“Onunla çalışmak harika”, “Onunla çalışmak harika olurdu”
“Onun parkeye etkisini, oyunculara katkısını, kazandığı kupaları ve daha birçok teknik detayı başkaları anlatacaktır.
“Onun parkeye etkisini, oyunculara katkısını, kazandığı kupaları ve daha birçok teknik detayı başkaları anlatacaktır. Ben, işimle ilgili olan kısımlara değineceğim. Zeljko Obradovic ile altıncı yılımı doldurmak üzereyim. Ne yazık ki onun için parkede çalışacak kadar yetenekli ve şanslı değilim. Yine de medya sorumlusu olarak geçen süre dahi ondan bir şeyler öğrenmek için fazlasıyla yeterli oldu.
Obradovic ile çalışıyorsanız işinizi ciddiyetten uzak ya da plansız yapma şansınız yoktur. Nasıl ki idmanda ya da maçta her adımın hesabını yapıyor ve her hatayı görüyorsa, saha dışındaki detaylara da aynı şekilde dikkat eder. Sizi her gün daha iyi ve daha doğru çalışmaya motive eden böyle biriyle iş yapmak müthiş.
Obradovic neredeyse 30 yıldır bu işi en üst seviyede yapıyor. O, bu işi yapmaya başladığındaki kamera sayısı ve etkinliğiyle günümüz arasındaki fark korkunç. Eğer medya sorumlusuysanız bunu iyi idrak etmeli ve koçun hassasiyetlerine özen göstermelisiniz. Koç, çok profesyonel bir insan. Oyunun her alanında olduğu gibi medya kısmında da üzerine düşenleri yapar. Ancak siz de ona yaklaşırken idman, maç ve soyunma odasının onun özeli olduğunu bilmelisiniz.
İnsanlar onu hep kameraya yansıyan sinirli haliyle anıyor. Elbette maç kaybettiğimiz dönemlerde işin arka planındaki ruh hali de çok farklı olmayabiliyor. Ancak koçun normal şartlarda günlük hayatında çok pozitif biri olduğunu söyleyebilirim. O, çok iyi bir koç. Hatta gelmiş geçmiş en iyi isim diyebiliriz. Ama bunun ötesinde çok iyi bir insan. Ekibine ve dostlarına bağlılığı inanılmaz. Ekibi olmadan bir etkinliğe katılmak istemez, takım fotoğrafı çekilirken ekibinin dâhil olmadığı bir kareye girmez. Her takım yemeğine, ofisteki her birey dâhil tüm ekibi davet eder, herkesin gelip gelmediğini tek tek kontrol eder. Onun için ekip ruhu ve güven duygusu çok önemlidir. Taraftarı ve onların desteğini çok önemsiyor. Bunun içindir ki çoğunlukla teşekkür, nadiren de sitem içeren bölümlere rastlayabiliyorsunuz. O, bu oyunun taraftarsız hiçbir anlam ifade etmediğine inanıyor.”
İlker Üçer – Fenerbahçe Beko’da Medya Sorumlusu
Zeljko Obradovic’in Fenerbahçe Ülker’le anlaştığı zamanı hatırlıyor musunuz? Hani takvimler 1 Temmuz 2013’ü, saat ise 21:29’u gösterdiği zamanı... Fenerbahçe Ülker’in yeni salonunda yaşadığı heyecanı farklı mağlubiyetlerle yitirdiği zamanı…
Peki, ertesi günü hatırlıyor musunuz? Zeljko Obradovic’in kot pantolonunu mavi-siyah kareli gömleğiyle kombinlediği, “Son sözümüz Fenerbahçe” yazan atkıyı kocaman bir gülümsemeyle birlikte tuttuğu ve birçok fikir karmaşasının yaşandığı o günü…
Bazıları oyunculuk ve koçluk kariyerinde sayısız başarı kazanan Obradovic’in bu başarılarına yenilerini ekleyeceğini düşünürken bazıları da bunun olumsuz bir proje olacağını söylüyordu. Bugüne dönüp baktığımızda ise Obradovic-Fenerbahçe ilişkisinin olumsuz bir emare yaymadığını ve işin yalnızca kupalarla sınırlı kalmayıp ülke basketbol kültürüne katkıda bulunduğunu söylemek mümkün.
“Bence kazandığımız önemli maçlar, kupalar, kısacası bütün başarılarımız buradaki basketbol kültürünü etkiledi. Rakiplerimiz bizimle mücadele etmek için kaliteli kadrolar kurmaya ve yeni sistemler yaratmaya başladı. Bence bütün bu değişimler Türkiye’deki basketbol seyircisinin oyuna bakış açısını geliştirdi.”
18 Nisan 2019’da oynanan Fenerbahçe Beko-Zalgiris Kaunas maçını izlemek için İstanbul’a gelen Bogdan Bogdanovic - Sacramento Kings Oyuncusu
Sırp başantrenör takımla anlaştıktan sonra modernizasyon çalışmalarına başlamak için kolları sıvar. 30’lu yaşlarını geride bırakalı üç sene olan Romain Sato, Kaya Peker ve Michael Batiste gibi üç uzunla yollar ayrılır. Yerleri NBA kariyerinde aradığını bulamayan Linaz Kleiza ve Laboral’da dikkatleri çekmeye başlayan Nemanja Bjelica’yla doldurulur.
Tabii basketbolun kendine has geçiş dinamikleri bir anda kendini hissettirmez. Zaten hissettirmemelidir. Zira basketbolun temelinde yer alan birliktelik duygusunun, koskoca bir sezon boyunca yüzlerce savunma ve hücum seti oynanırken işlemesi aniden olacak bir şey değildir.
O sezon Euroleague’de son 16 takım arasına kalınır. Ligde ise şampiyonluk elde edilir.
“Obradovic sahada göründüğünün aksine çok sakin, pozitif ve neşeli birisi. Bu kadar başarıya sahip olmasına rağmen sıfır egosu var diyebilirim. Onun başarısının yarısına bile sahip olmayanlarda neler görüyoruz... Örnek olarak bazen uçuşlarda ona özel bazı avantajlar yaparlar ancak o, “business class”ı asla kabul etmez. "Bütün ekibime yaparsanız olur." der. "Bana cam kenarı koltuk olsun, yeter." der. Hiçbir zaman özel talepleri yoktur. Günün büyük bir kısmını Arena'da geçirir. Kapısı her zaman açıktır, her konuda kendisiyle konuşabilirsiniz. Çok da eğlencelidir, bizi her zaman güldürür. Onunla çalışmak hem büyük şans hem de çok keyifli diyebilirim.”
Defne Patır - Fenerbahçe Beko'nun Basketbol Operasyonları Direktörü
Ertesi sezon ise ana temelleri atmak için ideal bir ortam yaratılır. Parkeye istatistik kâğıdındaki artılarının tam tersi bir etki bırakan isimlerle yollar ayrılırken Altın Çağ’ın başrollerinden Jan Vesely ve Bogdan Bogdanovic’le anlaşma sağlanır. Fenerbahçe o sezonu kupasız tamamlasa da Euroleague’de Final Four’a kadar yükselmesiyle ülke genelinde bir etki yaratır.
Yarı finalde Real Madrid’e karşı alınan mağlubiyet üzücü olmuştur fakat işlerin yalnızca bir sezonla sınırlı kalmayacağı kendini belli eder. Zira Avrupa basınında Zeljko’nun Fenerbahçe’sinden övgüyle bahsedilir.
“O, herkesin dediği gibi çok başarılı bir koç ve inanılmaz bir insan. Bu, Obradovic’i tanımlamak için yeterli. Yirmi yıl önce beni Panathinaikos’a transfer etmek istiyordu. Sanırım onunla çalışmak harika olurdu.”
Petar Naumoski – Anadolu Efes’in Eski Basketbolcusu
Kostas Sloukas, Pero Antic, Gigi Datome, Ekpe Udoh, Bobby Dixon ve Nikola Kalinic... Euroleague Final Four’da tadı damağında kalan Zeljko ve ekibi, ertesi sezon işleri bir üst seviyeye yükseltmek için kararlı olduklarını yaz aylarından itibaren gösterir. Maurizio Gherardini’nin parke dışı dehası ile Zeljko Obradovic’in şanı, o yaz arasında önemli isimlerin takıma katılmasını sağlar.
Tabii yazının ilk paragraflarında belirtildiği gibi geçiş döneminin zorlukları unutulmamalıdır. Fakat ana hücum silahınızı net pick&roll setlerinin açılımlarıyla kurup bu seti mükemmelleştirecek parçalar ekliyorsanız süreci sezon içerisinde atlatmanız daha kolay olacaktır. Bir de bütün bunları entegre ederken üçüncü yılını henüz tamamladığı ülkede hayranlık kazanıp bir idol hâline gelen baş antrenöre sahipseniz işler yolunda demektir.
Tıpkı şampiyonluğu tek bir savunma ribaundu ile kaybedip Euroleague Finali’nde ikinciliği, lig ile kupada şampiyonluğu elde eden 2015-2016 Fenerbahçe’si gibi...
“Zeljko Obradovic’le birlikte çalışmak basketbol kariyerime dair en çok gurur duyduğum şeylerden birisi. Tabii ki başantrenör olarak kazandığım kupalar ve maçlardan mutluluk duyuyorum ama Obradovic gibi bir figürden basketbol öğrenmek eşsiz bir şeydi.”
Dimitris Itoudis – CSKA Moskova’nın Başantrenörü
“Obradovic’in kenarda oyuncularıyla yüksek sesle konuşup ve yüzünün kırmızıya dönmesi onun benzersiz basketbol tutkusu ve mücadeleci yapısından kaynaklanıyor. En iyiyi ve kazanmayı hedefleyen basketbol karakteri, bilgeliğiyle birleşince yönettiği her takımda fark yaratıyor. Bu yüzden takımının kötü olduğu anlarda bile ona karşı bahis yapmanız imkânsızdır. O, yaşayan bir efsane.”
Marco Munno – İtalyan Gazeteci ve Basketbol Antrenörü
Ertesi sezon ise hem Final Four’un İstanbul’da düzenlenecek olması hem de Fenerbahçe’nin yakaladığı ivme şampiyonluğun habercisiydi. Tabii sezon içerisinde yaşanan sakatlıklar ve talihsiz son toplar takımın başını epey ağrıttı. Fakat yıl sona erdiğinde Avrupa basketbolunun en büyük kupası Zeljko Obradovic ve takımının ellerinde yükseliyordu.
Takım, 18 galibiyet ve 12 mağlubiyetle beşinci olunup normal sezonu saha avantajını alamadan bitirmesine rağmen sahaya yansıttığı karakter ve oyun iştahıyla kupaya uzanmıştı. Daha da önemlisi o Final Four onlarca il ve ilçede parklara ve meydanlara kurulan dev ekranlardan seyredildi. Kupa ve kültür entegrasyonu kendini hissettirdi.
Her şey sona erip yaz aylarına girildiğinde ise takımın süper yıldızları Ekpe Udoh ve Bogdan Bogdanovic’in Atlantik’i aşarak kariyerlerine NBA’de devam edeceklerini açıklamaları burukluk yaratmıştı. Fakat kenarda Obradovic’in olması işin sadece hafif bir buruklukla sınırlı kalmasını sağlamıştı.
“Fenerbahçe dışında daha birçok takımdan teklif almıştım. Hatta bazılarının önerdikleri kontratlar ilgi çekiciydi. Fakat oyunumu biraz daha geliştirmek için Zeljko Obradovic’le çalışmak en iyi seçeneğimdi.”
Nando De Colo – Fenerbahçe Beko Oyuncusu
“Biliyorsun, biz burada bir aile gibi olduk. Takımda forma giyen her oyuncunun yetenek seviyesi arttı. Taraftarların basketbol tutkusu arttı. Bence bu tamamen Zeljko Obradovic ve basketbol felsefesiyle alakalı olan bir şey.”
Jan Vesely – Fenerbahçe Beko Oyuncusu
Bogi ve Udoh’un yerini Marko Guduric ve Nicolo Melli’yle dolduran Fenerbahçe, ertesi sezon yine Final Four’a kalıyordu. İkinci bitirilen normal sezonun ardından Baskonia’ya karşı zorlu bir play-off serisi oynanmış ve Final Four bileti alınmıştı.
Zeljko, Belgrad’da düzenlenen organizasyonun yarı finalinde çıraklarından birisi olan Sarunas Jasikevicius’un Zalgiris Kaunas’ını yıpratıcı geçen maçın ardından mağlup etmeyi başardı. Finalde ise… Finalde ise Real Madrid karşısında hem şapkadan tavşan çıkaran hem de basit doğruları yapmakta zorlanan bir takım vardı.
Maçta henüz ilk iki dakika geride kalmışken Jan Vesely iki faulle kenara gelmişti. Bir diğer uzun Ahmet Düverioğlu’nun faul sayıları da erkenden artınca pota altı sertliği kaybolmuştu. El yakan anlarda kritik savunma ribaundlarının alınamaması kürsünün ikinci basamağını beraberinde getiriyordu. Avrupa’dan lige dönüldüğünde ise Zeljko’nun kupa koleksiyonuna son iki yılda art arda kazandığı lig kupası bir kez daha ekleniyordu.
Bogi ve Udoh’un yokluğunda tamamlanan ilk Altın Çağ sezonu, Obradovic’in oyun planından ilginç doneler sunuyordu. Alan savunmasından adam adama savunmaya geçiş zamanlamasını kısa beşler üzerinden kurgulayan Obradovic, bunu hücumda da yapıyordu. Yani beş oyuncusunu çizgi dışına çekip hızlı penetrelerle rakip boyalı alanını deliyordu. Rakipleri bu geçişe pek alışık olmadıkları için Zeljko’nun Fenerbahçe’si karşısında çözüm yolları arıyordu.
“Bay Obradovic’le birlikte çalışmadım. Ve ona karşı çok fazla maça da çıkmadım ama Obradovic’in setlerini, kenardaki yönetim şeklini ve felsefesini gözlemlerken büyüleniyorum.”
Joan Plaza – Zenit St. Petersburg’un Başantrenörü
“Eğer ona karşı oynuyorsanız planlarınız ters gideceğini bilin. Maç içerisinde çözüm bulmak için acele edin. Yoksa kaybedersiniz.”
Aito Garcia Reneses – ALBA Berlin’in Başantrenörü
Ve geçtiğimiz sezon... Türk basketbolunun kulüpler bazındaki medarı iftiharı olan 2018-2019 Euroleague sezonu Fenerbahçe’nin 25-5’lik derecesi sonucu aldığı liderlikle sona erdi. Bir diğer temsilcimiz Anadolu Efes ise 20-10’la dördüncülüğü alarak play-off’a kalmayı başardı.
Sonrası malum; Zeljko, çırağı Saras’ı bu sefer bir play-off serisinde devirir ve takımını üst üste beşinci kez Final Four’a taşır. Rakip ise Barcelona’yı beş maçın sonunda deviren Ergin Ataman’ın koçluk yaptığı Anadolu Efes’tir. Kırk dakika sona erdiğinde finale yükselen ekip lacivert-beyazlı ekiptir. Efes ikinciliğe ulaşırken Fenerbahçe, turnuvayı dördüncü tamamlar.
“Sarunas Jasikevicius’un basketbola bakış açısı hem tutkulu hem de disiplinli. Disiplinden vazgeçmeyen fakat her şeyin başlangıç noktası olarak tutkuyu gösteren bir felsefesi var. Bunu Zeljko Obradovic’le çalışırken öğrendiğini söylüyor.”
Marius Grigonis - Zalgiris Kaunas Oyuncusu
Geldik bu sezona... Bu sezon henüz sona ermedi. Zeljko Obradovic, o beyaz saçlı adam, Türkiye’deki altıncı senesini geride bırakmaya hazırlanırken bir yandan takımın zorlu geçiş dönemine adapte etmeye çalışıyor.
2368 gündür olduğu gibi daima basketbolun doğrularına bağlı kalıp tutkusunu bir an olsun kaybetmiyor.
Maçtan birkaç saat önce parkeye adım atıp oyuncularını izleyip onlara direktif vermekten, maç esnasında kırk dakika boyunca bench’te oturacak olan oyuncusunun yanına gidip ona doğru pozisyonları anlatmaktan ve taraftarın her “Obradovic” tezahüratında elleriyle oyuncularını göstermekten vazgeçmiyor.
Daha ne olsun?
“Obradovic’in oyunculuktan koçluğa geçişi ve genç yaştan itibaren başardıkları kadar, bu süreçte kendini geliştirdiği yönlerin çeşitliliği de inanılmaz bana göre. İngilizce zorunluluğu olan bölümler dışında İspanya’da İspanyolca, İtalya’da İtalyanca basın toplantısı yapabiliyor. Okumayı, eğlenmeyi, keyifli yemek yemeyi çok seviyor. Fırsat bulabildikçe ailesi ve arkadaşlarıyla vakit geçiriyor. Arta kalan zamanlarda da dünyanın en başarılı koçu oluyor. Daha ne olsun?”
İlker Üçer