Haberler
İsrail Savunma Bakanı Katz: Ateşkes ihlal edilirse güçlü bir şekilde yanıt vermeye hazırız

Dünya rahat nefes aldı derken yeni bir tehdit daha

Türkiye'yi sarsan 'sahte dolar skandalı' büyüyor

Piyasaları altüst eden olayda detaylar ortaya çıktı

Bomba iddia: En düşük emekli aylığı için 3 rakam belirlendi

En düşük emekli aylığı için 3 rakam belirlendi

Greta Thunberg'ten skandal Kürdistan paylaşımı

Van'a Kürdistan dedi, özerklik istedi

NBA karnesi #7

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Normalde bu yazı dizisi NBA’in haftalık değerlendirmesi üzerine fakat ligin dörtte birlik kısmını geride bıraktık. Haftalık değerlendirmeden ziyade bu periyodu değerlendirmek daha güzel olacaktır.

Normalde bu yazı dizisi NBA’in haftalık değerlendirmesi üzerine fakat ligin dörtte birlik kısmını geride bıraktık. Haftalık değerlendirmeden ziyade bu periyodu değerlendirmek daha güzel olacaktır. İlla haftalık değerlendirme isterseniz de hemen özet geçebilirim; Los Angeles Lakers deplasman turu dinlemeden galibiyetlere devam ediyor, koç David Fizdale sonunda New York Knicks’ten gönderildi ve Ben Simmons kariyerinin ikinci üçlüğünü bu hafta içinde kaydetmiş oldu.

Haftalık değerlendirmeyi hızlıca bitirdiğimize göre, çeyreklik karneler doğru geçelim.

Hepsi pekiyiler

Los Angeles Lakers

Lige harika başladıkları kesin. Milwaukee Bucks ile birlikte ligin tepesinde yer alıyorlar, takımın bu seviyede olmasının sebebi de Alex Caruso’nun harika oyunu… Berbat espri hakkımı burada kullanarak takımın lideri Lebron James’e geçiyorum. Geçen sezon play-off’ları evinden seyretmek zorunda kalan Lebron, alıştığımızın aksine sezona hızlı bir giriş yaptı. Kimi maç şutları girmiyor veya eskisi gibi kafasını çember hizasına çıkarmıyor ama oyun bilgeliği konusunda bir nevi “Ak Gandalf” pozisyonuna erişmiş durumda.

Takımın başında böyle bir süperstar olunca geri kalanlara çok büyük yükler kalmıyor. Anthony Davis, tüm takımı düşünmekten ziyade kendi performansına daha rahat odaklanabiliyor. Dwight Howard bile kendini tamamen basketbola adamış durumda. Kısacası takımda roller belirlendi ve buna uygun hareketlerle birlikte bu noktaya ulaşıldı.

Luka Doncic

Giannis Antetokounmpo, James Harden ve Lebron James… Bu üç oyuncunun ligin başlamasından bu yana gösterdikleri performanslar o kadar şaşırtıcı değil. Sonuçta bu isimlerin bu seviyelere ulaştığını, neler yapabileceğini artık tahmin edebiliyorsunuz. Asıl şaşırtıcı olan, Luka Doncic’in daha ikinci senesinden söz konusu elit oyuncuların seviyesine ulaşmış olması. Sloven oyuncu yaz arasında “Garavel Usta’dan karışık kaset yükletti” deseler şahsen inanırım. Takımının skor yükünü çekiyor, hem kendi takımını hem de rakip takımı kendi oyununa göre ayarlıyor ve ortalama zorlukta rakipleri üç çeyrekte dağıtıp kenara oturuyor.

Bugünlerde herkesin merak ettiği soruyla bu kısmı kapatıyorum. Luka Doncic’in tavanı nedir?

Boston Celtics

Sizi bilmem ama Boston Celtics’in sahası TD Garden’da oynanan her maçı seyredebilirim sanırım. O eski tip parkeler, olanı biteni her saniye takip eden ve buna göre tepki veren harika bir izleyici grubu… Gerçekten inanılmaz bir yer. Daha önce de söylemiştim, bu ortama uygun bir takıma sahipler bu sene. Celtics her maçta çaba, inatçılık ve saf basketbol vadediyor.

Yaz arasında kaybedilen isimlere rağmen Brad Stevens’ın marifetlerine daha uygun bir takıma dönüşmüş durumdalar. Bu marifetler ne diyecek olursanız; Daniel Theis gibi bir ismin bu takımda beş numara oynaması, takım halinde savunmanın oldukça iyi düzeyde tutulması ve rollerin nakış gibi işlenmiş olması. Stevens cidden hünerli bir koç. Efsanevi Celtics koçu Red Auerbach onu memnuniyetle izliyor olabilir.

Otur sıfırlar

New York Knicks

Seneler geçiyor ve Knicks değişmiyor, değişecekmiş gibi de durmuyor. Yaz arasında Kyrie Irving ve Kevin Durant ikilisi Brooklyn Nets’in yolunu tutunca yüzler düşmüştü. Asıl ilginç olan konu ise bundan sonra gerçekleşti, Knicks yönetimi gerçekten de mantıklı bir transfer politikası yürüttü ki bu kendilerinden beklenmeyen bir performanstı. Ligde başka takımların işine yarayabilecek ve bu sebeple belli bir takas değeri olan oyunculara kısa kontratlar verdiler. Yine mantıktan devam edecek olursak, bu isimler sezon içinde başka takımlara takaslanabilir ve karşılığında geleceğe yatırım amaçlı draft hakları veya genç oyuncular alınabilir sanıyorduk. Meğer Knicks yönetimi bu isimlerle Doğu Konferansı’nda iddialı olabileceklerini zannediyormuş. Bu zamana kadar gerçekten çok iddialı performanslar seyretmiş olduk, kendilerini tebrik ediyoruz.

Koç Fizdale takımdan gönderildi ama bunun bir değişikliğe yol açacağını düşünmek en nazik şekilde hayalciliktir. James Dolan bu takımın sahibi olduğu sürece Knicks’in elde edeceği en büyük başarı, her zaman konuşulan “ New York Knicks ligin en değerli takımı, başarılı olmasalar da hâlâ inanılmaz kâr ediyorlar” lafları olur.

Chicago Bulls

Olmayan, olamayan bir hanedanlık daha... Sanki Michael Jordan ilk emekliliğine doğru ilerlerken bu kulübü lanetleyip gitmiş gibi.

Bulls’un bu sezon play-off yapması çoğu kişi tarafından beklenen bir durum değildi ama bu durumda olmaları da beklenmiyordu. Koç Jim Boylan’ın şu an neden takımın başında olduğunu açıklayabilmek güç. Fena olmayan bir kadroya rağmen bu sezon da çöpe atılmış gibi duruyor.

Konferanstaki pozisyonları, durumu çok net bir şekilde açıklıyor. Bu takım bir zahmet Washington Wizards’ın üstünde yer alsın diyeceğim ama iki gün sonra onların da altına inseler şaşırtıcı olmaz.

Hakemler

Hızlı haftalık değerlendirmede bahsetmedim çünkü sorun sadece James Harden’ın sayılmayan smacıyla alakalı değil. Senelerdir hakemlerin telafi düdüklerine, süperstar kayırmalarına veya pozisyonları okuyamamalarına alışmıştık. Açıkçası bu saydığım sebepler o kadar rahatsız etmiyordu ama pozisyonları tekrar izlemeleri artık iyiden iyiye can sıkıcı bir hâle gelmeye başladı. Tempo konusunda her sene eşik atlayan lige el freni çektiriyorlar, dolayısıyla seyir keyfini azaltıyorlar.

İşin komiği; izlenmesi gereken pozisyonları da izlemiyorlar. Geçen hafta San Antonio Spurs maçında smaç basan James Harden’ın sayısını fark edemediler ki böyle durumların olması oldukça doğal. Asıl olmayacak şey, Mike D’Antoni pozisyon için itiraz hakkını kullanmaya kalkınca ortaya çıktı. Hakemlere önce isyan eden ve daha sonrasında itiraz hakkını kullanmak isteyen D’Antoni, önce net bir cevap alamadı ve daha sonrasında itiraz etme süresinin geçtiği cevabını aldı. Bunun üzerine tek bir yorumum olacak; hakem bizden değil.

Kaynak: EuroSport.com / Spor
title