Tarık Biberovic ile Zeljko Obradovic, NBA, dart ve yabancı diziler üzerine
Tarık Biberovic, Avrupa basketbolunun 2001 jenerasyonunun nadir parçalarından biri. Zira Bosna-Hersek doğumlu genç yıldız, modern basketbolun aradığı; iyi şut atan ve savunmada etkili olan oyuncu modeline uygunken top dağıtımı yetenekleriyle izleyenlerin dikkatini çekiyor.
Tarık Biberovic, Avrupa basketbolunun 2001 jenerasyonunun nadir parçalarından biri. Zira Bosna-Hersek doğumlu genç yıldız, modern basketbolun aradığı; iyi şut atan ve savunmada etkili olan oyuncu modeline uygunken top dağıtımı yetenekleriyle izleyenlerin dikkatini çekiyor.
Biberovic, Fenerbahçe Beko’nun Kızılyıldız maçı öncesi yaptığı son antrenmanın ardından Ülker Arena’daki buluşma noktamıza geliyor. Antrenman formasıyla geldikten sonra ilk olarak, "Harika bir antrenmandı. Biliyorsun, Zeljko’yla (Obradovic) geçirdiğim her dakika kıymetli. Ondan basketbola dair öğrendiklerim eşsiz. Tabii biraz yoruldum ama çalışmaya devam." diyor.
Bir yandan antrenman sonrası destekleyici içeceğini karıştırırken bir yandan basketbola başlama hikâyesini anlatıyor: "Beş yaşımdayken babam küçük bir basketbol okulu açtı. Aslında orada bütün sporlara dair şeyler yapılıyordu fakat babamın asıl amacı basketboldu. (Gülerek.) Okulun ilk müşterisi bendim. Gerçekten, ilk birkaç gün salonda yalnızca ikimiz vardık. İşte hikâyem böyle başladı. Basketbolla ilk tanışmamdan sonra bir daha bırakamadım. Sonrasında işler biraz daha profesyonelleşmeye başladı. Kulüpler ve oyuncu gözlemcilerinin dikkatini çektim. Sürekli olarak çalışıp geliştikten sonra şimdi Fenerbahçe’deyim. Umarım bunu devam ettirebilirim."
Bosna-Hersek doğumlu Biberovic, Türkiye kültürüyle tanışmasına dair, "Babam Novi Pazar doğumlu. Bildiğin gibi birkaç yüzyıl önce o bölgede Osmanlı İmparatorluğu bulunuyordu. Müslüman ve Türklerin sayısı fazlaydı. Babamın ailesi, köken olarak Osmanlı’yla biraz bağlantılıymış. Çocukken babam bana Türklerin geleneklerine dair şeyler anlatırdı. Buradaki yemek kültüründen, insanların kıyafetlerinden ve dinlerine olan bağlılıklarından bahsederdi. Açıkçası fazlasıyla etkilenmiştim." diyor ve ekliyor: "Bu nedenle şu an Türkiye’de olduğum için çok mutluyum. Balkanlar’ı ve ülkemi seviyorum ama buranın başka bir heyecanı var."
Her çocuk gibi, 19 yaşındaki genç basketbol oyuncusunun da yolu küçüklüğünde futbolla kesişmiş. Hatta neredeyse bir futbol kariyerine sahip olacakmış: "Dostum, bu gerçekten benim kaderim gibi. Babamın okulunda basketbol oynadıktan sonra futbola geçerdik. Hatta bazen basketbol oynamayıp tamamen futbola odaklanırdım. Basketbolu çok daha fazla seviyordum fakat en iyi arkadaşlarım genelde futbol oynuyorlardı. Bu nedenle futbola özen gösteriyordum. Bazı küçük yaş takımlarından teklif gelmişti. Ama bu teklif futbolda iyi olduğum için değil yalnızca ayak hızımdan dolayı gelmişti. Her neyse. Böyle olunca hemen basketbola döndüm."
Tarık Biberovic’le tam Fenerbahçe’ye geliş hikâyesini konuşacağımız anda, bulunduğumuz odanın kapısının ardında Zeljko Obradovic beliriyor. Kapıya arkası dönük olan genç yıldız, kapıya baktığımı gördüğünde, "O mu geldi?" diye soruyor. Eğlenceli bir ifadeyle, "Evet evet gerçekten o geldi. Acaba içeri girer mi?" dediğinde ise Obradovic, sanki bütün röportajı anlar gibi bir göz ifadesi ve mimiğiyle odaya girmeden ayrılıyor. "Sorunun cevabı aslında biraz önceki olay. Yani demek istediğim, Zeljko Obradovic... Elbette Fenerbahçe’nin başarıları ve geçmişi etkileyici fakat bireysel açıdan baktığımda Obradovic’in etkisini öne çıkarmam gerekiyor. 16 yaşımdayken bu kadar büyük bir kulübe geldiğimde biraz korkmuştum. Ancak ilk antrenmanım sonrasında her şey yoluna girdi. Kontratlar, menajerler… Her şey küçük birer detaya dönüştü."
Genç yıldız, arkasını dönüp bir kez daha kapıya baktıktan sonra sıradaki soru sonrasında Obradovic’le olan ilişkisine dair, "Doğrusu onunla geçirdiğim zamanın büyük bir kısmı takımla alakalı oluyor. Antrenman ve maç günleri dışında takım yemeklerinde veya etkinliklerinde konuşuyoruz. Ama mesela sakatlandıysam veya birkaç gün takımda yapacağım bir şey yoksa, izinliysem her gün beni arıyor veya benimle görüşmek istiyor. Bu, takımdaki her oyuncu için aynı. Hepimizi oğlu gibi görüyor." demecini veriyor.
Bu sezon Euroleague’deki en önemli dakikalarını sezon başında CSKA Moskova deplasmanında alan Tarık, lisans sorunu nedeniyle henüz Basketbol Süper Ligi’nde forma giyebilmiş değil. Ancak genç yıldız için Moskova deplasmanı, bütün bir sezonla aynı değerde:" İnanılmazdı! Tek kelimeyle inanılmazdı! Bildiğin gibi CSKA Moskova, bu organizasyon tarihinin en iyi kulüplerinden biri. Onlara karşı deplasmanda ilk beşte başlayacağımı öğrendiğimde hem heyecanlandım hem de biraz korktum. Çünkü işleri berbat edebilirdim. Mesela maç topunda basit hata yapabilirdim. Takımdaki herkes bana olan güvenlerinden bahsetti. Sonrasında işler kolay bir hâl aldı. Sahaya çıkıp elimden gelenin çok daha fazlasını yapmak için savaştım. Bu, benim için unutulmaz bir tecrübeydi".
Sıradaki konumuz Basketbol Gençler Ligi (BGL). Fenerbahçe Beko’nun genç takımıyla BGL’de mücadele eden Biberovic, oynadığı her maçın ardından sahada kalıp birkaç dakika boyunca şut antrenmanı yapmayı ihmal etmiyor. Eğer onun bu ritüelini sezon boyunca gözlemlediyseniz, gelişimine dair net veriler elde etmeniz mümkün. Biberovic’in görüşleri de buna paralel: "Bu ligin rekabet seviyesi bütün maçlarda yüksek olmuyor ama eğer bireysel gelişiminizi devam ettirip takım disiplinini yakalarsanız profesyonel kariyerinize dair önemli şeyler kazanırsınız. Senin de gördüğün gibi ben her maçtan sonra biraz daha çalışmaya gayret ediyorum. Ayrıca takımdaki çoğu isim bazı maçlardan sonra bana katılıyor. Herkes elinden geleni yapıyor. Bu nedenle BGL’nin hem yetenek hem de kimya olarak bireysel gelişime yaptığı katkı çok büyük."
Bosnalı oyuncu, EuroLeague’de kadroda bulunduğu her maç öncesinde sahaya ilk çıkan isim olarak 30 dakika şut antrenmanı yapıyor. Şutlarında özellikle açı ve ayak oyunlarına dikkat ediyor ve bu konu hakkında, "Şutlarımın gelişimindeki en büyük pay babama ait. Her gün en az 100 isabet bulana kadar çalışıyordum. Babam bütün antrenman boyunca yanımda durup ‘Parmaklarını geliştir, ayaklarını biraz daha aç’ diyerek teknik detaylardan bahsediyordu." diyor. "Bence iyi bir şut için açı, ayak oyunları ve parmak hassasiyeti en önemli şeyler. Güç, zamanlama ve diğer şeyleri 30 yaşındayken bile geliştirebilirsiniz."
Nokta şutör rolüyle öne çıkan ancak topla oynama konusunda da kabiliyeti yüksek olan Biberovic’in en sevdiği hücum ve savunma sistemleri birçok genç oyuncuya göre farklı: "İlk olarak savunmayla başlamak istiyorum. Çünkü benim asıl sevdiğim şey savunma yapmak ve rakibime sayı attırmamak. Takım olarak bir şekilde sayı üretmemiz mümkün. Elimizde onlarca silah var. Ama asıl önemli olan şey rakibi potamızdan uzak tutmak. Bu nedenle tam saha baskıdan başlayıp bütün maç boyunca adam adama savunma yapmak en sevdiğim şey. Hücumda ise birebir oyunlara aşığım diyebilirim. Nando (De Colo) ve Kostas (Sloukas) bazen bana dripling sırlarını anlatıyorlar. Birebirde deliciliğin önemini vurguluyorlar. Bu oyunun hızına ve gerektirdiği zekaya hayranım. Ayrıca topsuz oyundayken perde çıkışı üçlük atmayı seviyorum. O setlerdeyken bazen her şey ağır çekimde gelişiyor. Perdeyi geç, bölgene çık, topu al, mekanizmanı kur ve şutu gönder."
ESPN’in draft yazarlarından Mike Schmitz’ten Biberovic hakkında aldığım görüşte Schmitz, "Umarım bir gün NBA’de oynar. Burada iyi bir kariyer hazırlaması için her şeye sahip." demecini vermişti. Biberovic konuya dair, "Onur verici ama şu an tek düşündüğüm şey Fenerbahçe Beko’da oynayıp her şeyimi buraya vermek." ifadelerini kullandıktan sonra NBA’in bu sezonuna dair yorumlara geçiyor:" Los Angeles Clippers! İnanılmaz bir kadroları var. 12, hatta kadroya giremeyen üç oyuncuyla birlikte 15 kişilik dev bir rotasyona sahipler. Her pozisyonda yetenekli oyuncuları var. Evet, normal sezonda beklentinin biraz altındalar ama potansiyelleri çok çok yüksek. Öte yandan Los Angeles Lakers’ı seviyorum çünkü Kobe Bryant benim idolüm. Tabii bir de Milwaukee Bucks var."
Biberovic, Bucks’a dair yorum yapmadan önce araya girip Giannis Antetokounmpo’nun hikâyesinin kendisine ilham olup olmadığını soruyorum. Soruyu duyduktan sonra reaksiyon olarak Giannis’in kanat açıklığını taklit etmeye çalışıp, "O bir canavar. Düşünsene, çok uzun ve harika bir fiziksel yapısı var. Ama savunmada beş pozisyonu birden etkisiz hâle getirip hücumda herkesi yerle bir ediyor. Ayrıca üçlük atmaya da başladı. Bence 15 yıl sonra NBA hakkında konuştuğumuz zaman Giannis’i tarihi bir yere koyacağız." diyor. "Bucks’ın organizasyon olarak yaptığı şeyler etkileyici. Antetokounmpo’nun oyun tarzına uygun şutörleri ve ribaund oyuncularını bulup ideal bir rotasyon yarattılar."
Atletizm seviyesinden etkilendiği NBA’e dair son olarak, organizasyonu takip etme sıklığı üzerine bir şeyler söylüyor: "Her gece izlemek istiyorum ama Koç Obradovic, bir insanın uyku düzeninin bütün hayatını etkileyeceğine dair önemli bilgiler verdiği için yalnızca cuma ve cumartesi geceleri izliyorum. Onun dışında her sabah özetleri izliyorum."
2020 NBA Draftı’na katılacak önde gelen Avrupalı oyunculardan olan Maccabi Tel Aviv’li Deni Avdija, röportajımız sırasında Tarık Biberovic’e dair, "Onunla NBA’de rakip olmak hoş olur. Biberovic’le iyi bir arkadaşlığımız var ve umarım bir yerde yine denk geliriz." demecini vermişti. Biberovic, Avdija’yla olan arkadaşlığına ve Avrupa’daki genç oyuncu potansiyeline dair şöyle konuşuyor: "Avdija’yla çok iyi bir arkadaşlığımız var. Bence bu yıl draft sıralaması yüksek olacak. NBA’de harika bir kariyer onu bekliyor ve onunla NBA’de rakip olmayı ben de umuyorum. Avdija dışında Avrupa’da birçok değerli genç oyuncu var. 2025 sonrasında NBA’deki yıldız Avrupalıların sayısı artabilir."
Instagram hesabında neredeyse üç ayda bir gönderi paylaşan Biberovic’in henüz bir Twitter hesabı yok. Instagram’da gönderi paylaşma sıklığı az olsa da orada çok fazla zaman geçirdiğini söylüyor: "Bunu fark etmemişim. Kesinlikle biraz daha aktif olmalıyım. Ancak takımımızın durumuna göre bir şeyler paylaşmamın daha doğru olduğunu düşünüyorum. Tabii galibiyetler sonrası paylaşımı arttırmalıyım. Aslında bu biraz doğal, çünkü Instagram’daki fotoğraf sayısı o kadar fazla ki takip ettiğim kişilerin gönderilerine bakarken bazen bir iki saat geçiyor. Twitter’a şimdilik uzağım. Eğer orayı da kullanırsam eğitim ve basketbol dengem bozulabilir."
Röportajımızın sonlarına doğru biraz daha saha dışına açılıp hobilere doğru geçiyoruz. "Eğer ilginç bir hobimi öğrenmek istiyorsan harika bir örnek verebilirim: Dart oynamayı seviyorum. Bazen evde oynarken oklar duvara geliyor. (Gülerek.) Bu iyi değil çünkü ailemden biri bunu gördüğünde kızıyor. Her neyse... Dart oynarken bileklerimin geliştiğini hissediyorum. Mekanizmayı ayarla ve hedefi bulmak için her şeyi yap! Tıpkı basketbol gibi."
Konu yemeklere geldiğinde ise, "İlginç olacak ama besin değerlerine dikkat etmeden her şeyi yiyorum. Eğer baklava istersem yiyorum. Sonrasında pasta istersem onu da yiyorum. Sürekli olarak salon çalışması ve takım antrenmanı yaptığım için kilo almıyorum. Ayrıca yağ oranım idealmiş. Bu yüzden net bir yemek favorim yok. Nohut, patlıcan yemeği gibi ev yemekleri veya pizza, dürüm gibi şeyleri, kısacası hepsini seviyorum." diyor.
Tarık Biberovic’le son laflarımız ise Prison Break üzerine oluyor. Zira en sevdiği diziyi sorduğumda Prison Break yanıtı veriyor. Kişisel olarak benim de en sevdiğim dizinin Prison Break olduğunu söylediğimde, "Çok iyi. Peki, kapalı alandayken buradan nasıl kaçabilirim, diye düşünüyor musun? En azından bazen. sorusuna evet yanıtını veriyorum ve Biberovic devam ediyor: Ben de. Dizinin ilk sezonu, dünya dizi tarihinde gelmiş geçmiş en iyi sezon. Michael Scofield’ın hapisten kaçması için bazen ben bile yollar arıyordum. Tabii Sucre’yi de çok seviyordum. Devam etmesini isterdim ama beş sezon iyi bir tat bıraktı. Bir ara Scofield için özel seri çekeceklerini duymuştum. Fakat onu canlandıran Wentworth Miller istememiş. Prison Break dışında Blacklist tarzı dizileri de seviyorum."
Tarık Biberovic, 19 yaşında olmasına karşın basketbol sahasında olgun tavırlarıyla dikkat çekiyor. Zeljko Obradovic’in yeni prensi olma yolunda hızla ilerlerken saha dışındaki eğlenceli bakış açısı, olaylara yaklaşma şekli ve ailesine olan bağlılığı bir o kadar etkileyici. Ve tek hedefi, her alanda daima gelişmek!