NBA'de geride kalan haftanın iyileri ve kötüleri | NBA karnesi #12
NBA’de sezonun ilk yarısını bitirdiğimizi söyleyebiliriz. Sezon öncesi favori olarak gösterilen takımların çoğu, farklı zaman aralıklarında da olsa ritme girerek yerlerine oturmaya başladılar.
NBA’de sezonun ilk yarısını bitirdiğimizi söyleyebiliriz. Sezon öncesi favori olarak gösterilen takımların çoğu, farklı zaman aralıklarında da olsa ritme girerek yerlerine oturmaya başladılar. Golden State Warriors’ın bu sezon malulen emekli olması, Chicago Bulls ve Sacramento Kings gibi özünde potansiyelli ama gerçekte içi çürümüş takımların durumları ise başka yazıların konusu. Geçtiğimiz haftanın değerlendirmesi için lütfen önden buyurun.
Hepsi pekiyiler
Memphis Grizzlies
Sezonun başında onlardan bahsetmemin sebebi üç maç peş peşe kazanmış olmalarıydı. Yeniden yapılanma sürecinde olan bir takım için bu sebep bile iyi bir gelişme olarak görülebilirdi. Fakat Grizzlies daha fazlasının peşindeymiş.
Son 18 maçlarının sadece birinde 110 sayının altında kalan Grizzlies, an itibariyle Batı Konferansı’nın sekizinci sırasında yer alıyor. Ja Morant, Jaren Jackson Jr. ve Dillon Brooks’un başını çektiği genç nüve geleceğe dair şimdiden ümit verirken, Jonas Valanciunas ve Jae Crowder, “Bizi buraya gönderdiniz ama biz kendimizi unutturmayız” diyerek önemli performanslar sergiliyorlar. Grizzlies ligin en tempolu beşinci takımı, geçmiş sezonlarda Brooklyn Nets ve Sacramento Kings örneklerinden de bildiğimiz üzere tempo bazı defoları kapatabiliyor.
Batı’da an itibariyle 3,5 galibiyete yedi takım sıkışmış durumda ama benim oyum Grizzlies’e!
Los Angeles Lakers
Yeni yıla girmeden yaşadıkları dört maçlık mağlubiyet serisi sonrasında Lebron James’in sağlığına kavuşmasıyla birlikte kendilerine geldiler. Peş peşe sekiz maçtır kazanıyorlar ve son aldıkları galibiyet bu serinin çileği oldu. Anthony Davis ve Lebron’un sakatlıkları sebebiyle kenardan izledikleri Oklahoma City Thunder maçını, takımdaki varlıkları sorgulanan Kyle Kuzma ve Rajon Rondo’nun etkili oyunuyla geçmeyi başardılar. Thunder’ın ne kadar formda olduğunu düşünecek olursak, cidden güzel bir galibiyet oldu onlar için.
Galibiyet serileri veya yan parçaların maç alması gerçekten hoş ama kafalardaki soru işaretleri varlığını sürdürüyor. Konferanstaki en büyük rakipleri Los Angeles Clippers’la iki kez oynadılar ve ikisinde de diş geçiremediler. Eğer 28 Ocak’ta oynanacak üçüncü maçın skoru da farklı olmazsa; o maçtaki yenilgi, bir yenilgiden daha fazlası olur.
Luka Doncic
Dallas Mavericks veya Doncic’in kendisi harika bir hafta geçirmedi. Önce yakın geçen Denver Nuggets maçını kaybettiler, sonra Lakers karşısında da beklediklerini bulamadılar. Ama detaylarda çok hoşuma giden bir durum var. Doncic -birçok genç yıldızın aksine- normal sezonu veya yenilgileri umursuyor.
Takımın ikinci yıldızı Kristaps Porzingis’in olmadığı bu maçlarda Doncic, Denver Nuggets karşılaşmasının onda yarattığı hayal kırıklığı sebebiyle maç sonu röportajlarına katılmadı. Halbuki çıkıp sakatlıkların onları etkilediğini, buna rağmen ellerinden geleni yaptıklarını söylese kimse bu durumu yadırgamazdı. Lakers maçında ise peş peşe iki serbest atış kaçırmasının ardından kendine kızan Sloven oyuncu, hıncını formasından çıkartıp devre arası gelene kadar yırtık formayla maça devam etti.
Normal sezon eskisi kadar keyifli değil veya yeni nesil yıldızlar normal sezona eskisi kadar önem vermeyebiliyorlar. İşte bu sebeplerden dolayı Doncic’in bu tepkileri vermesi oldukça kıymetli. Çünkü bazen bastıramadığı bu duygular, onu dünyanın en iyi basketbolcularından biri yapıyor.
Otur sıfırlar
John Beilein
Klişe bir başlık atacak olursak, “Cleveland Cavaliers’ta sular durulmuyor”. Kevin Love’un yarattığı sıkıntılardan sonra şimdi sıra koç John Beilein’a geldi. Yaşına veya kolej kariyerine rağmen ligde çaylak sayılan Beilein, takımın maç izleme sekansında oyuncularına, “bir avuç serseri gibi oynuyorsunuz” demiş. Buradaki sıkıntı ise serseri anlamında kullandığı “thug” kelimesinin bir beyaz tarafından kullanıldığında ırkçı bir ifade olması.
Sekans sonrası yardımcı koçları tarafından bu konuda uyarılan Beilein’ın ilk açıklaması yanlış kelime kullandığını ve bunu söylediğini fark etmediği yönünde oldu. Oyuncularından ve organizasyondan özür dileyen koçun koltuğu şu anlık sağlamda gözükse de, oyuncuların onun yönetiminde ne kadar oynamak istediği soru işareti olarak kalacaktır.
Cavaliers’ta ortam bu haldeyken Tristan Thompson’ın Detroit Pistons karşısında 35 sayı ve 14 ribauntluk performansı SOS çağrısı olarak görülebilir.
Chicago Bulls
Zach Lavine, Lauri Markkanen, Wendell Carter Jr., Coby White ve veteran olarak Thaddeus Young, Thomas Satoransky…
Unutmuşsunuzdur diye Chicago Bulls’un bu sezonki önemli isimlerini yazdım çünkü mantıklı her insan, bu takımın oynadığı maçları unutmak isteyebilir. Hafta içinde Blake Griffin’den yoksun kalan ve maç içinde oyundan atılan Ande Drummond’sız Detroit Pistons’ı yendiler. Kendileri adına oldukça büyük başarı, tebrik ediyoruz.
Doğu Konferansı’nın alt sıraları o kadar kötü durumda ki hâlâ play-off şanslarını sürdürüyorlar. Rakiplerinin durumuna bakacak olursanız, Bulls’un burada bulunması başarısızlığın sözlük karşılığı. Geçen gün yine kaybettikleri bir karşılaşmanın ardından koç Jim Boylen, durumdan rahatsız olmadığını ve takımının iyi bir enerji ortaya koyduğuna vurgu yaptı(!). Savunmada yılmadan enerji ortaya koyan Wendell Carter Jr. sakatlandı ve 6-8 hafta arası olmayacak. Onun yokluğunda Boylen ne kadar enerji vurgusu yapabilecek merak ediyorum.
New York Knicks
Yeni koç Mike Miller’ın yarattığı hafif meltem de bitti ve Knicks alıştığımız hâline geri döndü. Neyse, en azından dakika dağılımları iyi gidiyor da genç oyuncular sahada istikrarlı bir şekilde şans buluyor. Bir de Bobby Portis’e, rakip oyuncular pota altına drive ederken kafalarına tokat atmaması gerektiği öğretilirse, bu gelişim devam eder. Benden demesi...