Tanburacı'nın Divan Kurulu İzlenimleri...
Bu Resim Çok Şey İfade Eder Galatasaray'da İlginç Gelişmeler Oluyor.
Bu resim çok şey ifade eder
Galatasaray'da ilginç gelişmeler oluyor.
Galatasaray'ın okuluna yaptığı tarifi imkansız maddi manevi yardımlarıyla gönüllere taht kuran çok sevilen Ağabey'i İnan Kıraç geçtiğimiz günlerde tartışmalarıyla ünlü bir tv kanalına bağlanarak Başkan Adnan Polat'ın istifasını isteyip bir başka Galatasaraylı Ünal Aysal'ı kulübe 100 milyon euro verecek diyerek tek başkan adayı olarak lanse etti.
Kıraç'ın bu çıkışı camia içinde 'hür fikre ipotek' olarak algılandı.
Dünkü Divan Kurulu'nda bir konuşma yapan İnan Kıraç bu fikrini tekrarladı.
Galatasaray Divan Kurulu toplantısına son gelişmelerin fotoğrafını çekmek için katıldım.
Toplantıda yaşananlar yakın geçmişi hatırlattı bana…
Anlatayım;
Efsane Başkan Süren ve yaşananlar
Bir zamanlar UEFA ve Süper Kupalı başarılı başkanı devirmek uğruna,
Süren'in medyada yıpratılmasıyla başlayan taşlı topraklı yol,
Hediyelik eşya üretimi için GS ambleminin Kıraç tarafından Süren'e verilmemesine kadar uzanır…
AİG sürecinde yaşananlar da Galatasaray tarihinde önemli bir yer tutar.
O tarihlerde İnan Kıraç, Süren'e şiddetle karşıdır.
Onca sportif başarıya, Sürenli Galatasaray'ın dört yıl üst üste şampiyonluğuna, UEFA ve Süper Kupa kazanmasına rağmen Süren maddi açıdan kulübü batırıyor diye istenmez adam ilan edilir.
Oysa Süren, Galatasaray'a o güne kadar yaşanmamış Avrupa başarılarını yaşatan tek Türk takımı Galatasaray'ın efsane başkanıdır.
Vizyonu geniş bir kişi olan Başkan Süren Galatasaray'ı dünyaya açarken yakaladığı bu başarı trendini ünlü Amerikan şirketi AİG ile pekiştirmek ister. Bunun için de 20'den fazla 'olağanüstü genel kurul' yaparak AİG ile stratejik ortaklığın kararını genel kuruldan çıkartır.
Galatasaray havuz gelirleri, forma reklamları, stat gelirlerinin %20'sini AİG'ye satarak stratejik ortaklığı başlatır.
Galatasaray'ın kasasına bu ortaklıktan 20 trilyon lira girer.
Durum kabaca budur. Daha fazla detaya girmek istemiyorum;
AİG ile yapılan bu ortaklık kazanca dayalı stratejik kar ortaklığıdır.
Şartları ağırdır ama Galatasaray'ın mal varlığına halel söz konusu değildir.
Bu süreçte Faruk Süren yönetimi epey hırpalanır ve sonunda 2001 yılında Yönetim Kurulu arkadaşlarının başta Ali Dürüst'ün telkinleriyle Süren istifa eder ve Galatasaray'da erken seçim yaşanır.
Mehmet Cansun Başkan seçilir. Başkanlığı 8 ay sürer.
O dönemde Kıraç ve Süren'in arası açıktır.
Yıllar geçer, bugün taraflar birbirine yaklaşır.
Ne için?
Başka bir iktidarı, Polat'ı devirmek için…
Bu kez Polat yönetimi mali açıdan rahatlamış, Arena satdı yapılmış, banka borçları hafifletilmiş sadece futbolda başarısız olmuştur.
Süren ile Polat'ın başarı çizgileri farklı kaderleri aynıdır.
Polat da istifaya davet edilir.
Polat'ın yerine, İnan Kıraç tarafından işaret edilen oluşumda Ünal Aysal ve Süren vardır.
Aysal'ın biografisi çizilir ve Galatasaray'a 100 milyon euro vereceği duyurulur.
Oysa Ünal Aysal bundan bir hafta önce medyaya verdiği beyanatlarda şöyle demektedir;
'Şu anda mevcut bir yönetim vardır ve Adnan Polat Yönetimine görev süresi bitene kadar destek olmak lazımdır.'
Tarihte başka yaşananlar da vardır
Şimdi sizlere Divan Kurulu'ndaki konuşmaları aktarmadan önce geçmişten bugüne varan hatırlatmalar yapacağım.
2002-2008 yılları arasındaki başkan Galatasaraylıların sevgili Ağabey'i merhum Özhan Canaydın'dır.
Cem Uzan'dan kaynaklanan bir haber üzerine rahmetli Canaydın nahak yere vergi konusuyla ilgili olarak manşet olmuştu. Canaydın böyle bir ithamı asla hak etmemişti.
Bunun üzerine bütün Galatasaray Dernekleri bir olup gazetelere çarşaf çarşaf ilan vererek Başkanları'na sahip çıkmıştı.
Kime karşı?
Şu an yurdu terk etmek durumunda kalan Cem Uzan'a karşı…
Aradan yıllar geçti;
Ali Sami Yen Kompleksi Türk Telekom Arena Stadı'nın açılışında istenmeyen olaylar gelişti.
Bu olaylarda bireysel bir durum da yoktu.
Galatasaray camiası çok zor durumda kalmış, Başkan Polat siyasetle spor arasına sıkışmıştı…
Galatasaraylı kuruluşlar bırakın Başkanına sahip çıkmayı, Galatasaray'ı korumak için bile kılını kımıldatmadı!...
Gövde gösterisi için gazetelere ilan vermediği gibi başkanını da duayenleri tarafından yıpratmaya devam etti…
Okullu başkanı Canaydın'a sahip çıkan Galatasaray
Okulsuz iki başkanı Süren ve Polat'a sahip çıkmadı.
Tam tersine onları yapayalnız bıraktı.
Böylesi de, yüz altı senede görülmedi!
Dünkü Divan Kurulu toplantısında bunları düşündüm.
Peki;
Şimdi ne değişti de taşların yeri değişti?
Pardon bir hatırlatma daha
Sayın İnan Kıraç, Alp Yalman'a da 'Gereğini yap' diye sanırım 1993'te mektup yollanmıştı…
Gereği;
Görevdeki Başkan Yalman'ın istifa edip seçime gitmesiydi…
Yalman bu tavsiyeye uymadı, istifa etmedi ve Galatasaray'da başkanlıktan ayrılırken repoda para bıraktı gitti.
Bunları hatırlatmak istedim.
Polat'ın Divan'daki cevabı manşetlik
Divan Kurulu toplantısında muhalefet tarafından bir kez daha hem de 27 Mart'taki Mali ve İdari Genel Kurul'dan önce istifa etmesi istenen Başkan Polat'tan net cevap;
İstifa yok.
Görevimizin başındayız.
Hesabını veremeyeceğim durum yoktur.
Asla genel kurula ibra rüşveti veren olmam!
Ve Adnan Polat'ın satır aralarında kalan manşetlik sözü;
Mali Kongre'deki kararınız kararımdır.
Bu şu demek; ibra etmezseniz giderim.
İbra ederseniz de göreve devam ederim.
Öyle şantaj yapmak yok!
Medya bunu atladı.
Polat niye böyle konuştu?
Divan'da ilk sözü alan İnan Kıraç duygusal bir girişten sonra;
'10 senedir Divan Kurulun toplantılarına gelemiyordum. Hastalıklarla uğraştığım malumunuzdur. Bugün gerekli gördüğüm için geldim;
Polat yönetimi mali kongreden önce istifa etmelidir.
Artık yoruldu. Başkanlığı bırakmalıdır.
Adnan Öztürk, Faruk Süren'le birleşmelidir. Onlara birleşin önerisi yaptım. Her ikisi de bu yolun tek yol olduğunu söylediler. Faruk Süren ise bu birleşmeyi benim yapmam gerektiğini söyledi ve Ünal Aysal ismini destekledi.
Divan'daki bu konuşmayı yapan Galatasaray camiasının çok sevilen Ağabey'i İnan Kıraç'tı.
Genel kanı ise;
Galatasaray'a böyle bir fikrin empoze edilmesinin yakışık almadığı idi.
Polat aleyhtarı olanlar bile böyle bir çıkış karşısında Polat'ı sahiplenmek ihtiyacı duydu.
Faruk Süren eski ve başarılı bir başkan olarak konuştu
Süren de son noktayı şöyle koydu; Kendi içinde bölünmüş bir yönetim başarılı olamaz. Böyle bir manzaranın kulübü Mayıs 2012'ye götüreceğine inanmıyorum."
Eski bir başkan olarak görüşünü bildirmesi doğruydu. Çünkü Süren zor günleri de başarıyı da yakalamış vizyonu geniş bir efsane başkandı.
Eski Bakan Mükerrem Taşçıoğlu sert çıktı; darbe yapmayın!
Galatasaray'ın Ali Tanrıyar, Işın Çelebi gibi seçkin bir bakanı olarak gurur duyduğu ve hiç bir Divan Kurulu toplantısını kaçırmayan yılların parlamenteri Mükerrem Taşçıoğlu da; " 60 senelik üyeyim, hiçbir zaman ilkokul çocukları gibi o masada küs oturan idare heyeti görmedim. Buna rağmen seçimle gelen kişilerin sürelerini tamamlamaları gerektiğini düşünüyorum. Hiç kimsenin ne kadar efsane olsalar da medyaya verdikleri beyanatlarla yönetimi yıpratmaya hakkı yoktur. Biz yönetime böyle günlerde yardım etmeliyiz. Kendi seçtiğimiz yönetimi herhangi bir sportif kötü gidişte kolundan tutup kapıya koymaya kimsenin hakkı da gücü de yoktur. Bu arkadaşların, başta başkan olmak üzere kendi idrakları yok mudur? Müsaade edin…
Hükümet darbelerine alıştınız, orada bitti burada mı başladınız?"
Taşçıoğlu'nun bu konuşmasından sonra büyük bir alkış tufanı koptu.
Hayrettin Kozak ılımlı konuşmasıyla dikkat çekti
'Henüz 1. yılını tamamlamayan yönetim kurulu için boşu boşuna seçim çağrısı yapmam. Ancak, üyelerde huzursuzluk, taraftarlarda moralsizlik görülüyor. Bu huzurun sağlanması için mutlak seçime gitmeliyiz" diyen Hayrettin Kozak, Mehmet Helvacı ve yönetimden iki arkadaşının yönetime karşı resmen savaş açmış olmasına da şöyle ifade etti;
"Ben böyle bir şey tarihte görmedim. Sayın başkan, bu çirkinliklere son vermek için genel kurul kararını, mali genel kurul gelmeden verin, Bu gece yastığa başınızı koyun, düşünün"
Cihangir Onger; başkan belirlemeye kimsenin hakkı yoktur
Eski yöneticilerden Cihangir Onger de Galatasaray üyelerinin fikri hür, vicdanı hür kişiler olduğunu, kimsenin televizyonlara bağlanıp teknik direktör tayin eder gibi başkan belirlemeye hakkının olmadığını söyledi. O da alkış aldı.
Mehmet Bilen'in ilginç yanılgısı
Polat yönetiminin istifasını isteyen Mehmet Bilen de konuşmasında kendi kendini tekzip etti.
Polat'a seslenerek;
Seçilmiş ikinci başkanın Mehmet Helvacı'nın nasıl olur da istifasını istersin, dedi.
Oysa seçilmiş Başkan Polat'ın da istifasını isteyen Mehmet Bilen'di…
Ayrıca Mehmet Helvacı seçilmiş İkinci Başkan değildi.
Genel Kurul tarafından seçilen Helvacı'ya İkinci Başkanlık, Başkan Polat'ın teklifi ile yönetim kurulu arkadaşları tarafından verilmişti.
Işın Çelebi;
'Başbakan'a sevgi ve şükran borcum var'
Divan Kurulu prosedürü gereği, tenkitlere cevap verme sırası en son yönetimindir.
Oturumun başlamasından 4.5 saat sonra konuşmacılara cevap vermek üzere kürsüye gelen İkinci Başkan Işın Çelebi;
"Divan Kurulu'nda bir kişi eğer bize bir şeyler soruyorsa onun bu cevapları dinlemesi gerekirdi. İmparator olsa bile…' diyerek yönetimin cevabını beklemeden fikrini dikte edip salonu terk eden İnan Kıraç'a bir gönderme yaptı…
Sonrasında Galatasaray'da çok güzel şeylerin de yapıldığını anlatan Işın Çelebi, Arena Stadı için devir teslim öncesi devlet ricaline ve TOKİ Başkanı'na teşekkür etti.
Bunun üzerine üye Sait Bingöl; 'Göbek bağınız mı var' diye bağırınca ortalık karıştı.
Işın Çelebi cevapta gecikmedi;
'Evet var. Siz buna göbek bağı diyorsunuz ben; sevgi ve gönül bağı diyorum. Galatasaray'a çok mükemmel bir stat için yardımcı olanlara, devlet ricaline ve Başbakan'a minnet ve şükran borcum var. Biz burada şahsi çıkarlarımız için değil, Galatasaray'ın menfaatleri için çalışıyoruz.'
Işın Çelebi ayrıca; Galatasaray'ın UEFA kriterlerine uyması açısından Abramowiçlere ihtiyacı yoktur diyerek parayla koltuk satılmasına da karşı çıktı.
Çelebi, konuşmacılardan Hayri Kozak'a da yol gösterici konuşmalarından ötürü teşekkür etti.
Son noktayı Başkan Polat koydu;Lütfen susun artık!
Polat konuşmasının sonunu şöyle bağladı;
Galatasaray Kulübü'ne birçok yerden darbeler vuruluyor. Bu tartışmalar kulübümüzü geçici olarak değil, kalıcı olarak yıpratıyor. Bizi sevmeyebilirsiniz. Ancak kulübe karşı gerekli vecibelerinizi yerine getirmenizi ve artık susmanızı istiyorum.
Lütfen susun artık!
(Divan toplantısından satır araları)
Daha çok şahsi çekişmeler ön plana çıktı,
Muhalefet iktidarı sert bir dille seçime zorlarken kulislerde bu tavrın çok gereksiz ve çok sert olduğu konuşuldu.
Divan Kurulu üyeleri her iki tarafı da Galatasaray'a yakışır bir vekarla izledi.)
Genel kanı şuydu;
Galatasaraylı parayı her zaman kazanır ama ilkelerini kaybederse kimliğini kaybeder.
Malum para bir biçimde talih olur insanın başına da konar!
Ama akıl ve kalite sahibi olmak tesadüf lerle izah edilemez.
Galatasaray akıl yolunda birleşmelidir.