Aşk, Mark ve Ölüm: Göçün müzikli tarihi
Berlin'de yaşayan yönetmen Cem Kaya'nın belgeseli "Aşk, Mark ve Ölüm" Berlin Film Festivali'nin Panorama seçkisinde izleyici ile buluştu.
Berlin'de yaşayan yönetmen Cem Kaya'nın belgeseli "Aşk, Mark ve Ölüm" Berlin Film Festivali'nin Panorama seçkisinde izleyici ile buluştu. Film, Türkiye'den Almanya'ya göçün tarihini müzik üzerinden anlatıyor.72'nci Uluslararası Berlin Film Festivali'nin Panorama seçkisinde yer alan Cem Kaya imzalı belgesel "Aşk, Mark ve Ölüm"ün dünya prömiyeri bu akşam yapıldı. "Aşk, Mark ve Ölüm", 1960'lardan itibaren Almanya'ya gelen Türklerin zaman içinde oluşturduğu müzik kültürü ile birlikte göçün tarihini anlatıyor.
Berlin'de yaşayan yazar Aras Ören'in aynı adlı şiirinden esinlenen "Aşk, Mark ve Ölüm" üç bölümden oluşuyor. "Aşk", Almanya'ya gelen "misafir işçilerin" vatan hasretlerini, geride bıraktıkları ailelerine, sevdiklerine duydukları özlemi ele alıyor. "Mark", 80'li yıllardan itibaren kalabalık düğünlerde çalınan müzikler ile Alman kentlerinde yaşayan Türklerin gazino kültürüne odaklanıyor. "Ölüm" ise 90'ların başında Mölln ve Solingen'de Türkleri hedef alan ırkçı saldırıların ardından gelişen rap ve hip hop kültürünü, ikinci ve üçüncü kuşak Türkiye kökenlilerin ürettiği müziği mercek altına alıyor.
Titiz arşiv çalışması Almanya'daki kamu televizyonlarının arşivleri ile özel arşivlerde titiz bir çalışma yapan Cem Kaya, filminde çoğunluk toplumu tarafından pek de bilinmeyen bir kültürün varlığını hatırlatıyor. Filmde, türküleri ile "gurbetçilerin" duygularına tercüman olan Aşık Metin Türköz, "Köln Bülbülü" olarak tanınan Yüksel Özkasap, "Avrupa'nın Divası" olarak bilinen Cavidan Ünal, gazinoların aranan isimlerinden Hatay Engin, Almanya'da Türkçe rap müziğinin öncülerinden Erci E. gibi müzisyenlerle röportajlar da yer alıyor.
Cem Kaya, filmde Almanya'daki Türklerin yaşamlarından, konserlerden kesitler sunan arşiv görüntülerini, eski Türk filmlerinden sahneleri ve röportajları son derece dinamik bir şekilde harmanlarken, göçün 60 yıllık tarihinde yaşanan siyasi gelişmeleri de anlatıyor. DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Cem Kaya, "Geçen on yıllar içinde Almanya'da yaşanan toplumsal ve siyasi olaylarla müziği ilişkilendirmeye çalıştık. Bu önemliydi" diyor.
Her aşamada Cem Kaya'nın imzası
Berlin'de yaşayan 46 yaşındaki yönetmen Cem Kaya, Yeşilçam filmlerini anlattığı "Remake, Remiks, Rip-Off" (Motör: Kopya Kültürü ve Popüler Türk Sineması) ve yönetmenliğini Gökhan Bulut ile birlikte yaptığı "Arabesk - Vom Gossensound zum Massenpop" (Arabeks) belgeselleri ile Türkiye'de de tanınıyor.
"Aşk, Mark ve Ölüm"ün senaryosunu 2019'da Berlinale'de "Oray" ile En İyi İlk Film Ödülü'nü kazanan Mehmet Akif Büyükatalay ile birlikte yazan Cem Kaya, aynı zamanda filmin kameramanlığını da yapmış, ses ve kurgusunda çalışmış. Büyükatalay, filmin yapımcıları arasında da yer alıyor.
Cem Kaya, "gurbetçi müzikleri" ile ilgili bir film yapma fikrinin, çevresindeki birçok sinemacıda olduğunu söylüyor. Kaya bu fikrin doğmasında, Bülent Kullukçu ve İmran Ayata'nın derlediği 2013 tarihli "Songs of Gastarbeiter" (Misafir İşçilerin Şarkıları) albümünün de etkili olduğunu ifade ediyor. Kaya'ya göre, bu albüm "Almanya'da, Türkiye'de olduğundan daha farklı bir müzik kültürünün hakim olduğunu" ortaya koyan ilk çalışma olma özelliği taşıyor.
"Aşk, Mark ve Ölüm" kişisel bir hikaye
Kaya, filmin senaristi ve yapımcısı Büyükatalay ve senaryoya katkı sağlayan Ufuk Cam ile birlikte "Aşk, Mark ve Ölüm"de aynı zamanda "kişisel" bir hikaye anlattıklarını söylüyor: "Örneğin 11, 12, 13 yaşlarındayken anne ve babamızla birlikte düğünlere gidiyorduk. ya da hep birlikte arabayla Türkiye'ye giderken, burada satılan kasetlerden müzik dinliyorduk. veya Türk sanatçıların konserlerine gidiyorduk. Arşivlerde bu malzemeleri yeniden keşfettiğimiz zaman, bizim kendi hatıralarımız da canlandı. Biz de oradaydık, bunları biz de yaşadık."
Kaya, 90'lı yıllarda ortaya çıkan Türkçe sözlü hip hop şarkılarının ve ele aldıkları konuların da kendileri için önemli olduğunu belirtiyor. Kaya, 90'lı yıllardaki ırkçı saldırıların yarattığı "üzüntü, korku ve öfkeye" bir yanıt olan bu şarkıların kendilerine "güç verdiğini" dile getiriyor. Almanya'da pek bilinmeyen bir kültür Almanya'daki Türkiye kökenlilere yönelik olarak 1964 yılında Köln'de kurulan Türküola ve 1971 yılında Frankfurt'ta faaliyete geçen Uzelli'nin piyasaya sunduğu plak ve kasetler milyonlar satıyordu. Ancak Cem Kaya'nın da belirttiği gibi bu müzik Almanya'daki çoğunluk toplumu tarafından pek bilinmiyordu. Kaya, en önemli nedeninin Alman medyasında bu müzisyenlere yer verilmemesi, televizyonlardaki müzik şovlarına Türkiye kökenli sanatçıların davet edilmemesi olduğunu anlatarak şöyle devam ediyor: "Bu kasetler Alman müzik mağazalarında satılmıyordu. İthal ürünler satan dükkanlarda, gıda ürünleri tezgahının arkasında satılıyordu."
Bunun yanı sıra Yüksel Özkasap gibi milyonlarca plak satan bir şarkıcı, Almanya'da müzik listelerine giremiyordu. Kaya, bu filmi izleyen Almanların ilk tepkisinin "bunları bilmiyorduk" şeklinde olduğunu söylüyor.
Hiçbir yerde yayınlanmamış görüntüler
Cem Kaya, "Motör" ve "Arabeks" filmleri için yaptığı arşiv taramalarında edindiği deneyimi 2017'de çalışmalarına başladığı bu filmde de kullanıyor. Televizyon arşivlerinin yanı sıra özel arşivleri de tarayan Cem Kaya, 80'li yıllarda düğünlerde video çeken kameramanların arşivlerinden örneğin Derdiyoklar'ın daha önce hiçbir yerde yayınlanmamış görüntülerine ulaşıyor. 80'li, 90'lı yıllardaki konserlerin video kasetlerinin koleksiyonunu yapan Cem Kaya, filmde kendi arşivinden de yararlanıyor.
"Aşk, Mark ve Ölüm", "Motör" ve "Arabeks" ile birlikte Cem Kaya'nın Türk popüler kültürünü ele aldığı üçlemenin son filmi. Bundan sonraki projesinin Anadolu Rock olabileceğini dile getiren Cem Kaya, ancak öncelikle "dinlenmek" istediğini ifade ediyor.
Almanya'da yaz aylarında gösterime girecek olan "Aşk, Mark ve Ölüm"ün Türkiye'de de vizyona girmesi için görüşmeler sürüyor.
Jülide Danışman / Berlin
(c)