Kurbağalarda Toplu Ölüme Neden Olan Mantar Belirlendi
Afyonkarahisar Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Uğur Cengiz Erişmiş'in koordinatörlüğünü yaptığı, TÜBİTAK'ın da desteklediği proje kapsamında, Türkiye'de ekosistem açısından önemli 16 kurbağa türünden 6'sında son yıllarda meydana gelen toplu ölümlere bir mantar türünün neden olduğu belirlendi.
MUSTAFA BAYER - Afyonkarahisar Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Uğur Cengiz Erişmiş'in koordinatörlüğünü yaptığı, TÜBİTAK'ın da desteklediği proje kapsamında, Türkiye'de ekosistem açısından önemli 16 kurbağa türünden 6'sında son yıllarda meydana gelen toplu ölümlere bir mantar türünün neden olduğu belirlendi.
AKÜ Doğa Koruma Biyoizlem Uygulama Araştırma Merkezi Müdürü de olan Erişmiş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, projeye 2013'de iki amfibi patojeni olan Batrachochytrium dendrobatidis ve Ranavirus'un Türkiye'deki yaygınlığının ilk kez saptanması amacıyla başladıklarını söyledi.
Dünyadaki 6 bin 593 amfibi türünden yüzde 32'sinin büyük tehdit altında olduğunu belirten Erişmiş, 1980 yılından bu yana türü yok olma tehditi altında olan yaklaşık 122 amfibi türü popülasyonunun yüzde 43 oranında azaldığını ifade etti.
Erişmiş, özellikle kurbağaların dünya ekosistemi içerisinde çok önemli yere sahip olduğuna işaret ederek, "Besin piramidinin ortasında yer alan kurbağalar, çevresel değişikliklere cevap veren canlılardır. Yani eğer hala derelerde, göllerde, akarsularda bolca kurbağa türü yaşıyorsa ve geceleri sesleri ile sizleri uyutmuyorsa sorun yoktur. Şayet bu sesler azalmaya başlamışsa sorunlar derinleşiyor demektir." diye konuştu.
Amfibi türler üzerinde tehdit oluşturuyor
Türkiye'deki 16 kurbağa türünden, 3'ü endemik olan 6'sı üzerinde araştırma yaptıklarını dile getiren Erişmiş, şunları kaydetti:
"Hastalığa neden olan mantar türlerinden 'Batrachochytrium dendrobatidis' ilk kez yerkürenin güneyinde ortaya çıkmış ve birçok amfibi türünün azalmasına neden olmuştur. İklim değişikliğine bağlı olarak yerkürenin kuzey bölgesine yayılışı son yıllarda hızlanmıştır. Bu mantarın tespiti moleküler yöntemlerle yapılmaktadır. İklim değişikliği moleküler yöntemle nasıl ispat edilir denildiğinde, kanıt olarak bu mantarın kuzey yarımkürede hayat bulması gösterilebilir. Mantarın, dünya genelinde yaklaşık 350 amfibi türünün azalmasına veya yok olmasına neden olduğu bilinmektedir. Diğer önemli bir amfibi patojeni ise Ranavirus'tür. Bu virüs tipi balık, kaplumbağa, kertenkele, yılan gibi hayvanları da kolaylıkla enfekte ederek, türler için tehdit oluşturmaktadır. Geçtiğimiz yıllarda Denizli çevresinde tatlı su balıklarındaki toplu ölümlerin bu virüs yüzünden olduğunu da belirledik."
Erişmiş, üç kıtanın birleştiği Anadolu'nun, besin bulma, barınma ve göç yolları gibi hayati işlevlere uygun ekosisteme ve zengin hayvan çeşitliliğine sahip olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Anadolu'nun bu özelliği, bazı ölümcül hastalıkların da yayılmasına neden oluyor. Üniversitemiz Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü öğretim üyeleri ve Veteriner Fakültesinden bir hocamızın da bulunduğu 5 kişilik ekiple, 2013'ten bu yana Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğu bölgeleri dışındaki tüm yerlerde yaklaşık bin 200 kurbağadan örnekler aldık. Kurbağaların ince deri tabakasının altına yerleşen ve keratinize yapısından dolayı deri solunumunu engelleyerek toplu ölümlere neden olan mantar varlığını belirledik."
Araştırmayı, "nesli tehlike altında bulunan hayvanlar" kategorisindeki kurbağa türleri üzerinde yaptıklarını anlatan Erişmiş, projenin son aşamasına gelindiğini ifade etti.
"Öncül bir çalışma olmuştur"
Diğer 10 tür üzerinde de çalışmak için TÜBİTAK'a proje başvurusunda bulunduklarını bildiren Erişmiş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kabul edilmesi halinde diğer türler üzerinde de araştırmalarımız devam edecek. Mantar türünün nasıl ve nereden geldiği araştırılacak. Sonuç olarak, bu proje ülkemizde daha sonra yapılacak amfibi patojen çalışmalarına öncül bir çalışma olmuştur. Elde edilen veriler, yapılacak olan eko-sağlık, çevresel hastalık ile ilgili çalışmalara referans olacağı gibi, popülasyon dinamiği çalışmalarına önemli katkılar sağlayacaktır."