Psvr Oyunlarını İnceledik!
PlayStation VR sonunda geldi!
Bundan aylar ve hatta yıllar önce deneyimlediğim ilk Oculus Rift prototipi beni o kadar çok etkilemişti ki o dönemden beri sanal gerçekliğin "yeni nesil eğlence" olacağını düşünüyorum. Oculus'un ardından sahneye çıktı ve kronolojiyi tam hatırlamasam da, bir ara Sony'den Morpheus kod adlı PSVR söylentileri gelmeye başladı.
Oculus ve HTC'den farklı olarak Sony'nin sanal gerçeklik projesi bir kademe daha ileride heyecan vericiydi zira ulaşılabilirlik anlamında diğer tüm sanal gerçeklik cihazlarına fark atacaktı. Bir kere son model bir bilgisayara ihtiyacınız olmayacaktı. Oyunları tanıtmak için uğraşmayacaktınız. Ülkemizde bulunması bir hayli güç olan diğer sanal gerçeklik cihazlarıyla karşılaştırıldığında Sony dağıtımcılığı söz konusu olacaktı ve bu da bizi tek bir şeye yöneltti: Çıkış tarihi. PSVR çıktığı gibi onu satın alabilecek ve anında deneyimleyebilecektik –ki 24 Ocak'ta (Biz daha önce ulaştık tabii) tüm Türkiye PSVR'a ulaşabildi.
Önceki sayıda PSVR'ı daha önce detaylı olarak incelediğimiz için teknik özellikleri atlıyoruz lakin şunu bilmelisiniz ki kaskın kafanıza oturuş şekli ve hassasiyeti son derece iyi bir seviyede. 3 saat boyunca oynadığım bir oyunda zerre rahatsızlık duymadım örneğin.
Şunu da bilmelisiniz ki cihazın çalışabilmesi için bir PS Camera'sına ihtiyacınız var. Bunu da odayı iyi görecek bir yerde konumlandırmanız gerekiyor. Ayrıca PSVR'dan tam anlamıyla keyif almak için iki adet de PS Move kontrol cihazı almanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Böylece –destekleyen- oyunları gerçek anlamda hissedebiliyorsunuz.
Şimdi gelin, elimize ulaşan PSVR oyunlarıyla birlikte bir yolculuğa çıkalım. Her oyunu buraya sığdıramadığımız için ileride bir çeşit "PSVR Bölüm 2" de hazırlayabiliriz, haberiniz olsun...
REZ INFINITE
Zamanın eskitemediği oyunlar vardır ve bunların bir kısmını ezbere sayabilirsiniz. Pek azınızın bunların arasına Rez'i dahil edeceğini düşünüyorum zira Rez, konsol piyasasının bu kadar gelişkin olmadığı bir dönemde piyasaya çıkmış bir oyundu. Hatta bir Dreamcast oyunuydu diyeyim, siz anlayın... Daha sonra PS2'ye de uyarlanan oyun, elektronik müziğin aslında tanınan ama popüler kültürde çok yer bulamamış ünlülerine ait parçalarla bezenmişti ve dönemi için harika bir oyundu.
Yapımcılar, Rez'in sanal gerçekliğe de son derece uygun olduğunu anlamış olacak ki orijinal oyunu allayıp bullayıp, yeni bir bölüm ve birkaç yeni özellikle birlikte karşımıza çıkartmış durumda ve peşinen söyleyeyim, bu oyun PSVR için yapılmış!
Rez'de olay şu arkadaşlar: Bir bilgisayar ağında ilerleyen, bir çeşit varlığı kontrol ediyoruz. Bu varlık tren rayları üzerinde ilerlercesine, otomatik olarak hareket ediyor ve bize de önümüze çıkan engellere hedef alıp ateş etmek kalıyor. Hatta 8 taneye kadar hedef seçip tek seferde, güdümlü füze atarmışçasına bir hareket uyguluyoruz. Amaç rakiplerimiz bize saldırmadan önce onları yok etmek, saldırıyı gerçekleştirdilerse bize doğru gelen mermileri vurmak. (Mermi diye basitleştirdim ama daha farklı bir şeyler geliyor üstümüze.)
Fakat olay oynanıştan çok, oyunun arka planındaki müzikle yaptığımız hareketlerin uyumu ve her bölgeyi aştığımızda müziğin daha da bir coşkuyla hızlanması. Q Entertainment'tan tanıdığımız Tetsuya Mizuguchi'nin hayal gücünü konuşturduğu bir ortam söz konusu ve bu, ünlü elektronik müzik yapımcılarının eserleriyle birleşince ortaya Tron-vari görüntüler çıkıyor.
Her yok ettiğimiz düşmandan bir şey çıkmasa da bazılarından mavi, bazılarından da kırmızı güçlendiriciler düşüyor. Mavi olanlar bir sonraki seviyeye (Bunu bir çeşit sağlık puanı güçlenmesi gibi düşünebilirsiniz.) evrimleşmemizi sağlıyor, kırmızı olanlar da Overdrive gücü sağlıyor. Overdrive da ekrandaki tüm düşmanlara kısa bir süre boyunca hasar vermenizi sağlayan, önemli bir özellik.
Ken Ishii, Keichi Sugiyama, Joujouka, Oval gibi elektronik müzik sanatçılarının katkı sağladığı oyunun VR versiyonuna özel olarak AreaX adında bir bölge bulunuyor. Burada karakterimizi biraz daha özgürce kullanabiliyoruz ve Rez 2 diye bir oyun yapılsa, neye benzeyeceğini de buradan görüyoruz.
PSVR olmadan da oynanabilen Rez Infinite kesinlikle PSVR aldığınızda satın almanız gereken bir müzik şöleni. Tabii elektronik müzikten köşe bucak kaçıyorsanız Rez Infinite sizi eğlendireceğine üzebilir bile. Ama yine de denemeden geçmeyin!
UNTIL DAWN: RUSH OF BLOOD
PSVR ile birlikte gelen demo diskinde de kendine yer bulmuş olan Until Dawn, daha önce PS4'te oynadığımız korku oyunundan bir hayli farklı bir yapım. Orada bir çeşit macera yaşıyorduk, burada ise bir korku parkında, hiç de tekin olmayan bir maden vagonunda ilerliyoruz. Ortak nokta ise iki oyunda da amacımız hayatta kalmak!
Rush of Blood aslında bir PSVR oyunu olarak son derece iyi bir iş başarıyor. Hem size lunapark heyecanı yaşatıyor, hem korkutuyor, hem de atış yeteneğinizi sorgulatıyor. Her bölümde amacımız parkta, raylar üzerinde ilerlerken karşımıza çıkan engellerden kafamızı sağ sola kaçırıp sakınmak ve önümüze çıkan, korku filminden fırlamış gibi görünen düşmanları bize ulaşmadan vurmak. Bunun dışında da her bölümde, pek de kolay görünmeyen yerlere gizlenmiş oyuncak bebek benzeri cisimleri vurabiliyoruz. Böylece bölüm sonunda, "Şu kadar collectible buldunuz" diye bir uyarı geliyor.
Çok zor bir oyun olmasa da kolay bir oyun da sayılmaz Rush of Blood. PSVR sahibi olmak için yeterli içeriğe de sahip değil bana sorarsanız fakat eğer PSVR almayı kafaya koyduysanız, yanında bu oyunu da almanızı tavsiye ederim. Lakin korku oyunları size göre değilse burada da bolca korkacağınızı bildireyim.
Frère Jacques, frère Jacques, Dormez-vous? Dormez-vous? Sonnez les matines! Sonnez les matines! Ding, dang, dong. Ding, dang, dong... (Burada yerinizden fırlayacaksınız.)
PLAYSTATION VR WORLDS
Sony'nin iç üretimi olan PS VR Worlds de yine demo diskinde bulunabilecek bir oyun. Buradaki diğer oyunların aksine içeriğinde birbirinden tamamıyla farklı oyunlar barındırıyor ve bu yüzden de aslında bir çeşit, "Mutlaka alınması gereken" oyuna dönüşüyor.
PS VR Worlds'ün içindeki beş oyun sırasıyla Ocean Descent, VR Luge, Danger Ball, Scavengers Odyssey ve The London Heist.
Ocean Descent,PSVR'a giriş için son derece iyi bir tecrübe zira burada bir kafes içerisinde okyanusunun dibine doğru bir yolculuk yapıyorsunuz ve tek yapmanız gereken çevrenize bakmak, okyanusu tecrübe etmek. Bu oyunun ikinci kısmında da bir köpekbalığı durumu var ama onu da anlatmayayım, heyecanı kaçmasın.
VR Luge biraz dandik olmuş açıkçası. Amaç üstüne uzandığımız kaykay benzeri bir aletle trafiğin ortasında ilerlemek. Çarptığımız arabalar zamanımızdan yiyor ve tüm oyunu kafamızı sağa sola çevirerek ilerletiyoruz.
Danger Ball da kafamızla oynadığımız bir oyun. Bu da Pong'un üç boyutlu hali aslına bakarsanız; top bize doğru geldiğinde kafamızla onu karşıya yolluyor ve sayı yapmaya çalışıyoruz.
Bir uzaylının kontrolünde olduğumuz ve göktaşlarının arasında koşturduğumuz Scavengers Odyssey herhalde en fazla hareket özgürlüğümüz olan PS VR Worlds oyunu ama oynanış pek çekici değil. Hatta sıkıcı bile buldum.
The London Heist ise tek başına bir oyun olsa PSVR aldırtacak kadar iyi bir oyun olmuş, resmen hayran kaldım. PSVR'ın tüm özelliklerini test etmenize de olanak tanıyan oyunda hem aksiyon, hem macera, hem PS Move kontrolleri en üst seviyede. Kısa olan hikayesi bile sürükleyici, size öyle söyleyeyim. PS VR Worlds sırf The London Heist için bile alınır...
ROBINSON: THE JOURNEY
Far Cry ve daha da iyisi, Crysis ile tanıdığımız, Yerli kardeşlerin ünlü firması Crytek'in teknolojiyle olan yakınlığını artık bilmeyen kalmadı. Haliyle VR dünyasında da boy göstermelerine şaşırmamak lazım. PSVR için geliştirdikleri Robison: The Journey de sizi bir hayli farklı bir döneme götürüyor.
Sürekli araştırma yapmamızı isteyen, yavaş ilerleyen bir oyun Robinson. İçinde bulunduğumuz bölgede bize HIGS ve Laika adındaki T-Rex yavrusu yardımcı oluyor ve amacımız da diğer HIGS robotlarını bulmak.
Bölgelere ayrılmış olan oyunun her bölgesinde farklı birer işi yerine getirmeye çalışıyoruz. Hepsini anlatmayacağım ama örneğin bir yerde, tam ilerlerken aşağıdan dinozorlar bize doğru atlıyor ve yerimizde irkiliyoruz. Biraz ilerledikten sonra da tırmanmamız gereken uzun bir yol önümüze çıkıyor. Burayı aşınca da bir bölgeyi halletmiş oluyoruz.
Sahip olduğumuz, "nesneleri uzaktan kontrol edebilme" özelliği sayesinde birçok nesneyi elimizdeki enteresan aletle kaldırıp bir yerlere koyabiliyoruz. Bu da oyunda birçok ufak bulmacayı çözmemizde faydalı oluyor.
Oyunda hareket hassasiyetine yönelik iki farklı kontrol mekanizması bulunuyor. ya dönüşleri sıradan bir FPS oyunundaki gibi yapıyoruz, ya da dönüşleri daha yavaş ayarlayıp olası bir "motion sickness" durumundan kurtuluyoruz.
Her ne kadar kahramanımızın elindeki cihaz tam bir PS Move kontrol cihazı gibi gözükse de oyun, ilginç bir şekilde PS Move'u desteklemiyor. Neredeyse her bölümün PS Move'a son derece uygun olduğunu da düşünürsek bu durumun "planda olmayan nedenlerden" ötürü oyuna eklenemediğini düşünmekteyiz.
Yavaş oyun yapısıyla çok kişiye hitap etmesi güç olan oyunu PSVR'a adım atmak için denenebilecek bir oyun olarak düşünebilirsiniz.
RIGS: MECHANIZED COMBAT LEAGUE
Yıllar önce Japonya'daki bir Arcade salonunda, bir mecha'nın içindeymişsiniz izlenimi yaratan bir oyun denemiştim. Bu aletin içine girince sizi çevreleyen kocaman ekranlarla VR hissi yaratılıyordu ve kollar, pedallarla bir mecha savaşının içine düşüyordunuz.
RIGS de aynen bu alet gibi, evinizdeki koltuğun konforunda sizi bir mecha pilotuna dönüştürüyor. Üç farklı oyun modunda, tam 24 adet, RIGS adı verilmiş robotla mücadele edeceğiniz oyun, PSVR için geliştirilmiş en eğlenceli oyunlardan bir tanesi bana sorarsanız. (Ve motion sickness'a en kısa yoldan ulaşmanızı da sağlayabilir zira oyun çok hareketli.)
Oyunda üç farklı oyun modu bulunuyor. Team Takedown, Endzone ve Power Slam. Tam bir deathmatch mücadelesi olan Team Takedown'da amaç karşı tarafın robotlarını bir bir vurmak ve diğer takımdan yüksek skor yapmak. (Oyunlar 3v3 oynanıyor bu arada.) Endzone ise bir çeşit Capture the Flag modu. Oyun alanının ortasında beliren topu ele geçirip karşı takımın bölgesine götürmeye uğraşıyor ve bu arada bolca vuruluyorsunuz. Elbette pas vermek de serbest; dolayısıyla takım oyunu da işin içine giriyor. Power Slam'de ise basketboldan esinlenilen bir oynanış söz konusu. Daha güçlü bir moda geçtiğiniz Overdrive moduna geçtikten sonra oyun alanının ortasındaki halkadan kendinizi bırakmanız gerekiyor; evet, aynı basket atar gibi...
Mecha'larınıza kozmetik güncellemeler de yapabileceğiniz RIGS, çok hızlı oynanan bir oyun ve çevrenizde olan biteni de iyi gözlemlemenizi gerektiriyor. Haliyle de kafanızı sürekli çevirmeniz gerekiyor. "Benim midem almaz," diyorsanız, RIGS sizin oyununuz değil ama bu iyi bir oyun olduğu gerçeğini de değiştirmemekte.