Şampiyonun yüreği: Vasilije Micic
Vasa Micic, lacivert antrenman forması ve mavi bağcıklı kırmızı veya beyaz ayakkabılarıyla birlikte genelde maça bir saat kala parkeye adım atıyor.
Vasa Micic, lacivert antrenman forması ve mavi bağcıklı kırmızı veya beyaz ayakkabılarıyla birlikte genelde maça bir saat kala parkeye adım atıyor. Kablosuz kulaklıklarını soyunma odasında takıp parkeye doğru hareketlenirken biraz buruk bir ifadeyle birisini anıyor. Sahaya çıkıp topla buluştuğunda ise bir beyin cerrahının tümör ameliyatındaki konsantrasyonuna sahip oluyor. Perde pasları, dripling sonrası şutlar ve boyalı alan katlarını tamamlayarak maça hazırlanıyor.
Peki, bu burukluğun kaynağı ne? Kaybedilen bir maç mı? Parke dışı bir gelişme mi? Yoksa her ikisi birden mi?
Vitoria
9 Mayıs 2019. Anadolu Efes, Euroleague Final Four’u için Vitoria’ya gitmeden önce Sinan Erdem’de medya günü düzenliyor. Satış pazarlama sorumlularından takımın yıldızlarına kadar herkesin heyecanı gözlerinden okunuyor. Soyunma odasının çıkışında ise elinde telefonu, kablosuz kulaklıkları ve insana neşe veren gülümsemesiyle Vasilije Micic duruyor.
Yaklaşık beş dakikanın ardından tam parkeye doğru hareketlenirken kendisine, “Tek bir şey merak ediyorum. Nasıl hissediyorsun?” diye soruyorum. “Biraz önce annemle konuştuk. Sanırım daha iyi olamazdım. Çünkü o ve ailem, dünyada en fazla değer verdiğim şey. Basketbol ise ikinci sırada. Eğer basketbolu merak ediyorsan emin ol, o bizim yaptığımız en iyi şey.” cevabını veriyor.
Vasa’nın dediği gibi Efes, Vitoria’da resital sunuyor. Fakat biraz şans biraz da tecrübe eksikliği, lacivert beyazlı ekibi zorluyor ve Avrupa sezonu ikincilikle bitiyor. Tabii tecrübe eksikliği adına aynı durum Sırp guard için de geçerli. Zira Micic, yarı final maçında bir başka temsilcimiz Fenerbahçe Beko karşısında 25 sayıyla yıldızlaşırken finalde kendisine gelen ikili baskıları aşamaması sonucunda on sayıda kalmıştı. Ertesi hafta İstanbul’a döndüklerinde lig maçı öncesi kendisine, “Vitoria’daki performansınla ilgili ne düşünüyorsun?” sorusunu yönelttiğimde, “Berbat. Kesinlikle daha iyi olabilirdim. Üzgünüm ama bunu telafi edeceğim.” yanıtını vermişti.
“Sonsuza dek bizim annemizsin”
9 Eylül 2019. Sabah 10:31’de Anadolu Efes’in Twitter hesabından hiçbir insanın duymak istemeyeceği bir haber paylaşıldı: “Oyuncumuz Vasilije Micic'in annesinin vefatını derin bir üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz. Micic ailesine ve sevenlerine başsağlığı dileriz.”
O sıralarda Çin’de düzenlenen Dünya Kupası’nda Sırbistan forması giyen Vasa, takımı kendisine izin verse de turnuvayı terk etmedi. Konu hakkında ağzını bıçak açmadı. Annesini kaybettiği için elbette büyük bir üzün duyduğu su götürmez bir gerçekti. Fakat o, bir basketbol oyuncusu olduğunu unutmadan işini yapmak istedi. 20 Eylül’de ise ilk reaksiyonu Instagram hesabından geldi: “Sonsuza dek bizim annemizsin.”
Altı gün sonra Anadolu Efes, Cumhurbaşkanlığı Kupası’nı kazanırken Vasa’nın yüzü yine gülüyordu. Fakat oynadığı her maç öncesinde ısınırken önce annesini anmış ve o sıralarda yüzünde küçük bir burukluk belirmişti. Ama hava atışı yapılıp maç saati işlemeye başladıktan sonra, ciddi ve basketbol oynamaktan zevk alan hâli bir an olsun kaybolmamıştı.
Sağlam bir mentalite
Geçtiğimiz haftalarda oynanan Panathinakios maçının ardından takımın başantrenörü Ergin Ataman’ın, “Vasilije Micic yedi top kaybı yaptı. İki gün önce MVP olan bir oyuncunun, bugün 0/6 ile üçlük atıp yedi top kaybı yapması benim için kabul edilemez. Bu profesyonelce olmayan bir durum.” ifadelerini kullanması, o maça dek 18,1 sayı ortalamasıyla oynayan Vasa’yı olumsuz etkileyebilirdi. Peki, Micic o maç sonrasında neler yaptı dersiniz?
Önce Olympiakos’a 27 sayı atarak kendisini affettirdi. Ardından Zenit maçında 24 sayı ve altı asistle oynayarak ivmesini arttırdı. Euroleague’deki son beş maçında ise sırasıyla 16, 6, 0, 13 ve 6 sayıyla oynadı. Ancak bu sefer işin top dağıtım kısmında yıldızlaşmaya başladı. Zira bir başka yıldız Shane Larkin, Euroleague tarihinin en özel bireysel performanslarına imza atarken onu topsuz oyunda desteklemek ve takımın set dengesini ayarlamak gerekiyordu. Ve Micic bu gerekliliği sırtlamaktan kaçınmadı.
Maçlardan önce Efes’in soyunma odasının önünde birilerini görüyorsanız bekledikleri ismin Vasilije Micic’in olduğunu tahmin etmeniz sizi doğru sonuca ulaştırabilir. Devre arasında veya maç sonunda çocukların parke kenarına gelip bir oyuncuyu beklediğini görüyorsanız o ismin de Vasilije Micic olduğunu tahmin etmek doğru olacaktır. Çünkü o, teknik gelişimini her hafta biraz daha arttırıp toplu ve topsuz oyuna uyum sağlarken, bazı geceler antrenman tesislerine gidip gençlerle çalışmaktan zevk alıyor. Hemen hemen herkesin kahramanı oluyor. Maç içinde öldürücü bir soğukkanlılıkla oynarken parke dışında naif bir görünüme bürünüyor. Şampiyon yüreğini gösterirken annesine olan özlemini de daima içinde saklıyor.