Doku ve Organlar Kök Hücre Yöntemi ile Yenilenebilir Mi?
Hücresel Tedavi ve Rejeneratif Tıp Derneği Başkanı Prof. Dr. Osman İlhan, Türk bilim adamları tarafından insanlar sağlıklıyken kanında dolaşan kök hücreleri alınarak ileriki yıllarda zarar gören organların kendini yenilemesi için kullanması yönünde çalışmalar yapıldığını kaydetti.
Hücresel Tedavi ve Rejeneratif Tıp Derneği Başkanı Prof. Dr. Osman İlhan, Türk bilim adamları tarafından insanlar sağlıklıyken kanında dolaşan kök hücreleri alınarak ileriki yıllarda zarar gören organların kendini yenilemesi için kullanması yönünde çalışmalar yapıldığını kaydetti. Prof. Dr. İlhan, kök hücre yönteminin aynı zamanda kanser hastalığı için de yeni bir umut olabileceğini vurguladı.
4. Ulusal Hücresel Tedavi ve Rejeneratif Tıp Kongresi'nde konuşan Hücresel Tedavi ve Rejeneratif Tıp Derneği Başkanı Prof. Dr. Osman İlhan, kök hücre konusunda Türk bilim adamları tarafından yürütülen çalışmalarla ilgili bilgi verdi.
Türkiye'de 2013 nüfus sayımına göre 65 yaş üstü 7 milyon 750 bin kişi olduğunu ve 2023 yılında Türkiye'nin dünyanın en hızlı yaşlanan 2. ülkesi olacağını kaydeden Prof. Dr. İlhan, bu yaşlı nüfusun beraberinde birtakım sorunları da getireceğini vurguladı. Prof. Dr. İlhan, "2019 yılında ABD'de sağlık sigortası iflas edecek. Biliyorsunuz ABD'de vatandaşların yüzde 75'i özel sigortalı veya sigortasız. Burada hükümetin yükümlülüğü yüzde 25. Türkiye'de ise bütün vatandaşlar devlet güvencesinde. Sosyal devletin getirdiği yükümlülük iyi bir şey ama sürdürülebilir olduğunu sanmıyorum. Türkiye'de 2013 nüfus sayımına göre 65 yaş üstü 7 milyon 750 bin kişi var. Bu 2030 yılında 12 milyona çıkacak. Yine yapılan araştırmalara göre en çok doktora ulaşan ülke vatandaşı yine Türkiye'de. Bu da neyi getiriyor; artık Türkiye'de hızlı yaşlanan bir grup var. Benim öğrenciliğimde genç bir nüfusumuz var diye övünüyorduk ama 2023 yılında Türkiye dünyanın en hızlı yaşlanan 2. ülkesi olacak. Demek ki müreffeh ama yaşlı bir Türkiye bizi bekliyor" dedi.
ABD'de yapılan araştırmalarda polikliniklere gelen 10 hastadan ancak 2'sinin iyi olabildiğinin ortaya çıktığını ve bunun da ABD'yi yeni bir politika izlemeye yönelttiğini ifade eden Prof. Dr. İlhan, yeni tedavi yöntemleri arasında hücresel tedavinin ön plana çıktığını belirtti. Bu konuda Türkiye'nin önemli bir aşama kaydettiğini ve 2000 yılında 290 olan kök hücre naklinin 2013 yılında 2 bin 900'e ulaştığını açıklayan Prof. Dr. İlhan, Türkiye'de ailesinde ve kemik iliği bankasında uyumlu verici bulunamayan hastalar için artık yarı uyumlu nakiller yapılabildiğini vurguladı. Prof. Dr. İlhan, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"ABD hükümeti bir karar aldı. Hedeflenmiş, kişiselleşmiş tedavi prensiptir, bunun için birinci önceliği hücresel tedaviye verdiler. İkinci tedavi yöntemi olarak ise aşı açıklandı. Diğer tedavi yöntemleri kür sağlamadığı için masraf çok artıyor ve çözüm gerekiyor. İşte biz de bunu çok önceden fark ederek Hücresel Tedavi ve Rejeneratif Tıp Derneği'ni kurduk. Bu dernekte amacımız ya yaşlanmış organı, dokuyu gençleştirmek, tazelemek ya da olmayan organ, dokuyu yapmak ya da hastalığa yol açacak olayı durdurmak. Önümüzdeki en büyük sorun yaşlandıkça şeker hastalığı, kalp krizi, bağırsak hastalıkları, Alzheimer hastalığı artıyor. İşte bunlara yönelik kök hücre çalışmaları yapmak gerekiyor. Yani sağlıklı yaşlı nüfus tutmamız gerekiyor. Bizim sivil toplum örgütü olarak görevimiz budur. Bu bir takım işi. Biz temelden başlıyoruz. Neden ve nasılları bulmaya çalışıyoruz. Önce mekanizmayı öğrenmeye çalışıyoruz sonra bunu uygulamaya çalışıyoruz. 2000 yılında yaşanan Doktor Babuna olayını hepimiz biliyoruz. Toplumda büyük bir yara vardı. O zaman vatandaş kan ve doku vermeye gittiği zaman sorunlar büyümüştü. 2000 yılında Türkiye'de kemik iliği kök hücre nakli 290 ama bugün 2013 yılı verilerine göre 2 bin 900. Dünyanın hiçbir yerinde 10 misli artan bir başarı yoktur. Sağlık Bakanlığının konunun önünü açması, SGK'nın paket program içerisinde desteklemesi ve tabii ki hematoloji, onkoloji ve diğer gurupların da iş birliğinde bu sonuç alındı. Bugün Türkiye artık Avrupa'da sayı olarak ilk 3'e doğru gidiyor. Bu tabii ki yetmez. Bugün ABD'de, İngiltere'de, Almanya'da yapılan tedaviler Türkiye'de yapılabiliyor. Hatta bir adım daha ileri gideceğiz. Bu sene Türkiye'de akrabası olmayan yani anne, baba ve kardeş uygun olmayan hastalarda doku bankalarından 190 kişiye nakil yapılmıştır. Yine çok büyük bir atak olan kardeş, anne, baba yüzde yüz uygun olmayan ve dünya bankasından da uygun verici bulunamayan hastalara hayati tehlike varsa artık yüzde 50 uyan kardeşten, anne ve babadan nakil yapıyoruz. Bu rakam 202'ye ulaştı. Bütün bu işlemlerin hepsi de devlet güvencesinde. Vatandaşlarımızın herhangi bir ücret ödemeleri söz konusu değil. Ayrıca bu rakamın yüzde 10'u yabancıdır. Önümüzdeki dönemde yurt dışından gelen ve nakil olacak hastaların sayısı çok daha artacaktır."
"DOKU VE ORGANLAR YENİLENEBİLİR Mİ?"
Her geçen yıl yeni bir buluşun olduğu sağlık alanında Türk bilim adamlarının da önemli projeler üzerinde çalıştığını söyleyen Prof. Dr. İlhan, bunlardan birinin de kök hücre yoluyla organ veya dokuların yenilenmesi olduğunu söyledi. Bu konuda çalışmaların sürdüğünü ve kök hücre konusunda dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer alan Türkiye'de bilim adamlarının bunu başarabileceklerine inandığını kaydeden Prof. Dr. İlhan, "İnsanlar sağlıklı iken kanında dolaşan kök hücrelerini alarak dondursak. Artık yeni doğan bir çocuğun kordon kanını saklayabilirsiniz ama en diyorum ki sağlıklı bir kişinin kanında dolaşan kök hücreyi biz aldığımız anda o saklamış olduğumuz o kordon kanı kadar etkili. Ondan daha çok miktarda saklayabiliriz. Bugün artık teknoloji 50 yıllık bir saklama imkanı veriyor. 50 yıl sakladığınız ürünü yeniden kullanmak istediğinizde yüzde 99 gibi bir başarı var. Biz bazı hastalıklarda kişinin kendisinin tedavisi yapabilmek için kendi kanından nakiller yapıyoruz. Baktık ki sadece kan hastalığı düzelmiyor, hastanın kendisi de düzeliyor. Teorimize göre kemik iliğinde bulunan ana bir hücre her dokudaki bulunan ana hücre ile işbirliği içerisinde. Acaba diyoruz; kemik iliğinde bulunan ana hücre dokulara gidip onlarla mı iş birliği yapıyor ya da organ, dokularda bulunan kök hücre kemik iliğine gelip onlarla mı iş birliği yapıyor? Sonuçta kemik iliğinde bulunan ana hücreyi, kök hücreyi kana geçirip onu toplasak ve bunları saklasak ve önümüzdeki yıllarda kendi kök hücresi olduğuna göre artık rahatlıkla kullanabiliriz. Bu sadece organ tamirinde değil yepyeni bir modelde yapabiliriz ama bunun için altyapı, maliyet ve hasta güvenliği gerekiyor. Artık Türkiye kök hücre tedavisinde öne doğru geçmek üzere. Bu fikir bize ait. Eğer biz Türk Kök Projesi ile yeterli bir verici bulduktan sonra, Türkiye'de 4 bin kadar nakil yaptıktan sonra konu buraya gelecek. Belki de tamamlayıcı sigorta desteğinde belki de kamu özel ortaklığında bu yapılabilir" şeklinde konuştu. - NEVŞEHİR