Haberler
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan dizilerdeki şiddet sahnelerine tepki

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı kızdıran sahne!

İstanbul'daki aile katliamında 3 kişinin daha cansız bedeni bulundu

Aile katliamında 3 kişinin daha cansız bedenine ulaşıldı

Olay iddia: 7 kişiyi öldürüp intihar eden cani 'Karım beni aldatıyor' demiş

7 kişiyi öldüren cani tek bir cümle sarf edip silahına sarılmış

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na yeni dava

Erdoğan, mahkemedeki o sözleri affetmedi

La Liga'da 15. Haftanın Ardından

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Haftanın maçında Barcelona Athetic'e yenilerek ilk mağlubiyetini alırken Zirvedeki Madrid ekipleri haftayı galibiyetle kapadı.

La Liga'da 15'inci hafta geride kalırken en fazla konuşulan konu hiç şüphesiz sezon başından bu yana mağlubiyet almayan Barcelona'nın Athletic Club deplasmanında yenilgiyle tanışması oldu. Aslında hafta içi Ajax karşısında bir bakıma geliyorum diyen ilk La Liga mağlubiyeti de göstere göstere geldi.

Getafe-Levante

Madrid temsilcisinin iç sahadaki 3 maçlık galibiyet hasreti serisinin ardından özellikle Getafe adına fazlasıyla merak edilen bir karşılaşmaydı. Özellikle son haftalarda forvet arkasında görev alan Sarabia-Castro-Leon üçlüsü beklentilerin altında kaldığı için de eleştiriliyordu ama bu üçlü oynadıkları futbolla Getafe'ye seviye atlatabileceklerini gösterdi. Bireysel olarak bu isimlerin formda olmasının öneminin yanı sıra Getafe'nin iyi bir oyunla 3 puan alarak Avrupa potasından uzaklaşmaması da ev sahibi adına son derece kritikti.

Levante adına ise mağlubiyete rağmen işlerin ters gittiğini söylemek yanlış olur. Takımdaki sakat isimlerin sayısı ve önemlerine rağmen dirençli bir futbol oynadılar. Zaten teknik patron Joaquin Caparros da maçın ardından bunu vurguladı ve haklı olarak takımının üçüncü bölgede biraz daha etkili olsa puan bile alabileceğini belirtti.

Villarreal-Malaga

Sezona çok iyi bir giriş yapan Villarreal, El Madrigal'de oynanan karşılaşmada ilk defa karakterinin dışında bir oyun sergiledi. Erken sayılabilecek golün ardından oyunu rölantiye alan Villarreal, topu rakibine vererek savunmayı öncelikli olarak düşündü. 90 dakika boyunca rakibe pozisyon vermediler ama savunmaya çekilmenin bedelini, son dakikada Weligton'un kafa golüyle ödediler. Her ne kadar Malaga gibi bir takıma karşı kaybetmek Villarreal adına olumsuz bir gelişme olsa da bu maçtan gerekli dersler çıkarılır ve uzun vadede hücum futboluna dönülürse Villarreal için faydalı bir puan kaybı denebilir.

Malaga cephesinde ise bu galibiyet bir bakıma geçtiğimiz hafta La Rosaleda'da istifaya davet edilen Bernd Schuster'i de kurtardı ve Alman teknik adamın en azından işler çok kötü gitse bile 3-4 hafta daha takımın başında kalmasını garantiledi. Fakat şu bir gerçek ki Malaga'nın hücumda çok ciddi problemleri mevcut ve ara transferde bunu gidermezlerse ligin sonunda soğuk terler dökmeleri muhtemel.

Elche-Atletico Madrid

Bu sezon La Liga'nın yeni takımlarından en fazla konuşulan ilk dört mücadelesi verilen Villarreal ama şu bir gerçek ki en büyük işi belki de gözlerden uzakta Elche yapıyor. Atletico Madrid gibi ligin üç büyüğünden biri karşısında sahadan puansız ayrıldılar ama 90 dakika boyunca öyle bir oyun sergilediler ki deyim yerindeyse Atleti'yi 'solutmadılar'. Fran Escriba'nın öğrencileri savunma yaparak Atletico Madrid'e direnemeyeceğinin farkında olarak son derece açık ve izlemesi keyif veren bir futbol sergiledi. Fakat bunu yaparken Rayo gibi topla tüfekle saldırmadılar, aksine takım olarak son derece güvenli ve etkili bir şekilde çıktılar. Hatta 20-45 arası Atletico Madrid'i sahadan sildiler. Fakat tecrübesizlik ve aradaki kalite farkı Elche'nin maçı kaybetmesine neden oldu. Yine de Elche adına tünelin ucu fazlasıyla aydınlık.

Atletico Madrid ise sezondaki en kötü ikinci maçını oynadı denebilir. Fakat burada Simeone'nin takımı için önemli olan nokta 'kazanma alışkanlığını' herkese göstermeleri, çok iyi olmadıkları bir karşılaşmayı da farklı kazanabilmeleri. Nitekim bu galibiyetle ve Barcelona'nın da kaybetmesiyle liderle puanı da eşitlemeyi başardılar.

Celta Vigo - Almeria

Luis Enrique'nin takımı, geçtiğimiz hafta Real Sociedad'a mağlup olup üst üste dördüncü mağlubiyetini almıştı ama oynadıkları futbolla işlerin doğru yola gireceğini göstermişlerdi. Nitekim, Almeria karşısında da maçın başında geriye düşmelerine rağmen özellikle rakibini bunaltmayı başardı ve hücumdaki etkili oyunla maçı çevirmeyi başardı. Luis Enrique de maç sonunda "Golleri attıkça kendimize güvenimiz geldi. Galibiyetler de aynı şekilde sezondaki gidişatımıza olumlu yansıyacak" diyerek Celta'nın geride kalan haftalarda 'psikolijk' olarak problemleri olduğunu belirtti ve bu galibiyetle Celta yavaş yavaş bu psikolojik eşiği kırıyor. Dahası bu eşiği de ligde kalma adına doğrudan bir rakibi karşısında aldığı galibiyetle kırıyor.

Almeria cephesi ise Real Madrid maçından önce sergilediği yükselişin çok uzağında bir oyun sergiledi. Erken gol, takımın dengesini bozdu ve fazlasıyla skoru koruma düşüncesine sokup takımın geriye yaslanmasına, böylece golü davet etmesine  yol açtı. Kötü futbol bir yana, Almeria'nın puan tablosundaki yeri de düşünlünce bir an önce kurtulmaları gerektiği açıkça ortada.

Real Madrid-Valladolid

La Liga'da son 2 ayın en formda takımı Real Madrid, Cristiano Ronaldo'nun yokluğuna rağmen Valladolid karşısında da rahat bir galibiyet alarak yükselişini sürdürdü. Başkent temslicisi, yükselişini sürdürmekle kalmadı, Ancelotti'nin de maç sonunda vurguladığı üzere hat-trick yapan Gareth Bale'i de tam olarak kazandı. Bu iki faktörün yanı sıra Ancelotti'nin rotasyonu sürdürmesi, daha da önemlisi, rotasyonlarda rakiplere göre doğru kombinasyonları bulması da Real Madrid adına bir başka olumlu faktör olarak öne çıktı. İtalyan hocanın, zayıf Valladolid orta sahası karşısında klasik bir savunmacı ön libero kullanmaya ihtiyaç duymayarak Xabi-Modric ikilisini tercih etmekte ne kadar haklı olduğu ortaya çıktı. Dahası bu ikilinin sürekli ileri düşünmesi, Isco'ya fazlasıyla yardım ederek genç yıldızı da rahatlatması Real Madrid adına farklı galibiyeti getiren faktörlerden biriydi. Ayrıca Ancelotti, maç sonunda Di Maria'nın ara transferde ayrılacağı iddialarına da "Takımımızın önemli bir parçası ve çalışmalarından çok memnunum." diyerek noktayı koydu. Daha doğrusu Di Maria, sergilediği performans ve çabasıyla Ancelotti'ye bu açıklamayı zorla yaptırdı.

Valladolid'de ise işler yavaş yavaş raydan çıkıyor. Galibiyet alamadıkları son 5 haftanın dördünde fena bir futbol sergilemediler ama 'galibiyet olmayınca güzel futbol karın doyurmuyor'. Dahası bu maçta da ikinci golün ardından zorunlu olarak biraz açık bir oyun oynadılar ama iş işten çoktan geçmişti. Geçtiğimiz sezonun keyif veren takımlarından biri olan Valladolid'den eski takımı olan Levante yaratmaya çalışan Juan Ignacio Martinez, savunma ağırlıklı oyunu bir an önce terk etmeli. Aksi halde bu futbol devam ederse yakında taraftarların sesi yavaş yavaş yükselmeye başlayacaktır.

Espanyol-Sociedad

La Liga'da oynadığı son altı maçta sadece bir mağlubiyet alan ve ligin yükselen ekiplerinden biri olan Sociedad'ın çıkışı sürüyor. İlk 15 dakikaya temkinli başlayan Bask temsilcisi, ardından Xabi Prieto ve Bergara ikilisinin devreye girmesiyle orta saha hakimiyetini eline aldı ve oyunu kontrol etmeye başladı. Yenilen gole rağmen oyunundan taviz vermeyen Bask ekibinde Arrasete de doğru hamlelerle işlemeyen Javi Ros'un yerine Ruben Pardo'yu sokunca hem Prieto'nun kaleye yaklaşması sağlandı hem de oyunun genişliğini artırdı. Dahası Pardo'nun girişi skora da doğrudan yansıdı. İlk golde atağı başlatan isim olmasının yanı sıra Stuani'nin son bölümde kendi kalesine attığı golün ortasını yaptı. Pes etmeyen ve özüne dönen Sociedad, kısacası haklı bir galibiyet elde etti.

Espanyol cephesinde ise üstünlüğün korunamamasının doğrudan nedeni olarak Javier Aguirre'yi göstermek yanlış olmayacaktır. Tecrübeli hoca, özellikle son 30 dakikada orta sahanın tamamen kontrolünün kaybedilmesine rağmen genç meslektaşı Arrasete'nin aksine maçı izlemekle yetindi. 84'te ise skor 1-1'ken sahadaki en büyük gol umudu olan Sergio Garcia'yı oyundan alarak skorun üstüne yatacağını gösterse de evdeki hesap çarşıya uymadı.

Real Betis - Rayo Vallecano

La Liga'nın son sıralarında yer alan iki takımının mücadelesi, takımların karakterleri gibi son derece istikrarsız, iki ekip arasında gidip gelen ve sonunda da iki takımı da memnun etmeyen bir biçimde sona erdi. Karşılaşmayı tamamen 'hatalar oyunu' şeklinde tanımlamak da mümkün çünkü atılan 4 gol de savunmaların ve kalecilerin hatası sonucu gerçekleşti. Yine de onca hataya rağmen ev sahibi adına sevindirici faktör, Ruben Castro'nun hem de iyi bir şekilde dönmesi oldu ki beraberliğin kazanılmasında skora etki etmese de Rayo savunmasını bir hayli meşgul eden Castro'nun rolü büyük. Yine de savunma toparlanmazsa Betis'i kötü günlerin beklediğini söylemek mümkün.

Rayo cephesinde ise hatalara dair yorum yapmak abes olur. Çünkü Rayo, 2,5 senedir 'hata yapma potansiyeli'nden dolayı yediğinden fazlasını atmaya odaklı bir takım ki bu tanımlamayı da hak ettiklerini 81'de geriye düşmelerine rağmen bir şekilde golü bularak fazlasıyla kanıtladılar.

Granada-Sevilla

Real Sociedad ve Real Madrid ile birlikte son dönemin yükselen ekibi Sevilla, çok da iyi oynamadığı bir maçta hem de deplasman galibiyeti alarak ilk 4'e koşar adımlarla yükselmeye devam ediyor. Bacca'nın muazzam golüyle erken öne geçen Endülüs ekibi, özellikle 30'dan sonra oyunun hakimiyetini kaptırdı. İlk devrenin son bölümünde Brahimi ve El Arabi ikilisi son vuruşlarda biraz daha becerikli olsa skorun eşitlenmesi çok daha erken olacaktı ama devre arası Sevilla'ya ilaç gibi geldi. Sevilla, ikinci yarının ilk 10 dakikalık bölümünde kısmen oyunu kontrol etti fakat Emery takımlarının klasik hastalığı olan 'rakip kim olursa olsun öne geçince geriye yaslan' anlayışı devreye girince savunmadaki hata sonucu Granada penaltıyla skoru eşitledi. Lakin Emery'nin takımını ipten alan isim son 5 lig maçının dördünde ağları havalandıran Bacca'nın yaptığı asist oldu ve Sevilla sekizinciliğe yükseldi.

Granada ise maçtan eli boş dönse de kötü bir futbol sergilemedi. Kalite farkının kurbanı oldu. Maçın hamlesi ise 1-1'den sonra Lucas Alcaraz'ın gemileri yakarak 4-2-4'e dönmesi olsa da Piti hariç ileri dörtlünün performansı vasata bile yaklaşmayınca mağlubiyet kaçınılmaz oldu. Lakin şurası bir gerçek ki Endülüs ekibi bu futbolu sürdürürse son iki yılın aksine ligin son bölümünü rahat bir şekilde geçirecektir.

Valencia-Osasuna

Haftalardır krizde olan Valencia, hafta içi yönetimin yaptığı Rufete hamlesinin ekmeğini ilk maçta yedi. Maça zaten farklı bir motivasyonla çıkmalarının yanı sıra Osasuna orta sahasının en önemli ismi Punal'ın da 16'da kırmızı görerek takımını 10 kişi bırakması ev sahibini devre bile bitmeden iki adım öne geçirdi. Nitekim ilk 15 dakikada daha fazla öne çıkan Osasuna, rakibe kontrolü tamamen verdi ve 45'te de sağ bek Damia'nın affedilmez hatasıyla soyunma odasına geride girdi.

İkinci yarı da baskısını sürdüren Valencia, Jonas'ın devrenin hemen başında bulduğu iki golle tamamen rahatladı ama resmen haftaların acısını çıkararak son bölüme kadar golü düşünmekten vazgeçmedi. Özellikle haftalardır vasatın altında kalan Jonas ile Feghouli'nin Canales'e eşlik etmesi Valencia adına olumlu ve maçı getiren hamleler olarak görülse de Osasuna'nın da lig ortalamasının çok altında bir kaliteye sahip olduğunu unutmamak gerekir.  Olası bir rehavet, Valencia adına işlerin kısa sürede tersine dönmesine rahatlıkla sebep olur.

Athletic Club - Barcelona

San Mames'ten çıkış yok!

San Mames'te henüz bileği bükülmeyen Athletic Club, hafta içi Ajax'a mağlup olan Barcelona'ya bir darbe daha vurdu. 14 haftada 13 galibiyet ve 1 beraberlik elde eden Barcelona, Lionel Messi, Victor Valdes, Dani Alves, Jordi Alba ve Carles Puyol'un eksikliğini oldukça fazla hissediyor. Hafta içerisinde de Şampiyonlar Ligi'ndeAjax'a mağlup olmuşlardı.

Haftanın maçı: Athletic-Barcelona Barcelona'nın yenilmesi bir yana, sahada iki takımın da pozitif futbol sergileyerek seyircilere tam bir futbol gecesi yaşatmasından dolayı belki de sezon başından bu yana La Liga'daki en iyi maçtı.

Haftanın oyuncusu: Gareth Bale Real Madrid formasıyla ilk hat-trick'ini kusursuz biçimde - sağ ayak, sol ayak ve kafa golü - yapan Bale, sergilediği oyunla "Ronaldo yoksa, ben varım." dedi.

Haftanın hayal kırıklığı: San Mames deplasmanında 65'ten sonra orta sahanın kontrolünü tamamen rakibine kaptırmasına rağmen maçı izlemekle yetinen Tata Martino.

Haftanın sözü: "Kaybettik çünkü rakibimiz gol attı, biz atamadık" Andoni Zubizarreta. Türkiye'de bir takımın futbol direktörü olsa ve bir mağlubiyetin ardından bu sözü söylese muhtemelen tefe koyulur.

Haftanın 11'i: Beto (Sevilla); Antonio Barragan (Valencia), Jon Aurtenetxe (Celta), Federico Fazio (Sevilla), Marcelo (Real Madrid); Pedro Leon (Getafe), Ruben Pardo (Real Sociedad), Koke (Atletico Madrid); Markel Susaeta (Athletic), Carlos Bacca (Sevilla), Gareth Bale (Real Madrid)

Kaynak: TotemSpor.Com / Spor
title