Mats Wilander'den Roland Garros 2019 analizi
Erkekler ana tablosu !!window.__es_gtm_helper.inject_ad('outstream','72412583outstream', !!0, !!0, !!0) -->Roland Garros'ta bu sene son zamanlarda hatırladığım en güçlü erkekler ana tablosu var. Rafael Nadal’ı yenebilecek her zaman birkaç isim olurdu ama bu isimlerin sayısı 15-20’yi bulmazdı.
Erkekler ana tablosu
Roland Garros'ta bu sene son zamanlarda hatırladığım en güçlü erkekler ana tablosu var. Rafael Nadal’ı yenebilecek her zaman birkaç isim olurdu ama bu isimlerin sayısı 15-20’yi bulmazdı. Bu yıl 15-20 erkek raketin birbirleriyle oynayacakları maçlar kâğıt üstünde çok sıkı maçlar olacak gibi gözüküyor. Stefanos Tsitsipas, Alexander Zverev, Daniil Medvedev gibi gençler artık büyükler için büyük bir tehdit yaratıyorlar. Dominic Thiem bu iki grubun arasında bir yerde. Ancak tüm bu isimler en iyileri endişelendirebilirler. Bu yıl büyük bir merakla izleyeceğim çok daha fazla maç olacak.
Roland Garros’a hava şartlarının etkisi
Diğer Grand Slam’lerle Roland Garros’u kıyaslayacak olursak, hava durumunun burada çok daha büyük bir unsur olduğunu görüyoruz. Hava durumu, birçok şeyi değiştirebiliyor. Örneğin Nadal sıcak havada ve kuru bir kortta oynamayı tercih eder ancak bu kiminle oynayacağına göre de değişir. Eğer Karen Khachanov veya Dominic Thiem gibi güçlü vuruşlara sahip isimlere karşı oynarsa kuru bir kort ister. Novaj Djokovic’e karşı nasıl bir hava durumu isteyeceğini ise bilemiyorum. Novak’ın forehand’i yer kuruyken daha iyi çalışıyor çünkü topa fazla spin veriyor. Backhand’i ise ıslak ve ağır zeminde daha iyi zira alçaktan ve yavaş vuruyor, topun fazla ilerlemesini istemiyor. Yani kısacası zeminin durumu rakibe bağlı olarak avantaj ya da dezavantaj yaratıyor.
Genç tenisçilerin Grand Slam’lerdeki şampiyonluk şansı
Burada en önemli olan şeylerden biri rakiplere teker teker ele alabilmek. Rakip ve şartlar önemli çünkü her tenisçi beş sette mağlup edilemeyebiliyor. Grand Slam’lerin dışındaki bir maçta, yalnızca bir saatlik bir maç oynarken, güçlü rakipleri rakipleri yenmek daha mümkün. Ancak beş setlik bir maçta her maça son maçınızmış gibi bakmanız fark yaratan en büyük etken oluyor. Ben Grand Slam’lerde bir maç kazandığımda ertesi günümün boş olduğunu, hemen farklı şekilde hissetmem gerektiğini bilirdim. Bir sonraki maçı hemen düşünmezseniz, hemen kendinize büyük bir güven duymazsanız durum daha kolay oluyor. Çünkü bir sonraki maçta nasıl hissettiğiniz, kendinize güveniniz beş saat içinde değişebiliyor. Bu zorluklarla başa çıktığınız ölçüde turnuvada ilerleyebiliyorsunuz.
Gençler için tüm zamanların en iyi birkaç tenisçisinden üçüyle oynama zorluğu
Çok zor, maç içinde çok zor olduğu kadar maç öncesinde de çok zor. Gençler “Bana karşı nasıl bir taktikle oynayacak?” sorusuyla maça hazırlanıyorlar. “Korta gireceğim ve sonra ne olacak?” diyorlar. Korta çıkacaklar, tüm silahlarını kullanacaklar. Eğer yeterli olmazsa, mermileri kalmadığında ne yapacaklar? Maçın dördüncü saatinde dahi oyunun havası değişebiliyor. O yüzden Grand Slam kazanamamış veya kazanma yarışı içinde olmamış olan raketler için durum oldukça zor.
Naomi Osaka’nın üst üste üçüncü Grand Slam’ini kazanma şansı
Osaka’nın şansı oldukça yüksek. Toprak kortu sevmemesi için bir sebep göremiyorum. Onu Madrid’de izledim ve toprak üzerinde oldukça iyi hareket ediyordu. Kendi söylediğine göre en zorlandığı zemin toprak ancak bir iki turu geçtikten sonra toprakta da ne kadar iyi oynayabileceğini rakiplerine gösterirse onun buradaki en büyük üç dört favori arasında gösterilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Kadınlarda son Roland Garros şampiyonu Simona Halep’in form durumu
Halep biraz baskı altında çünkü geçen yıl burada şampiyon olduktan sonra Grand Slam’lerde pek varlık gösteremedi. Açıkçası Halep’in devrinin sonuna gelmiş olabiliriz çünkü artık kadınlarda fizik güce dayalı tenis daha dominant hale geldi. Halep gibi, Caroline Wozniacki gibi oynamak artık zor.