Uzayda Oumuamua Gibi Milyonlarca Tuhaf Cismin Olduğunu Kanıtlayan Simülasyon (Video)
Güneş Sistemi'nde pek çok asteroidin bulunduğu kuşaklar var. Bu kuşaklardaki kayalar ve taşlar, uygun şartlar oluştuğunda, milyonlarca yıl içine bir gezegen haline gelebiliyorlar. Yeni bir araştırma ise farklı sistemlerden gelen Oumuamua benzeri tuhaf cisimlerin aslında daha yaygın olabileceğini gösterdi.
Dünya benzeri gezegenler keşfetme çabası, artık alışılagelmiş bir durum. Bir gezegenin keşfedilmesi insanların genelini eskisi gibi heyecanlandırmasa da bilim dünyasındaki heyecan tırmanarak devam ediyor. Zira bu heyecanı körükleyen "Planet 9" yani "Gezegen 9" gibi teoriler var.
Bugüne kadar elde edilen bulgulara göre Güneş Sistemi'nin 4,5 milyar yıl önce oluştuğunu söyleyebiliyoruz. Güneş Sistemi'ndeki Dünya dahil tüm gezegenler ise bir zamanlar Güneş'in etrafında bir disk şeklinde bulunan kayaların, taşların ve tozların bir araya gelmesiyle meydana geldiler. Bugün bu oluşumların izlerini gözlemlemek mümkün. Zira Güneş sisteminde hâlâ o disklerin birer kalıntısı olan asteroid kuşakları var.
Mars'tan hemen sonra ve Neptün'ün hemen ardında bulunan (Kuiper Kuşağı) bu geniş halkaların içerisinde, hala keşfedilmeyi bekleyen tuhaf gök cisimleri olabilir. Hatta kalabalıktan dolayı gözümüzden kaçan cüce gezegenlerin varlığı bile bir tartışma konusu. Bu kuşakları Güneş'in etrafında tutan şey ise bizi de tutan şey olan kütle çekim kuvveti. Nitekim bu kuvvet, tüm yıldızlar ve tüm sistemleri için aynı şartlarda vuku bulmuyor. Bazen bazı tuhaf cisimler yabancı yıldızlara yaklaşabiliyorlar.
Mesela geçtiğimiz yıl, insanlık tarihinde ilk kez gözlemlenen bu arkadaş gibi… Ancak daha garip bir soru var. Bu arkadaş kendi yıldızının yörüngesinden nasıl koptu?
Uzay meraklıları bu tuhaf cismi daha önce duymuşlardır. İnsanların Oumuamua adını verdikleri bu cismi tuhaf kılan şey ise sadece şekli değil. Bu cisim Güneş'in yörüngesinde bulunmuyor ve izlediği yola bakılırsa yıldızlararası bölgeden geliyor. Bir başka deyişle, başka bir yıldızın yörüngesinden koparak milyonlarca yıldır serseri bir kurşun gibi dolaşıyor.
Bu sorunun cevabına yönelik üretilen teorilerin ardı arkası kesilmiyor. Yapılan son araştırmanın ucu Dünya benzeri ötegezegenlere kadar dayanıyor.
Zürih Üniversitesi'nde yapılan bu bilgisayar simülasyonu, yıldızların yavrularını nasıl kaybettiklerini gösteriyor:
Simülasyonda ele alınan şey, kütle açısından küçük olan yıldızlar oldu. Bu yıldızlar haliyle daha az kütle çekim kuvvetine sahip oluyorlar. Yani etrafındaki cisimler ile arasında güçsüz manyetik bağlantılar var. Bu bağlantılar, daha büyük bir yıldızın kütle çekim alanına girildiğinde bozuluyorlar. Ardından yıldızın etrafındaki objeler, boşlukta serbest kalıyorlar. Bu objeler, son derece hızlı bir şekilde savruluyorlar.
Oumuamua, bu simülasyonda gördüğünüz benzer bir etkileşim sonucunda yörüngesinden kopmuş olabilir. Cisme dair yapılan araştırmalar için yeterli veri bulunmadığından nereden kopup geldiği bilinmiyor, ancak nasıl kopup geldiğini keşfetmek için yeterli olabilir.
Oumuamua'nın Güneş Sistemi ziyaretinde çizdiği tuha rota
Araştırmayı yöneten bilim insanlarından birisi an Tom Hands, "Simülasyonda Oumuamua benzeri ok sayıda objenin etrafa saçıldığını görünce oldukça şaşırdık." diyor. Ekibin yaptığı çalışmalar Oumuamua gibi cisimlerin nadir değil, aslında çok yaygın olduğunu da ortaya koyuyor. İnsan ömrünün ya da insanlık tarihinin böyle cisimleri gözlemlemek için oldukça kısa bir zaman dilimine denk geldiğini bir kez daha doğrulamış oluyoruz. Eğer evrenin bilinen yaşını 100 yıla oranlarsanız, insanlık sadece son 1 saniyeden beri kendi tarihini yazıyor.
Kim bilir, evrende benzer şekilde tuhaf ve sıra dışı ne kadar etkileşim var. Kozmik ölçülerde bir kıvılcım kadar ömrümüz olsa da bilim, geleceğe ve geçmişe ışık tutmaya devam ediyor.