum.
Geçtiğimiz ay "Antidepresan kullanımı son 5 yılda yüzde 27 arttı. Bu artışın önemli bir nedeni internet, sosyal medya ya da kulaktan dolma bilgiler" şeklinde bir haberinizi okudum. Gerçekten toplum olarak toptan delirmek üzere miyiz? Ruh sağlığımız nereye gidiyor?
Antidepresan kullanım artışının altında bir çok neden yatıyor. İnsanlarımız eş dost tavsiyesiyle çok rahat ilaç kullanabiliyor, internetten gelen önerileri uygulayabiliyorlar ve de psikiyatrlar dışında diğer branş hekimleri de antidepresanları çok sık yazıyorlar. Yoksa toplumda ruh sağlığı bozukluklarının çok fazla arttığı kanaatinde değilim. Artıştan ziyade insanlar ruh sağlığı sorunlarını daha rahat konuşur oldular bu da çok olumlu bir gelişme tabi.
Son zamanlarda "NARCOS, NARCOS MEXİCO vb" dizilerde kokain ile iç içe geçmiş hayatlar, şiddet dolu ve güçlü uyuşturucu kartellerinin gerçek hikayelerini izliyoruz. Bu diziler bizi nasıl etkiliyor? Yoksa bir nevi bizde mi uyuşturuluyoruz?
Bizim toplumumuzda halkımız dizilerden çok fazla etkileniyor bu nedenle dizilerde verilen mesajların (şiddet, sevgi, mutluluk, aile, özgürlük, tutsaklık, alkol, uyuşturucu vb..) çok dikkatli verilmesi ruh sağlığı uzmanları ve psikologlar tarafından denetlenmesi gerekir kanaatindeyim. Yani şöyle açayım konuyu; misal alkol blurlenirken bıçaklanma, yaralanma sahneleri, silahlar çok açık gösterilebiliyor ve bu bana büyük bir çelişki gibi geliyor.
Kişisel web sitenize göz attığımda muazzam yazı arşivi ve makalelere ulaştım. Yazmanın dışında sizi rahatlatan antidepresanınız var mı?
50 yılı aşkın süren dostluklarım var, onlarla bir araya gelmek beni çok mutlu eder ve rahatlatır. Bunun yanında sinema tutkunuyum. Şu cümleyi çok benimsemişimdir: Psikiyatri diye bir bilim olmasaydı sinema zaten onu icat ederdi.
Peki Mansur Beyazyürek'in bu kadar deneyimli bir psikiyatrist olarak kendi sorunları var mı ? Varsa baş etme yöntemi ne? Terzi kendi söküğünü dikebiliyor mu?
Olmaz olur mu ? Herkes gibi benim de sorunlarım oluyor elbette . Baş etme yöntemim ise kendimi çok yakın hissettiğim dostlarımla paylaşmak beni rahatlatmıştır. Benim de psikiyatristim onlar sayılır.
Sanat camiasından çok kişinin doktoru olarak anılıyorsunuz. Hekim-hasta ilişkiniz dostluk aşamasına geçiyor mu? Yoksa sadece işinize iş mi olarak bakıyorsunuz?
İşimi uygularken özel hayatımı çok keskin çizgilerle dışarıda tutarım. Bir anlamda çok yakın dostlarım da benim danışanım olabilir yani bu konuda objektif olduğuma inanıyorum, ikisini birbirine karıştırmıyorum. Şöyle düşünün , o kadar çok insanla karşılaşıyorum ve tanışıyorum ki içlerinden birçoğu danışanım olabiliyor, danışanım diye kendimden uzak tutarsam; yapayalnız bir insan olurum.
Atatürk'ün "Sağlam vücut sağlam kafada bulunur" sözünden yola çıkarak sormak istiyorum. Bir sohbetimizde " Aklın hızına beden yetişemeyince yaşlanmaya başlıyoruz" sözünüz beni çok etkiledi. Aklın hızına bedenin yetişmesi için sizce ne yapmalıyız?
Öncelikle birey olduğumuzu ve tek olduğumuzu düşünüp hayatımızı, ilişkilerimizi buna göre belirlemeliyiz. Bu bencillik değil insanın kendisini sevmesidir. Dolayısıyla sağlığımızı korumaya yönelik çaba göstermemiz, sürekli bir şekilde aksatmadan bilgiye önem vererek aklın üstünlüğünü ön planda tutarak kendimizi eğitirsek aklın hızına beden yetişebilir.
Kişisel olarak mutluluk kaynaklarınız neler? Hekim olmasaydım şunu yapardım dediğiniz ukteleriniz var mı?
Mutluluk kaynaklarım özellikle okumak, araştırmak, bildiklerimi aktarmak, çocuklarım ve dostlarımla beraber olmaktır. Hekim olmasaydım şu olurdum demedim yine hekim olurdum mesleğimi çok severek ve tutkuyla yapıyorum. Eğer başarılı görülüyorsam buna borçluyum.
40 yılı aşkın süredir bu mesleği yapan bir kişi olarak ülkemizde ve dünyada psikiyatrinin geldiği yeri ve geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Psikiyatri geldiği yer bakımından yeterli önemde gözükmüyor. O kadar ki sanki herkesin çok kolay yapabileceği bir meslekmiş gibi algılanıyor. Oysaki sürekli araştırma ve bilgi edinme gerekliliği olan bir branş her branşta olduğu gibi. Bu anlamda eksikleri çok olmakla beraber bu mesleğe başladığım güne göre çok ilerleme göstermiştir ve göstermeye devam ediyor.
Ruh Sinir Hastalıkları Hastanelerinde uzun yıllar çalışmış, muazzam yeniliklere imza atmış, dünyaca ünlü psikiyatristleri (Irvin D. Yalom vb) Türkiye'de ağırlamışbir hekim olarak yaşadıklarınızı hiç kaleme dökmeyi düşündünüz mü?
Tabi düşündüm hatta bu konuda çalışmalarım var. Şu anda yazmakta olduğum (ismini vermeyeyim sürpriz olsun) bir kitap var ve gerisi de gelecek. Çok uzun bir süreç olmayacak güzel haberleri vereceğim .
O zaman yeni çıkacak kitabınız için yeniden bir araya geliyoruz :)
Yeşim Mutlu
PROF DR MANSUR BEYAZYÜREK KİMDİR?
1950 de Adana'da doğdu. Ortaöğrenimini Saint Benoit Lisesinde tamamladı. Cerrahpaşa Tıp Fa-kültesini bitirdi. Aynı fakültede 1982 yılında Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı oldu. Türkiye'nin ilk alkol ve uyuşturucu tedavi merkezi (AMATEM)in kurucuları arasında yer aldı ve ilk klinik şefi oldu. 1988 yılında Paris Marmottan'da Dr.Olievenstein ile çalıştı. Cenevre'de Dünya Sağlık Merkezinde çalıştı. Lozan va Zürih'te alkol ve uyuşturucu tedavi merkezlerinde incelemelerde bulundu. Aynı yıl üniversite doçentlik ünvanını aldı. 1995 yılında Balıklı Rum Hastanesi bünyesinde Türkiye'nin ilk özel bağımlılık kliniği ANATOLİA'yı iki arkadaşı ile birlikte kurdu. Alkol ve ruh sağlığı nedeni ile hastaneye yatan hastaları aileleri ile birlikte yatırarak dünyada benzersiz bir uygulamaya imza attı. 2001 yılında profesörlüğe yükseldi. Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Psi·ki·yatri· Kürsüsünü kurdu ve Anabilim Dalı Başkanlığını yürüttü.(2001-2006). Türkiyeyi temsilen 5 uluslararası toplantıya katıldı, raporlar düzenledi. 2000 yılında hakemli bilimsel "Bağımlılık" dergisini arkadaşları İle birlikte çıkardı ve genel yayın yönetmenliğini yaptı.(2000-2009) Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in talebi üzerine madde bağımlılığı İle ilgili kişisel raporunu sundu. Alkol ve madde konusundaki çalışmalarından dolayı 22 kasım 1994 de WHO (Dünya Sağlık Örgütü) tarafından teşekkür yazısı ile ödüllendirildi. Yönettiği birçok yüksek lisans ve doktora tezi ulusal, uluslararası dergilerde yayınlanmış makale ve çalışmaları bulunmaktadır. Halen özel muayenehanesinde çalışmakta, Beykoz Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğretim üyesi olup Galatasaray Üniversitesinde de klinik psikoloji dersi vermektedir