"Erken uyarı" ve "yapı sağlığı izleme" sistemleriyle afet risklerinin azaltılması hedefleniyor
"Asrın felaketi" olarak nitelendirilen 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nde en ağır yıkımın yaşandığı illerden Kocaeli'de pilot bölgelerde kurulacak "erken uyarı" ve "yapı sağlığı izleme" sistemleriyle olası afetlerde zararların azaltılması amaçlanıyor.
"Asrın felaketi" olarak nitelendirilen 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nde en ağır yıkımın yaşandığı illerden Kocaeli'de pilot bölgelerde kurulacak "erken uyarı" ve "yapı sağlığı izleme" sistemleriyle olası afetlerde zararların azaltılması amaçlanıyor.
Türkiye'de ilk olma özelliği taşıyacak sistem sayesinde olası bir deprem öncesi erken uyarı sinyali verilerek fabrikaların gaz, su, elektrik ve patlama oluşturabilecek diğer tüm mekanizmalarının etkisiz hale getirilmesi sağlanacak.
GTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Bülent Akbaş, AA muhabirine, 16 Ağustos 2018'de Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) ve Gebze Teknik Üniversitesi (GTÜ) arasında "Kocaeli İli Afet Zararlarının Azaltılmasında Akıllı Kent Uygulaması" projesi protokolünün imzalandığını anımsattı.
Protokol kapsamında "Erken Uyarı Sistemi" ve "Yapı Sağlığı İzleme Sistemi" kurulması çalışmalarına başladıklarını aktaran Akbaş, bu 2 sistemin afetin yol açabileceği riskleri en aza indirmeyi ve karar vericilerin hızlık etkin hareket edebilmelerini sağlayacağını kaydetti.
"Erken Uyarı Sistemi"ne ilişkin bilgiler veren Akbaş, "Olası büyük bir depremde, 8-10 saniye de olsa ya da çok kısa süreliğine erken uyarı sinyali üretebilirsek ve bunu da isteyen firmalara, özellikle teknolojik risk barındıran firmalara iletebilirsek anında otomatik kapatma sistemleri devreye girecek ve olası büyük risklerin, felaketlerin önüne geçilmiş olacaktır." dedi.
"Bütün afetlere karşı şehirlerimizi dirençli hale getirmeliyiz"
Kocaeli'nin "sanayinin başkenti" olduğuna işaret eden Akbaş, bu çalışmaların şehirde uygulanmasının önemine değindi. Akbaş, Marmara Depremi'nde Tüpraş rafinesinde yangın çıktığını anımsatarak, bunların afet öncesinde önlenebilir riskler olduğunu dile getirdi.
"Yapı Sağlığı İzleme Sistemi" çalışmaları hakkında da bilgi veren Akbaş, şöyle devam etti:
"Şu da bir problem: Büyük bir tesisiniz var, deprem sonrasında tesisin neresinde ne var diye karar verebilmek için sizin elinizde doğru bilgi olması lazım. Yapıların, afetlerden önce de izlenmesi gerekiyor. Deprem sırasında da deprem sonrasında da bu yapılardan bilgi edinmemiz lazım ki deprem öncesinde ve deprem sonrasındaki davranışlarını karşılaştırabilelim. Herhangi bir yapısal anlamda bozukluk oluşmuş mu hasar var mı? Nerelerde hasar oluşmuş olabilir? Bunları bir an önce belirleyip doğru bilgiyi ilgili kimselere aktarabilelim. Akıllı şehirlerin yanında aslında dirençli şehirler diyebiliriz. Her türlü afetlere karşı şehirlerimizi dirençli hale getirmemiz gerekiyor. Artık bizim için tek afet deprem değil. Bütün afetlere karşı şehirlerimizi, binalarımızı dirençli hale getirmeye çalışıyoruz. Yapılarda, yapısal sağlık izleme sistemleri var. Yapıları, belli bir dönemde izlemeye alıyoruz. Elde ettiğimiz bilgilerle yapının davranışı ve özellikleri hakkında bilgimiz oluyor. Zaman içerisinde bu bilgilerde bir değişiklik olursa 'Burada bir sorun var.' diyoruz ve daha kapsamlı incelemeye alıyoruz. Yapı dediğimiz şey, bina, kule, köprü, altyapı sistemi olabilir. Dirençli şehirler, tüm afetlere karşı altyapısı güçlü şehirler anlamında kullanılıyor. Bütün şehirlerimiz için bunu yapmamız gerekiyor."
"İnsanlara, yıkıcı dalga gelmeden bu bilgiyi verebilecek durumdayız"
GTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Abdullah Can Zülfikar da daha önce Kandilli Rasathanesinde görev aldığını ve erken uyarı sistemi kurulması çalışmalarının 2000'li yıllarda Kandilli Rasathanesi tarafından başlatıldığını belirtti.
Zülfikar, Kocaeli'nin sismik tehlike açısından önemli bölgelerden biri olduğunu, kentte şu anda 41 ivme ölçer istasyonu bulunduğunu aktararak "İvme ölçer cihazlarından gelen verileri kullanarak erken uyarı sistemi kurmaya çalışıyoruz. İstanbul'da mevcut bir erken uyarı sistemi var. İstanbul İGDAŞ bu sistemi kullanıyor. Avrasya Tüneli, Marmaray Tüneli'nde kullanılıyor. Biz de bunun bir benzerini Doğu Marmara, Kocaeli bölgesinde yapmak istiyoruz. Sistemi biraz daha geliştirmek istiyoruz." diye konuştu.
Yaklaşık 1 yıldır 20 kişilik bir ekiple çalışmalarını sürdürdüklerini, bölgedeki mevcut depremleri incelediklerini, depreme yönelik erken uyarı sistemi çalışmalarında önemli bir aşamaya geldiklerini anlatan Zülfikar, "En son İzmir depremi kayıtlarını kullandık. Yaklaşık ilk 3 saniye içerisinde deprem erken uyarı bilgisine ulaşabiliyoruz. Yani bu ilk 3 saniyede bunu aldıktan sonra ilgili yerlere ulaştırabilecek durumdayız. İlk 3 saniye içerisinde erken uyarı bilgisini tespit edebiliyoruz." dedi.
Ne kadar çok deprem incelenirse ve ne kadar çok veri çalışılırsa o kadar doğru ve güvenilir bilgiye ulaşılacağına dikkati çeken Zülfikar, şunları kaydetti:
"Depremde öncül dalganın, yıkıcı olmayan dalganın ilk saniyelerinde bu bilgiyi tespit ederek daha yıkıcı dalga bizim hedef sahamıza gelmeden bu bilgiyi hedef sahaya ulaştırabiliyoruz. İnsanlara, yıkıcı dalga gelmeden bu bilgiyi verebilecek durumdayız. Biz depremin nerede ve hangi büyüklükte olacağını bilmiyoruz. Olası bir depremde, depremin büyüklüğü ve lokasyonuna göre saniye aralığı değişecektir. Bu sistemin farklı yerlere kurulmasını istiyoruz. Hem erken uyarı sistemi hem de yapı sağlığı izleme sisteminin entegre bir şekilde çalışmasını düşünüyoruz. Endüstriyel binalar, sanayi binaları, kamu binaları, hastaneler, okullar, konutlar ve oluşturulacak pilot bölgelerde kullanılmasını istiyoruz."