Tahayyül dahi edilmeyen: Fenerbahçe Beko’nun saha içi sorunları
Zeljko Obradovic, Real Madrid mağlubiyetinin ardından “...Sezon sonuna kadar işimiz çok zor olacak.
Zeljko Obradovic, Real Madrid mağlubiyetinin ardından “…Sezon sonuna kadar işimiz çok zor olacak. Euroleague'de mücadele edecek gücümüzü görmüyorum.” ifadelerini kullanıyordu. Basketbol sofistlerinin, ideal bir empresyonist dünyada bile hayal edemeyeceği iki şey bir araya gelmişti: Obradovic ve mücadele edecek güçten yoksunluk. Peki, Obradovic’i dahi umutsuzluğa sevk eden şeyler neler?
Kaynak
Sezon öncesi Bobby Dixon’la sözleşme uzatan Fenerbahçe Beko, yaz arasındaki hamlelerinin odak noktasını kısa rotasyonu olarak belirledi. 20 Haziran’da Kostas Sloukas’la sözleşme uzatılmasının ardından 6 Temmuz’da Nando De Colo’yla anlaşıldı. Bir hafta sonrasında ise bir diğer oyun kurucu Leo Westermann takıma dâhil edildi.
Kâğıt üstünde bakıldığında, Final Four adayı bir takımın, De Colo&Sloukas ikilisine sahip olması ve onları Westermann&Dixon gibi şutör ve oyun kurma becerileri olan kısalarla desteklemesi olumlu bir tablo olarak yorumlanabilir. Fakat her ne kadar modern oyun döneminde parkelerin hâkimiyeti kısaların ve forvetlerin elinde olsa da uzun rotasyonunu boşlamamak gerekiyor.
Nicolo Melli’nin ayrılığından sonra takımda orijini uzun forvet ve pivot olan üç oyuncu kalmıştı. Bu isimler arasında yer alan Jan Vesely, kariyeri boyunca sakatlık sorunlarıyla uğraşırken Ahmet Düverioğlu ve Joffrey Lauvergne ikilisi -başta savunma olmak üzere- takımın kimyası için ideal isimler değiller.
İşin özü kısa rotasyonu kuvvetlenen ve gereksiz kalabalıklaşan, forvet rotasyonu Nikola Kalinic ve Luigi Datome’den oluşan takıma en az bir uzun gerekiyordu. Bu hamle Arizona çıkışlı 2, 03 metre boyundaki Derrick Williams alınarak yapıldı.
Williams iki yıllık kolej ve dokuz yıllık NBA kariyerinde, The Stepien ve Basketball Reference’ın verilerine göre, yalnızca 24 maçta pivot olarak sahada yer alırken 112 defa uzun forvet olarak parkeye çıktı. Yani toplam oynadığı 469 maçın %29,7’sinde uzun pozisyonlarında yer alan bir oyuncu, “uzun ihtiyacı” kapsamında transfer edildi. Fiziksel açıdan Avrupa’nın sertliğine dayanması güç olan Berkay Candan dışında başka bir hamle yapılmaması sonucunda üç sorunun kaynağı doğdu: Liderlik, alan paylaşımı ve boyalı alan savunması.
Sürrealist bir sorun: Lider kim?
Zeljko Obradovic döneminde Fenerbahçe, birçok lidere sahip olurken her sezon en fazla iki ismi karar verici kısmında dümene geçirmişti. Nemanja Bjelica, Bogdan Bogdanovic, Ekpe Udoh gibi isimlerin ardından bu sezona baktığımızda Nando De Colo ve Kostas Sloukas ikilisinin dümende olması bekleniyordu.
De Colo ve Sloukas’ın oyun profillerine kabaca bakıldığında; De Colo topu elinde tutmayı seven, delici, yaratıcı şutörlükte etkili, pas dağıtımında ortalama ve savunma konusunda vasat altı bir oyuncuyken Sloukas; topu eline yapıştıran, perde oyunlarında harikalar yaratan, hem nokta hem de el üstü şutörlükte iyi olan, kendisine alan arayan, asist makinesi tabirini hak eden ve savunmada ortalama olan bir oyuncu.
Her ikisinin savunmada kısalar karşısında kalamamaları ilk sorun olarak görülebilir. Gerçekçi bakış açısıyla bu savunma defolarını gidermek mümkün olsa da buradaki asıl sorunun çözümü hayli gerçeküstü. Zira bu ikiliden birini forvet kanallarına yerleştirip topsuz rolde beklemelerini, kat yapmalarını ve nokta şutör olmalarını beklemek zor.
Bu durumda iki oyuncunun işleyişi hücumdan hücuma, hatta maçtan maça değişirken tüm sezon boyunca liderlik görevini üstlenmeleri gibi bir durum meydana gelmedi. Üzerine Jan Vesely’nin sakatlığı da eklenince ne sorun çözen perde oyunları ne de “kritik anda camı kırınız” üçlüklerinden bahsetmek imkânsız hâle geldi. Ve son topta kaybedilen maçlar hepimizin malumu; Zenit, Valencia, Zalgiris Kaunas…
Doğru şut kullanma obsesifliği ve alan paylaşımı
Bu sezon şu ana dek 591 üçlük deneyip 236 isabet bulan ve %39,9 isabet yüzdesiyle lig ikincisi olan Fenerbahçe, gerçek şut kullanımında ise %50,1’le lig üçüncüsü. Yani her iki önemli alanda da ligin ilk üç sırasında yer alıyor. Fakat takım 853 iki sayılık denemeyle lig sonuncusu ve 591 üçlük denemeyle lig 12.’si. Boyalı alandaki bölgenin daralması ve doğru şut bulma takıntısı, takımın skor üretimini çıkmaz bir yola sürükledi.
“Az ama öz” niteliğinin basketbol için artık bir önemi kalmadı. Koç Obradovic’in dâhiyane top paylaştırma setleri bir döngüye takıldı. Neredeyse her hücumda ilk pasın forvet kanalına verilmesi, şut fake’inin ardından penetre edilip topun dışarıya çıkarılması, iki ekstra pasın atılması, topun dışarıdan bir daha içeriye inmesi ve gerektiğinde yine dışarıya çıkması rakipler tarafından ezberlenir oldu.
Obradovic’in kısa beşlerinin prensleri olan Datome ve Kalinic, hücumdaki istikrarsız görüntülerinin yanı sıra düşük isabet oranlarıyla daralan alanı açmakta zorlanıyorlar. Medarı iftiharı patlayıcı atletizm olan Williams ise alan paylaşımının çizgi dışında geniş, boyalı alanda dar olması nedeniyle kendisine koridor yaratmakta güçlük çekiyor.
“Four out One in Motion” denilen, dört oyuncunun dışarıda olduğu ve tek uzunun içeride olduğu sistemde yıldızlaşıp alan paylaşımını çözebilecek Vesely, sakatlığı nedeniyle parkelere çok geç dönerken kış döneminde transfer edilen Malcolm Thomas, perde asistinde iyi işler yapmasına karşın yarayı yalnızca bir süreliğine durduran yara bandı görevi gördü. Yani daralan alanı açmak zor bir hâl aldı.
Lafügüzafa gerek yok: Savunma
Buradaki sorunu çözmek bir hayli zor fakat ifade etmek gayet kolay. James Nunnaly, Thomas, Datome, Kalinic ve Westermann. Bu beş isim, 2019-2020 model Fenerbahçe Beko rotasyonunda eli yüzü düzgün savunma yapmaya yaklaşabilen oyuncular.
Kariyerine Fransa’da başlayıp Partizan tedrisatında geçen, Gregg Popovich ve Zeljko Obradovic’le çalışan fakat savunmada adam değişimi bile yapamayan Joffrey Lauvergne, biraz önce sorunlarına değinilen De Colo ve Sloukas, Melih Mahmutoğlu, Ahmet, sakatlık korkusu üzerine yapıştığı belli olan Vesely… Takımda geriye kalan diğer oyuncular, rakibi geçirgenlikten uzaklaştırma konusunda caydırıcı değiller.
Sonuç
Transfer, kimya oluşturmak için yerli rotasyonu yaratmak ve sabır… Bu ifadeler yukarıdaki sorunlara olası bir çözüm oluşturabilecek unsurlar. Tabii basketbolun bu topraklardaki kültürüne bakıldığında, o sabrı gösterip değişim sürecinde olumsuzluklar yaşanılabileceği kabul edilmediği sürece takımın pozitife dönme düşüncesi, öğretmeni Platon’u basitlikle suçlayıp soyut dünyayı benimseyen Aristo’nun tahayyülü gibi olacak.