Haberler
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan teğmenler için talimat

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan teğmenler için talimat

Bahçeli: Durum ciddi, Türkiye hazır olmalı

Bahçeli uyardı: Durum ciddi, Türkiye hazır olmalı

Bakan Güler: Zap'ta kilit kapatıldı, toplamda 2 bin 564 teröristin etkisiz hale getirildi

"Zap'ta kilit kapatıldı" diyen Güler ses getirecek rakamı ilk kez paylaştı

Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı

Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı

Teknoloji Devlerinin Yatırım İçin Özellikle Hindistan'ı Seçmesinin Arkasındaki Ürkütücü Gerçekler

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Hindistan. Antik ve kadim bir kültür üzerine inşa edilmiş; gelir adaletsizliği, kast sistemi kaynaklı toplumsal kutuplaşması, ekonomik güçlüğü, sağlık imkanlarının yetersizliği, fırsat eşitsizliği, işsizlik ve nüfus artışı gibi pek çok olumsuz şart üzerine inşa edilmiş modern dünyanın en karmaşık ülkesi. Her şeye rağmen son derece çalışkan insanların yetiştiği bir yer. Peki dünyanın "medeni" yüzünü temsil eden teknoloji devleri, neden inanılmaz yatırımlar yapıyorlar.

Hindistan, kültürel açıdan oldukça zengin bir ülke. Tarihi, inanç çeşitliliği, nüfusu ve coğrafyasıyla pek çok insanın dikkatini çekiyor.. Geçtiğimiz yıllarda ülkede bulunan kısıtlı imkanlarla üretilen bir haberleşme uydusunun at arabasında taşındığı görüntüler, aslında her şeyi özetliyordu.

Bugün dünyanın en zengin şirketlerinin bulunduğu ABD, San Francisco'daki Silikon Vadisi'nde, Hintli nüfusunda yılların birikimiyle ciddi bir patlama yaşanıyor. Hintliler, dev şirketlerin üst kademelerinde görev alıyorlar. 2015'ten bu yana Google'ın en tepe ismi olan Sundar Pinchai, Bill Gates'in yerine geçen Microsoft CEO'su Satya Nadella gibi isimler aslında Hintli.

Ayrıca Cisco, Twitter, Facebook, Adobe, Intel ve Qualcomm gibi devlerde de kadın ve erkek Hintli nüfusu büyük bir ivme yakaladı. Tüm bu ivmeye ve nüfus patlamasına rağmen Hindistan'a yapılan yatırımların arkasında bu Hintliler yok. Tam tersine onları dev şirketlere götüren şey, yapılan o dev yatırımlar. Para çok önemli öyle değil mi? Evet ama tek başına yeterli değil.

Cevaplanması gereken ilk soru: Hintliler madem işi biliyorlar, neden Hindistan'a gidip Çin gibi Alibaba ve Tencent benzeri şirketler kurup dünyaya hükmetmiyorlar?

Elbette Hindistan'ın da kendi girişimcileri bir teknoloji sektörü ve dev şirketleri var, ancak güçlü beyinlerin hepsi ya yurt dışına gidiyor ya da dev şirketlerde iş kovalıyorlar. Hindistan'daki en gelişmiş bilim üniversitesinde okuyan gençlerin büyük çoğunluğu, fizik ve matematik alanında inanılmaz derecede başarılı oluyorlar. Bir şirket sahibi olma imkanı varken, Microsoft ya da Google'da yıllık 120 bin dolar maaşa bakıyorlar. Bu para bireysel bir kurtuluş için yeterli ancak toplumsal bir çıkış yetersiz.

Tüm bunlar yaşanırken Hindistan'daki fırsat eşitsizliği giderek tırmanıyor. İnsanlar artık birbirlerinin haklarını ciddi oranda ihlal ediyorlar. 2018'in ilk aylarında ülkede sırf WhatsApp'da dolaşan yalan haberler yüzünden onlarca insan haksız yere öldürüldü. Nüfus artışının üst düzeylerde olması, ülkedeki insan sayısını 1.33 milyara kadar dayamış durumda.

Hindistan'ın toplumsal yapısındaki aksaklıklar, ekonomisinin büyümesine engel olmuyor. Dünya çapında etkisini hissettirmeye başlasa da Silikon Vadisi kadar olamayan 3-5 şirketle, yüksek nüfustan dolayı sadece kendi halkına satış yaparak büyüyen bir ekonomide yaşıyorlar. Bu da teknoloji devlerinin önüne büyük bir fırsat sunuyor. Bu konuya gelmeden önce Hintli teknolojistlerin ABD sevdasına değinelim.

Parayı veren düdüğü çalıyor: Genç Hintli beyinleri bul, eğit, cebine para koy ve yöneticin yap

Hindistan'daki karmaşayla yol alamayacaklarını fark eden gençler, bir mühendis ya da stratejist olma adayıyken eğitime ihtiya duyuyorlar. ABD'nin en büyük yatırımcıları olan Warren Buffet gibi insanların Hindistan'da keşfettikleri beyinler, ABD'ye gelip arzu ettikleri eğitim standartlarına kavuşuyorlar. Doğdukları değil, doydukları yeri evleri olarak gören bu gençler, ellerindeki düdüğü ABD'deye veriyorlar. ABD'li şirketler ise o düdüğü bir müzisyen edasıyla çalıyorlar.

Dünyanın en büyük gerçek zamanlı laboratuvarı: Hindistan

Bu konuyu en güncel ve tek bir örnek üzerinden açıklayalım. Geçtiğimiz günlerde Facebook'un, kripto para temelli yeni para gönderme ve alma servisini hizmete sokacağı, WhatsApp kullanıcılarının bu kripto parayla birbirlerine para gönderip alabilecekleri kesinleşti.

Hindistan nüfusunun %28'i WhatsApp kullanıyor ki bu oran 370 milyon insan demek (Bir dipnot olarak, Hindistan'ın alternatifi olan Çin'de WhatsApp'ın yasak.) Facebook'un para gönderip alma işine girmek için ilk olarak Hindistan'ı seçmesi, nüfusla doğrudan ilişkili. Ülkede her gün transfer edilen paranın toplam miktarı, çoğu diğer ülkenin 1 haftalık havale hareketliliğiyle eş düzeyde.

Facebook'un gelirinin %98'ine yakını reklam. 2018'de yaşanan veri skandallarından sonra, kullanıcı bilgilerine dayalı reklamcılığın önümüzdeki yıllarda eskisi kadar kazandırmayacağı açık ve net. Firma reklamcılık dışında, gücü hala yerindeyken başka bir gelir kapısı arıyor. Bunu da kripto para altyapısına sahip olan yeni nesil bankacılık sistemlerinde bulmuşa benziyor.

370 milyon kullanıcı tarafından deneyimlenecek olan Facebook'un yeni nesil havale servisi, en ideal düzeye geldikten sonra dünyanın geri kalanına açılacak. Oldukça zekice görünen bir plan öyle değil mi?

Dünyanın en büyük gerçek zamanlı laboratuvarı olan Hindistan gibi ülkeler, aslında birer "sistem entegratörü" görevi görüyorlar. Sistem entegratörleri, birden fazla bileşenden oluşan karmaşık sistemleri bir araya getirmeye yarayan yapılardır. Bir ülke ve bir toplum açısından bu entegrasyon süreci, deneylerle ilerler. Bir nevi Dünya tescilli teknolojileri kullanmadan önce Hindistan, teknolojik deney merkezi görevi görüyor.

Yine Facebook, Google ve Microsoft'un pek çok ücretsiz internet projesi Hindistan gibi ülkelerde ilk kez deneniyor. Firmaların ülkelerdeki fırsat eşitsizliği ile savaşması, nitelikli insanların hayallerini değiştiriyor. Hintliler belki tepelerinde kendi bayraklarını görüyorlar, kendi ordularını güçlendiriyor, kendi marşlarını söylüyorlar; ancak teknoloji devleri, yaptıkları yatırımlarla ülkeleri Truva atı taktiğiyle işgal ediyorlar.

Askerlerin o Truva atının içinden çıkmaya hiç niyetleri yok. Zira artık savaşlar, kalkan ve kılıç ya da top ve tüfekle değil, teknolojiyle yapılıyor.

Kaynak: WebTekno / Teknoloji
title