İnsanlık tarihini kokularla takip etmek mümkün mü?
Avrupalı akademisyenlerden oluşan bir ekip, kıtanın koku mirasını koruma amacıyla başlatılan projenin bir parçası olarak, yüzyıllar öncesinden gelen kokuları tespit edip yeniden üretmek için kolları sıvadı.
Mona Lisa gibi tablolar dünya çapındaki müzelere her yıl milyonlarca ziyaretçi çekebiliyor. Leonardo da Vinci'nin 16. yüzyıl başlarında İtalya'da yarattığı bu başyapıtın görsel etkisinin yanı sıra, bir de bu sahnenin kokusunu alabildiğinizi bir düşünsenize...
Bu düşünce çok uzak bir geleceğe ait değil. Bazı Avrupalı akademisyenler, müze ziyaretlerini çok daha eğlenceli hale getirmek için önümüzdeki üç yıl boyunca, 16. yüzyıldan 20. yüzyılın başlarına kadar kıtadaki en önemli kokuları tespit etmeye çalışacak.
Koku tarihçileri, parfümcüler, kimya ve bilgisayar bilimcileri de dahil olmak üzere yaklaşık 20 uzman, 3,3 milyon dolara mal olacak ve Avrupa Birliği tarafından finanse edilen Odeuropa projesi için bir araya gelecekler.
Bilim insanları, bu çalışmayla birlikte "Koku Mirası Ansiklopedisi" oluşturmayı hedefliyorlar.
Ansiklopedi şu anda yalnızca edebi açıklamalarda yer alan kokuları içerecek olsa da daha sonra teknolojinin yardımıyla yeniden yaratılacak.
Söz konusu kütüphane, Marie-Antoinette'in parfümünden sanayi devriminin metalik fabrika havasına kadar her şeyi içerebilir.
Koku arkeolojisi
Odeuropa projesini yöneten Hollandalı kültür tarihçisi Inger Leemans konuya ilişkin BBC'ye verdiği demeçte, projenin insanın koku alma geçmişi hakkında olduğunu söyledi.
Leemans, "Kokular deneyimlerimizi şekillendiriyor. Ancak bu konuda geçmiş hakkında çok az duyusal bilgiye sahibiz" diye konuştu.
Kokuların maddi ve manevi olarak uçucu olduğunu ifade eden Leemans, "Bu sebeple onları nasıl koruyacağımızı düşünmemiz gerekiyor" dedi.
Söz konusu girişim ocak ayında başlayacak. Bilim insanları kitaplardaki, tarihi belgelerdeki, sanat eserlerindeki ve müze koleksiyonlarındaki kokulara ait referansları yedi dilde analiz edecek bir algoritmayı kullanacak.
İngiltere'deki Anglia Ruskin Üniversitesi'nden koku tarihçisi ve projeye de dahil olan William Tullett de, koku alma duyusunun öneminin Covid-19 salgını ile beraber ne kadar önemli olduğunun ortaya çıktığını söyledi.
Tullett, BBC'ye verdiği demeçte, "Koku günlük yaşamımız için çok önemlidir. Nitekim pandemide de insanların virüse yakalandıktan sonra koku alma duyularını kaybettiklerini gördük. Yapmak istediğimiz şey, kokunun insan deneyiminin temel bir parçası olduğunun farkına varmak ve bunu yakalamak" diye konuştu.
Peki ama geçmişten gelen kokuları nasıl kurtarırsınız?
Bir şehrin kokuları
Leemans, bunu yapmanın farklı yolları olduğunu anlatıyor:
Kimya uzmanlarının tarihi nesnelerden parçacıklar çıkararak ve kimyasal yapılarını analiz ederek maddelerin kokuları hakkında bilgi edinme adına sahip oldukları bazı teknikleri var.
Uzmanların belirli bir zamanda bir nesnenin nasıl koktuğunu belirlemeleri için ise bir yerin tarihsel koşullarının dikkate aldıkları yorumlayıcı bir yöntemleri daha var.
Hollandalı akademisyen Leemans, "Lavanta gibi çok özel bir aromadan bir şehirdeki havanın kokusuna kadar gidebilirsiniz" diyor.
Bu bilgi kimya ve parfüm uzmanlarının Avrupa müzelerindeki bazı özel sergilerde geçmiş zamanlardaki kokuları yeniden yaratacakları Odeuropa projesinin son aşamasın kolaylaştıracak.
Projeye dahil olan araştırmacılardan biri de Hollandalı sanat tarihçisi Caro Verbeek.
Duyusal tarih konusunda uzmanlaşmış Verbeek, son 20 yıl içerisinde koku alma deneyimleri üzerine bazı işlerin küratörlüğünü yaptı. Bunlardan sonuncusu 2015 yılında Amsterdam'daki ünlü Rijksmuseum'da gerçekleşti.
Verbeek, parfümer ikili Birgit Sijbrands ve Bernardo Fleming ile ortaklaşa, Jan Willem Pieneman'ın 'Waterloo Savaşı' eseri (1824) de dahil olmak üzere müzenin birkaç ünlü eseri için kokular geliştirdi.
BBC'ye konuşan Verbeek, The Battle of Waterloo işi için şunları söyledi:
"Waterloo Savaşı tablosundan, çamur, at ve deri ile karıştırılmış barut kokuları aldık. İnsanlar da bunu kokulu çubuklar vasıtasıyla koklayabildi
"Halkın sanat eserlerini algılama şeklini tamamen değiştirdi. Aynı zamanda da insanların sanat eserlerini anlama, beğenme ve takdir etmelerinin de daha kapsayıcı bir yolu oldu. Örneğin görme engelli insanlar için çok kapsayıcı oldu."
Verbeek, Odeuropa projesinin bu deneyimi güçlendireceğine inanıyor.
"Artık daha fazla insan tarihin kokusunu alabilecek" diye düşünüyor.
"Değişen kokular bize hassas bir miras veriyor; onları hayal edemiyoruz. Şimdi onları yakalama ve yeniden üretme zamanı."