Şehit Olan Beşiktaş Çalışanı, Saldırıdan 1 Gün Önce Herkesle Helalleşmiş
Beşiktaş'taki terör saldırısında şehit düşen Beşiktaş çalışanı Tunç Uncu'nun annesi, patlamadan 1 gün önce tüm arkadaşlarıyla helalleştiğini "Ölecek miyim neyim bilmiyorum." dediğini söyledi.
Beşiktaş'ta düzenlenen terör saldırısında yaşamını yitiren, Kartal Yuvası'nda çalışan Tunç Uncu'nun anne babasıyla yaşadığı Şişli Elmadağ'daki yoksul evini sosyal medyada görenler bir kez daha acı hissetti.
O harabe evde acılı anne baba Habertürk Gazetesi'nden Ümran Avcı'ya Tunç'un yarım kalan hikâyesini anlattı.
"ÖLECEK MİYİM NEYİM"
Tunç'un ölümü hissettiğini ve bir gün önce tüm arkadaşlarıyla helalleştiğini anlatan anne, "Cenazede öğrendim herkesle helalleştiğini. 20 arkadaşına kupa hediye almış. 'Ölecek miyim neyim bilmiyorum ama hakkını helal et' demiş bazı arkadaşlarına. Bana demedi bir şey. O sabah erkenden çıkmış. Oğlumu en son gece görmüştüm. Sessizdi. 'Aç mısın?' dedim, 'Hayır' dedi. Sonra boynunu yana eğdi, öyle masum bir şekilde bana baktı bir süre. Sonra odasına gitti. Hep o son bakışı gözümün önünde" diye konuştu.
"BİR TERÖRLE İŞİNDEN OLDU, İKİNCİ TERÖRLE DE CANINDAN"
Tunç'un orta 3'ten sonra okulu bıraktığını söyleyen anne Kadriye Uncu; "Askere gidene kadar çalıştı. En son otelde komilik yaptı. Sultanahmet'teki canlı bomba saldırısı olunca çıkardılar işten. Sonra Kartal Yuvası'na müracaat etti. 4 yaşından beri Beşiktaşlıydı.Bir gün telefonu çaldı; heyecanla yanıma geldi. 'Kartal Yuvası'ndan aradılar. İşim oldu. Pazartesi başlıyorum' dedi. Kaderi çağırmış meğer. Bir terörle işinden oldu, ikinci terörle de canından" dedi.
"TELEFONUNU POLİS AÇTI"
Tunç'un eşyalarına ona dokunur gibi dokunan acılı anne, acı haberi alışını şöyle anlattı:
"Patlama olunca ev sallandı. Hemen onu aradık. Bir polis açtı telefonu. Yerde bulmuş, 'Bu telefonun sahibinin nerede olduğunu bilmiyorum. Belki kaçmıştır, belki de yaralı' dedi. Ölmüş meğerse. Oğlum en son Aydan isimli kız arkadaşıyla konuşmuş. Polis önce son aramalardan Aydan'a ulaşmış. Adını öğrenip kayıtlara bakmışlar. Hastanede, yaşamadığını öğrendik. Bu kadar işte. Her şey bu kadar!"