Müteannis #3

Geçen hafta



ATP Sezon Sonu Finalleri


Tenis aleminde grup formatıyla oynanan turnuvalara pek alışkın değilizdir. Maçını kaybeden oyuncu önce oteline sonra da havaalanına gider. İşte ATP Sezon Sonu Finalleri bu bakımdan da hayli ilgi çekici oluyor. Bu sene de bunu Roger Federer ile yaşadık mesela. Grupta Novak Djokovic, Dominic Thiem ve Matteo Berrettini ile yâren olan ekselans, ilk maçında Thiem’e kaybetmesine rağmen sonraki iki maçını alarak yarı finale gitmeyi başardı. Bilhassa Djokovic’e karşı, hazin kaybettiği Wimbledon finalinin hıncıyla inanılmaz bir maç oynadığını gördük. 2015 ATP Finalleri’nden beri ilk kez galibiyet çıkardı bu rekabette.

Ancak grubun asıl yıldızı Thiem’di. Hem Federer’i hem Djokovic’i yenerek son maçı öncesi yarı finali garantiledi. İlk kez katılan Berrettini’yi fazlaca eleştiremiyorum, yarışın içinde olamaması normal. Bu atmosfer ve format tecrübe istiyor. İyi bir deneyim şansı oldu İtalyan için. Ancak Djokovic’in biraz hayal kırıklığı yarattığını söylemek mümkün. Omuz sakatlığı, önceki hafta geçirdiği soğuk algınlığı derken biraz güçten düşmüş ve demotive bir Novak gördük. Nadal ile giriştiği bir numara yarışında da dezavantajlıydı ve nitekim kaybetti.





Diğer grupta ise Rafael Nadal, Stefanos Tsitsipas, Alexander Zverev ve Daniil Medvedev toplaştılar. Federer için dediklerimiz Nadal için de geçerli oldu. İlk maçını Zverev’e kaybetmesine rağmen iyi geri döndü ve iki galibiyet aldı. Ama bu iki galibiyet onun gruptan çıkmasına yetmedi. Yine de Medvedev maçının final setinde 1-5’ten ve maç puanından yaptığı acayip dönüş turnuvaya damga vurdu.

Bu grupta ise yıldız Tsitsipas’tı. İki galibiyet aldıktan sonra Nadal’a karşı da güzel bir maç oynadı, kaybetti ama önemsemedi. Asıl hedefin bilincinde olduğu çok belliydi. Zverev, Nadal ile girdiği mücadeleden, son maçı iddiası biten Medvedev ile oynama avantajıyla mutlu bitirdi ve son dört vizesini aldı. Son şampiyon olarak grupta elenmemesi önemliydi. Medvedev burada sükût-u hayal adam oldu, tüm karşılaşmalarını kaybederek. Kuzey Amerika sert kort sezonundan beri insanlık dışı bir çizgide seyrettiği için kafaca ve bedenen çok yorulduğunu düşünüyorum ben. Rezervler boştu.





Yarı finalde Tsitsipas - Federer ve Thiem - Zverev eşleşmeleri ortaya çıktı böylelikle. Federer’i Avustralya’da 12 servis kırma puanının tamamını savunarak yenen Tsitsipas bu kez de sadece 1/12’ye izin verdi ve ustasını yine üzdü.

Thiem ise Zverev’e hiç şans tanımadı. Böylece Londra’da belki de ilk maçlar sonunda bile sinyali gelen final eşleşmesi gerçeğe dönüştü.

Final öncesi maçı kafamda oynarken ben çok fazla tahminde bulunamıyordum açıkçası. Ama ne yalan söyleyeyim, Thiem’in belki %51 ile minnacık da olsa öne çıktığını düşünüyordum. Maç da aynen bu karakterde tezahür etti şansımıza. Son yılların en iyi ATP Sezon Sonu turnuvasına yaraşır şekilde, kıran kırana... Kupa üçüncü setin tie-break’inde Tsitsipas’ın oldu. Geçen sene NextGen finallerini kazanan 21 yaşındaki bir oyuncu için çok büyük bir onur ve başarı. Hem tekniği, hem boyu, hem çevikliği hem de korkunç bir mental dirayeti var Yunan tenisçinin. 2020’de Slam kazanacak genç oyuncu için bir ay öncesine kadar herkes ağız birliği etmişçesine Medvedev diyordu. Ama Çiçi’nin bu performansı sonrası artık o kadar emin olmak kolay değil galiba.






Fed Kupası


Fed Kupası bir önceki hafta bitti ancak geçen haftaki dosyada yer veremediğim için şimdi bir toparlama yapmak istiyorum. Kadın Milli Takımlar Kupası da, erkeklerdeki Davis gibi bir revizyon yaşayacak önümüzdeki seneden itibaren. Format değişiyor. Bildiğimiz anlamda oynanan son Fed Kupası’nı almak bu anlamda önemliydi. Finalde Avustralya ve Fransa buluştu. Ev sahibi avantajına ve Ash Barty’ye sahip olan Aussie’lerin kupaya daha yakın olduğunu düşünülüyordu. Ancak Fransa’nın ve Kiki Mladenovic’in başka planları vardı. Mladenovic hem oynadığı iki tekler maçını kazandı -ki bunlardan biri Barty’ye karşıydı- hem de 2-2’ye gelen skoru çözecek ve şampiyonu belli edecek çiftler maçında Caroline Garcia ile beraber sahadaydı. Bu ikili Barty/Samantha Stosur çiftini mağlup ederek Fransa’ya Fed Kupası’nda 2003’ten sonra ilk, tarihteki üçüncü şampiyonluğunu getirdi.

Bilenler bilir, eski partnerler olan Garcia ve Mladenovic yaklaşık üç yıl önce, Garcia’nın teklere konsantre olmak istemesi sebebiyle beraber çift oynamayı bırakmışlardı. Garcia’nın ayrılık kararını SMS ile Mladenovic’e bildirmesi (evet hakikaten tam böyle olmuş, SMS ile sona eren, yaşandı bitti saygısızca kabilinden bir ilişkiyi bu) Kiki’yi fena kızdırmış ve ikili kanlı bıçaklı olmuştu. Geçen yıl göreve gelen Julien Bennetau’ya bu anlamda büyük paye vermek gerekiyor. Bu oyuncuları yeniden beraber oynamaya ikna edip onların güvenlerini kazanması, oyuncu havuzu çok geniş olmadığı için rekabetin yok olduğu ortamda göreve gelir gelmez Cornet gibi bir demirbaşı kesmeye cesaret edip her oyuncuya keskin mesajı vermesi bu başarıda kilit rol oynadı. Garcia ve Mladenovic, nisan ayındaki yarı finalde de Simona Halep’in Romanya’sına karşı beşinci maçı kazanarak turu getirmişlerdi. Dolayısıyla bu dönüşüm inanılmaz. Önceki hafta Fransa’daydım, basın da bu hikâyeyle çalkalanıyordu. Öyle ki Fed Kupası’nın yarattığı gürültü Elysée Sarayı’na kadar ulaştı ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, milli takımı nakamında kabul etti.






Gelecek hafta



Davis Kupası


Davis Kupası, Madrid’de yeni formatıyla başladı. Takipteyiz ama siz nasıl takip edersiniz bilmiyorum, zira TV yayını yok ülkemizde. Seneye inşallah diyelim. Detayları Müteannis’ten öğreneceksiniz haftaya. Organizasyonun sahibi Barcelonalı Gerard Pique’nin “ Madrid benim ikinci evim.” sözleri şu ana kadar turnuvaya dair en ilgi çekici detay.


Haftanın sözü



"Stefanos Tsitsipas, 2020’de muhakkak bir slam şampiyonluğu kazanacak.”


TOMAS BERDYCH




Magazin


Bu hafta magazin yok ama iki veda haberi var, eski Çekoslavakya’dan.

Wimbledon finalisti ve eski dünya dört numarası Çek Tomas Berdych, 34 yaşında veda etti. Son 12-13 senenin en önemli yan parçalarındandı ATP’de.

Kadınlarda ise Dominika Cibulkova raketini astı. Eski Avustralya Açık finalisti, 2016 WTA Sezon Sonu finalleri şampiyonu “Pome”, atom karıncanın tenis kortunda vücut bulmuş haliydi. Yolu açık olsun Slovak eski beş numaranın.