Yaratıcılık Yoksunluğu
İlk yarıda rakip kaleye sadece 3 şut gönderebilen bir takımda sorunun forvetlerin sayısıyla ilgili olmadığını görmek lazımdı.
Akçay geçtiğimiz hafta cezalı duruma düşen Florent Malouda'nın yokluğunun Trabzonspor'u bu denli etkileyeceğini tahmin etmemişti herhalde. Zira Fransız oyuncunun yokluğunda çift ön liberolu diyebileceğimiz bir dizilişle ve Colman'ı forvet arkasında kullanmaya çalışan bir hücum anlayışıyla sahada olmasının başka açıklaması olamaz. Fakat Mustafa Reşit Akçay'ın bu hücum planının tutmayacağı ilk yarıda anlaşılsa da, bunu değiştirmek adına bir hamle yapmaması şaşırtıcıydı.
İlk yarıda rakip kaleye sadece 3 şut gönderebilen bir takımda sorunun forvetlerin sayısıyla ilgili olmadığını görmek lazımdı. Elbette Mustafa Hoca'nın yaptığı hamlelerle değiştirmeyi hedeflediği şeyler vardı. Ancak bunların yeterli olmadığını maçın ikinci yarısı boyunca gördük. Topu yere indirip, biraz bilinçli hücum eden her takım, bu sezon Galatasaray'a zor anlar yaşatmayı başardı. Trabzonspor bu akşam bu kararlılığı hemen hemen hiçbir zaman gösteremedi.
Olcan'ın sürüklediği kontrataklar ile duran toplardan yaptığı ortalar dışında kaleye gitmek adına bir hamlesi olmadı bordo-mavili ekibin. Yedikleri gollere reaksiyon gösterememelerinin nedeni de buydu aslında. Yaratıcılıktan yoksun takım, topu rakip yarı alana taşıyamadıkça Galatasaray hücumları daha da bunaltıcı haller almaya başladı. Burak'ın golcü içgüdüsüyle attığı iki golün yanına Sneijder'in hırsıyla sürüklediği ataklar da eklennce Trabzonspor savunması çaresiz kaldı. Bu noktada devreye giren Onur, takımının tarihi bir fark yemesini engelledi belki de.
70'te gelen Yusuf-Emre Güral değişikliği takımın top çıkarma kabiliyetine dair en ufak bir katkı sağlamadı. Bu rolü üstlenmesi beklenen Colman'ın gördüğü kırmızı kart ise Karadeniz ekibinin tüm planlarını alt üst etti.
Bu sezon iç sahada oynadığı maçlarda gösterdiği kararlılığı deplasmanlarda gösteremeyen Trabzonspor, bu maçta da taraftarlarını tatmin edecek bir şey ortaya koyamadı. Malouda'nın boşluğunu dolduramayan; savunmada Onur'un eline, hücumda ise Olcan'ın ayağına bakan takım görüntüsünü aşamadılar. Savunmadaki uyumsuzlukların da devam ettiği görüldü. Avrupa Ligi'nde alınan başarılı sonuçların üstüne koymak istiyorlarsa transfer döneminde takviye yapmaları gerekiyormuş gibi görünüyor. Ancak hepsinden önemlisi takım içinden bulunacak çözümlerle ve birkaç mevki değişikliğiyle bu sorunların önemli bir kısmının halledilebileceğinin görülmesi gerekiyor. Bunu başarırlarsa ligin ikinci yarısında ilk yarıdan çok daha fazla puan toplayacaklarına ve daha üst sıralarda yer alacaklarına şüphe yok.