Haberler
İsrail ile Lübnan arasında sağlanan ateşkes antlaşması yürürlüğe girdi

Ateşkes başladı! Biden'dan dikkat çeken Türkiye açıklaması

İsrail ile Lübnan arasında sağlanan ateşkes antlaşmasının detayları belli oldu

Tarihi antlaşmanın detayları belli oldu! Gündem yaratacak "gizli madde" iddiası

Netanyahu ateşkesin ardında yatan sebebi açıkladı: İran tehdidine odaklanmak

Netanyahu ateşkesin ardında yatan sebebi açıkladı

Merkel anılarını yazdı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a uzun bir bölüm ayırdı

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilgili kısım dikkat çekti

Özel röportaj | Aito Garcia Reneses

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

ALBA Berlin’in geçtiğimiz cuma günü Fenerbahçe’yle oynayacağı maçtan bir gün öncesi için, perşembe saat 20:00’de Ülker Arena’da Aito Garcia Reneses’le yirmi dakikalık röportaj randevumu almıştım.

ALBA Berlin’in geçtiğimiz cuma günü Fenerbahçe’yle oynayacağı maçtan bir gün öncesi için, perşembe saat 20:00’de Ülker Arena’da Aito Garcia Reneses’le yirmi dakikalık röportaj randevumu almıştım. O gün akşamüzeri bastıran yağmur trafiği olumsuz etkilese de Ülker Arena’ya röportaj saatinden 90 dakika önce vardım.

Malumunuz, yağmurlu bir iş çıkış saatinde İstanbul trafiği felç olur. Tabii bu durum ALBA Berlin’in arenaya 21:30’da varması ve röportajın 22:00’de başlamasına neden oldu. Aradaki üç buçuk saatlik dönemde arenayı tamamen turlarken parkede rakip takımı karşılamak için bekleyen Fenerbahçe Beko genel menajeri Maurizio Gherardini’den Aito Garcia Reneses hakkındaki düşüncelerini aldım.

“Aito’nun iyi bir antrenör olduğunu söylememiz biraz basit bir niteleme olabilir. O iyi değil harika bir antrenör ve insan. Sadece teknik zekâsına bakarak bile bu sonuca varabilirsiniz. Fakat saha dışında tanıdığı veya tanımadığı herkesle olan ilişkisini gözlemlediğiniz zaman onun harika bir insan olduğunu da anlayabilirsiniz. Güvenlik görevlisi, garson, taraftarlar… O gördüğü herkese sıcakkanlılıkla yaklaşan birisi. Bu yüzden çok özel.”

Saat 21:30’a geldiğinde ALBA Berlin’i taşıyan otobüs arenaya giriş yaptı. Lacivert kazağının içine sarı bir yakalı tişört giyen ve mavi pantolonunu siyah spor ayakkabıyla kombine eden Aito Garcia Reneses otobüsten indi.

Otobüsün yanında beklediğim için beni fark etmesi gecikmedi. Hemen yanıma gelip, “Beklettiğimiz için çok üzgünüm. Ancak takım toplantımız uzadı ve trafik berbattı. Hemen başlayalım.” dedi. Tam röportaja başlarken “Bu arada yaşın kaç?” diyerek ilk soruyu o sordu. Ben, 19 yanıtını verdikten sonra epey şaşırmış bir şekilde, “Aramızda dört farklı basketbol kuşağı var. Ama emin ol değişen bir şey yok. Hadi hemen başlayalım.” ifadelerini kullanırken elimi sıktı ve sorulara göz atmaya başladı.

Sanırım Maurizo Gherardini’yi daima dinlemek gerekiyor…

Basketbol dışında bir soruyla başlayalım. Twitter ve Instagram hesaplarınızdan anladığım kadarıyla doğa ve kültür fotoğraflarına büyük ilgi duyuyorsunuz. Hatta röportajımızdan 15 dakika önce bile Instagram hesabınızda eski bir arenanın fotoğrafını paylaştınız. Basketbol dışında hobileriniz neler?

(Gülerek) Siz gençler bu sosyal medyayı gerçekten çok dikkatle takip ediyorsunuz. Fotoğraf çekmeyi çok seviyorum. Basketbolla çok fazla meşgul olduğum için başka bir ülkeye gidip oradaki doğa harikalarını görme fırsatı bulamıyorum. Bu nedenle ilginç kareler gördüğümde onları paylaşmak ve onlar hakkında yorum yapmaktan hoşlanıyorum. Elektrik dönemi sonrasında şu anda içerisinde bulunduğumuz inovasyon çağı bizlere hem olumlu hem de olumsuz şeyler sunuyor. Bunlar arasından olumluları seçip kafamı rahatlatmaya çalışıyorum. Çünkü bir işe 24, hatta 16 saat yoğunlaşmanız uzun dönemde sizin için negatif sonuçlar verebilir. Başka şeylerle ilgilenip asıl odağınızı genişletebiliyorsanız başarı şansınız daha yüksek olacaktır.

Antrenörlük kariyerinizdeki 46. yılı yaşıyorsunuz. Nasıl hissediyorsunuz?

Harika hissediyorum çünkü hâlâ basketbol antrenörlüğü yapıyorum. Eğer şu an basketboldan uzak olsaydım emin ol berbat hissederdim. Bu oyun beni bazen çok fazla yoruyor fakat ona olan tutkum hiçbir zaman bitmeyecek.

Basketbol antrenörü olmaya nasıl karar verdiniz? Bu sporla tanışma hikâyenizden bahseder misiniz?

Madrid’de doğduğum için basketbolla ilişkim kısa sürede başlamıştı. Yani yaşadığımız bölgede sürekli basketboldan bahsedilirdi. Tabii lisedeki son seneme kadar bu sporu sadece bir hobi olarak görüyordum. Fakat lise takımındayken beni izleyen bir antrenör, sezon sona erdiğinde yanıma gelip Estudiantes’in basketbol ekibinde yer aldığını ve beni orada görmek istediğini söylediğinde basketbola olan bakışım biraz daha ciddi bir hâl aldı. Orada beş yıl oynadıktan sonra 1968’de Barcelona’ya transfer oldum. Oyunculuktan keyif alıyordum ama teknik detaylar ve sayısal verilerle ilgilenmeyi daha çok seviyordum. Bu yüzden antrenörlüğe başladım. Badalona, Barcelona, Malaga, Betis, Gran Canaria, altyapı ve milli takımlarda koçluk yaptım. Ve şu an ALBA Berlin’in başındayım. Basketbolun kendine has özellikleri beni hâlen daha heyecanlandırıyor.

Şu an yıldız seviyesine çıkan birçok genç oyuncu kariyerlerinin başında sizinle çalışmıştı. Bu isimler arasından sizi en çok etkileyen kimdi? Ayrıca genç oyuncularla ilişki kurarken nelere dikkat ediyorsunuz?

İlk olarak oyuncunun basketbol tutkusunu anlamaya çalışıyorum. Yani, “Sabah altıda evinden çıkıp salona gelebilir mi? Oynamadığı maçlarda bir şeyler öğrenmeye hevesli mi? Gelişmeye daima devam etmek istiyor mu?” gibi soruları; oyuncunun performansından, saha dışı hareketlerinden ve benimle olan iletişiminden cevaplamaya çalışırım.

Birçok ismin şu an geldiği nokta onur verici fakat aynı zamanda şaşırtıcı. Mesela Pau Gasol, Ricky Rubio ve Kristaps Porzingis’le çalışırken şu anki seviyeye çıkabileceklerini düşünmüyordum. Çünkü hepsinin fizik, teknik ve mental bakımdan eksiklikleri vardı. Özellikle Rubio’dan çok etkilenmiştim. Basketbola biraz geç başlamasına rağmen kısa sürede inanılmaz bir gelişim gösterdi. Birçok unutulmaz anın kahramanı oldu. Ve şu an NBA’in en iyi top yönlendiricilerinden biri.

Şu an takımınızda Jonas Mattisseck gibi değerli bir genç var. Onun hakkında neler düşünüyorsunuz?

Bence Avrupa’nın en iyi genç oyuncuları arasında yer alıyor. Her sene, hatta her maç biraz daha gelişiyor. Elbette hataları var fakat onu dikkatle izlersen oyuna olan tutkusunu ve topla ne kadar iyi hareket ettiğini görebilirsin.

Peki, NCAA’deki sistemin genç oyunculara olan katkısı hakkında yorumlarınız neler?

NCAA birkaç sene öncesine kadar genç basketbolcular için en iyi gelişim yeriydi. Fakat kulüplerin yeni yönetim politikaları, ligin bazı ilginç yasal kuralları ve NBA’deki değişim; bence NCAA’in kalitesini düşürdü. Şu an bir genç oyuncunun Avrupa’ya gelip Euroleague, Eurocup veya Şampiyonlar Ligi formatlarında sahaya çıkması ona daha fazla şey katabilir.

Hücum setleriniz taraftarlar, hatta birçok antrenör tarafından seviliyor. Bu sistemi oluştururken nelere dikkat ettiniz?

A veya B setiniz mükemmel kurgulanmış olabilir fakat başarı beraber oynadığınız oyuncuların kimliğiyle kazanılır. Süper yıldız veya yıldız oyuncuları herkes ister ama genel seviyesi düşük olan bir oyuncu sizin sisteminizin süper yıldızı olabilir. Bu benim en önemli kriterim.

Geçmişteki düşük tempolu oyunun yanı sıra 2000’lerin hızlı anlayışında da başarılar kazandınız. Bu geçişteki ana felsefeniz neydi?

Basketbolu seviyorum. Ve onun değiştiğini, daha ileriye gittiğini görmek mutluluk verici. Eğer bu değişimin başarı için en önemli kriter hâline geldiğini kabul ediyorsanız kendi sisteminizde birkaç küçük ayarlama yapmalısınız. Değişimi öğrenmelisiniz. Fakat öğrendiklerinizi çalıştığınız herkese öğretmek ve bunu pratiğe dökmek en önemlisi. Değişim her zaman ve her yerde olacak. Önemli olan onu öğrenmek, öğretmek ve uygulamak.

İstatistiklerin oyuna olan etkisi hakkında neler düşünüyorsunuz?

Sayıların basketbolla ilişki içinde olması güzel bir şey. Böylece oyuna olan bakışınızı daha geniş bir perspektife çevirip yeni bilgiler öğreniyorsunuz. Tabii bu veriler NBA için daha önemli. Perde asisti, dip katlarından bulunan sayılar ve daha yüzlerce kategori oluştu. Avrupa’da ise biraz daha temel ve temele yakın veriler var. Ancak bence konunun ana felsefesi, istatistikleri okuyup yanlışlarınızı öğrenmek ve doğru yaptıklarınızı korumak.

Başarılarla dolu uzun kariyerinizde unutamadığınız onlarca anı olduğunu tahmin ediyorum. Bunlar arasından sizi en çok etkileyen anı hangisi?

Dediğin gibi birçok güzel anıya sahibim. Tabii kötü anılarım da var. Aralarından birisini seçmek zor ama bütün kariyerim boyunca kazandığımız her maç benim için unutulmaz oldu. Çünkü siz kazandığınız zaman takımınızı destekleyen insanlar mutlu oluyor. Küçük bir çocuğu veya yaşlı bir insanı mutlu ediyorsunuz. Bu harika.

Kaynak: EuroSport.com / Spor
title