Erkekler Aşka Daha Hızlı, Kadınlar Daha Yoğun Kapılıyor: Yeni Araştırma

Avustralya Ulusal Üniversitesi tarafından yapılan yeni bir araştırma, erkeklerin kadınlardan yaklaşık bir ay önce aşık olduğunu ve ilişki resmi hâle gelmeden önce bile duygusal bağ kurma eğilimi gösterdiğini ortaya koydu. Araştırma, aşkın ortaya çıkışı ve gelişiminde biyolojik cinsiyetin belirleyici rolü olabileceğine işaret etti. Kadınların ise aşkı daha yoğun yaşadığı belirtildi.
Erkekler Aşka 1 Ay Önce Düşüyor! Düşününce Soğuyor
Kadınlar Aşkı Geç Buluyor Tez Kaybediyor
Yeni araştırmaya göre erkekler ilişkiye kadınlardan bir ay önce başlıyor ama yalnızca kendi zihinlerinde. Kadın henüz selam vermeden, erkek hayali bir ilişki yaşayıp, bağlanıp, usulca geri çekiliyor.
Avustralya Ulusal Üniversitesi (ANU) tarafından yürütülen ve sonuçları Biology of Sex Differences dergisinde yayımlanan uluslararası araştırma, erkeklerin kadınlara kıyasla romantik ilişkilere daha erken duygusal bağ kurduğunu ortaya koydu. Araştırma, aşkın ortaya çıkışı ve gelişiminde biyolojik cinsiyetin belirleyici rolü olabileceğine işaret etti.
Biyolojik antropolog Adam Bode liderliğinde 33 ülkede gerçekleştirilen çalışmada, yaşları 18 ile 25 arasında değişen ve hâlihazırda aşık olduğunu beyan eden 808 genç yetişkin incelendi.
Araştırma sonuçlarına göre, erkekler kadınlardan yaklaşık bir ay önce aşık oluyor ve ilişki resmi hâle gelmeden önce bile duygusal bağ kurma eğilimi gösteriyor.
Aşk, romantik bir his değil; nörobiyolojik bir olaydır"
Araştırmayı değerlendiren Biruni Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Nöroloji Bölümü'nden Prof. Dr. Talip Asil, aşkın yalnızca duygusal değil, aynı zamanda beyindeki kimyasal ve biyolojik süreçlerle şekillenen bir durum olduğunu belirtti.
Prof. Dr. Asil, "Aşk, beynin ödül, motivasyon ve takıntı merkezlerini etkileyen bir süreçtir. Erkeklerde dopamin ve testosteron hormonlarının aynı anda tetiklenmesi, aşkın daha hızlı başlamasına yol açabilir. Bu araştırma, cinsiyetin duygular üzerindeki etkisini bilimsel olarak değerlendiren önemli bir çalışma" dedi.
Aşk her yerde var ama her toplumda aynı değil
Araştırma kapsamında aşkın, toplumsal normlara göre de farklılık gösterdiği vurgulandı.
Erkeklerin aşkı daha erken yaşadığı oran kadınlara göre yüzde 30 daha yüksek çıkarken, kadınların ise daha yoğun ve bağlı bir aşk yaşadığı görüldü.
Sosyal cinsiyet eşitliğinin yüksek olduğu ülkelerde ise, katılımcıların aşkı daha az takıntılı ve daha temkinli yaşadığı belirtildi.
Prof. Dr. Asil bu konuda şu değerlendirmeyi yaptı: Toplumda kadın ve erkek rolleri eşitlenince, bireyler romantik ilişkilerde daha dengeli davranabiliyor. Bu da aşkın sadece bireysel değil, sosyal olarak da şekillendiğini gösteriyor.
Kadınlar daha yoğun, erkekler daha hızlı yaşıyor
Araştırma, erkeklerin âşık olmaya daha eğilimli ama bağlılık konusunda daha yüzeysel kalabildiğini, kadınların ise aşkı daha yoğun yaşadığını ortaya koydu.
Prof. Dr. Asil, bu farkın beyindeki limbik sistem aktivitesinden kaynaklanabileceğini belirtti. "Kadın beyninde duygusal merkezler daha aktif çalışıyor. Bu nedenle aşk, kadınlarda daha derin işleniyor. Erkeklerde ise süreç daha hızlı başlıyor. Bu biyolojik farklılıklar, aşkın süresinden yoğunluğuna kadar her şeyi etkileyebiliyor."
"Aşk kişisel ama bazı kalıplar evrensel"
Prof. Dr. Talip Asil, söz konusu araştırmanın aşkın evrenselliği kadar, beyin temelli farklılıklarla bireylerde farklı şekillerde yaşandığını gösterdiğini ifade etti.
Prof. Dr. Talip Asil, "Aşkın bilimi hala tam anlamıyla çözülmüş değil. Ancak kadın ve erkek beyninin duygusal süreçlere verdiği yanıtlar farklı olduğu için, aşkın başlangıcı, süresi ve derinliği de buna göre şekilleniyor" dedi.
