Haberler

Medal Of Honor: Warfighter - İnceleme

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

EA Games'ten başarısız bir kara harekatı daha...

Mahmut Saral - - Savaşlar iyi değildir, ama savaş oyunları iyi olabilir. Çünkü karşınızda ne gerçek bir insan vardır, ne de sıktığınız mermi gerçektir. Patlayan bombalar, sanal görseller ve seslerden ibarettir. Kimseye zarar vermez, çevreyi kırıp dökmez. Arkadan gizlice sokulup, bıçaklamaya çalıştığınız kişi, aslında 3D tasarımdan başka bir şey değildir. Ne kadar gerçekçi animasyonlar ve fiziklere sahipse, o kadar gerçekçi görünür. Ama "O kadar" işte, dahası değil. Zaten siz de farkındasınızdır bunun ve ona göre hareket edersiniz. Sadece eğlenmek için oyun oynamak, sıra insanlara geldiğinde güzel ilişkiler kurmak istersiniz, savaşmak değil! Keşke tüm dünya düzeni de bunun üzerine kurulsa ve sonsuza kadar böyle devam etse(ydi). Sanırım biraz zor bir şey istedim... En iyisi biz oyun arenasına hızlı bir dönüş yapalım ve EA Games'in yeni Medal of Honor: Warfighter'dan söz edelim. Bu arada, savaş oyunları kötü de olabilir.

Bundan yıllar önce...

Medal of Honor, özellikle 90'lı yılların sonları - 2000'li yılların başında bir hayli popülerdi. Steven Spielberg'ün "Keşke Medal of Honor'ın haklarını EA'ye vermeseydim" deyişinin ardından, pek de iyi şeylerin olmadığını biliyorduk, ancak böyle de devam etmesini beklemezdik açıkçası. Yine çok derinlere inip, serinin köklerinden şimdiye kadar uzun uzun anlatmayacağım. Medal of Honor: Allied Assault'un geliştirilmesinin ardından ekipten 22 kişinin ayrılarak Infinity Ward'u kurması ve ardından Call of Duty markasının çıkması, Medal of Honor'ı fena ezmişti. Hani, "Boynuz kulağı geçti" derler ya, belki de öyle bir şey. Bir türlü kendini tam olarak toparlayamayan seri, 2010 yılında "Yeni bir çağ, yeni bir başlangıç" parolasıyla modern arenaya geçiş yapmış ve "Medal of Honor" ismiyle kendini bir kez daha tanıtmıştı. Eleştirel anlamda pek beğenilmeyen bu oyun, maddi anlamda yapımcılarının yüzünü güldürdü ve aradan geçen 2 yılın ardından Warfighter bizi karşıladı. Peki o nasıl?

Warfighter, ilk modern Medal of Honor oyununun ardından başlıyor. İlk oyunu bitirenler, final itibarıyla işlerin henüz yeni başladığının farkındaydı zaten. İlk yapımda savaş bölgesi olarak genellikle Afganistan'ı mesken tutmuştu EA yetkilileri. Tier 1 olarak adlandırılan birliğe mensup askerlerden de yardımlar alarak, yaşanan operasyonlardan esinlenmeyi ve bunları monitörlere yansıtmayı seçmişti yapımcılar. Günümüzün popüler FPS serisi Call of Duty'den Medal of Honor'ı ayıran en büyük özellik bu. En azından kağıt üzerinde. Call of Duty, tıpkı bir aksiyon filmi gibi. Ancak Medal of Honor, büyük bütçeli Hollywood filmleri kıvamında olmaktansa, gerçekçi operasyonları oyunculara sunmayı hedefledi. Fikrimi belirtmem gerekirse (Ki gerekir), pek başarılı olamadı Danger Close stüdyosu.

Dünya tehlike altında (Ne zaman olmadı ki?)

Yapımın senaryo modunda, Pakistan, Somali, Bosna ve Filipinler gibi dünyanın birçok farklı noktasındaki operasyonlarda yer alıyoruz. Görevlerden önce gerekli bilgileri alıyoruz ve göreve de ekip olarak çıkıyoruz. Ancak bu ekip, sadece görüntü olarak var. "Ruh"u pek fark edemiyoruz. Tamam, siper arkasında kaldığımızda arkadaşımızdan mermi isteyebiliyoruz, o da veriyor, ama hepsi bu. Ne kendi ekibimizde, ne de düşman tarafta diyaloglar, heyecan uyandırıcı hareketler, bağırışmalar yok denecek kadar az. Operasyon öncesi ve sonrası konuşulacak ne varsa konuşuyor, ondan sonra "TIP" oynuyoruz sanki. Bu, atmosferi önemli derecede öldürüyor.

Tabii yaptığımız görevlerdeki çeşitlilik, bir yerde oynama isteğimizi tetikliyor. Helikopterle gittiğimiz görevler, denizden karaya çıkarma yaptığımız operasyonlar, heyecanlı araba kovalamacaları, Medal of Honor'ı yine de oynanabilir kılıyor. Görevlerin yanında, oynanış unsurlarında da bir takım geliştirmeler var. Mesela kapı açma anları. Kapıyı açmaya yöneldiğimizde, karşımıza birçok seçenek çıkıyor. İstersek tüfekle açabilir, istersek tekmeyle açabilir, istersek de bombayla patlatarak açabiliriz. Tabii hemen sonrasında da oyun yavaş çekim moduna giriyor ve bu sırada içerde yer alan düşmanları bir bir temizleyebiliyoruz. Call of Duty'nin son oyunlarında yer alan özelliğini biraz daha çeşitlendirmiş Warfighter. Ancak senaryo modu o kadar kısa ki, bu da trafikte giderken aniden yol ortasında oluşan kavak ağacı etkisi yaratıyor. ve siz de hiçbir önlem alamadan çarpıyorsunuz ağaca.

Multiplayer

2010 yılında çıkan Medal of Honor'ın multiplayer kısmını DICE yapmıştı ve beğeni toplamıştı. Warfighter'da ise, senaryo modunda olduğu gibi multiplayer modlarda da Danger Close'un imzası bulunuyor ve en dikkat çekici özellik olarak da, 10'dan fazla ülkeye mensup, her biri farklı ekipmanlara ve taktiklere sahip askeri timler dikkat çekiyor. İngiliz SAS'lardan Amerikan Neavy Seals'e kadar birçok seçenek var. Bordo Bereliler de olsun isterdik doğrusu, ama yok.

Seçtiğimiz karakterimizi, ekipmanlarını ve silahlarını, online arenada elde edeceğimiz başarılar doğrultusunda geliştirebiliyoruz ve böylelikle en güçlü askeri ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Haritalar da fena değil. İster tek tabanca olun, isterseniz takım halinde mücadele edin. Farklı askeri birliklerin olması, multiplayer'da farklı bir tat oluşturmuş.

Battlefield'tan Medal of Honor'a

Danger Close, Medal of Honor: Warfighter'da Frostbite 2.0 motorunu kullanıyor. Bu motor, DICE tarafından geliştirilmiş ve daha önce Battlefield 3'te de tanıklık ettiğimiz bir güzellik. Işıklandırmalardan karakter tasarımlarına, fiziklerden animasyonlara kadar gayet geniş kapsamlı ve yetenekli bir motor.

Warfighter'a baktığımızda, genel olarak güzel grafiklerle karşılaşıyoruz. Karakter ve çevre tasarımları, ışıklandırmalar güzel. Ara sinematiklerdeki görsellik de gayet iyi. Ancak Battlefield 3 ile mukayese ettiğimizde, gelişim değil, gerileme görüyoruz. Özellikle ufak detaylar ve fizik efektleri, Battlefield 3'e nazaran çok yavan kalmış.

Tabii bazı grafiksel hataları da unutmamak gerekiyor. Bazen de sabit olarak hazırlanan unsurlar çok fazla göze batabiliyor. Örnek mi istiyorsunuz? Mesela araba kovalamaca bölümü. Hızlı bir şekilde öndeki aracı takip ederken ara sokaklara sıklıkla giriyorsunuz ve bazen yayalar görüyorsunuz. Bunlara çarparsanız ne olur? Yayaların uzaya kadar uçması gerekir, değil mi? Ama öyle değil işte, uzaya uçmak yerine, yayalar arabayı durduruyor. Sanki bir duvara çarpar gibi. Bu tip komik şeyler Battlefield 3'te de vardı (Tank bölümlerinde, etraftaki askerlerin üzerine sürmeyi deneyin), tabii birçok oyunda da.

Oyunun diyalogları ve müzikleri fena değil. Silah, çevre ve patlama sesleri ise, gayet keskin ve güzel. Ha, yapay zekayı da unutmayalım; zaman zaman idare eder, zaman zaman da oldukça kötü.

Savaşın sonu

Finale gelecek olursak, iyi bir oyun değil Warfighter. Gerçekçi olması için uğraşılmış, ancak bu yapılırken iyi bir senaryo ve zevk unsuru unutulmuş belli ki. ve gerçekçi de değil açıkçası. Görseller ve işitsel detaylar ortalamanın üzerinde olsa da, kötü senaryo ve çekici olmayan senaryo sebebiyle Warfighter'ı oynamanıza gerek yok. Belki multiplayer ağırlıklı bir oyuncuysanız, deneyebilirsiniz.

Mahmut Saral - Teknokulis : http: //www.teknokulis.com

Kaynak: Teknokulis / Teknoloji
İstanbul'da katliam: 4 kişiyi öldürüp intihar etti

4 kişiyi öldürüp canına kıydı! İntihar anı kamerada

19 ilimizde eğitime kar engeli

19 ilimizde eğitime kar engeli

Saadet Partisi'nde yeni genel başkan Mahmut Arıkan

Saadet'te Karamollaoğlu dönemi sona erdi! İşte yeni genel başkan

Fiyatları görünce cinnet geçiren adam, marketten sürüklenerek atıldı

Fiyatları görünce cinnet geçiren adam marketten sürüklenerek atıldı

title