Haberler
İsrail ve Hizbullah ateşkese çok yakın: 36 saat içinde ilan edecekler

Savaşın bitmesine saatler kaldı! Ateşkes artık çok yakın

Kreş tartışmasında CHP'li Başarır ağzını fena bozdu: Tweet bu kadar, geri zekalı

CHP'li Başarır ağzını fena bozdu! Varank'ın yanıtı ise daha bomba

Naci Görür'den Malatya'daki depremden sonra korkutan açıklama: Sonuncusu 2 bin 500 yıl önceydi

Malatya'daki depremden sonra korkutan açıklama: Sonuncusu 2 bin 500 yıl önceydi

İşte kokoreçcide ölen gencin son videosu: Ölürsem bunu paylaşın

İşte kokoreçcide ölen gencin son videosu: Ölürsem bunu paylaşın

Wolfenstein: The New Order (Pc)

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

İkinci Dünya Savaşı'nı Naziler kazansaydı, sonra neler olurdu?

Mahmut Saral - -

O gün mesaimiz çoktan bitmişti, ancak eve dönmemiş, ofiste kalarak oyun keyfi yapmaya karar vermiştik. Herkes bilgisayarlarının başına bir kez daha kurulmuş ve güçlü olanın hayatta kaldığı yeni nesil Wolfentein multiplayer beta maceramız başlamıştı. Evet, Raven tarafından geliştirilen ve 2009 yılında satışa sunulan Wolfenstein oyunu, henüz çıkışını yapmadan evvel multiplayer beta sürümüyle boy göstermiş ve biz de 500 küsür MB'lık bu versiyonu günlerce oynamıştık. Murat ağabey, Emirhan, Hasan ağabey ve diğerleri. Herkesin haritada bir görevi vardı, ama heyecanımız ortak ve çok yüksekti. Çok da eğleniyorduk. Sanırım oyunların eğlenceli olması için arkadaş ortamının da iyi olması gerekiyor zaman zaman.


id Software'ın modifiye edilmiş Doom 3 motoruyla hazırlanan 2009 model Wolfenstein, eski kafada bir shooter oyunuydu. Düşmanları temizliyorsunuz, sonra karşınıza büyük boss'lar çıkıyor ve bu boss'ların mutlaka zayıf tarafları var. Bu zayıf tarafları buluyor ve kısa sürede işlerini bitirerek bir sonraki seviyeye geçiş yapıyorsunuz. Oynanabilir bir oyundu doğrusu. Oyunun gelişim sürecini takip edenler bilir, geliştirici ekip Raven, Wolfenstein'ın çıkacağı sıralar Madden NFL 10'dan daha fazla satmasını istediklerini söylüyorlardı. Ancak beklenildiği gibi olmadı ve hem inceleme puanları hem de satış rakamları düşük kaldı.



Yazıma 2009 yılında çıkan Wolfenstein oyunundan bahsederek başlasam da, aslında Wolfenstein'ın kökleri çok daha eskilere dayanıyor. Nazilerin süper askerler başta olmak üzere birçok çılgın proje üzerinde çalıştığı yıllarca söylendi durdu. İşte id Software'ın ilk olarak 1992 yılında oyunculara sunduğu Wolfenstein 3D de bu söylemlerden yola çıkılarak kurgulanan ve "FPS türünün atası" olarak nitelendirilen bir oyundu. Wolfenstein 3D'nin ardından en dikkat çekici devam oyunları ise, 2001'de Quake 3 motoruyla hayat bulan Return to Castle Wolfenstein ve yine Quake 3 motoruyla tasarlanıp 2003'te yalnızca multiplayer oyun sistemiyle kullanıcılara sunulan Wolfenstein: Enemy Territory idi. Şimdi 2014 yılındayız ve serinin en gelişmiş ve belki de en şanssız oyunuyla birlikteyiz; The New Order.


#Sayfa#


Yeni nesildeki ilk Wolfenstein oyunu


Uzun süredir sağlam bir Wolfenstein oyunu bekleniyordu. Böyle köklü bir seri için sürekli yeni ve başarılı üyelerin geliştirilmesini kim istemez ki!


Chronicles of Riddick: Escape From Butcher Buy gibi oldukça başarılı bir oyuna imza atan Starbreeze Studios ekibinden elamanların kurduğu MachineGames, yeni Wolfenstein oyunu The New Order'ın geliştirici stüdyosu. Yapımcılar, bu teklifi aldıklarında hem çok mutlu hem de çok gururluydu. Zira Wolfenstein'dan söz ediyoruz, bir türün başlatıcısı, günümüz FPS çılgınlığının atasından. Haliyle beklentiler yüksekti ve sunulan oyun da beklentileri karşılamalıydı. Çünkü ortaya çıkacak sonuç, serinin muhtemel devam oyunlarına da zemin hazırlayacak, ayrıca MachineGames'e olan güveni artıracaktı.


Peki istenenler oldu mu?


Wolfenstein: The New Order, kesinlikle serideki en sinematik ve en iyi senaryo işleyişine sahip oyun. Oyunun ilk dakikaları itibarıyla kendimizi İkinci Dünya Savaşı'nın tam ortasında bulurken, bir anda her şey kararıyor ve bu kez bir hastane odasında gözlerimizi açıyoruz.



Filmlerde görmüşüzdür hani, bir adam ağır yaralanır ve hastaneye kaldırılır. O farkında değildir, ama ayları, hatta yılları geçmiştir burada. Bir de hemşire kız vardır, genç ve güzel. Adamın bakımını üstlenir, sorgusuz sualsiz hep yanında olur. Sanki uzun yıllar sonra çıkıp gelmiş sevgili gibi. Ancak adamın...(Daha detaylısını ve devamını oyunda görebilirsiniz, onun için kesiyorum burada).


Wolfenstein, tarihi değiştiriyor. Savaşı ya Naziler kazansaydı, o zaman ne olurdu?


İşte yeni Wolfenstein'ın ana teması bu. İkinci Dünya Savaşı sona ermiş ve savaşı Naziler kazanmıştır. Hatta bunun üzerinden de yaklaşık 15 yıl geçmiştir. Beton ve demirle yeniden tasarlanan dünya, Nazi kontrolünde çok farklı bir hal almıştır. Berlin Almanya'nın değil, adeta dünyanın başkentidir.


#Sayfa#


Ne Amerika, ne İngiltere, ne de diğer güçlerden bahsetmek mümkün değildir, çünkü Naziler ve geliştirdikleri çılgın teknolojiler her yerdedir. Ve tüm bunlar, kahramanımız Blazkowicz'in hastanede her şeyden habersiz yattığı süreçte gerçekleşmiştir. Öğrendiğinde onun için pek kolay olmadığı gibi bir çıkış yolu bulmak da bir o kadar zor. İşte başlıyoruz...


- Naziler her yerde, bu nasıl olur?


- Bu çok normal. Çünkü savaş bitti ve onlar kazandı...


Ve hatta Ay'a ilk ayak basan adam Neil Armstrong değil Hans Armstrak oldu. The Beatles diye bir grup yok, ama Die Kafer diye var. Evet, kontrol Nazilere geçti ve her şey değişti.


Eskiler ve yeniler bir arada


The New Order, hem eski Wolfenstein'ı bir kenarda tutuyor hem de üzerine yeni unsurlar ekleyerek yeni nesildeki Wolfenstein kimliğini ortaya çıkarıyor. Bazen seçimler yapmanızı, bazen bir fare gibi kaçmanızı, bazen de çatışmanın tam ortasına düşmenizi istiyor.



The New Order'da yalnızca senaryo modu bulunuyor. 10 saatin üzerinde bir deneyim sunan yapım (her yeri didik didik ederseniz 20 saati görebilirsiniz), aksiyon ve gizlilik unsurlarıyla donatılmış. Açık dünya bir oyun değil, ancak hemen her bölüm, birden fazla farklı yoldan ilerleyerek sonuca gitmenize olanak sağlıyor. Böylelikle bazen gizlenerek ilerliyor, bazen aksiyona dalıyor, bazen de hiçbir şeyle vakit kaybetmeden kaçabiliyorsunuz.


Aksiyon tarafından kısaca bahsedecek olursak, Wolfenstein ismine yakışır bir tablodan söz edebiliriz. Ağır silahlar, süper askerler, robotlar ve daha ne ararsanız var. Bol kan, çığlıklar ve parçalanmış vücutlar, bir anda etrafınızı sarabiliyor. Olaylar ne kadar hızlı yaşanırsa, bunun keyfi de o kadar artıyor. Hele yakın mesafedeyken pompalı tüfeğin ve çift başlıklı pompalı tüfeğin verdiği keyif inanılmaz. Tok vuruş hissi ve bunun etkisiyle etrafa savrulan düşman bedenleri oyunun şiddet düzeyini ortaya koyuyor zaten. Bir deneyin, göreceksiniz.


#Sayfa#


Gizlilik tarafı ise, ayrı ve güzel bir sos olmuş. Çatışmaya girmek istemiyorsanız ve etraf saklanmaya müsaitse, yavaşça hareket edip bıçak darbeleriyle bir bir düşmanlarınızı ortadan kaldırabiliyorsunuz. İnanın bu yöntem, bazen oyunu çok kolaylaştırabiliyor (yapay zeka da sağolsun), ama kesinlikle çok keyifli.


Dostlar ve düşmanlar


Oyunda genellikle tek başımıza ilerliyoruz, ama birçok dostumuz var. Ara ara bize eşlik ediyor, genellikle de öneriler veriyorlar. Direnişçilere ait bir sığınak ve sonrasında öğrendiğimiz birçok detay var. Her ne kadar Blazkowicz'i kontrol ediyor olsak da koca Nazi hakimiyetini tek başına ortadan kaldırmamız çok güç. Oyundaki arkadaşlarımızın her birinin ayrı kişiliği bulunuyor. Kimisi içine kapanık, kimisi çok bilgili, kimisi eski bir Nazi (evet), kimisi müzik meraklısı. Hatta gitar çalan bu müzik meraklısı arkadaşı her gördüğümde aklıma Jimi Hendrix geldi yahu. Hele bir gitarını denemeye kalkın, bakın ne oluyor.



Düşmanlar ise, oynanış tarzına şekil veren en önemli unsurlardan. Çünkü güçlü ve zayıf yönlerini öğrenmemiz ve ona göre hareket etmemiz gerekiyor. Normal askerler, süper askerler, köpekler, robotlar ve tabii ki ölüm listesinin en tepesinde olan Nazi isimleri. Hepsi için farklı yöntemler denemelisiniz.


Örneğin...


Normal askerleri yine normal silahlarla öldürebileceğiniz gibi, gizlice arkalarından dolanıp tek bıçak darbesiyle de işlerini bitirebilirsiniz. Size bir köpek saldırırsa, hızlı bıçak darbeleriyle onu üstünüzden atmanız gerekiyor, yoksa ölürsünüz. Eğer bir süper askerle karşı karşıya gelirseniz, ondan hemen uzaklaşmalı ve sürekli hareket halindeyken saldırmalısınız. Güçlüler, ama hantal hareket ediyorlar. Eğer bir robotla karşılaşırsanız, muhtemelen etrafta kurulu ağır silahlar da vardır. Onlardan da yardım alarak ateş etmeli ve gelen saldırılara karşı sürekli siperde olmalısınız. Çünkü birkaç isabet sonucunda ölebilirsiniz.


#Sayfa#


Detayları es geçmeyin


Her bölümde birçok detay bulunuyor ve bunların hemen hepsi gizli. Yapmanız gereken, haritanın her köşesini didik didik etmek. Böylelikle kapalı olan harita açılıyor ve haritanın üstünde soru ve ünlem işaretleri görüyorsunuz. Soru işaretleri, giz anlamına geliyor. Bulunduğu noktaya gidip araştırırsanız, önemli bir belge, bir müzik plağı, mektup veya ufak bir Nazi hazinesi bulabilirsiniz. Bunlar, oyunun ekstralar başlığı altında sıralanıyor. Hepsini bulup tüm koleksiyonu tamamlayabilirsiniz. Ek olarak, kullandığınız silahları geliştirmek için aparatlar da bulabiliyorsunuz. Lazer silahınız daha güçlü olabilir, otomatik silahınıza bomba atar ekleyebilir, pistol için susturucu bulabilir ve öldürme yeteneklerinizi geliştirebilirsiniz. Yine silahlarınızla yaptığınız öldürme çeşitleri sonucunda yetenekleriniz de giderek artıyor.


Ünlem işaretleri ise, yapılması gereken görevler ile ilgili. Nereye gitmeliyim diye düşünüyorsanız, haritayı açarak ünlem işaretinin olduğu yere doğru hareket edebilirsiniz. Zaten buna pek de gerek duymuyorsunuz.


Orijinal Wolfenstein oyununa kısa süreli de olsa dönüş yapabiliyorsunuz.



Görseller ve işitseller


The New Order, id Software'ın id Tech 5 oyun motorunu kullanıyor. Oyundaki karakter, silahlar ve çevre modellemeleri gayet başarılı. Özellikle önemli karakterlerin tasarımlarına ve animasyonlarına dikkat edin. Çevre detayları genel olarak iyi. Ek olarak ışık, gölge ve yağmur efektleri de ayrı bir güzellik katmış. Objelere yakınlaştığınızda ise, bazen detaysız manzaralarla karşılaşabiliyorsunuz. Fizik konusu ise oldukça sınırlı. Önceden hazırlanmış bazı sahnelerde fizikler ön plana çıkıyor. Bunların dışında, ufak tahta kutu ve beton kolonlar zarar görebiliyor, bunlar dışında pek olay yok.


Sesler, diyaloglar, efektler ve müzikleri de beğendiğimi söylemeliyim. Bazı ortam sesleri ve müzikler gerçekten etkileyici. Evde, monitör başında değil de, gerçekten oyundaki mekanda olduğunuzu hissedebiliyorsunuz.


#Sayfa#


Ah şu sorunlar olmasaydı


Maalesef Wolfenstein'ın birçok sorunu da var. Dikkat ederseniz son yıllarda çıkan oyunların büyük kısmı sorunlu. Önce oyun çıkıyor, daha sonra da arka arkaya yamalar yayınlanıyor. Yayıncı firmalar oyunun yapımı çabuk tamamlansın diye yapımcı stüdyolara baskı mı yapıyor bilinmez, ancak oyunların büyük kısmının %100 tamamlanmadan piyasaya sürüldüğü de bir gerçek. Böylece olan biz oyunculara oluyor.


Wolfenstein: The New Order'ın en büyük sorununu "performans problemi" oluşturuyor. id Tech 5 oyun motoruyla hazırlanan yapım, özellikle AMD ekran kartlarına sahip PC oyuncularını bir hayli zorluyor. Sisteminiz çok iyi olsa bile performans düşüşleri can sıkıyor. Neyse ki bunun düzeltilmesi için resmi olmasa da bazı performans yamaları var. Gerçekten de işe yaradığını söyleyebilirim.



Bir diğer sorun ise, "kaplamaların geç yüklenmesi" sorunu. Tıpkı id Software'ın Rage oyununda olduğu gibi The New Order'da da bu sorun devam ediyor. Sanıyoruz id Tech 5 motorunda kronik bir sorun bu ve üstesinden gelinemiyor. İlerlerken sağa sola baktığınızda, bazen kaplamaların siz baktıktan sonra netleşmeye başladığına şahit oluyorsunuz.


Bir diğer sorun, altyazılar. Altyazı seçeneğini ayarlar menüsünden aktifleştirseniz dahi yazılar bazen görünüyor, bazen görünmüyor. Bu da hikaye devamlılığı için altyazıları takip etmek isteyen oyuncuları zor durumda bırakıyor.


Ve yapay zeka... Çoğu FPS oyununda çok üst düzey yapay zeka beklenmez. Aynı durum Wolfenstein için de geçerli, ancak bazen öyle şeylerle karşı karşıya kalıyorsunuz ki, yok artık diyorsunuz. Diyelim ki karşınızda 2 düşman var. Bir tanesiyle mücadele ederken diğeri de hiçbir şey olmamış gibi arka tarafta yürüyor, bekleyebiliyor. İşin garibi, öndeki düşmanı öldürdükten sonra bile arkadaki düşman normal yürümeye devam ediyor. Ta ki dibinize gelene kadar.


#Sayfa#


Son sözlere gelirken...


Wolfenstein: The New Order, belki de serinin en iyi oyunu. "İkinci Dünya Savaşı'nı Naziler kazansaydı, sonra neler olurdu?" sorusu, bence çok dikkat çekici, merak uyandıran bir soru. Özellikle aksiyon ve gizlilik unsurlarıyla yüklü, güzel ara videolarla desteklenmiş sinematik yapısı övgüyü sonuna kadar hak ediyor. Eğer yapay zeka ve performans tarafında sorunları olmasaydı kesinlikle daha başarılı olacaktı. Bu da oyunun büyük şanssızlığı maalesef.



Wolfenstein: The New Order'ı FPS oyunlarından hoşlananlara şiddetle tavsiye ederim. İyi oyunlar.


Oyunun PlayStore sayfası için tıklayın.



Mahmut Saral - Teknokulis : http://www.teknokulis.com
Kaynak: Teknokulis / Teknoloji
title