Kumar
NBA Draftı her zaman sürprizlere gebedir.
NBA Draftı her zaman sürprizlere gebedir. Takımların kadro mühendisliği açısından oldukça önem taşıyan draft’lar, birçok genel menajerin şapkadan tavşan çıkarışına ya da kötü bir tercihle işini kaybetmesine sahne olmuştur. Vadedilen potansiyel her zaman alınmaya değer bir risk midir, yoksa daha garanti olana gitmek mi mantıklıdır?
20 Haziran’da gerçekleşecek NBA Draftı da ilk turdan seçilmesi beklenen ve yetenekleriyle beraber bazı soru işaretlerini beraberinde getiren oyunculara sahip. Draft’a sayılı günler kala, o isimlerden üç tanesini tanıyalım.
Bol Bol
Bol Bol ismini aklınızda tutsanız iyi edersiniz çünkü önümüzdeki yıllarda bu ismi bol bol duyacaksınız. Son yıllarda ligin gördüğü en ilginç oyuncu profillerinden birine sahip olan Bol, sıkı NBA takipçilerine bir yerlerden tanıdık gelecektir. 19 yaşındaki oyuncu, NBA’de on üç sezon forma giyen Manute Bol’un oğlu.
NBA tarihinde eşine rastlanmamış bir fizik, atletizm ve yetenek kombinasyonuna sahip olan Bol Bol, bu özellikleriyle draft sınıfının “unicorn” tanımına uyan belki de tek oyuncusu. 2.31 boyundaki babasının genlerinin etkisi olsa gerek, Bol’un 2.18’lik boyu ve 2.30’luk kulaç uzunluğu onu draft’ın en uzun oyuncularından biri yapıyor. Aşırı uzun oyuncuların öneminin gittikçe azaldığı günümüz basketbolunda Bol’u farklı kılan ise bir kanat oyuncusu seviyesindeki yetenek seti. 2,18’lik boyuna rağmen çabuk ayaklara ve sahada istediği yere gitmesini sağlayan bir mobiliteye sahip olan Bol, top hakimiyeti konusunda da boyundan beklenmeyecek derecede iyi. Üç sayı çizgisinin gerisine uzanan bir menzile sahip ve topu yere vurarak kendi şutunu yaratabiliyor. Savunmada ise pozisyon bilgisi ve efor konusunda sıkıntıları olmasına rağmen uzun kolları ile üst düzey bir çember koruyucusu.
Sakatlığı sebebiyle kolejdeki tek sezonunda yalnızca dokuz maçta forma giyebilen Bol, bu maçlarda 21 sayı, 9,6 ribaund, 2,7 blok ve %52 üç sayı isabeti ortalamaları yakaladı. Buraya kadar anlatılanlar gözünüzde paralel evrenden gelen bir Kevin Durant izlenimi oluşturmuş olabilir ve Bol’un neden ilk sıralarda gösterilmediğini merak etmiş olabilirsiniz. Ancak Bol ile ilgili birçok NBA scout’unun büyük soru işaretleri var. Bu soru işaretlerinin en başında oyuncunun sağlık durumu geliyor. Sakatlığı sebebiyle sezonun çok büyük bir bölümünü kaçıran Bol, güçsüz alt vücuduyla çok uzun oyuncularda sıkça rastlanılan bacak sakatlıklarını sıkça yaşayabilir. Çelimsiz yapısı nedeniyle kolej seviyesinde bile daha güçlü pivotlar tarafından ezilen oyuncunun, NBA’in güçlü uzun oyuncularına karşı boyalı alanda nasıl direneceği bir diğer endişe duyulan nokta. Aynı zamanda Bol’un oyunu modern NBA için biçilmiş kaftan gibi gözükse de NBA sertliği ve temposuna yeteneklerini nasıl adapte edeceği merak edilen bir konu.
20 Haziran gecesi ilk turdan bir takımın Bol Bol riskini alacağına şüphe yok. Aslında Bol’un vadettikleri o kadar muhteşem ki, belki de ilk beş sıradan bir takım bütün soru işaretlerine rağmen oyuncuyu takımına katacak. Bol’un kariyerinin nasıl ilerleyeceği büyük bir merak konusu ve draft bu merak edilen yolculuğun ilk adımı olacak.
Cam Reddish
Gölgede kalmak ve hayal kırıklığı… Cameron Reddish’in Duke ile geçirdiği tek sezonu en iyi böyle özetlenebilir. Bundan bir sene önce sınıfının en iyi oyuncularından biri olarak gösterilen Reddish, Zion Williamson ve R.J. Barrett ile birlikte Duke’te oynamaya karar vermiş ve birçoklarına göre NCAA tarihinin en güçlü kadrolarından biri oluşmuştu. Scout’lar bu üç oyuncunun takımlarını şampiyonluğa taşıyarak 2019 Draftı’nın ilk üç sırasını oluşturma ihtimalini oldukça yüksek görüyordu. Ancak sezon boyunca istikrarsız bir performans gösteren Reddish hem saha içinde hem de saha dışında Zion ve Barrett’ın gölgesinde kaldı.
19 yaşındaki oyuncu beklentilerin altında bir sezon geçirse de hâlâ birçok NBA takımının pas geçmek istemeyeceği bir yetenek. Bir kanat oyuncusu için harika bir fiziğe sahip olan Reddish, uzun kolları ve NBA standartlarındaki atletizmiyle dikkat çekiyor. 2,03’lük oyuncunun doğuştan yeteneği ilk bakışta anlaşılabiliyor. Üst düzey bir top hakimiyeti ve akıcı bir şut stiline sahip olan Reddish, günümüz oyununda büyük önem arz eden 3&D (iyi bir üç sayı yüzdesi ve iyi defansif özelliklere sahip oyuncu) tipi bir kanat oyuncusuna dönüşmek için gereken bütün özelliklere sahip. Sık sık Paul George’benzetilen Reddish’in yetenekleri kariyerinin hiçbir döneminde soru işareti yaratmadı ve onu bu yazının konusu yapan şey de saha içi yetenekleri veya sağlık durumu değil.
Reddish ile ilgili olarak scout’ları en çok endişelendiren nokta, onun oyuna yaklaşımı ve mental sağlamlık. Oldukça inişli çıkışlı bir sezon geçiren oyuncu, sezon boyunca oynadığı otuz altı maçı 13,5 sayı, 3,7 ribaund, 1,9 asist, %35,6 saha içi isabeti ve %33,3 üç sayı isabetiyle tamamladı. Maç içinde konsantrasyon kayıpları yaşayan ve zaman zaman ortadan kaybolan Reddish’le ilgili en büyük soru işaretlerinden bir tanesi karar mekanizması. Kolej kariyeri boyunca yaptığı 70 asiste karşılık 96 top kaybı yapan Reddish, hücumu yönlendirmesini isteyeceğiniz türden bir karar verici olmayabilir. Aynı zamanda temastan ve sert oyundan pek hoşlanmadığını da söyleyebiliriz. İki sayılık atışlarda sezon boyunca felaket denilebilecek %39’luk bir yüzdeyle oynaması ve potaya yakın temaslı bitirişlerde sıkıntı yaşaması bu önermeyi doğrular nitelikte.
Yetenek bazında draft’ın en önemli oyuncularından olan Cam Reddish, hatırlamak istemeyeceği bir sezonun ardından draft’a giriyor. Reddish’in lotaryadan seçilmesine kesin gözüyle bakılıyor. Geçtiğimiz sezonu baz alan takımlar onun iyi bir geleceği olduğuna inanmazsa ilk 10’un dışındaki bir takım Reddish’i kucağına düşmüş bulabilir.
Kevin Porter Jr.
Kevin Porter Jr.; 2019 sınıfının, yetenekleriyle beraber soru işaretleri getiren bir diğer ismi. USC formasıyla kolejde geçirdiği tek sezonda 9,5 sayı, 4 ribaund, 1,4 asist, %47,1 saha içi isabeti ve %41,2 üç sayı isabeti ortalamaları yakalayan Porter’ın istatistik kâğıdı ilk bakışta pek etkileyici gözükmüyor. Ancak sezonun bir bölümünü oldukça formda geçiren oyuncu draft’ın çok konuşulan isimlerinden biri olmayı başarmış ve draft tahminlerinde üst sıralara çıkmayı başarmıştı.
Solak oluşu ve oyun tarzı itibariyle James Harden’a benzetilen Porter, hücumda bir NBA takımına ilk günden katkı verebilecek bir repertuara sahip. Porter birebirde oldukça etkili ve topu yere vurarak kendi şutunu yaratabiliyor. Lig standartlarındaki atletizmi sayesinde geçiş hücumları en etkili olduğu yer ve bu özelliği tempolu basketbolun oynandığı NBA’de onun hanesine bir artı olarak yazılabilir. Henüz iyi bir savunmacı profili çizmese de 1.98’lik boyu, uzun kolları ve çabukluğuyla iyi bir kanat savunmacısı olma potansiyeline sahip.
Sezona oldukça hızlı giren Porter, skor bulma kabiliyetiyle scout’ları etkilemeyi başarmıştı. Ancak sonrasında düşen form grafiği ve saha içinde gösterdiği bazı alışkanlıklar onun projeksiyonlarda lotaryanın gerisine düşmesine neden oldu. Porter, top elinde olmadığında etkisi oldukça düşen bir oyuncu ve oyunun kendisine gelmesini beklemektense zaman zaman hücumu zorlayabiliyor. Cam Reddish gibi onun da takım arkadaşları için yaratma konusunda sıkıntıları var. Sezon boyunca yaptığı 30 asiste karşılık 39 top kaybetmesi, hücumda topu yönlendirebilen kanat oyuncuları isteyen NBA koçlarının onu seçme konusunda temkinli davranmasına sebep olabilir. Ayrıca sakatlanarak sezonu noktalayan Porter son maçına 14 Mart tarihinde çıkabildi ve draft yaklaşırken sağlık durumu birçok takım tarafından merak edilen bir konu.
Kevin Porter Jr. kalburüstü bir skorer olma potansiyeli taşıyor. Ancak draft gecesi onu seçmek beraberinde bir riski getirebilir. Çünkü yetenekleri ve oyuna yaklaşımı itibariyle bir Nick Young 2.0 ya da düşük bütçeli James Harden olabilir. Benzer profildeki birçok oyuncu gibi skorer yeteneklerini takım oyununa ve NBA sertliğine nasıl adapte edebileceği kariyerinin gidişatı açısından belirleyici olacak.