Son çeyrek #9
Enler Haftanın koçu: Rick Pitino (Panathinaikos) Haftanın takımı: CSKA Moskova Haftanın oyuncusu: Shane Larkin (Anadolu Efes) Haftanın hayal kırıklığı: Barcelona Fenerbahçe Beko-Khimki Fenerbahçe Beko Alexey Shved’den yoksun Khimki karşısında maçın ilk bölümünde yüksek dış...
Enler
Haftanın koçu: Rick Pitino (Panathinaikos)
Haftanın takımı: CSKA Moskova
Haftanın oyuncusu: Shane Larkin (Anadolu Efes)
Haftanın hayal kırıklığı: Barcelona
Fenerbahçe Beko-Khimki
Fenerbahçe Beko Alexey Shved’den yoksun Khimki karşısında maçın ilk bölümünde yüksek dış şut yüzdesiyle fark yarattı. Fenerbahçe Beko’nun fark yaratmasında hızlı pas ritmi ve Khimki kısalarının savunmada pasif kalmaları etkiliydi. Özellikle Kostas Sloukas doğru pas açılarını bularak servis yaparken Melih Mahmutoğlu istediği şut şanslarını yakaladı. Bununla birlikte Ahmet Düverioğlu’nun perdelemeleri sonrasında Kostas Sloukas’ın pasif savunmayı dış şutlarla cezalandırdığını da belirtmek gerekiyor. İkinci çeyrekte ise Khimki Fenerbahçe Beko’nun pota altına indirilen toplarda ikili sıkıştırma getirmesini ve özellikle forvetlerin yardıma gitmesini çok iyi değerlendirdi. İçeriye yardıma giden oyuncunun savunmada yarattığı boşluğu Janis Timma’ya boş şutlar hazırlayarak değerlendiren Khimki, Timma’nın ikinci çeyrekte dörtte üçle üç atmasıyla Fenerbahçe’yi cezalandırdı ve ilk yarıyı önde kapattı. Khimki’nin ikinci çeyrekte hücumda fark yaratma sebeplerinden biri de Alexey Shved’in yokluğunda topun hücumda daha eşit dağılmasıydı. Temsilcimiz adına ikinci çeyrekte hücumda fark yaratan isim ise pota altından dışarıya çıktığı pozisyonlarda uzunların perdelemelerini iyi kullanan ve pota altında da sürekli olarak temas kovalayarak sayı üreten Luigi Datome oldu. Fenerbahçe, üçüncü çeyrekte özellikle savunmada Janis Timma’ya her pozisyonda ikili sıkıştırma getirerek ve Khimki kısalarına tam saha pres yaparak rakibini hataya zorladı. Bu taktikle rakibini üçüncü çeyrekte yalnızca altısayıda tutan Fenerbahçe Beko, Khimki’yi mağlup ederek 11. maçta dördüncü galibiyetini aldı.
Panathinaikos-Baskonia
Panathinaikos, yeni koçu Rick Pitino yönetiminde çıktığı ilk karşılaşmada Baskonia’yı rahat geçti. Pitino ilk karşılaşmasında rotasyonun tamamını kullanırken savunmada en dikkat çeken değişiklik Panathinaikos’un alan paylaşımını çok daha iyi bir şekilde yapmasıydı. Ayrıca Pitino bu karşılaşmada Baskonia kısalarının penetrelerini kısıtlamaya öncelik verdi ve bu konuda başarılı oldu. Pota altında Tornike Shengelia yine üstünlük kursa da Panathinaikos dışarıdan sürekli olarak bir kişiyle yardıma gelerek Shengelia’nın yüksek yüzdeyle hücum etmesini engelledi. Yunanistan ekibinin hücum yapısında da değişiklikler vardı. Nick Calathes takımın hücumdaki en önemli yaratıcısı olmaya devam etse de görüldü ki Pitino, Calathes’i skorer olarak da değerlendireceği bir hücum yapısı oluşturmak istiyor. Tyrese Rice’ı ise skorer kısa olarak kullanmanın yanı sıra maç içerisinde yaratıcı oyuncu olarak da kullanmak istiyor. Pitino bu ikili yapıyla iki oyuncunun da enerji tasarrufu yaparak hücum verimliliğini arttırmayı planlıyor. Yeni koç Pitino döneminde Panathinaikos’un en önemli skor üreticisi ise dış şutlarına yönelik özel kenar oyunları ve setler çizilecek olan Jimmer Freddette olacak.
Kızılyıldız-Valencia
Kızılyıldız, Valencia karşısında maça özellikle savunmada agresif başladı. Topa baskı yapan ve kısalara yaptığı tam saha baskıyla maçın başında skor üstünlüğünü yakalayan Kızılyıldız, Vanja Marinkovic’in penetrelerine ve pota altında Bojan Dubljevic’e çare bulamayınca maç dengeye geldi. Üçüncü çeyrekte Valencia koçu Jaume Ponsarnau’nun rotasyonu çok fazla genişletmesi takımın dengesini alt üst ederken Kızılyıldız, Lorenzo Brown’ın potaya penetreleri ve ikili oyunlar sonrasında James Gist’e hazırladığı hücumlarla skor üreterek farkı çift hanelere çıkarttı. Ponsarnau, son çeyrekte hatasından vazgeçti ve her fırsatta topu pota altına indirip Bojan Dubljevic’i besleyerek skorda Valencia öne geçti. Ancak son sözü hücumda rol dağılımını daha iyi yapıp lideri belirleyen Kızılyıldız adına Lorenzo Brown söyledi ve kazanan Kızılyıldız oldu. Valencia ideal sistemden ve lideri Quino Colom’dan vazgeçmesinin bedelini oldukça ağır ödedi.
Alba Berlin-Zalgiris Kaunas
Alba Berlin maç boyunca Zalgiris’in istediği tempoyu kabul etse de bu sezon daha önce hiç görmediğimiz sertlikte savunma yaptı. Özellikle Zalgiris uzunlarına yaptığı baskıyla rakibinin hücumdaki problemlerini iyice görünür hâle getiren Berlin ekibi, Zalgiris uzunlarını yardım savunmasıyla önemli ölçüde durdurmayı başardı. Zalgiris’in hücumu, Zach Leday’ın atletizmine ve Lukas Lekavicius’un içeriye yaptığı penetrelere mecbur kaldı. Alba Berlin ise hücum temposunu düşürse de savunmada pota altını kapatarak rakibini tamamen dış şutlara mecbur bıraktı. Almanya ekibi hücumda ise pasör uzunlar kullanmanın avantajıyla pota altını verimli kullanıp maçı kazandı.
Maccabi Tel Aviv-Asvel
Geçen hafta hücum basketbolu oynayarak oyun felsefesini inkâr eden ve bu yüzden çok önemli mağlubiyetler alan Maccabi Tel Aviv, bu hafta özüne dönerek savunma öncelikli bir basketbol oynadı. Savunmada önceliği pota altında Tonye Jekiri’yi durdurmaya veren İsrail ekibi, Asvel’in pota altında etkili olmasına, Jekiri’yi savunan uzunları sürekli değiştirerek izin vermedi. Hücumda ise çok yüksek tempoyla oynayarak her fırsatta pota altına kısalarla penetre ettiler, uzunların perdelemelerini kullanarak perdeleme sonrası boş dış şut bulmaya çalıştılar. Savunmada temel planı tutan Maccabi Tel Aviv, evindeki maçta deplasmanlarda zorlanan rakibi karşısında hata yapmadı.
Zenit-Real Madrid
Real Madrid, Zenit deplasmanında savunmada pota altında Gustavo Ayon’u durdurmakta zorlansa da Zenit kısalarının penetre etmesini iyi saha içi paylaşımıyla engelledi. Dış şut savunmasında kısalarısürekli adam değişerek savunmaya çalışan Real, Gustavo Ayon’un perdeleri sonrasında gelen Evgeny Voronov üçlüklerine engel olamadı. Yine de Zenit’in diğer kısaları ritim bulamayınca, Rusya ekibi 75 sayı barajını geçemedi. Real Madrid hücumda Facundo Campazzo’nun Zenit kısalarına karşıfizik üstünlüğünü kullanıp penetrelerle sayı üretti. Bununla birlikte Real Madrid’in fizik üstünlüğünükullandığı bir diğer isim de Gabriel Deck oldu. Campazzo-Deck ikili oyunlarıyla birlikte hücumda fark yaratan Real Madrid, maçı rahat kazanmayıbaşardı.
Anadolu Efes-Bayern Münich
Anadolu Efes-Bayern Münich karşılaşmasına dair konuşulacak tek şey Shane Larkin. Bu karşılaşmanın özetini tek cümlede, “Shane Larkin 49 sayı atarak Euroleague rekoru kırdı!” diyerek yapabiliriz. Anadolu Efes’te Vasilije Micic’in hücumda maça kötü başlaması ve skor üretmekten ziyade pasör kısa rolüne evrilmesi, Shane Larkin’in tek skor opsiyonu olmasının yolunu açtı. Larkini, Greg Monroe’nun yavaş ayaklarından faydalanarak potaya penetreler için istediği alanı buldu. Bununla birlikte Efes uzunlarının Greg Monroe’yu pota altından uzaklaştırması,onun savunma zaaflarını ortaya çıkararak Tibor Pleiss ve Sertaç Şanlı’nın da rahat skor üretmesini sağladı. Larkin, Efes’in topu iyi dolaştırması ve uzunların iyi perdelemeleriyle istediği boş dış şutları buldu ve 12’de 10 ile üçlük attığı maçta 49 sayı üreterek Euroleague rekoru kırdı. Takımına da zaferi getirdi. Temsilcimiz böylelikle haftayı galibiyetle kapatıp liderlik koltuğunda kalmayı sürdürdü.
Olympiakos - Armani Milano
Milano kısalarının ilk çeyrekte geçiş hücumları sonrasında bulduğu üçsayı isabetleri, İtalya ekibini skorda öne taşıdı. İlk çeyrekteki Olympiakos hücumları ise birebirler ve penetreler üzerinden döndü. Maçın kırılma noktası ikinci çeyrekte Oly’nin Vassilis Spanoulis - Kostas Papanikolaou - Giorgos Printezis üçlüsüne dönerek hücumda bireysellikten set hücumlarına geçişi oldu. Hücumda artan verimlilikle beraber savunmada Kostas Papanikolaou’nun topa yaptığıbaskı ve getirdiği savunma sertliği maçın kopmasını sağladı. İkinci yarıda özellikle Printezis - Milutinov ikilisinin pota altı sertliğiyle Milano’yu dış şutlara yöneltmesi ve Milano kısalarının kötü dış şut performansı, Yunanistan ekibinin rahat bir galibiyet almasına zemin hazırladı.
Barcelona-CSKA Moskova
Haftanın maçında CSKA Moskova, Barcelona deplasmanında rahat kazandı. CSKA, ikinci çeyrekten itibaren Anton Vorontsevich - Nikita Kurbanov ikilisiyle hücumda yakaladığı fizik avantajını çok iyi kullandı. Bu fiziksel üstünlük, Janis Strelnieks’in pasörlüğü ve Mike James’in delici penetreleriyle birleşince Barcelona savunmada sürekli olarak yardım getirmek ya da uzunlarını dışarı çıkartmak zorunda kaldı. Ayrıca forvetlerin getirdiği bu fizik üstünlüğü, ikili oyunlarda dışarıya çıkan forvetlerin perdelemeleriyle kısalara boşşut yaratma imkânı verdi. Savunmada Mike James dahil olmak üzere tüm takım bu sezon topa baskı konusundaki en iyi basketbolunu oynarken, pota altında Nikola Mirotic’in dominasyonu dışında hiçbir unsur CSKA savunmasına sorun çıkartamadı. Mirotic’i yavaşlatmak adına da faul yapma opsiyonunu kullanan CSKA, diğer isimlerin ritim bulmasına izin vermedi ve etkili dış şut savunmasıyla üçsayılık atışlarda Barcelona’yı 18’de ikide tutarak (%11.1) güçlü rakibini 29 sayı farkla mağlup etmeyi başardı.