Sarayköy'de bir Fildişi Sahilli: Serge Djiehoua
Serge Djiehoua, Fildişi Sahili Milli Takımı'nda Emmanuel Eboue, Kader Keita, Kolo Toure gibi isimlerle forma giymiş, yükselişe geçebilecek kariyeri -kendisine göre fiziksel sorunlar nedeniyle- düşüşe geçmiş, şu anda da Denizli'nin cana yakın insanlarıyla dolu ilçesi Sarayköy'de top koşturan,...
Serge Djiehoua, Fildişi Sahili Milli Takımı'nda Emmanuel Eboue, Kader Keita, Kolo Toure gibi isimlerle forma giymiş, yükselişe geçebilecek kariyeri -kendisine göre fiziksel sorunlar nedeniyle- düşüşe geçmiş, şu anda da Denizli'nin cana yakın insanlarıyla dolu ilçesi Sarayköy'de top koşturan, Türk futbolunun eğlenceli simalarından bir tanesi.
Kariyeri birçok ilginç anıyla dolu: Yunanistan'da oynarken tarihin en erken kırmızı kartını gördü, Antalya'da kalın bacaklarıyla gündem oldu, yolu amatör lige düştü, Cizre'yi Rize sandı ve tam Kobani olaylarının yaşandığı sırada Şırnak'ta bir sene futbol oynadı. Türkiye'nin dört bir yanını dolaştı, şampiyonluklar kazandı, sevildi ve şu anda da Süper Amatör Lig ekiplerinden Sarayköyspor'da.
Biz de bu ilginç hikâyeyi yerinde dinlemek adına kalktık Denizli'ye gittik, her anı yerinde gözlemledik.
Röportajı yapacağımız Sarayköy Şehit Hüseyin Kuş Parkı'na geldiği ilk saniyeden evinin önünde ayrıldığımız ana kadar, güler yüzüyle tüm herkesin sevgisini kazandığını belli ediyor Djiehoua. Parktaki restoranda kahvaltısını yapıyor, tanıdıklarına selam veriyor, sanki orada doğmuş büyümüş gibi hareket ediyor. Lojmanda kalıyor ve 'künefe' yemeyi çok sevdiğini özellikle belirtiyor.
Parkta başlayan, evde devam eden ve Sarayköy Market'in önünde son bulan röportaja meşhur "Cizre-Rize" olayı ile başlıyoruz...
"Evet, tüm yazılanlar doğru. Ben Antalyaspor ve Boluspor'da oynarken hayatımda Cizre diye bir yeri duymadım. Menajer bana 'Djiehoua gel, Rize'de oynayacaksın.' dedi, ben de gittim. Uçak biletini aldım. Arkadaşlarım sordu, 'Nereye gidiyorsun Djiehoua?' diye, 'Rize'ye gidiyorum.' cevabını verdim. Ancak arkadaşım bilete baktı ki, Rize değil Cizre'ymiş. Ama oraya gittim ve şampiyon oldum. Çok iyi zamanlar geçirdim."
"Oradaki ortam çok iyiydi, sempatikti. Beni çok çok seviyorlar. Taraftarlardan hâlâ mesajlar geliyor. Başkan bana, 'Djiehoua, Cizre seni özledi, seviyor. Bir maça gel, herkes seni bekliyor.' diyor. Ben de sözü verdim tabii. Sezon sonunda kesin gideceğim."
"En sevdiğim yer kesinlikle Cizre!"
Djiehoua, Cizre'de oynarken Kobani olayları yaşanmıştı. Takımdan ayrılmadı, bir sene boyunca Şırnaklı futbolseverlerin gözdesi oldu: "Ben Cizre'ye gittikten bir-iki gün sonra savaş başladı. Çok korktum tabii, ilk defa böyle bir şey yaşadım. Silahlar vardı her yerde. Yönetimle konuştum, bana 'Korkma, problem yok.' dediler. Sonra savaş bitti ve lig başladı. Djiehoua kaldı, takımı da şampiyon yaptı. Cizre'yi seviyorum."
Konu Cizre'ye gelince hemen meşhur "okey" fotoğrafını da sorduk: "Moussa Traore biliyor okey oynamayı. Ben çok iyi bilmiyorum. (Gülüyor)."
Röportaj devam ettikçe, keyfi de yerine geliyor. Onun röportaj verdiğini, fotoğraflarının çekildiği gören Sarayköy halkı ve belediyeden yetkililer de sık sık takılıyor Djiehoua'ya: "Kara bomba!"
Djiehoua, Türkiye'nin dört bir yanını dolaştı. Cizre, Ödemiş, Yozgat, Iğdır, Çorlu... Gerçek anlamda tüm bölgelerde futbol oynadı ve bu hikâyeyi bir de onun ağzından dinlemek gerekiyor: "En son Serinhisarspor'da oynadım, orada biraz sıkıntılar olunca İbrahim Altürk hocam beni Sarayköy'e çağırdı. Hemen geldim. Gelmeden önce mutsuzdum, şimdi mutluyum. Her hafta gol atıyorum. 13 gole ulaştım ve lideriz."
Ve yine o mutlu yüzüyle eklemeyi unutmuyor: "Ben Türkiye'yi çok seviyorum. İkinci memleketim burası. 11 sene oldu. Ben tam Türk oldum. Nereye gitsem orada herkes beni seviyor. Her yerde mutluyum, hiç sıkıntı yok. Gitmiyorum ben (Gülüyor). Seviyorum burayı."
Konu, Sarayköy'deki günlük yaşamına da geliyor: "Evden çıktığım zamanlarda parka geliyorum. Her pazartesi izin günlerimde Denizli Merkez'e gidiyorum."
"Denizli'de tanıdığın var mı?" sorusuna ise "Var tabii. Şu köşede künefe dükkanı var, çok iyi künefe yapıyor." cevabını veriyor. Fotoğraf çekimi için oraya da gidiyoruz ama maalesef dükkan henüz açılmadığı için Djiehoua'yı künefe yerken fotoğraflayamıyoruz.
Türkçesinin seviyesi de Türkiye ile nasıl bir ilişki kurduğunu kanıtlıyor. Ancak bu sezonun ardından Djieouha'nın Türkiye'den ayrılma ihtimali var. Son çıkan haberlere göre amatör liglerde yabancı futbolcu yasaklanabilir. 34 yaşındaki futbolcu bu konudan bahsederken biraz üzgün şekilde şu ifadeleri kullanıyor: "Herkes bunu konuşuyor. Devam etmeme durumumuz var. Bilmiyorum. Ama ben başkanla konuştum, şampiyon olursak gelecek sezon da buradayım."
Üstüne basa basa, gururlanarak söylediği şu söz, neden Türkiye'de kaldığını da açıklıyor: "İnsanlar burada inanılmaz sıcakkanlı. Djiehoua'ya özel tribün var. Sadece beni izlemeye gelen ve bana tezahürat yapan taraftarlarımız var. Başkan bana bazen şakasına 'Sen oynamadığında tribün boş oluyor. Sen geliyorsun, insanlar geliyor.' diyor. İşte ben bunu seviyorum. Bana özel taraftar var, daha ne olsun? İnşallah vatandaşlık alacağım ve işlerimi burada sürdüreceğim."
Ligin nasıl gittiğini de soruyoruz, cevap yine kendine has: "Hafif burası. Süper Amatör Lig. Kolay yani."
Gelecek planlarını da anlatmaya başlayan Djiehoua, şu an menajerlik yaptığını, 2020 yılında da futbolu bırakmayı düşündüğünü söylüyor. Fildişi Sahilli futbolcu sözlerini, Türkiye'de 10 yıldan fazla yaşamış herkes gibi tamamlıyor: "Biraz yorgunum. Tempo yok. Tempom bitti."
Röportaj: Alperen DELİBAŞ