28 Şubat Soruşturması
MAZLUMDER Sivas Şube Başkanı Muhammed Ali Genç, Cumhuriyet Üniversitesi'nde (CÜ) öğrenci olduğu 28 Şubat sürecinde babasıyla birlikte tutuklandığını belirterek, "Bu sürecin artık kesinlikle toplumun her kesimi tarafından baskı yapılmak suretiyle"...
MAZLUMDER Sivas Şube Başkanı Muhammed Ali Genç, Cumhuriyet Üniversitesi'nde (CÜ) öğrenci olduğu 28 Şubat sürecinde babasıyla birlikte tutuklandığını belirterek, "Bu sürecin artık kesinlikle toplumun her kesimi tarafından baskı yapılmak suretiyle en başından en sonuna gidilecek ve tüm suçlularından hesap sorulacak bir şekilde yeniden açılması gerekiyor" dedi.
Genç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 28 Şubat sürecinin hemen akabinde 1998 yılında Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü'nde öğrenci olduğunu söyledi.
O dönemde fakültede en yüksek puanı alarak Sivas'ta okuma isteğinden dolayı Cumhuriyet Üniversitesi'ni tercih ettiğini anlatan Genç, şöyle konuştu:
"O dönemde biz üniversiteye eylül ayında başladık, bu ayda hiçbir sorun yoktu. Bizim sınıfımızda başörtülü arkadaşlarımız sınıflarına rahatça girebiliyordu. Ben o dönem sakallıydım, sakalımla rahatça derslere girebiliyordum. Fakat aradan bir 10 gün geçtikten sonra o dönemin rektörü Ferit Koçoğlu tarafından senato toplandı, yasalara, kanunlara, anayasaya aykırı bir şekilde senatodan başörtüsü kararı ve öğrencilerin sakal bırakmasıyla ilgili çok elem verici bir karar çıkartıldı. Bu karardan sonra da çok şiddetli bir şekilde bu yasak uygulanmaya başlandı. Gerek biz sakallı öğrenciler olarak, gerek başörtülü bayan arkadaşlarımız olarak sınıflara, yemekhanelere alınmadılar, en doğal hakları olan eğitim haklarından mahrum edildiler."
Bu konuda öğrenciler olarak hiçbir şekilde illegal yollara başvurmadan legal bir şekilde üniversitede bu yasakların yanlışlığına dair tepkilerini ortaya koyduklarını bildiren Genç, "Bu tepkileri koyan insanlardan biri de öğrenci olarak bendim. Fakat hiçbir şekilde karşımızda muhatap bulamadık. Kız arkadaşlarımızın ikna edilmesi için 'ikna odaları' kuruldu. Buralarda maddi, manevi işkencelere tabi tutuldular. Bu konuda aileleriyle öğrenciler karşı karşıya getirildiler" diye konuştu.
O dönemde üniversitede yaptıkları eylemlerden dolayı birçok sefer polisle karşı karşıya geldiklerini anlatan Genç, şöyle devam etti:
"Bu karşı karşıya kalmamız sadece ve sadece polisin orantısız güç kullanmasından kaynaklanıyordu. Hiçbir şekilde yasa dışı bir şey yoktu. Tek istenen bu yasa dışılığın ortadan kaldırılmasıydı. Fakat bu konuda polis, şu an Osmaniye Valiliği yapan o dönemin İl Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, onun emniyet müdür yardımcılığını yapan Ömer Çepniler sürekli öğrencileri provoke etti, sürekli polisle onları karşı karşıya getirdi, sürekli bizim hakkımızda fişlemeler yapılarak 'bunlar hakkında işlem yapılması' diye üniversiteye yazılar yazıldı ve bizim hakkımızda her hafta bir soruşturma açıldı. En son da 1998 yılında Türkiye çapında 'el ele zinciri' yapıldı. O dönem benim babam Milli Gençlik Vakfı'nın bölge başkanıydı. O ve ben ailemizle birlikte o eyleme katılmadığımız halde, köyümüze gidiyorken arabamız çevrildi polis tarafından, aşağı indirildik ve tutuklandık. Hiçbir sebep söylenmeden gözaltına alındık ve bir teröriste uygulanan muamele neyse o gün emniyet müdürlüğü tarafından bize o muamele uygulandı."
-"Simgelere takılmış bir zihniyet vardı"-
O dönem 5 yıla kadar hapis cezası istemiyle hakkında dava açıldığını vurgulayan Genç, "Ve ben 1.5 ay tutuklu kaldım. Öğrenci olduğum halde, yerim belli olduğu halde, derslere ve sınavlara girmem gerektiği halde ben cezaevinde tutuldum. ve o günkü savcı ailemize 'sakalını kessin onu dışarı bırakalım' haberini gönderdi. Suçumuzun olmadığı belliydi. Yani bu kadar simgelere veya bu kadar olgulara takılmış bir zihniyet vardı o gün" ifadelerini kullandı.
Müfettişlik, kaymakamlık sınavına girebileceği halde giremediğini ve mağdur olduğunu ifade eden Genç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu süreç artık kesinlikle toplumun her kesimi tarafından baskı yapılmak suretiyle en başından en sonuna gidilecek ve tüm suçlularından hesap sorulacak bir şekilde yeniden açılması gerekiyor. Biz bazı şeyleri unutuyoruz, bu toplumun bunları unutmaması gerekiyor. Çünkü bu toplumun bu hafızasını birileri özellikle silmek istiyor. Buradan, o dönemin rektörü olan Ferit Koçoğlu, o dönemin rektör yardımcıları, o dönemle ilgili olarak il emniyet müdürü olan şimdiki Osmaniye Valisi Celalettin Cerrah, o dönemin il emniyet müdür yardımcısı Ömer Çepniler hakkında şu anki yaşadığımız ızdırapların giderilmesi için suç duyurusunda bulunuyorum."
-"47 yaşında emekliye sevk edildim"-
Muhammed Ali Genç'in babası Abdullah Genç ise daha önce 14 yıl Milli Gençlik Vakfı bölge başkanlığı yaptığını, şu anda MAZLUMDER'in genel idare kurulu üyesi olduğunu belirterek, "28 Şubat sürecinde Sivas Belediyesinde müfettiş ve en sonunda teftiş kurulu müdürüyken cezaevinden çıktığımda emekliye sevk edildiğimi duydum. Böyle bir talebimiz de olmamıştı. O dönem kurulan komplolardan dolayı biz görevden de o şekilde uzaklaştırılmış olduk" şeklinde konuştu.
Oğluyla birlikte o dönemde kendilerine kurulan komplo sonucu cezaevine girdiklerini bildiren Genç, tutuklanmadan önce yaşadıkları olumsuz durumları anlatarak, "İçeride uzun süre yattık. Çıktığımda belediyeye göreve gittiğim zaman maaşım bile verilmedi ve 'biz seni emekliye sevk ettik' dediler. O zaman daha 47 yaşındaydım, o yaşta emekliye sevk edildim. Benim daha o zaman 4 tane okuyan çocuğum vardı. Ben 4 çocuğumu emekli maaşı ve ev kirası ödeyerek okutmak zorunda kaldım" diye konuştu.
28 Şubat soruşturmasını da değerlendiren Genç, "Artık Türkiye'nin geleceğinin aydınlık olacağına inanıyoruz" dedi.
- SİVAS