La Liga'da 14. Haftanın Ardından
La Liga'nın zirvesindekiler haftayı puan kaybı olmadan kapatırken Real Madrid yıldızı Ronaldo'nun sakatlığıyla sarsıldı.
La Liga'da 14'ünü hafta maçları geride kalırken zirvedeki takımların eksikliklerine rağmen herhangi bir sürpriz yaşanmadı. Hem Barcelona hem Real Madrid hem de Atletico Madrid, zorlu geçmesi beklenen maçlarda rakiplerini gole boğarak ligin geri kalan takımlarından dört beş gömlek yukarıda olduklarını bir kez daha gösterdiler. Alınan galibiyetlere rağmen ise haftayı en fazla zararla kapatan takım, süper yıldızı Ronaldo'yu üç haftalığına kaybeden Real Madrid oldu.
Bu üç takımın takipçisi olan Villarreal de zorlu Levante karşısında sergilediği futbolla artık tamamen La Liga'ya 'döndüğünü' açıkça gösterdi. Ayrıca Sevilla Derbisi'nde deyim yerindeyse Real Betis'i sahadan silen Sevilla ve Vela'nın inanılmaz performansı sonucu nefes kesen maç sonucu Celta'yı mağlup eden Real Sociedad, haftanın diğer öne çıkan takımları oldular.
Valladolid 0-1 Osasuna
Atamayana atarlar
Osasuna, Valladolid gibi zorlu bir deplasmanda ve formda bir ekip karşısında aldığı galibiyetle haftanın en büyük sürprizlerinden birine imza attı. İlk yarı Valladolid cephesinde Daniel Larssonve Zakarya Bergdich beklenen katkıyı veremeyince ev sahibi topa sahip olmasına rağmen pozisyon üretmede fazlasıyla zorlandı. Juan Ignacio Martinez, bu ikilinin yerine Valdet Rama ve Osorio'yu oyuna sokunca Valladolid biraz olsun kıpırdandı fakat bu sefer de son vuruştaki beceriksizlik ile Andres Fernandez'in inanılmaz kurtarışlarından dolayı golü bulamadılar. Son bölümde Valladolid baskısını iyice artırdı fakat golü bulan taraf kontra ataktan Osasuna oldu. 45 dakika takım olarak son derece iyi kapanan ve rakibine alan bırakmayan Osasuna'da stoperler Loties ve Arribas da sergiledikleri futbolla ve çaldıkları toplarla galibiyetin mimarı oldular. Fakat yine de galibiyete rağmen Osasuna'nın işinin hala zor olduğunu söylemek hiç de yanlış olmaz. Valladolid'de de bir türlü gelmeyen galibiyet Juan Ignacio Martinez'i yavaş yavaş zor duruma düşürüyor.
Barcelona 4-0 Granada
Tek devrelik karşılaşma
Lionel Messi, Dani Alves, Vitor Valdes ve Xavi'nin yokluğunda Barcelona'nın deplasmanların kralı Granada karşısında neler yapabileceği gerçekten merak ediliyordu ama Gerardo Martino'nun ekibi, maçın ilk 45 dakikasında sergilediği etkili oyunla rakibi karşısında rahatlıkla 3 puanı cebine koydu. Barcelona, maça Cesc Fabregas'ın daha defansif ve oyun kurucu rolde başladığı karşılaşmada rakibinden herhangi bir reaksiyon alamayınca Cesc, Iniesta, Pedro, Neymar ve Alexis'in hareketli ve mobil oyunuyla doğrudan kaleye giden bir stille iki penaltı buldu ve 2-0 önde kapattığı devrenin ardından tamamen aktif dinlenmeyle geçirdiği 45 dakikada da rakibinin 10 kişi kalması ve gardının düşmesini son derece iyi değerlendirdi.
Barcelona'da rakibibi boğmamaya rağmen hücumdaki etkinliğin yanı sıra en fazla dikkat çeken nokta da hücum pres oldu. Messi'nin yokluğunda Neymar'dan da maksimum defansif katkıyı alan Katalan ekibi, topa sahip olduğu anlarda rakibini belki bunaltmadı ama Granada'nın ayapına ne zaman top geçse inanılmaz bir pres gücüyle rakibini deyim yerindeyse oyundan soğuttu. Ayrıca kenarları ve uzun top seçeneğini de kullanan Barcelona, Tata Martino ile en azından bu sezon skorun öncelikli düşünülen faktör olduğunu gösterdi ki bu hamlelerin Barcelona'yı çok daha esnek ve yedek planları olan bir takım haline getirmesi Katalanları çok daha tehlikeli kıldığı bir gerçek.
Granada ise cephesi ise sezon başından bu yana açık ara en kötü performanslarından birini sergiledi. Bunda teknik direktör Lucas Alcaraz'ın maça başlamadan önce sahaya sürdüğü son derece defansif ve çekingen 11 sebep olurken Endülüs temsilcisinin kanatları da hiç kullanamaması gözlerden kaçmadı. Fakat her ne kadar kayıp gibi görünse de Granada'nın bu maçın karşısında daha sezon başında "0" yazdığı da bir gerçek.
Real Sociedad 4-3 Celta Vigo
Vela'nın haftası
Anoeta'da iki hücum felsefesini belirlemiş takım arasında oynanan maça ev sahibi fırtına gibi başladı ve son haftaların en formda isimlerinden biri olan Griezmann'ın enfes bir ara pasıyla başlattığı bir atakla maçın hemen başında öne geçti. Fakat bu avantaja rağmen çabuk toparlanan Celta, Arrasete'nin ön liberodaki Zurutuza tercihinden de faydalanarak son derece rahat kaleye giderek 5 dakika içinde iki güzel golle skoru avantajına çevirmeyi başardı. Arrasete, Zurutuza gibi asıl mevkisi forvet arkası olan bir ismi ön liberoda kullanmanın hatasını anladı ama genç teknik adamın bunu idrak edene kadar iki gol kalesinde görmesi de hanesine bir eksi olarak yazıldı. Yine de hatasında ısrar etmeyen Arrasete, maçı ikinci yarı çevirmesini sağlayacak Ruben Pardo hamlesini 38'de gerçekleştirdi.
Özellikle Pardo'nun girişinin ardından orta sahanın ve oyunun kontrolü Real Sociedad'a geçti ama farkı artıran taraf yine Celta oldu. Skorun 3-1'egelmesinin hemen ardından 58'de Celta savunmasının hatasını değerlendiren Vela'nın farkı bire indirmesi ve 61'de Fontas'ın ikinci sarı kartını görerek oyundan atılması ise Real Socidad'ı iyice ateşledi. Rakibin 10 kişi kalmasından sonra Sociedad deyim yerindeyse oyunu Celta ceza sahasına yıktı ve fazlasıyla ofsayt kokan bir golle önce skoru eşitledi, ardından da Vela'nın kişisel becerisini konuşturup muhteşem sakladığı bir topun ardından öne geçti. Sociedad, sezon başından bu yana ilk defa hücum potansiyelini tam olarak sahaya yansıtmayı başarırken Celta ise kötü sonuçlara rağmen toparlanabileceğinin sinyallerini fazlasıyla gösterdi.
Almeira 0-5 Real Madrid
Kazanılan maç, kaybedilen Ronaldo
Real Madrid, Ronaldo'nun fırtına gibi başladığı karşılaşmanın henüz 3'üncü dakikasında öne geçmeyi başardı ama ilk devrenin geri kalan bölümünde Almeira'nın kalabalık savunma ve orta saha bloğu sayesinde tempoyu düşürmesi sonucu dakikalar geçtikçe ev sahibi oyunu dengelemeyi başardı. Hatta 30'uncu dakikadan sonra özellikle Suso ve kanat bekleri Dubarbier ile Nelson'un geliştirdiği ataklarla etkili de oldu. Fakat iki takım da golü bulamayınca devre Real Madrid'in 1-0'lık üstünlüğüyle sona erdi.
Almeria, ikinci devrenin başında da rakibinin hızını kesmeyi başardı; hatta Ronaldo'nun sakatlanarak oyunu terk etmesiyle kısmen de olsa ümitlendi ama Almeria savunması ve orta sahası 61'de Jese'yi izleyince takımın dağılmasına yol açacak olan golü kalesinde görerek iki farklı geriye düştü. Bu golün ardından Francisco Rodríguez, savunmada 's.o.s.' veren Pellerano'nun yerine Teber'i soktu ama Teber, Torsiglieri ve Trujillo ikilisyle en ufak bir uyum sağlayamayınca Real Madrid göbekten çok daha gelmeye başladı. Orta sahanın da Verza'nın çıkışıyla tamamen düşmesiyle birlikte kontrol tamamen Real Madrid'e geçti. Nitekim başkent temsilcisi, 2-0'ın ardından kendini çok da zorlamadan üç gol daha buldu ve galibiyeti cebine koydu. Ronaldo'nun sakatlanması elbette canları sıksa da haftalardır yedek kalan Isco'nun sergilediği inanılmaz performans hiç şüphesiz Real Madrid'e az da olsa teselli oldu.
Atletico Madrid 7-0 Getafe
Atletico Madrid'in affı yok
İki hafta önce Villarreal karşısında vasat bir oyun sergileyerek sahadan 1 puanla ayrılabilen Atletico Madrid, deyim yerindeyse son maçta kaybettiği puanların acısını Getafe'den çıkardı. Maçın başında Getafe, kalitesi ölçüsünde rakibine direnmeyi başardı fakat Avrupa'nın en sert orta sahalarından biri olan Atletico Madrid orta sahası dakikalar geçtikçe sertlik ve presin dozunu artırıp Pedro Leon-Angel Lafita ikilisinin etkinliğini bitirince oyunun kontrolü kademeli olarak Atletico Madrid'in eline geçti. Simeone'nin öğrencileri oyunu kontrol ettiği bölümlerde pozisyon bulamadı belki ama bu sezonki en büyük silahı yan toplarla iki gol atmayı başardı. Skorun 2-0'a gelmesinin ardından da Juan Valera'nın oyundan atılmasıyla birlikte Getafe'nin şansı henüz ilk devre bitmeden tamamen sona erdi.
Simeone'nin öğrencileri ikinci devreye fırtına gibi başladı. Önce David Villa'nın, ardından da Raul Garcia'nın golleri fişi tamamen çekti. Diego Costa ise attığı inanılmaz rövaşata ile pastanın kremasını koydu. Atletico Madrid, Getafe gibi ligin kalburüstü takımlarından birini 7-0 mağlup ederek geçen maçın bir kaza olduğunu resmen kanıtladı. Dahası takımın performansının yanı sıra Raul Garcia ile David Villa ikilisi de hem attıklarıyla hem de oynadıkları futbolla Atletico Madrid ccephesi adına sevindirici faktörler olarak öne çıktılar.
Levante 0-3 Villarreal
Uche'den Hugo Sanchez'e selam
Villarreal'in Levante'ye konuk olduğu Pazar gününün açılış maçının son derece çekişmeli geçmesi bekleniyordu ama Levante'nin file bekçisi Keylor Navas'ın 10'uncu dakikada gördüğü doğrudan kırmızı kart ve sebep olduğu penaltı, maça dair beklentileri hemen başta değiştirmeye yetti. 10'da öne geçen Villarreal, topa sahip olarak oyunu istediği gibi yönlendirdi. Fakat Uche, Cani ve Bruno'nun son şutlarda istenen performansın altında kalması, oyunun 60'ıncı dakikaya kadar 1-0 devam etmesine sebep oldu.
Son yarım saatlik bölümde Javier Aquino'nun da girişiyle Villarreal, oyunun merkezini yaklaşık 10-15 dakika daha ileriye taşıdı. Sarı Denizaltılar, geçtiğimiz haftayı da boş geçmeyen Uche'nin 74'te attığı golle rahatlarken şapkalar asisti yapan Bruno'ya çıktı. Son dakikada ise inanılmaz bir akrobatiklik gösteren Uche, rövaşata ile kendisinin ikinci takımının üçüncü golünü atarak maçın skorunu ilan etti. Her ne kadar skor net olsa da Levante'nin kötü bir futbol sergilediğini söylemek zor çünkü oyunun 80 dakikalık kısmını tempoyu sürekli artırmaya çalışan Villarreal karşısında 10 kişiyle oynadılar. İlerideki haftalarda daha da iyi sonuçlar alacaklardır.
Rayo Vallecano 1-4 Espanyol
Espanyol nefes aldı
Tıpkı Levante-Villarreal maçı gibi karşılaşmanın ilk bölümünde çıkan kırmızı kart ve verilen penaltının bütün maçın gidişatını değiştirdiği bir oyun oldu. Zaten kadro kalitesi olarak ligin seviyesinin altında olan Rayo Vallecano, 10 kişi olmasına rağmen saldırmaktan vazgeçmeyince akıllı bir oyun sergileyen Javier Aguirre'nin öğrencileri nadir gelişen hızlı ataklarla sonuca gitti. Sergio Garcia'nın ikinci yarının başında attığı penaltı golüyle farkı ikiye çıkarmasının ardından ev sahibi "ne de olsa kaybedecek bir şeyimiz yok" düşüncesiyle deyim yerindeyse 'gemileri yaktı'. Hatta 82'de gelen gol Rayo'yu umutlandırdı da ama bu golün hemen ardından gelen Sergio Garcia'nın hat-trick'i konuk ekibi rahatlattı.
Espanyol, kötü gidişi önemli bir galibiyetle sonlandırdı ve bir anda puan tablosunun ilk 10'luk kısmına kendini atmayı başardı. Ligin en çok gol yiyen ekibi olan Rayo Vallecano'da ise teknik patron şu mesajı açıkça verdi: "Belki küme bile düşebiliriz ama oyun tarzımızdan ve felsefemizden kesinlikle taviz vermeyeceğiz.".
Elche 2-1 Valencia
Yarasalar düşüşe devam ediyor
Elche maçı öncesi oynadığı 5 La Liga maçında sadece 1 galibiyet alabilen Miroslav Djukic'in öğrencileri, Elche karşısında da kan kaybetmeye devam etti. Yarasalar, maçın başından itibaren özellikle Parejo ve Canales'in etkili oyunuyla inisiyatifi elinde bulunduran ve pozisyon bulan taraf olarak öne çıktı. Hatta zaman zaman son derece tehlikeli pozisyonlar da yakaladı. Fakat bu pozisyonların değerlendirilememesi, haftalardır istediği sonuçları alamayan Valencia'nın psikolojik olarak da oyundan düşmesine sebep oldu. Nitekim sahanın en iyilerinden Ricardo Costa'nın bir anlık hatasını değerlendiren Fidel, muhteşem bir kafa vuruşuyla gol perdesini açtı.
Valencia, geriye düştükten sonra özellikle de Bernat, Guardado ve Pabon üçlüsünün bireysel çabası sayesinde toparlandı. Golü de buldu ama daha dirençli ve mental olarak daha kuvvetli bir görüntü çizen Elche, Las Palmas altyapısından transfer edilen ve bu sezon ilk maçına çıkan Cristian Herrera'nın golüyle galibiyete uzanmayı başardı. Genel olarak kısaca değerlendirildiği zaman Valencia'daki dağınıklık ve organizasyon sıkıntısının devam ettiğini söylemek mümkünken; Elche cephesinde, Coro ve Carlos Sanchez, performanslarıyla öne çıktı. Valencia için çanlar daha yüksek sesle çalmaya devam ediyor. Elche ise ligin yeni ekiplerinden olmasına rağmen hiç de kolay lokma olmadığını bir kez daha gösterdi.
Sevilla 4-0 Real Betis
Derbi'nin galibi Sevilla
Sevilla, haftanın en 'forslu' maçında çok net bir oyun üstünlüğü kurarak rakibini çok rahat bir şekilde mağlup ederek çıkışını sürdürdü. Ligin son sırasında haftaya giren zayıf orta sahasıyla rakipleri karşısında bu haftaya kadar diren gösteremeyen Real Betis orta sahası, bu maçta da ilk dakikadan itibaren kontrolü Sevilla'ya kaptırdı. Özellikle Jose Antonio Reyes'in yıldızlaşması, Rakitic'in de Reyes'e eşlik etmesiyle de Sevilla, istediği her şeyi sahada gerçekleştirebildi. İlk dakikada öne geçen ev sahibi, 42'de Paulao'nın çift sarı kart sonucu oyundan atılmasıyla iyice rahatladı ve M'Bia'nın golüyle de soyunma odasına rahat girdi.
İkinci devrede de sahadaki tablo değişmedi. Ruben Castro'nun oyuna d3ahil olmasına rağmen Betis etkisizliğini sürdürürken; Emery'nin öğrecileri, istedikleri zaman kaleye gitti, istedikleri azman oyunu rölantiye aldı. İstedikleri zaman tempoyu artırdılar, istedikleri zaman tempoyu düşürdüler. Sonuç olarak da hak ettikleri farklı bir galibiyet elde ettiler.
Real Betis'te bu galibiyetin ardından teknik patron Pepe Mel biraz da haklı olarak tamamen topun ağzına geldi. Artık Betis'in puan kaybına tahammülü yok ama bu kadro yapısıyla da 2-3 maçlık bir seri yakalayıp krizden çıkmaları gerçekten son derece zor görünüyor.
Maçta bir de üzücü bir olay yaşandı. Betis'in kırmızı kart görerek takımını 10 kişi bırakan siyahi oyuncusu Paulao, oyunu terk ederken kendi taraftarları tarafından ırkçı saldırıya uğradı ve sahayı ağlayarak terk etti. Henüz Betis cephesine bir ceza gelmedi ama bu olay açıkça gösterdi ki La Liga, İtalya kadar olmasa da ırkçılıkla mücadelede en az yol kat eden büyük liglerden birisi.
Haftanın takımı: Getafe gibi La Liga'da Avrupa potasını zorlayan ve bir çok rakibe karşı güçlük çıkartabilecek Getafe'yi darma duman eden Atletico Madrid.
Haftanın oyuncusu: Arsene Wenger tarafından kapının önüne koyulduktan sonra Real Sociedad'da deyim yerindeyse yeniden doğan Carlos Vela, Bask ekibi adına ne kadar önemli bir oyuncu olduğunu attığı dört golle bir kez daha gösterdi. Daha da önemlisi, Vela sadece goller atmakla kalmadı, hücumda 90 dakika boyunca çabalayan, rakibi ısıran bir görüntü çizerek futboldan ne kadar fazla keyif aldığını da gösterdi.
Haftanın hayal kırıklığı: Pedro Leon
Haftanın sözü: "Bu maçın ardından kesinkilke emin oldum ki La Liga fazlasıyla sıkıcı. Real Madrid ve Barcelona'nın domine ettiği iki takımlı bir lig" Diego Simeone (7-0'lık Getafe maçının ardından)
Haftanın 11'i: Andres Fernandez (Osasuna); Javi Lopez (Espanyol), Bartra (Barcelona), Arribas (Osasuna), Filipe Luis; Carlos Sanchez (Elche), Bruno (Villarreal); Jose Antonio Reyes (Sevilla), Isco (Real Madrid), Raul Garcia (Atletico Madrid); Carlos Vela (Real Sociedad.)